Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Soykırım

Herkes Duysun - Soykırım haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Soykırım haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Hollanda'da STK'lerden İsrail ile ilişkilerin kesilmesi için hükümete dava Haber

Hollanda'da STK'lerden İsrail ile ilişkilerin kesilmesi için hükümete dava

Aralarında Filistin ve Yahudi grupların da yer aldığı 10 STK’den oluşan koalisyonun, hükümete karşı açtığı davanın ilk duruşması bugün Lahey Bölge Mahkemesinde başladı. Hükümetin, "Gazze'deki soykırımı önlemede ve İsrail'in uluslararası hukuka uymasını sağlamada başarısız olduğu" gerekçesiyle açılan davada STK'ler, İsrail ile sürdürülen tüm ticari ve askeri ilişkilerin durdurulmasını ve silah ihracatının yasaklanmasını talep etti. Davaya taraf STK'lerden Al-Haq'ın hukuk danışmanı avukat Ahmed Abofoul, AA muhabirine yaptığı açıklamada, "Hollanda mahkemesinden hükümete İsrail'e yönelik tüm silah lisanslarının askıya alınması ve İsrail'in ihlallerine ve suçlarına katkıda bulunmanın durdurulması talimatını vermesini istiyoruz. Ayrıca hükümetin yasa dışı yerleşim birimleriyle tüm ticari ilişkileri durdurmasını talep ediyoruz." dedi. Abofoul, hükümetin bugün mahkemede "İsrail'in işgalinin ve Gazze'deki varlığının yasa dışı olduğunu" kabul ettiğini belirterek, "Eğer hükümet işgalin yasa dışı olduğunu kabul ediyorsa neden işgal altındaki Filistin topraklarındaki bu yasa dışı varlığı sürdürmeye katkıda bulunmaya devam ediyor?" diye konuştu. Gazze'deki durumun acil müdahale gerektirdiğini vurgulayan Abofoul, şunları kaydetti: "Özellikle Gazze'nin kuzeyinde bir imha kampanyasıyla karşı karşıyayız. Tüm Gazze Şeridi'nde kıtlık yaşanıyor ve açlık bir savaş yöntemi olarak kullanılıyor. İnsanlar son derece zor koşullarda yaşarken kış da yaklaşıyor. Batı Şeria'da da İsrail'in sömürge yerleşimlerini genişlettiğini, Filistin halkına yönelik saldırılarını sürdürdüğünü, yasa dışı yerleşimcileri silahlandırdığını ve onlara cezasızlık sağladığını mahkemeye gösterdik. Mahkemenin hükümete bu uluslararası insancıl hukuk ihlallerine katkısını durdurması ve yasa dışı işgali sürdürmeye destek vermemesi talimatını vermesini umuyoruz." Davayı açan STK koalisyonunun avukatı Wout Albers de Ekim 2023'ten bu yana Gazze'de teyit edilen ölü sayısının 44 bini aştığına vurgu yaparak gayriresmi olarak ise yaralanma, hastalıklar ve acil ihtiyaçların eksikliği nedeniyle hayatını kaybedenlerinin sayısının "200 binin üzerinde olduğunun tahmin edildiğini" söyledi. Hollanda'nın İsrail ile siyasi, ekonomik ve askeri bağlarını sürdürmesi nedeniyle yükümlülüklerini yerine getirmek için yeterli çaba göstermediğini ileri süren Albers, hükümetin, uluslararası hukukun ciddi ihlallerini etkili bir şekilde ele almadığını savundu. HOLLANDA HÜKÜMETİNİN SAVUNMASI Öte yandan, Hollanda hükümeti adına savunma yapan avukatlar ise İsrail'e yönelik ihracatın lisansların sürekli kontrol edildiğini ve gönderilen ürünlerin askeri amaçla kullanılma ihtimalinin hesaba katıldığını belirtti. İsrail'le yapılan askeri işbirliklerinin Hollanda ordusu için de yarar sağladığını kaydeden avukatlar, bunun bir dış politika meselesi olduğu savunmasında bulundu. Hükümet avukatları, İsrailli firmalarla süresiz ve kapsamı belli olmayan bir ticaret yasağı getirilmesinin Hollanda'nın savunması için tehlikeli olabileceğini belirterek taleplerin yeterince detaylandırılmadığı ve Hollanda'nın "İsrail'in işlediği suçlara nasıl katkı sağladığının" net olarak kanıtlanamadığını öne sürerek davanın reddini talep etti. Davacı STK'ler arasında Al Haq, Al-Mezan, Filistin İnsan Hakları Merkezi ile Hollandalı Een Ander Joods Geluid (EAJG), Avrupa Hukuki Destek Merkezi (ELSC) ve SOMO gibi kuruluşlar yer alıyor.

İsrail Meclisindeki Arap vekile göre, Haber

İsrail Meclisindeki Arap vekile göre, "idari gözaltının" kaldırılması Yahudi terörüne onay anlamına geliyor

The Times of Israel gazetesinin haberine göre, Tıybi, Filistinlilerin topraklarını gasbeden İsraillilerin yargılama olmadan gözaltına alınması veya alıkonulması uygulamasının durdurulması kararı hakkında değerlendirmelerde bulundu. Kararı duyuran Savunma Bakanı Yisrael Katz'ı eleştiren Tıybi, "Bu, Savunma Bakanı'nın Yahudi terörüne onay verdiğinin resmidir. Terör destekçisi bir hükümet." ifadelerini kullandı. Tıybi, "idari gözaltı" uygulamasının sadece Filistinliler için geçerli olduğunu belirterek, "Bu, Yahudi üstünlüğü rejiminin bir başka kanıtıdır. Daha sonra Lahey'de 'antisemitizm' diye ağlayacaklar." dedi. ESKİ İSRAİL GENELKURMAY BAŞKANI EİSENKOT'TAN KARAR İÇİN "VAHİM VE TEHLİKELİ BİR HATA" NİTELEMESİ Öte yandan, eski İsrail Genelkurmay Başkanı ve milletvekili Gadi Eisenkot da Katz'ın bugün duyurduğu kararı "vahim ve tehlikeli bir hata" olarak nitelendirdi. Söz konusu kararın işgal altındaki Batı Şeria'da "bedelini herkesin ödeyeceği ciddi bir tırmanışa doğru atılan bir başka adım" olduğu uyarısında bulunan Eisenkot, şunları kaydetti: "Bu tür emirlerin hedefi yasalara uyan Yahudi vatandaşlar değil, toplum olarak bizi lekeleyen ve tehlikeye atan aşırılık yanlısı terör unsurlarıdır." İsrail Savunma Bakanı Katz, sık sık Batı Şeria'nın belde ve köylerine düzenledikleri saldırılarla gündeme gelen Filistinlilerin topraklarını gasbeden İsraillilerin yargılama olmadan gözaltına alınması veya alıkonulmasını durduracaklarını açıklamıştı. FİLİSTİN BELDE VE KÖYLERİNE SALDIRIYORLAR İsrail'in 1967'de işgal ettiği Batı Şeria'da 451 bin, Doğu Kudüs'te ise yaklaşık 230 bin İsrailli, Filistin topraklarını gasbediyor. Uluslararası hukuka göre Batı Şeria ve Doğu Kudüs'teki bu gasplar yasa dışı sayılıyor. Filistin topraklarını gasbeden İsrailliler, Batı Şeria'da sık sık köylere ve beldelere saldırıyor ve işgal altında yaşayan Filistinliler için hayatı daha da zor hale getiriyor.

Eski BM Filistin Özel Raportörü Falk, Haber

Eski BM Filistin Özel Raportörü Falk, "Gazze Mahkemesi"nin insanlık adına adalet arayacağını belirtti

Eski BM raportörü Falk, liderliğini yürüttüğü "Gazze Mahkemesi" girişimi ve İsrail'in saldırıları altındaki Gazze ve Lübnan ile Orta Doğu'daki gelişmelere ilişkin AA muhabirine değerlendirmelerde bulundu. Richard Falk, Gazze, Lübnan ve Batı Şeria'daki mevcut durumun "kritik seviyeye" ulaştığını belirterek "Bu dönemin, bölge için önceki dönemlere göre daha tehlikeli olduğunu düşünüyorum çünkü stratejik olarak İran'la bir tür karşılaşma hedefleniyor gibi görünüyor ve bu, bölgenin barışı ve istikrarı açısından son derece büyük tehlike olur." dedi. İsrail'in saldırıları altındaki Lübnan'da yaşanan yıkımın, Gazze'deki soykırım sürecinin devamı olduğunu kaydeden Falk, "Bu süreç, yalnızca Gazze ile sınırlı kalmadı. Lübnan'a ulaşmasından önce bile Gazze'de yaşananlar diğer işgal altındaki Filistin topraklarına, özellikle de Batı Şeria'ya yayılmıştı." ifadesini kullandı. Falk, İsrail'in genişlemeci politikalarının Gazze ve Batı Şeria'da kalıcı etkilere neden olduğuna dikkati çekerek "Şu anda İsrail liderliğinden gelen siyasi ifadelere bakıldığında, Batı Şeria'nın ilhakı genişlemeci gündemlerinin en üst sıralarında yer alıyor. Bu nedenle, endişe yalnızca Gazze'deki trajik olaylarla sınırlı değil." diye konuştu. İsrail'in Gazze'deki yıkımının, altyapıyı ve Filistin halkını yok ettiğine dair çok sayıda kanıt olduğuna işaret eden Falk, "Bütün bir nüfusu kalıcı mültecilere dönüştürme fikri, insan hakları ve uluslararası hukuk açısından kabul edilemez. Bu temel durum, soykırım riskinin devam ettiği, kitlesel açlık ve hastalıkların yayılma riskinin arttığı ve aynı zamanda tüm bölgenin ekolojik altyapısının yok edildiği bir durumu ifade ediyor." dedi. Falk, ABD ve bazı Avrupa ülkelerinin İsrail'e verdiği desteğin bölgedeki sorunları daha da derinleştirdiğini vurgulayarak "Bu ülkeler, İsrail'in yaptıklarını sınırlamaktan bahsetmiş olsalar da anlamlı bir kısıtlama getirmediler." ifadesini kullandı. Falk, bu durumun, BM'nin Filistin'e barış ve istikrar sağlama çabalarını da olumsuz etkilediğinin altını çizdi. "ALMANYA, SOYKIRIMI BİRİNCİL ENDİŞE OLARAK GÖRMÜYOR" Falk, Almanya'nın İsrail'e verdiği koşulsuz desteği ve bu desteğin tarihsel nedenlerini de değinerek, Almanya'nın Holokost'tan çıkardığı dersleri yanlış yorumladığını ve bunun Filistinlilere yönelik İsrail'in politikalarını desteklemeye katkıda bulunduğunu söyledi. Almanya'nın Holokost'u yalnızca Yahudilere yönelik soykırım olarak ele aldığını kaydeden Falk Almanya'nın, "geçmişteki hatalarının Yahudilere ulusal azınlık olarak cezalandırıcı davranış sergilemek olduğu inancıyla" hareket ettiğini dile getirdi. Falk, bu nedenle, "Almanya'nın soykırımı birincil endişe olarak görmediğini" belirterek "İsrail'e karşı olan herhangi bir şeyin, Yahudi karşıtlığının tekrarı olarak algılanacağını düşünüyorlar veya bu bilince sahipler." dedi. Eski BM raportörü Falk, İsrail'in de Holokost'u ve antisemitizmi kendi çıkarları doğrultusunda kullandığını ifade ederek, sözlerini şöyle sürdürdü: "İsrailli liderler, BM Genel Sekreteri'nden (Antonio Guterres) veya İnsan Hakları Konseyi'nin özel raportörlerinden gelen herhangi bir İsrail eleştirisini 'antisemitizm' olarak adlandırıyor. Antisemitizmi, kendi sorumluluklarından ve hesap verebilirliklerinden kaçınmanın bir yolu olarak silah haline getiriyorlar ve Almanlar, bir noktaya kadar İsrail'e karşı çıkarlarsa, hemen Holokost ve antisemitizm ile yüzleştirilecekleri düşüncesiyle ya sindirilmiş ya da bu tür bir bilinçle etkilenmiş durumdalar. Yapmaları gereken şeyin, bu etkileşim seviyesinin ötesine geçip asıl yanlış olan soykırıma odaklanmak olduğu kanaatindeyim ve Holokost'un dersi olan 'Bir daha asla' ifadesinin yalnızca Yahudi halkına değil, insanlığa yönelik olduğunu anlamaları gerekiyor. Bu ders özümsenene kadar, Almanya gerçek bir hümanist kimlik oluşturamaz." "UCM JEOPOLİTİK BASKILARLA MANİPÜLE EDİLİYOR" Falk, konuşmasında, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin hakkındaki tutuklama kararı talebini 24 günde onaylayan Uluslararası Ceza Mahkemesinin (UCM), İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve görevden alınan Savunma Bakanı Yoav Gallant hakkındaki tutuklama kararı talebini ise 6 aydır karara bağlayamamasına ilişkin de değerlendirmelerde bulundu. Richard Falk, bu bağlamda, UCM'nin jeopolitik baskılarla manipüle edildiğine dair "ciddi çifte standart" olduğu görüşünü paylaştı. UCM'nin BM sistemine dahil olmadığını ve Roma Statüsü ile kurulduğunu hatırlatan Falk, bu nedenle UCM'nin siyasi baskılara çok açık, finansman açısından ise güvensiz yapı olduğunu söyledi. UCM'nin ilk yıllarından itibaren yalnızca Sahra Altı Afrika'daki suçlara odaklanarak ABD'nin Afganistan'da işlediği suçları ise görmezden geldiği gerekçesiyle eleştirildiğini belirten Falk, "Bu çifte standart, Putin ve Rusya'nın Ukrayna'daki daha az belirgin suçlarına gösterilen tepkiyle iyice ortaya çıktı." dedi. Falk, UCM'nin İsrailli yetkililere yönelik tutuklama emrinin gecikmesinden yola çıkarak, mahkemenin "profesyonel veya hukuki geçerliliği konusunda şüphe duyulması" gerektiğini vurguladı. Gecikmenin, İsrail tarafından açıkça talep edilen ve arka plandaki yoğun baskının izlerini taşıdığını kaydeden Falk, "Tutuklama emriyle ilgili bir diğer şüphe uyandıran şey ise İsrailli liderlere atfedilen suçların soykırımı içermemesi. Yani, herkesin farkında olduğu en önemli meseleyi dışarıda bırakıyorlar." şeklinde konuştu. Falk, ayrıca, UCM'nin, meselelerin uluslararası hukuk boyutunu ele alan ve profesyonel sorumluluğu olan Uluslararası Adalet Divanından (UAD) ayrılması gerektiğini dile getirdi. "GAZZE MAHKEMESİ HALKLAR ADINA KONUŞUYOR" Falk, İsrail'in saldırıları altındaki Gazze'de yaşananları araştırmak üzere kurulan "Gazze Mahkemesi"ne ilişkin de değerlendirmelerde bulunarak, bu girişimin küresel çaptaki önemini vurguladı. "Gazze Mahkemesi'nin gerekçelerinden biri, halklar adına konuşmasıdır ve esas olarak hükümetlere hitap eden bir organ olmaya çalışmaz." diyen Falk, mahkemenin hedefinin insanlık adına adalet aramak olduğunun altını çizdi. Falk, mahkemenin odak noktasının, dört öncelikli temel mesele üzerine kurulu olduğunu kaydederek bunlardan ilkinin, Gazze'deki soykırımı ele almak olduğunu ifade etti. Falk, "Mahkemenin kurulmasının temel motivasyonu, yalnızca soykırım okumasını doğrulayan kanıtları sunmak değil, aynı zamanda soykırım ve önlenmesi konusundaki uluslararası sorunu ele almaktır." dedi. İkinci temel meselenin, bölgedeki savaş faaliyetlerinin durdurulması olduğunu belirten Falk, başarılı bir ateşkesin önemine dikkati çekti. Falk, "Bir ateşkesi başarılı şekilde uygulamak ve savaşın yayılmasını durdurmak, işgal altındaki Filistin topraklarının halkları için daha fazla ve dayanılmaz acıların önüne geçmek anlamına geliyor." ifadesini kullandı. Üçüncü temel meselenin, ABD başta olmak üzere Avrupa ülkelerinin İsrail'e yönelik desteği olduğuna dikkati çeken Falk, ABD'nin, son dönemde insani bir endişe sergilemeye çalışsa da İsrail'in günlük olarak büyük acılar yaşatan soykırım politikalarını durduracak adım atmadığına işaret etti. Falk, ayrıca, İsrail'e komşu başlıca Arap ülkelerinin de daha aktif muhalif rol üstlenmedeki başarısızlığının hayal kırıklığı yarattığını belirtti. Buna karşın Falk, Riyad'da yapılan İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT)-Arap Birliği Olağanüstü Ortak Zirvesi'nin saldırıları kınamasının yanı sıra Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman'ın, Sünni ve Şii mezhepleri arasındaki farklılıklara rağmen, İran'a yönelik bir saldırıya karşı olduklarını açıklamasını, "bölgede dengeleri değiştirecek önemli gelişme" olarak niteledi. Dördüncü meselesinin ise BM ve diğer uluslararası kurumların bu tür dramatik uluslararası suç ve insanlık dramlarını ele almadaki başarısızlığı olduğunu söyleyen Falk, "Bu durum, küresel sistemin insan çıkarlarını koruyabilecek ve sadece ulusal çıkarların çatışma aracı olmayacak şekilde yeniden yapılandırılması gerektiğini göstermektedir." dedi. Falk, Gazze Mahkemesi'nin bu bağlamda önemli adım olduğunun altını çizdi. "GAZZE MAHKEMESİ" GİRİŞİMİ Gazze Mahkemesi, İsrail'in saldırıları altındaki Gazze'de yaşananların hukuki, siyasi ve etik yönlerini araştırmak üzere kuruldu. Bağımsız bir inisiyatif olarak kurulan, insanlık ve vicdan mahkemesi olan "Gazze Mahkemesi", uzun hazırlık sürecinin ardından İngiltere'nin başkenti Londra'da ilk uluslararası toplantısını gerçekleştirdi. Eski BM Filistin Özel Raportörü Falk'ın liderliğinde yürütülen projenin başkanlık heyetinde yine BM eski özel raportörlerinden Michael Lynk ve Hilal Elver gibi isimlerin yanı sıra Raji Sourani, Susan Akram, Ahmet Köroğlu, Diana Buttu, Cemil Aydın ve Penny Green bulunuyor. Halk vicdanına dayanan mahkemenin ikinci ayağının, Mayıs 2025'te Bosna Hersek'in başkenti Saraybosna'da, üçüncü ve son aşamasının ise Ekim 2025'te İstanbul'da yapılması öngörülüyor. Mahkeme, İsrail'in Gazze soykırımını ve Filistin halkına yönelik işlediği hak ihlallerini çok boyutlu inceleyerek gündeme taşımayı ve uluslararası toplumun dikkatini çekmeyi hedefliyor.

Hamas: İsrail ordusu Gazze'nin kuzeyinde 41 günde 2 bin Filistinliyi öldürdü Haber

Hamas: İsrail ordusu Gazze'nin kuzeyinde 41 günde 2 bin Filistinliyi öldürdü

Hamas'tan yapılan açıklamada, İsrail ordusunun 41 gündür Gazze Şeridi'nin kuzey bölgesi olan Cibaliya, Beyt Hanun ve Beyt Lahiya'ya sürdürdüğü kuşatmasına ilişkin bilgi verildi. İsrail'in 41 gündür kuşatma uygulayıp kara ve hava saldırıları düzenlediği Gazze'nin kuzeyinde, 2 bin Filistinlinin yaşamını yitirdiği, 6 bin kişinin yaralandığı ve yüzlerce kişinin enkaz altında kaldığı bildirildi. Gazze'nin kuzeyinde yaşayan 80 bin Filistinlinin kuşatma altında mahsur kaldığına dikkat çekilen açıklamada, İsrail'in bölgede soykırım ve etnik temizlik gerçekleştirdiği kaydedildi. Açıklamada, "İsrail ordusu tüm barınma merkezlerini ve hastaneleri hedef aldı, sağlık personelini alıkoydu, ambulansları imha etti, tıbbi ve insani yardımların girişini engelledi." ifadesi kullanıldı. Gazze Şeridi'nin kuzey bölgesi olarak bilinen Beyt Lahiya, Beyt Hanun ve Cibaliya'nın nüfusu 200 bin olarak tahmin edilirken, bunların yarısından fazlasının Gazze kentine göçe zorlandığı biliniyor. İSRAİL'İN GAZZE'NİN KUZEYİNDEKİ FİLİSTİNLİLERİ GÖÇE ZORLAMA PLANI Cibaliya Mülteci Kampı başta olmak üzere Gazze'nin kuzeyine 5 Ekim'de yoğun hava saldırıları düzenleyen İsrail ordusu, 6 Ekim'de söz konusu bölgelere kara saldırısı başlattı. Bu adımın, daha önce İsrail basınına yansıyan ve "Generaller Planı" olarak bilinen, İsrailliler için yerleşim yeri hazırlığı yapmak amacıyla Filistinlilerin Gazze'nin kuzeyinden tahliye edilmesi adına atıldığı düşünülüyor. İsrail Ordu Sözcüsü Avichay Adraee, 7 Ekim'de sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Beyt Hanun, Cibaliya ve Beyt Lahiya'daki Filistinlilere uyarıda bulunarak boşaltılması istenilen bölgelerin haritasını paylaşmıştı. Filistinlilere Gazze'nin güneyindeki Mevasi bölgesine gitme çağrısı yapan Adraee'nin paylaştığı haritanın, İsrail ordusunda eski Operasyonlar Bölümü Başkanı General Giora Eiland'ın girişimiyle hazırlanıp hükümete sunulan Filistinlilerin zorla göç ettirilmesine ilişkin plana benzerliği dikkati çekmişti. "Generaller Planı" adını taşıyan bu plan, Filistinlileri, Gazze Şeridi'nin kuzeyinden tehcir etmeyi, ardından bölgenin kuşatılarak gıda, yakıt ve temiz su girişine izin verilmemesini öngörüyor. İsrail'in 7 Ekim'den bu yana Gazze Şeridi'ne düzenlediği saldırılarda yaklaşık 17 bin 210'u çocuk, 11 bin 742’si kadın olmak üzere 43 bin 736 Filistinli öldü, 103 bin 370 kişi yaralandı. Enkaz altında hala binlerce ölü olduğu bildirilirken, halkın sığındığı hastane ve eğitim kurumları hedef alınarak sivil altyapı da tahrip ediliyor.

Hamas'tan Arap ve İslam dünyasına İsrail soykırımını durdurmak için Haber

Hamas'tan Arap ve İslam dünyasına İsrail soykırımını durdurmak için "daha fazla çaba harcanması" çağrısı:

Hamas'tan Suudi Arabistan'ın başkenti Riyad'da düzenlenen, Arap ve İslam ülkeleri liderlerinin katılım sağladığı İİT-Arap Birliği Olağanüstü Ortak Zirvesi'nin dün sona ermesinin ardından konuyla ilgili yazılı açıklama yapıldı. İslam dünyasına ve Arap ülkelerine seslenilen açıklamada, İsrail'in Gazze Şeridi'ne yönelik saldırıları ve katliamlarının durdurulması çağrısı yapıldı. Açıklamada ayrıca Gazze'ye yönelik ablukanın kırılması ve Filistin halkına insani yardımların ulaştırılması istendi. "İİT-Arap Birliği Olağanüstü Ortak Zirvesi'nin sonuç bildirisindeki kararlar, İsrail'i, Gazze halkına yönelik saldırı, soykırım ve pervasızlığını durdurmaya zorlamak için daha fazla çaba harcanmasını ve pratik çözümler üretilmesini gerekli kılıyor." denilen açıklamada, "Filistin halkı, Arap kardeşlerinden ve diğer Müslümanlardan, İsrail saldırganlığının önüne geçilmesi ve ablukanın kırılması için mevcut tüm mekanizmaların harekete geçirilmesini ve zirvede alınan bu kararların derhal uygulanmasını bekliyor." ifadesine yer verildi. Başkent Riyad'da dün sona eren İİT-Arap Birliği Olağanüstü Ortak Zirvesi'nin sonuç bildirisinde, BM Genel Kurulu'nun sivil halkın korunmasına ilişkin aldığı tüm kararların uygulanmasının önemine dikkat çekilerek, "yasal ve insani taahhütlere bağlı kalınması, BM Güvenlik Konseyi'nin İsrail'i ateşkese zorlayacak, Gazze'ye acil ve yeterli insani yardım girişini sağlayacak bir karar alması" talep edilmişti. Bildiride ayrıca işgal altındaki Doğu Kudüs'ün Filistin Devleti'nin ebedi başkenti olarak tam egemenliğinin teyit edildiği, İsrail'in Kudüs'ü Yahudileştirmeyi amaçlayan veya işgalini kalıcı hale getirmeye yönelik karar ve uygulamalarını, uluslararası hukuk ve BM kararları uyarınca geçersiz, hükümsüz ve gayrimeşru olarak kabul edildiği bildirilmişti.

Yunanlar 'Nekbe' için yürüdü Haber

Yunanlar 'Nekbe' için yürüdü

Yunanistan'da yaşayan Filistinliler, ülkede faaliyet gösteren sivil toplum kuruluşları ve öğrencilerin çağrısıyla başkent Atina'da toplandı. Gruptakiler, önce ABD'nin, ardından da İsrail'in Atina Büyükelçiliğine yürüdü. Yürüyüş sırasında İsrail'in Filistin'e yönelik saldırılarına tepki gösteren eylemciler, ABD karşıtı sloganlar da attı. Filistinli Leyla Celed, Nekbe'nin yaşandığı 1948'de iki yaşında olduğunu ve ailesinin kendisini Lübnan'a yürüyerek kucaklarında götürdüğünü belirterek, o günden beri Filistinliler olarak yaşadıkları sürgünün bitmediğini vurguladı. Celed, "Biz sadece iki haftalık bir durum olduğunu düşünerek kaçtık ve geri döneceğiz sandık. Geri dönemedik. Ben Filistinli bir mülteci olarak Lübnan’da büyüdüm. Dünyanın her yerinde yaşadım." diye konuştu. İsrail, Lübnan'ı işgal ettiğinde yine göçmek zorunda kaldıklarını ve bu şekilde Yunanistan'a geldiklerini belirten Celed, sözlerini şöyle sürdürdü: "Çocuklarım burada doğdu ama bir yuvaları yok. Yunanistan bizim yuvamız diyorlar ama nereye ait olduklarını bilmiyorlar. Gerçekten devletsiziz." Celed, Filistinli aile üyelerinin birçok farklı ülkeye göç etmek durumunda kaldığına dikkati çekerek, "Birlikte olan hiçbir Filistinli aile bulamazsınız. Her yerde mülteciyiz ve her birimiz birçok kez mülteci olduk." dedi. Yunanistan'daki Filistin Toplumu Başkanı Muhammed Seyid ise "Nekbe bizim için en önemli ve en çok bilinen günlerden biri. Bir nesilden diğer nesile geçiyor." diye konuştu. Filistin'de doğan her çocuğun "anne", "baba" gibi "Nekbe" kelimesini öğrendiğini belirten Seyid, "Nekbe, bizim tarihimizi, başımıza gelen felaketi özetliyor." dedi. Seyid, "İsrail 7-8 aydır Filistin'de soykırım operasyonu yapıyor. Hiçbir hastane, okul, üniversite, yol, yemek, su kalmadı. Hiçbir şey yok." ifadesini kullandı. Yunanistan'daki Müslümanlar Cemiyeti Başkanı Naim el Gadur ise Nekbe'den 76 yıl sonra İsrail'in ve Batı'nın tutumunda hiçbir değişiklik olmadığını dile getirerek, "Batı, İsrail'in kaybetmesi halinde tüm İsraillilerin tekrar Batı'ya gitmesinden korkuyor. Tarihi biliyorsunuz, Yahudilerin kovulması, öldürülmesi, yakılması, tüm bunları Avrupalılar yaptı, Müslümanlar değil. Müslümanlar kurtardı Yahudileri Avrupa'dan." diye konuştu. "Nehirden denize özgür Filistin" sloganları atılan yürüyüşün son bulduğu İsrail'in Atina Büyükelçiliği önünde barikat kuran polis ile eylemciler arasında arbede yaşandı. Polis kendilerine ve çevredeki dükkanların vitrinlerine taş atan eylemcilere biber gazı ile müdahale etti. Olaylar sonrası 3 kişi gözaltına alındı. NEKBE Filistinliler, İsrail'in 14 Mayıs 1948'de, işgal altında tuttuğu Filistin topraklarında bağımsızlığını ilan etmesi ve Filistinlileri zorunlu göçe tabi tutması nedeniyle 15 Mayıs'ı "Nekbe" (Büyük Felaket) olarak anıyor.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.