Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Sonhaber

Herkes Duysun - Sonhaber haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Sonhaber haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

3 dakikada büryan kebabını yedi ödülü kaptı Haber

3 dakikada büryan kebabını yedi ödülü kaptı

Ülkenin dört bir yanındaki yöresel lezzetler, ‘Anadolu Gastronomi Yemek Festivali’nde başkentlilerin beğenisine sunuldu. ‘En Hızlı Büryan Yeme Yarışması’ ile vatandaşlar hem eğlenceli dakikalar geçirdi hem de büyük ödülün sahibi oldu. ‘Anadolu Gastronomi Yemek Festivali' 12-15 Ocak tarihleri arasında gerçekleştirilmek üzere, Altınpark Anfa Fuar ve Kongre Merkezi'nde başladı. Birçok yörenin özgün lezzetleri ile Doğu ve Güneydoğu mutfağının yöresel lezzetleri başkentlilerin beğenisine sunuldu. Doğu ve Güneydoğu mutfağının eşsiz lezzetlerinden olan, kağıt kebabı, çiğ köfte, büryan, şırdan, içli köfte, cağ kebabı ve künefe, gibi birçok yöresel lezzet vatandaşların beğenisine sunuldu. Açılan standalar sayesinde, Ankaralılar farklı lezzetleri deneyimledi. ‘En Hızlı Büryan Kebabı Yeme Yarışması' gibi çeşitli etkinlikler ile unutulmaz anlar yaşayan vatandaşlar hem eğlendi hem de sürpriz hediyeler kazandı. Yarışmanın kazananı ise Yöresel ürünlerden oluşan hediye paketinin sahibi oldu. Büryan kebabını 2 dakika 90 saniyede bitirerek birinci oldu “En hızlı Büryan kebabı yeme” yarışması 3 dakika sürdü ve Ramazan Say, 2 dakika 90 saniyede bir porsiyonu bitirerek birinci oldu. Yarışma sonrasında duygularını paylaşan Say, eti çok sevdiğini ve zamanı olsa yarım porsiyon daha yiyebileceğini belirterek organizasyonu yapanlara teşekkür etti. “En güzeli Urfa çiğköftesidir” İçli köfte, sarma, çiğ köfte ve kebap gibi birçok yöresel lezzeti Ankaralıların huzuruna sunan Tezgah Görevlisi Seyran Karabulut çiğ köftenin Urfa'ya has yöresel bir lezzet olduğunu kaydederek, “Lezzet açısından çok güzeldir. İçerisinde baharatlar ile bu şekilde güzel bir sunum elde etmişler. En önemlisi bu çiğ köftenin baharatı olarak, isot lezzet verir. Çiğ köfte şişmemesi için özellikle buzla yoğurulur” dedi. Adıyaman çiğköftesi yerine Urfa çiğ köftesinin tavsiye eden Karabulut, “Urfalılar genelde çiğ köfte yaptığı için bunun lezzeti bir başka oluyor. Bazı yörelerde çiğ köfte ıslatılarak yapıldığı için şişme yapıyor. Ama, Urfalılar buzla yoğurduğu için şişme olmuyor. Şişkinlik yapmaz. İnsanın rahatsız edici bir yönü olmaz. Benim yediğim en güzel ve midemi rahatsız etmeyen Urfa çiğ köftesidir” ifadelerini kullandı., “Lahmacunun en güzeli Antep lahmacunu” Gaziantepli olduğu için Güneydoğu tanıtım günlerini ziyaret eden Gazi Hamurcu, “Burada kuzu tandırı denedik. Cidden Antep bu konuda oldukça uzman. Lezzetli bir ürün yedik. Memnunuz. Bir Antepli olarak, başka sofralara gitmedim. İçeride Antep dolmasını ve tatlıları denedim. Onlarda harikaydı. Herkesin gelmesini tavsiye ediyorum” diye konuştu. Antep lahmacunu ile Urfa lahmacununu kıyaslayan Hamurcu, Urfa lahmacunun genellikle soğanlı olduğunu dile getirerek, lahmacunun en güzelinin Antep lahmacunu olduğunu söyledi. Altınpark Anfa Fuar ve Kongre Merkezi'nde gerçekleştirilen festival, 15 Ocak'a kadar devam edecek.

Akşener: İlk seçimde sandığa gömecek bir İYİ Parti var Haber

Akşener: İlk seçimde sandığa gömecek bir İYİ Parti var

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, TBMM'de grup toplantısında konuştu. Akşener, seçimlerin yaklaştığını belirterek, "Düşüncelerimizi önemsemeyen, tercihlerimizi kabullenmeyen, değerlerimize düşmanlık eden bir garip siyaset anlayışının sonuna bir hafta daha yaklaştık. Ezcümle, Sayın Erdoğan ve yönetimine sandıkta 'elveda' diyeceğimiz o kutlu güne bir hafta daha yaklaştık. Evet, şunun şurasında seçimlere 5 ay kaldı. Yalnız seçim tarihi yaklaştıkça iktidar da seçimleri erkene almak için adeta çırpınmaya başladı. Seçimleri kazanabilecekleri ideal bir tarih arayışına girdiler. Son günlerde işi gücü bıraktılar, bununla uğraşıyorlar. Mikrofonu önünde bulan her AK Parti'li başka bir yorumda bulunuyor. Hatta en son güzelim haziran ayına bile çamur atmaya başladılar" diye konuştu. 'SÖZDE EKONOMİK MODEL İŞLEMİYOR' Haziran 2018'de erken seçim kararı alındığını anımsatan Akşener, "Haziran ayına çamur atmalarının elbette farklı bir sebebi var. Halının altına süpürdükleri pisliklerin hazirana kadar ortaya çıkmasından korkuyorlar. 'Döviz kurlarını hazirana kadar tutamayız' diye korkuyorlar. Nebati Bakan'ın, 'enflasyonu düşürdük yalanı, hazirana kadar patlar' diye korkuyorlar. 'Verdikleri maaş zamları, hazirana kadar eriyip gidecek' diye korkuyorlar. Çünkü kendileri de biliyor ki bu sözde ekonomik model işlemiyor. Çünkü kendileri de biliyor ki enflasyon canavarı, açıkladığından daha hızlı büyüyor. Çünkü kendileri de biliyor ki mızrak artık çuvala sığmıyor. Sayın Erdoğan, sen hiç kendini yorma. Buradan açıkça ilan ediyorum; önümüzdeki 5 ayda senin seçilebileceğin herhangi bir tarih yok. İstediğin kadar uğraş, sandıktaki hazin sondan kurtuluş yok. İster yarın yapılsın ister bir ay sonra, sandıkta senin için emeklilikten başka bir seçenek yok" ifadelerini kullandı. 'YENİ KRİZLER DE KAPIDA BEKLİYOR' Ekonomiye ilişkin değerlendirme yapan Meral Akşener, gün geçtikçe derinleşen krizlerin hayatın dört bir yanına yayıldığını söyleyerek sözlerini şöyle sürdürdü: "Her geçen gün bir öncekini aratırken adeta zincirleme bir şekilde yeni krizler de kapıda bekliyor. Mesela ekonomimizdeki tahribat, eğitimde de yeni krizlere sebep oluyor. Bugün ülkemizde ne yazık ki devleti yönetenler, öğretmenleri devlet okullarına atayamadıkları yetmezmiş gibi özel okullarda huzurla çalışmanızı da sağlayamıyorlar. Ama hiç merak etmeyin. Mesleğimizin itibarını yükseltecek ve sizleri her alanda eşitleyecek bir İYİ Parti var. Sizi hiçbir zaman ayırmayacak, ayrıştırmayacak ve bölmeyecek bir İYİ Parti var. Bugün ülkemizde ne yazık ki devleti yönetenler, biz dertleri haykırmadan, sorunları yüzlerine vurmadan, geliştirdiğimiz çözümlerimizi ortaya koymadan iş yapamıyor. Hiç merak etmeyin; vizyonuyla, projeleriyle, liyakatli kadrolarıyla, gümbür gümbür gelen ve bu beceriksizliği ilk seçimde sandığa gömecek bir İYİ Parti var."

Annesi cenazesini kabul etmedi: Öğrenciler ziyaret etti Haber

Annesi cenazesini kabul etmedi: Öğrenciler ziyaret etti

Kayseri'de, ağır zihinsel engelli olarak dünyaya gelen Zühal G., bir süre sonra Erzurum'a götürüldü. Zühal, Erzurum'daki bakımevi kapanınca da 2 yıl önce Elazığ'daki bakımevine nakledildi. Beslenme sorunu nedeniyle, kısa süre kaldığı bakımevinden özel hastaneye sevk edilen Zühal'in, midesinden PEG (Karın duvarından mideye tüp yerleştirilmesi) yöntemiyle beslenmesine devam edildi. İki yıldır entübe halde tedavi gören Zühal, önceki gün yaşamını yitirdi. İletişime geçilen, kızıyla aynı adı taşıyan annesi Zühal G., cenazeyi kabul etmedi. Bunun üzerine morgdan alınan cenaze, dün, Asri Mezarlık'ta görevlilerce kılınan cenaze namazının ardından toprağa verildi. ‘BİR ABLA OLARAK GELDİM’ Lise ve üniversite öğrencileri ile El Aziz Kültür Eğitim ve Yardımlaşma Derneği üyeleri, Zühal G.’nin mezarını ziyaret ederek, Kuran-ı Kerim okudu. Edilen duaların ardından Zühal G.’nin mezarına karanfil bırakıldı. Üniversite öğrencisi Selin Ergün “Benim de ağabeyim Serebral Palsi hastası. Bu kardeşimin de aynı durumunu gördüm ve bir abla olarak buraya geldim. Bu kardeşimizin de ölümü beni sarstı ve o yüzden buraya geldim. Rabbim mekanını cennet etsin inşallah. O zaten bir melek. Mekanı cennet olsun” dedi. ‘ELAZIĞ OLARAK SAHİPSİZ BIRAKMADIK’ Lise öğrencisi Emirhan Temiz ise “Yetim ve kimsesiz kardeşimizin mezarını ziyarete geldik. Allah rahmet eylesin. Kuran- Kerim okuduk. Karanfilimizi bıraktık. Elazığ olarak sahipsiz bırakmadık. Mekanı cennet olsun” diye konuştu.  Lise öğrencilerinden Ahmet Avcı ise Elazığlılar olarak Zühal G.yi yalnız bırakmadıklarını belirterek, “Kuran-ı Kerim okuduk, karanfil bıraktık. Allah rahmet eylesin” ifadelerini kullandı. El Aziz Kültür Eğitim ve Yardımlaşma Derneği Başkanı Onur Şahin “Kimsesiz ve yetim olduğunu öğrendiğimiz kardeşimize bugün hocamız eşliğinde Kuran-ı Kerim okutup dualar ettik. Bu kardeşimize sahip çıktık. Kendisinin mekanının cennet olmasını diliyoruz. Allah rahmet eylesin diyoruz. Elazığlılar olarak her zaman kimsesiz kardeşlerimizin yanında olduk, olmaya da devam edeceğiz” dedi.

'Kılıçdaroğlu, eski siyasilerin oyuncağına dönmüştür' Haber

'Kılıçdaroğlu, eski siyasilerin oyuncağına dönmüştür'

MYP Lideri Ahmet Reyiz Yılmaz, altılı masa hakkında değerlendirmelerde bulundu. Yılmaz, “ Kılıçdaroğlu derhal kamuoyuna bir izahat yapmak zorundadır. Anayasanın ilk dört maddesini kaldırabiliriz ne demek? Kılıçdaroğlu, altılı masa adı ile itibar kazandırmaya çalıştığı eski siyasilerin oyuncağına dönmüştür. Türkiye bu masaya teslim edilirse bu memleketin sonu hüsrandır. Gün geçmiyor ki masada olanlar Atatürk'ün kurduğu CHP tarafından konulan ve korunan Türkiye'nin kuruluş ilkelerinin teminatı olan maddeleri yerinden oynatmaya cüret eden yeni açıklamalar yapmasınlar. Son olarak Ali Babacan tarafından Nevşin Mengü'ye yapılan açıklamalar ülkesini seven her vatandaşımızın kanını donduracak türdendir” dedi. Ahmet Davutoğlu ve Ali Babacan gibi isimlerle yol yürüyen Kılıçdaroğlu'na çağrıda bulunan Yılmaz, “ Ali Babacan, kime ne mesaj vererek şartların oluşması durumunda Anayasanın ilk dört maddesini değiştirebileceğini söylemektedir. Bu maddeler Türk Devletinin bölünmez bütünlüğünün teminatı olan muhkem maddelerdir. Nasıl olurda bu maddeleri koruyup kollayan CHP bugün bu insanlarla yol yürüyebiliyor? CHP gerçek niyetini ortaya koymak zorundadır. Eğer bu masa da Ali Babacan ile aynı düşünüyorsa vay bu milletin vay CHP seçmeni milliyetçilerin haline” şeklinde konuştu. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun Atatürk'ün koltuğunda oturduğunu hatırlatan Yılmaz, “ Sayın Kılıçdaroğlu'na birileri oturduğu koltuğun Türkiye Cumhuriyetini kuran Mustafa Kemal Atatürk'ün koltuğunda oturduğunu hatırlatması gerekir. Aksi takdirde Cumhur ittifakının, CHP ve masa hakkındaki bütün iddialarında haklı olduğu görülecektir. Kemal Kılıçdaroğlu bir an evvel ülkemizin bölünmez bütünlüğünün teminatı olan ilk dört maddeyi kaldırma niyetini pervasızca ortaya atan Ali Babacan gibi isimlerle yolunu ayırmak zorunda olduğunu görmelidir. Aksi takdirde CHP kontrolünde kurulan bu masada milletimizin bölünmez bütünlüğüne CHP önderliğinde bir tuzak kurulduğu konusu gündeme gelecektir. Bu zihniyetin iktidara gelmesi durumunda ortada ne anayasa ne de Türkiye kalır endişesi giderek artmaktadır “ dedi.

Manavgat yangınında eşini ölüme terk etmedi: 19 günde... Haber

Manavgat yangınında eşini ölüme terk etmedi: 19 günde...

Büyük Manavgat yangınında hayat arkadaşını evde bırakmayarak üzerine kapanıp ölümden kurtaran yaşlı adam, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum’un talimatıyla yangından 19 gün sonra yeni evine kavuştu. Yaşlı adam, 1,5 yılın ardından Bakan Kurum'un sosyal medya hesabından, "O, yangında eşini bırakmadı, biz de bundan sonra onları bırakmayız" paylaşımıyla duygusal anlar yaşadı. Manavgat ilçesi Karaöz Mahallesi'nde yangından zarar gören evlerinin sağlam kalan bir odasında yaşamaya başlayan 82 yaşındaki İbrahim Deniz ve 72 yaşındaki yatalak eşi Ayşe Deniz'in durumu, bölgede incelemeler yapan Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum'un dikkatini çekmişti. Yaşlı çifti ziyaret eden Bakan Kurum, yeni ev yapılması talimatı verdi. Hasar tespit çalışmalarının tamamlanmasının ardından yaşlı çift, 19 günde tamamlanan evlerine 21. günde taşındı. Yöresel mimariye uygun olarak yapılan ev, yatağa bağımlı yaşayan Ayşe Deniz'in durumu da düşünülerek projelendirildi. Yaşlı çift, yeni evlerinde mutlu bir şekilde yaşamlarını sürdürüyor. İbrahim Deniz, kırdığı odunları eşinin de bulunduğu odadaki sobada ısınmak için yakıyor. Havaların soğuk olması nedeniyle bahçe, mutfak ve salonda zaman geçiren İbrahim Deniz, bir an olsun eşini yalnız bırakmıyor. "Eşimin üstüne kapandım" Olay anını hala ilk günkü gibi anlatan İbrahim Deniz, "Sabah erken saatte kalktım, yeğenim 'Yangın var' dedi. Ama yangınla aramızda çok mesafe vardı. Saniyede her yer yandı. Hemen koştum eşimin yanına, evden çıkarmaya çalıştım. Ama sıkıştım. Eşim bana, 'Git kendini kurtar, ben ölürsem öleyim' dedi. Eşimin üstüne kapandım, onu bırakıp gidemezdim. 'Sen ölürsen ben de öleyim' dedim. Herkes gitmiş, bir ikimiz kalmışız eşimle. Biz severek evlendik. 'Amca amca' diye seslenen oldu. Beni çıkarmak istedi ama eşimin de olduğunu onu bırakamayacağımı söyledim. Eşimi kucakladı, doğru hastaneye götürdü. Hayat arkadaşımı bırakmadım. Eşimi bırakamazdım, ölürsek birlikte ölürdük" dedi. "Duygulandım" Bakan Kurum'un sosyal medya hesabından, "O, yangında eşini bırakmadı, biz de bundan sonra onları bırakmayız" cümlesiyle paylaştığı videoyu izleyen Deniz, "Videoyu izleyince dünyalar benim oldu, çok mutlu oldum. O sözleri beni sevindirdi. Görüntüleri izledim neredeyse ağlayacaktım. Onu görünce duygulandım. Ona Allah güç kuvvet versin. Allah ona muratlık versin. Manavgat'ta onu herkes seviyor. Canının sağlığını isterim, bana bir ev yapıverdi. Gelsin ara sıra bizi ziyaret etsin yeter. İşleri yoğun ondan gelemiyordur, yoksa gelir" ifadelerine yer verdi. "Canımı istesin vereyim, benim oğlumdur o" İbrahim Deniz, yangının ikinci gününde Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum'un mahalleye geldiğini hatırlatarak, "Biz de yanmayan bir odadaydık, bizim yanımıza da geldi. Eşime bir baktı, 'Teyze burada olmaz, size yeni ev yapalım' dedi. Biz de atalarımızdan hatıra, yıktırmayacağımızı söyledik. Gösterdiğimiz bu yere ertesi gün inşaat çalışmaları başladı. 19 günde geceli gündüzlü ekipler çalışarak evimizi yaptı. Murat Kurum'un sayesinde yapıldı. Benim oğlum yok ama o benim manevi oğlum. Canımı istesin şimdi veririm, hiç esirgemem. Onu çok seviyorum, gördüğün an dünyalar benim oluyor. Yeni evime girdim 70 yaşına indim, gençleştim. Allah razı olsun, Cumhurbaşkanım ve oğlumun sayesinde" diye konuştu. "Dili tatlıdır" 72 yaşındaki Ayşe Deniz, "Yeni evim çok güzel. Yapan da güzel yaptıran da güzel. Adını tam bilemezdim ama tatlı dillim diye bilirim. Dili çok tatlıdır. Çok selamlar ona. Doktora gitmekte zorlanıyorum. Evimizi yaptı, hepsinden Allah razı olsun" şeklinde konuştu.

İstanbul'un suyunu karşılayan barajın doluluk oranı.. Haber

İstanbul'un suyunu karşılayan barajın doluluk oranı..

İstanbul Su ve Kanalizasyon İdaresi'nin (İSKİ) internet sitesindeki verilere göre, Kırklareli'nin Vize ilçesi sınırlarında bulunan, Trakya'dan İstanbul'un su ihtiyacını karşılayan Kazandere, Pabuçdere ile Istrancalar'da geçen yıl Eylül ayında yüzde 50 olan doluluk oranları, büyük oranda geriledi. Kazandere'nin doluluk oranı yüzde 4,74'e, Pabuçdere'nin yüzde 4,77'ye, Istrancalar'ın ise yüzde 37,07'ye düştü. Pubuçdere ve Kazandere barajları, kuruma noktasına geldi. Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesi Ziraat Fakültesi Biyosistem Mühendisliği Arazi ve Su Kaynakları Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Halim Orta, son verilere bakıldığında Trakya başta olmak üzere Türkiye'de çok ciddi kuraklık olduğunu söyledi. Prof. Dr. Orta, "Hem meteorolojik kuraklık hem de tarımsal kuraklık var; an itibarıyla Trakya'da da bu sıkıntı devam ediyor. Yer altı suyu sıkıntılı. Neden sıkıntılı? Barajlardaki ve göletlerdeki su seviyeleri azaldıkça su kullanıcıları mevcut olan kuyularını, yer altı sularını kullanıyor. Dolayısıyla buradan kullanım günden güne artıyor. Beslenme doğrultusundaki kullanıma hiçbir zaman 'hayır' demedik. 5 birim yer altı suyu beslenmesi varsa 5 birim kullanılsın fakat 5 birim beslenmeye yılda 10-15 birim çekerseniz bu, su seviyenizin sürekli olarak düşmesini sağlıyor. 600 metrelik Ergene aküferinin şu anda 400 metresini kullanmış durumdayız. 4'te 3'ünü kullanmış durumdayız çünkü neden? Bizim Ergene-Meriç aküferinde 0,4 milyar metreküp beslenmemiz vardır. Tahminen hesaplarımıza göre, şu anda yıllık çekimimiz bizim 1 milyar metre küpün üzerinde. Dolayısıyla 0,4 besliyoruz, 1 milyar çekiyoruz. 2 katından fazlasını çekiyoruz. Dolayısıyla seviye, her geçen gün düşmeye devam ediyor" diye konuştu. 'ŞU ANKİ KONUMUMUZ ÇOK ACI'  Barajların bulunduğu Aksicim köyünde yaşayan Hüseyin Duran (34), barajın yapılmasından bugüne 2 veya 3 kez böyle ciddi kuraklık gördüğünü söyledi. Duran, "1996 yılında İSKİ, bizim tarlalarımızı istimlak etti ve baraj oldu. Olduğundan beri ikinci veya üçüncü seferdir böyle görüyoruz fakat bu zamanlarda hiç olmazsa belirli kesimlerde su olurdu. Şu anda hiç yok. Bu son zamanların en kötü dönemlerini yaşıyoruz. Hayvancılık da yapıyorum, bir traktör firmasında çalışıyorum. Şu anki konumumuz çok acı. Çok üzülüyorum. Buradan İstanbul'a su pompalanıyor. Yapacak hiçbir şeyimiz yok, sadece dua ediyoruz. Ne yapacağız, biz de bilmiyoruz. Burada balık tutuyorduk ama şu anda tutacak hiçbir şeyimiz yok" dedi. İstanbul'un su ihtiyacını karşılayan barajların genel doluluk oranı ise yüzde 31,56 oldu. Barajların doluluk oranları şöyle: -Ömerli: 35,43-Darlık: 28,39-Elmalı: 29,8-Terkos: 37,73-Alibey: 17,61-Büyükçekmece: 34,48-Sazlıdere: 37,1-Istrancalar: 37,07-Kazandere: 4,74-Pabuçdere: 4,77

Kızılay Kültür Sanat Yayınları  eserleri okurla buluşturacak Haber

Kızılay Kültür Sanat Yayınları eserleri okurla buluşturacak

İstanbul Sağlık Bilimleri Üniversitesi 15 Temmuz Şehitleri Konferans Salonu Mekteb-i Tıbbiye-i Şahane Hamidiye Külliyesi’nde düzenlenen tanıtım toplantısı; Kızılay Başkanı Dr. Kerem Kınık, Kızılay Genel Müdür Dr. İbrahim Altan, Kızılay Yönetim Kurulu üyeleri ile yayın dünyasının temsilcilerini ve okurları bir araya getirdi. “ODAĞINA İNSANI KOYAN BİR YAYINCILIK POLİTİKASI YÜRÜTMEYE ÇALIŞACAĞIZ” Kızılay’ın yapmış olduğu yayıncılık ve sanat faaliyetleri hakkında değerlendirmelerde bulunan Kızılay Başkanı Dr. Kerem Kınık, “Üniversal olan insanlığa ait olan bilgiyi insanlıkla paylaşmak için kültür ve sanat yayınlarımızı yeni yüzüyle karşınıza çıkartıyoruz. Çok farklı yelpazelerde içerikler göreceksiniz. Bilimsel çerçevelerden, popüler teknolojik yayıncılıktan edebiyata şiire kadar çok farklı alanlarda yayın yapacak. Tamamen insanımızın ihtiyaç duyduğu, onu güçlendirmeye, onu desteklemeye, ona farkındalık kazandırmaya çalışan, bunu da Kızılay’ın afet, insani yardım, insan sağlığı alanından yola çıkarak yapan ama bütün o ekosistemi, tüm çerçevesini kuşatmaya çalışan ve odağına insanı koyan bir yayıncılık politikası yürütmeye çalışacağız” diye konuştu. “YAYINLARIMIZIN HEPSİ ÜCRETSİZ OLACAK” Kınık, çok sayıda yayınları olduğundan bahsederek, “Bu bir insanın veya bir grup akademisyenin altından kalkamayacağı bir hazine. Dolayısıyla bu hazinenin biraz daha evrensel bir enerjiye ihtiyacı var. Biz de akademik cazibe oluşturmaya çalışıyoruz. Elimizden gelen destekleri vereceğiz. Çok ciddi bir arşivimiz var. Bu arşivimizin içerisinde halen araştırmayı, bugünün insanlığına o bilgileri taşımayı hak eden çok sayıda belgemiz bulunuyor. Akademisyenlerimizin ilgisini bekliyoruz. Sözü olan, iyi düşünen, derin düşünen, ben de katkı verebilirim diyen herkesi bekliyoruz. Yayınlarımızın hepsini ücretsiz vereceğiz. Herkes erişebilir olacak bu içeriklere” dedi. Alanında ilham veren çalışmalara imza atan Kızılay Kültür Sanat Yayınları; afet, insani yardım ve halk sağlığı alanında yürüttüğü faaliyetleri tarihi, edebi, bilimsel ve kültürel çerçevede ele alan kitaplar ile tercüme ve telif kitaplar yayınlayacak. Türkiye’nin ilk hemşirelerinin, ebelerinin tuttuğu notlardan oluşan kitaplardan, Enis Batur’un kaleme aldığı esere, editörlüğünü Gazeteci Öğretim Üyesi Safure Cantürk’ün yaptığı ve pek çok önemli gazetecinin göçmenlerle ilgili hikâyelerini anlattığı “Bir Dolu Anadolu” kitabından, Kızılay Genel Başkanı Dr. Kerem Kınık’ın kaleme aldığı esere kadar bir dizi yayın, ilk kez okurların ve araştırmacıların ilgisine sunuluyor. "Balkanlar'da Yetim Türkler", "Plevne'den Erzurum'a Kızılay'ın Emri Altında", "Balkanların Yükü", "Balkanlar'dan Türkiye'ye Göçler", "Süper Havalı Teknoloji Nasıl Çalışır", "Sanat Bakacından Savaş", "Adnan Adıvar", "Besim Ömer Paşa", "Safiye Hüseyin Elbi", "Yusuf Akçura" ve "Öteki Sürgün" adlı eserler de ilk etapta yayına hazırlanan 14 kitap arasında yer alıyor.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.