Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Şentop

Herkes Duysun - Şentop haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Şentop haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Şentop: 200 yıllık büyük depremin yıkıcı tesiriyle karşı karşıyayız Haber

Şentop: 200 yıllık büyük depremin yıkıcı tesiriyle karşı karşıyayız

Adıyaman'daki Afet Koordinasyon Merkezi'nde toplantıya katılan Meclis Başkanı Mustafa Şentop'a Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu, Adıyaman Valisi Mahmut Çuhadar, AK Parti milletvekilleri Ahmet Aydın ile Halil Fırat ve Belediye Başkanı Süleyman Kılınç eşlik etti. Kahramanmaraş merkezli depremlerin vurduğu Adıyaman'daki toplantıda konuşan Meclis Başkanı Şentop, "Pazar günü Adana, Osmaniye, Hatay'ın İskenderun, Kırıkhan, Antakya ve Defne ilçelerini daha sonra Kilis'i ziyaret etmiştik. Pazartesi günü Gaziantep özellikle Nur Dağı ve İslahiye ilçelerini daha sonra sonrada Kahramanmaraş'ı ziyaret etmiştik. Bugün Adıyaman'dayız, biraz sonra Gölbaşı ilçesine geçeceğiz. Daha sonra Nurhak ve Elbistan'a arkasından Doğanşehir Malatya'yı ziyaret ederek böylece bölgedeki ziyaretimizi tamamlamış olacağız" diye konuştu.  'SAĞLAM ZEMİN, SAĞLAM BİNA KONUSUNDA ÇALIŞMA YAPMAMIZ GEREK' 200 yıllık büyük deprem ve yıkıcı tesiri ile karşıya olunduğunu belirten Şentop, şöyle konuştu: "Tabi ilk günden arkadaşlarımızla irtibat halindeydik. Burası yerinde gördüğümüz zaman düşündüğünüz bütün büyüklüklerden daha büyük yıkımla felaketle karşı karşıya görüyoruz. Sadece bizim değerlendirmemiz değil yurt dışından gelen yabancı uzmanların, Dünya Sağlık Örgütü yetkililerinin de yapmış olduğu değerlendirmeler, son 100 yılın en büyük felaketiyle karşı karşıya olduğumuzu gösteriyor. Hatta tarihi metinlere baktığımızda, 100 yıldan da fazla, 200 yıllık büyük deprem ve onun yıkıcı tesiri ile karşı karşıyayız. İlk günden, ilk dakikalardan itibaren devletimiz, bütün kurumlarıyla taarruza geçmiştir. Bu büyük bir coğrafyayı, geniş yoğun nüfusu karşılayan depremle ilgili olarak atılması gereken adımlar, mümkün olduğu kadar hızlı bir şekilde atılmaya çalışılmıştır. Bugün itibarıyla bütün ziyaret ettiğimiz yerlerde organizasyon, koordinasyon, tamamen gerçekleşmiş bir sistem kurulmuş; vatandaşlarımız için özellikle yapılan çalışmalar da büyük ölçüde tamamlanmış. Adıyaman'da da öncelikle vatandaşlarımızın barınmayla ilgili talepleri yine burada büyük ölçüde kısa ve orta vadede yapılacaklar var. Cumhurbaşkanı'mız Kabine Toplantısı sonrasında açıkladı. 1 yıl gibi binaların yapılması konusunda vatandaşlarımıza bir vaatte bulunmuştur. Daha bu tür vaatlerin hepsi gerçekleştirilmiştir. İnşallah vatandaşlarımız, kısa sürede yeniden buraların şenleneceği bir ortamı yeniden görecekler. Tabi bu felaketten çıkarılması gereken dersler de var. Bundan sonra daha sağlam binalar inşa etme konusunda da dersler çıkarmalıyız. Adıyaman'da da öyle başka şehirlerimizde de zemin sağlamsa binalar sağlamsa deprem ne kadar büyük olursa olsun yıkıcı etkisi daha minimum düzeye düşüyor. Uzun vadede de büyük kararlılıkla ve tavizsiz şekilde sağlam zemin, sağlam bina konusunda çalışma yapmamız; bunları iyi takip etmemiz gerekiyor. Ben milletimize tekrar başsağlığı diliyorum." 

TBMM Başkanı Şentop İsveç'i kınadı Haber

TBMM Başkanı Şentop İsveç'i kınadı

Şentop, İsveç hükümetinin Kur’an-ı Kerim'in yakılmasına müsaade etmesine tepki göstererek, "Bütün İslam dünyası için çok provokatif bir eylemdir. İsveç'in bunlara müsaade etmesi, eylemcilerle suça iştirak noktasında bir birliktelik içerisinde olduğunu gösterecektir" dedi. İsveç'teki gelişmeleri uzun zamandır takip ettiklerini belirten TBMM Başkanı Mustafa Şentop, "Başta PKK terör örgütü olmak üzere, terör örgütlerinin faaliyetlerine, Türkiye karşıtı eylemlere, Müslüman ve İslam düşmanlığına yönelik eylemlere izin veriyor, zemin teşkil ediyordu. NATO üyeliği sürecinde de onlarla bu konuları daha yakın takip etme imkanı oldu. İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyeliğine müracaatı üzerine Madrid Zirvesi’nde de Türkiye ile beraber, terör örgütlerinin faaliyetlerine, Türkiye karşıtı eylemlerine izin verilmemesi noktasında bir mutabakat metni imzalandı. Böylece bu taahhüt noktasında konuyu daha yakından takip etmemiz icap etti. Taahhütleri yerine getirme noktasında sözlü olarak yaptıkları açıklamalar var ama bu sözler yeterli değil. Biz yaptıkları işlere, eylemlere bakıyoruz. Bu beklenti içerisindeyken, bir hafta 10 gün kadar önce sayın Cumhurbaşkanımıza ve Türkiye’ye karşı çok alçakça bir eylem gerçekleşti. Buna hepimiz çok sert tepki gösterdik. Geçtiğimiz hafta İsveç Meclis Başkanının Türkiye ziyareti vardı, ben bu ziyareti iptal ettiğimi kendisine de ifade ettim. Gayet, açık, net ve çok haklı sebeplerimiz var. Fakat yine, bunu düzeltecek, terör örgütlerinin eylemine izin vermeyecek bir eylemin henüz gerçekleşmediğini görüyoruz" ifadelerine yer verdi.

TBMM Başkanı Şentop'tan tepki Haber

TBMM Başkanı Şentop'tan tepki

Kamu Denetçiliği Kurumu’nun düzenlediği '21’inci Yüzyılda İnsan Haklarının Geleceği' konulu uluslararası konferans Ankara'da başladı. Konferansa, TBMM Başkanı Mustafa Şentop, Dışişleri Bakan Yardımcısı ve Avrupa Birliği Başkanı Faruk Kaymakcı, Kamu Başdenetçisi Şeref Malkoç, Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği Türkiye Temsilcisi Philippe Leclerc, davetli ülkelerin ombudsmanları ve büyükelçiler katıldı. TBMM Başkanı Şentop, Kamu Denetçiliği Kurumu’nun önemine değinerek, "Bir taraftan idarenin denetimi konusunda Kamu Denetçiliği Kurumu idari yargının bulunmadığı ülkelerde gelişmiş bir kurum olarak anlatılmaktadır. Bu ayrımın önceki dönemlerde yayılmış bir ayrım olduğunu görüyoruz. Bu ayrımın da artık çok anlamlı olmadığını söylemek isterim. Bugün Akdeniz'i bir göçmen kabristanına çevirmek için harcanan paraların çok büyük meblağlar tutuğunu biliyoruz. Yabancı düşmanlığı, İslam düşmanlığı, Müslüman düşmanlığı, dünyada birçok ülkede ciddi sorunlar üretecek noktaya geldi. Şimdi dünyadaki her şeyin küreselleştiğini gördük. İnsan dediğimiz zaman dünyada yaşayan bütün insanları anlayan, bu anlamda bir eşit insan hakları kavramına somut olarak sahip miyiz? Mesela Berlin'de yaşayan bir insanla Paris'teki bir beyaz insanı eşit olarak düşünebiliyoruz ama Paris'teki beyaz bir akademisyenle Uganda'daki ten rengi farklı bir kişiyi aynen hukuk önünde, insan hakları bağlamında eşit olarak zihnimizde canlandırabiliyor muyuz" dedi. İNGİLİZ PRENSE TEPKİ Şentop, Prens Harry'in kitabındaki ifadelere de tepki göstererek, "İngiliz Kraliyet Ailesi’nden istifa eden, ayrılan prensin otobiyografik bir kitabı çıkıyor. O kitaptan bazı bölümler basına sızdı. Orada bir yerde 'Afganistan'da görev yaptım. 25 kişiyi öldürdüm. Onları insan olarak görmüyordum. Eğer insan olarak görsem zaten öldüremezdim. Onları insan olarak görmememiz konusunda eğitim aldık' diyor. Bu genç, beyaz Avrupalının bir görüşü değil sadece, keşke öyle olsa. Bu bir kültürü, bir yaklaşımı, bir anlayışı ifade ediyor. Avrupalı beyaz bir insan Afganistan'da yaşayan 25 insanın insan olmadığına karar veriyor, kendisini ikna ediyor, onları öldürebiliyor ve bundan hiç utanç duymadığını ifade ediyor. Temel meselemiz; insan haklarıyla ilgili ne yazarsak yazalım, hangi kurumları oluşturursak oluşturalım, temel meselemiz bir paradigma meselesi. Biz, dünyada yaşayan 8 milyon kişi hangi ten rengine, hangi inanca, hangi ırka sahip olursak olalım, her birinin diğeriyle tam anlamıyla, gerçek anlamda hukuk konusunda eşit olduğunu kabul etmek ve zihnimizi, kültürümüzü de paradigmamızı da bunun üzerine oturtmamız gerekir. Bunu yapmadığımız taktirde küreselleşen bir dünyada gerçek anlamda insan hakları uygulamasını yerleştirebilmek mümkün olmaz" ifadelerini kullandı. BAKAN YARDIMCISI KAYMAKCI: SÜRECİN AB'YE ÜYELİĞİMİZ İÇİN KATKILARI VAR Bakan Yardımcısı Faruk Kaymakcı ise Kamu Denetçiliği Kurumu ile gurur duyduklarımı belirterek, "Türkiye, Avrupa Birliği'ne (AB) aday ülke olarak AB mali iş birliğinden yararlanan bir ülke. Temel haklar başlığı altında biz de bu önemli projenin parçası olmaktan gurur duyuyoruz. İnsan haklarının tanınmasında, gelişmesinde, korunmasında siz ombudsmanlara çok önemli görevler düşüyor. Kamu Denetçiliği Kurumumuz ile gurur duyuyoruz. Ombudsmanlık kültürümüz Osmanlı'ya kadar gidiyor. Bu kültürün ülkemizde yeni şekliyle de yaygınlaştığını görmekten mutluluk duyuyoruz. Maalesef günümüzde halen nefret söylemleri var, ayrımcılıklarla, İslamofobi ile karşılaşıyoruz. Bunların hepsinde çözüm demokrasi ve hukukun üstünlüğü, insan haklarının geliştirilmesi ve korunması, biz de bu süreci ilerletmekte kararlıyız. Bu sürecin AB'ye üyeliğimiz için de büyük katkıları var. Bu adaylığımız çerçevesine Türkiye önemli reformlar gerçekleştirdi. Son dönemde de reform çalışmaları devam etti. AB’ye katılım için eylem planı 2021-23 döneminde gerçekleştireceği reformların yol haritasını çizdi. Önemli adımlar atıldı. Son olarak da İnsan Hakları Eylem Planını kararlı olarak yürütüyoruz" dedi. 'AB VERDİĞİ 4 SÖZÜ TUTMALI' Kaymakcı, Türkiye'nin göç konusuna insansı yaklaştığını vurgulayarak, "Toplam 4,2 milyon göçmen Türkiye’de misafir ediliyor. Uluslararası toplumdan beklentimiz; düzensiz göç konusunda iş birliği yapılması ve külfet paylaşımına gidilmesi. Ne Türkiye ne de başka bir ülke tek başına bu kadar ağır bir yükün altında bırakılmamalı. 18 Mart mutabakatı çerçevesinde AB ile bir anlaşmamız var. Mutabakatın göç boyutundan bahsedersek, AB verdiği 4 sözü tutmalı. Öncelikle 1 artı 1 sözü vermişti. Yunan adalarına yasa dışı geçmiş herhangi bir göçmenin Türkiye’nin alması karşılığında bir göçmen alınacaktı, bu söz tutuldu; ama yaklaşık 2 bin 200 kişi geri alındı. Bunun karşılığında 34 bin kişi AB tarafından alındı. 34 bin rakamı 3,7 milyon Suriyeli ile karşılaştırılamayacak düzeyde. İkincisi AB’nin Türkiye’ye değil; ama Türkiye’deki göçmenlere mali kaynak sözü vardı. 3 artı 3,6 milyar, 2018 yılına kadar bu tutarın bir şekilde aktarılması gerekiyordu, AB maalesef bu konuda da yeterince hızlı davranmadı. 4,7 milyar euro Suriyelilere harcanmış durumda; ama kaynağın geri kısmı harcanmamış durumda, bunun hızlanması önemli. Bu kaynak Türkiye’ye değil, Türkiye’deki göçmenlere verilen bir kaynak. Gönüllü kabul programı başlatılacaktı. Üye ülkeler Türkiye’den belirli sayıda Suriyeliyi gönüllü olarak kabul edecekti, bu program hiçbir zaman yürürlüğe konulmadı. 2 yıl müzakere edip anlaşmaya varılmasına rağmen bunu sağlamak mümkün olmadı. Bir başka konu Türkiye sınırına yakın Suriye’nin kuzey bölgelerinde koşullarını iyileştirilmesi ve gönüllü dönüşlerin kolaylaştırılması" diye konuştu. Kamu Başdenetçisi Şeref Malkoç ise konferansın 2 gün süreceğini belirterek, "Ombudsmanların çalışma alanı, idare ile insanlar arasında ihtilaflar çıktığından bunu mahkemeye intikal etmeden dostane olarak çözüme ulaştırmak. Bu anlamda 10 yılda 207 bin 403 yazılı şikayet başvurusu aldık. Bunlardan 205 bin 63'ünü karara bağladık. Bunun yanı sıra mail, mektup, telefon ile 1 milyona yakın insan bize müracaatta bulundu, onlara hukuki destekte bulunduk, yol gösterdik, yardımcı olduk" ifadelerini kullandı. 

“Anayasa ile çözmek doğru bir yol olacaktır Haber

“Anayasa ile çözmek doğru bir yol olacaktır"

Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Başkanı Mustafa Şentop, başörtüsü için anayasa teklifiyle ilgili, “Anayasa ile çözmek doğru bir yol olacaktır. Ayrıca serbestlik getiren bir hukuki düzenleme kanunla olmaz. Kanuna dayanırsa bir başkası da kanunla yasak getirir. Kanunla alınan verilen bir serbestliğe indirmiş olursunuz. Anayasa daha güçlü bir teminat” dedi. TBMM Başkanı Şentop, Dünya Çalışan Gazeteciler Günü vesilesiyle PMD’yi ziyaret etti. Şentop, AK Parti'nin başörtüsü teklifini müzakere etme talebinin muhalefet tarafından reddedildiğini hatırlatan gazeteciye, “Teklifi komisyon ve Genel Kurulda görüşecekler. Bu nezaket ziyareti. Süreci etkileyen bir durum değil. Sürecin başlangıcında Kılıçdaroğlu kanun teklifi verdi. Bu şekilde siyasetin gündemine geldi. Bir düzenlemeye gerek var mı yok mu ayrı bir konu. Sorun ortadan kalktı. Kamuda her alanda kalktı. Toplumsal ve belki siyasi mutabakatla çözüldü. Ama bir düzenleme gerekir deyince başka bir tartışma başladı. Tüm partiler bu hukuki düzenlemenin gerekli olduğunu açıkladılar. Ben bu konuda mücadele etmiş ve çalışma yapmış biri olarak çözümün ancak anayasal düzeyde olması görüşümü ifade ettim. Kanunla denenmiş, olmamış. Kanunla bu iş çözülememiş. Anayasa ile çözmek doğru bir yol olacaktır. Ayrıca serbestlik getiren bir hukuki düzenleme kanunla olmaz. Kanuna dayanırsa bir başkası da kanunla yasak getirir. Kanunla alınan verilen bir serbestliğe indirmiş olursunuz. Anayasa daha güçlü bir teminat” dedi. Şentop, başörtüsü teklifinin kabul edilmeme ihtimaline yönelik soruya, “Sürecin başlangıcı itibariyle baktığımızda kanun değişikliği teklifi verilmişti. Konu bu şekilde siyasetin gündemine geldi. Bir hukuki düzenleme gerekir diye teklif gelince tartışma başladı. Düzenlemenin ne olacağı tartışması başladı. 80-90'larda iki düzenleme yapılmış ama çözüme kavuşmamış. Kanunla bu iş çözülmemiş. Anayasa ile çözülmesi bakımından doğru olacaktır. Benim kanaatim kalıcı bir şekilde çözülsün isteniyorsa anayasa değişikliği geçer diye düşünüyorum. Ama gözünün üstünde kaşın var gibi bazı tartışmalarla 'istemiyoruz' gibi yaklaşıldığında bazı bahaneler var” şeklinde konuştu. AK Parti Grup Başkanvekili Yılmaz Tunç, PMD’yi ziyaret etti. Tunç, başörtüsü teklifine yönelik olarak, “Teklif sunuldu. Daha önce görüşme yapıldı hatırlarsanız, metin ortaya çıktı artık komisyon süreci başlayacak. Genel Kurul aşaması olacak siyasi partilerin, AK Parti grubunun görüşme talebinin reddetme gerekçeler doğru değil. Bunu kabul etmemiz mümkün değil, grubumuzun görüşme isteğini gerekçe olarak Karma Komisyon gündeme alınıyorsa, bunlar birbiriyle farklı. Karma Komisyondaki konu dokunulmazlıklarla ilgili bunu karıştırmak, buna gerekçe göstermek doğru değil” ifadelerini kullandı.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.