Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Stres

Herkes Duysun - Stres haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Stres haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Bipolar ataklarını önlemek mümkün: Bunlara dikkat edin Haber

Bipolar ataklarını önlemek mümkün: Bunlara dikkat edin

Yapılan çalışmalar bipolar bozukluk hastalığının dikkat eksikliği, hiperaktive, anksiyete, algılanan stres ve dürtüsel davranış bozuklukları, alkol ve madde bağımlılığı ile ilişkili olduğunu göstermektir. Bipolar bozukluk, ataklar dışında kişinin normal hayatını sürdürebildiği bir hastalıktır. Tedavi süresinde amaç atakların önceden oluşmasını engellemektir. Hastalık her yaşta görülebilir ancak 10’lu yaşların sonu, 20’li yaşların başlarında genellikle başlamaktadır. Kadın ve erkekte eşit oranda görülmektedir. Geçirilen yoğun ve stresli dönemler, cinsel ve duygusal bir istismar, bir ilişkinin bitişi, yakın birisinin kaybı ya da beyin travmaları tetikleyici faktörler arasında yer alır. Uykusuzluk, çocukluk çağındaki dikkat eksikliği ve hiperaktivite, beyinde kimyasal dengesizliklerin olması durumlarında risk daha yüksektir. Kişilerde en çok bipolar bozukluk mani dönemde belirti vermekte ve kişide geri dönüşü olmayan sonuçlara sebep olabilmektedir. Klinik Psikolog Tülinay Seçkin, bipolar bozukluk ve mani dönem hakkında bilgi verdi.  UZMAN YARDIMI ÇOK ÖNEMLİ  Bipolar, diğer adıyla iki uçlu duygu durum bozukluğu kişinin duygu durumu başta olmak üzere; sosyal ve kişisel hayatındaki aktivitelerinde bozulmalara neden olan bir psikolojik hastalıktır. DSM-5’ e göre bipolar bozukluğun 3 tipi bulunmaktadır. Bipolar-1 bozukluk, bipolar-2 bozukluk ve siklotimi bozukluk olarak 3 gruba ayırılabilmektedir. Bipolar-1 bozukluk genellikle hasta manik bir dönem geçirirse tanı olarak konur. Bu tanı, hastanın hayatı boyunca manik, hipomanik, depresif ya da karma dönemler geçirebileceğini, bu dönemlerin süresinin belirsiz aralarla tekrarlayacağını gösterebilmektedir. Bipolar-2 bozuklukta yalnızca manik depresif ve hipomanik dönemler geçirilmektedir. Mani ve karma nöbetler bulunmamaktadır. Siklotimide ise hasta, hipomanik ve majör depresif boyuta ulaşmayan daha hafif depresif belirtiler gösterir ancak bunlar sürekli yineler, hastanın normal kaldığı dönemler ya yoktur ya da iki aylık süreyi geçmemektedir. Mani döneminde, taşkın ya da asabi duygu durumu, enerji ve etkinliklerinde artma, hızlı ve basınçlı konuşma, hızlı uçuşan düşünceler, uyku azlığı, öz güvende artış, dikkat dağınıklığı, alkol ve madde kullanımında artış, dikkatsiz cinsel hayatı, kontrolsüz para harcama gibi belirtiler gösterilmektedir. Depresif ve çökkünlük döneminde ise yukarıdaki belirtilerin tam tersini gösterilebilmektedir. Depresif dönemde hastada mutsuzluk, karamsarlık, öz güvende azalma, değersiz hissetme, abartılı suçluluk veya pişmanlık duyguları, yaptığı işlerden zevk alamama, uykusuzluk gibi değişiklikler, ölüm ve intihar düşünceleri görülebilmektedir. Karma dönem ise manik ve depresif belirtilerin karışık bulunduğu dönemdir. Örneğin hasta çok konuşup düşünce uçuşması yaşarken, bunun yanında suçluluk ve öz kıyım düşünceleri de bulunabilmektedir.  "DUYGU DURUM DÜZENLEYİCİ İLAÇLARLA TEDAVİ SAĞLAYABİLİR" Mani döneminde yoğun ve taşkın bir duygu ya da asabiyetin diğer belirtilere eşlik ettiği görülür. Uçuşan düşünceler, yüksek sesle sürekli akışkan açıklamalar, zaman zaman sözcük oyunları, şakalar, kafiyeli konuşmalarla birlikte kendine aşırı bir güven, aşırı konuşkan olma, konudan konuya hızlı geçme, aşırı harcamalar ve dikkatsiz araba kullanımı, tedbirsiz cinsel ilişkilere girme, aşırı enerjik olma ve hızlı bir şekilde öfkelenme gibi belirtiler görülür. Aile öyküsünde bipolar bozukluk olması, özellikle ebeveynlerin 21 yaş öncesi bipolar bozukluk tanısı alması, genetik faktörler, uyarıcı maddelerin kullanılması, yoğun stres bipolar bozukluğu tetiklemektedir. Duygu durum dengeleyici ilaçlar bu açıdan önemlidir. Atak dönemlerinde eğer depresif dönemdeyse hasta genellikle anti depresanlarla duygu durum düzenleyici ilaçlarla tedavi sağlayabilir, manik dönemde psikotik belirtiler varsa antipsikotik ilaçlardan yararlanılmaktadır. Buna ek olarak hasta bilişsel davranışçı terapinin psikoeğitiminden faydalanabilmektedir. Psikoeğitim içeriği, hastanın sorun çözme, işlevsellik kazanma ve duygu durumu ölçümü üzerine etkili olmaktadır. İntihar oranlarının riski de bu dönemde yüksektir. Ataklar en az 1 yıl süren iş kaybına ve işlevsel bozulmalara yol açabilir. Bipolar bozuklukta kişinin ailesinin ve yakınlarının desteği çok önemlidir.  BİPOLAR BOZUKLUĞU ÖNLEMEK MÜMKÜN Stresli ortamlardan uzak durulmalı, düzenli ve yeterli uyku uyunmalı, düzenli olarak egzersizler yapılmalı, öfke kontrolüne dair egzersizler öğrenilmeli, sağlıklı ve dengeli bir beslenme düzeni oluşturulmalı, alkolden uzak durulmalıdır. Ataklar, olağandışı neşe, coşku, çabuk tepki verme, dışa vurulan duygularda abartılı artış, unutkanlık, enerji azlığı, cinsel istekte ve alkol kullanımında artış gibi belirtiler mani dönemine ait atak belirtileri iken, unutkanlık, enerji azlığı, zevk alamama, umutsuz ve karamsar olma, ölüm ya da intihar düşünceleri ise depresif döneme ait atak belirtileridir. Yeterli ve düzenli uyumak, ani uyku değişikliklerinden kaçınmak, doktordan habersiz ilacı kesmemek, dengeli ve sağlıklı beslenmek, stresli ortamlardan kaçınmak ve düzenli egzersiz yapmak, doktor kontrollerini aksatmamak, alkolden uzak durmak atağa iyi gelebilecek önlemler arasındadır. Hastalık genel olarak tekrarlayıcı bir hastalıktır. Koruyucu ilaçların uzun süre kullanılması ve hastalık hakkında hastanın bilgi sahibi olması gerekmektedir. Tekrarlayan ataklarında hastanın doktora başvurması, hastalığın gidişatını olumlu yönde etkilemektedir.       

Sigara bir kaçış yolu mu? Haber

Sigara bir kaçış yolu mu?

Ülkemizde ve dünya genelinde sigara tüketimi önlenemek bir şekilde artış gösteriyor. Bu tüketimin ve bağımlılığın en büyük nedenleri arasında ise yoksulluk, depresyon, eğitim seviyesi ve stres sayılıyor. SİGARA STRESTEN KAÇMAK İÇİN Mİ KULLANILIYOR? Türkiye’de hayat şartları, yüksek enflasyon ve geçinme dertleri oldukça yüksek seviyelerde. Sigara kullanan vatandaşlar, genelde sigara bağımlısı olmalarının sebeplerini stres ile başa çıkma ve karşılanabilir bir maliyeti olmasına bağlıyorlar. Uzmanlar ise bunu yoksulluk, eğitim seviyesi ve pazarlama-teşvik olarak değerlendiriyor. Yoksulluk konusu, düşük gelirli bireylerin stres ve kaygı ile başa çıkmak için kolaylıkla karşılanabilen bir araç olduğu söyleniyor. Eğitim seviyesi, fazla eğitim almamış kişilerin, sigaranın zararlarını bilmiyor olma durumuna karşı sigaraya yatkın olmaları ile tanımlanıyor. Pazarlama-teşvik nedeni ise üretici firmaların, ilgi çekici paket ve ambalaj kullanarak sigaraya teşvik etmelerinden kaynaklanıyor. Sigaranın içerisinde bulunan nikotin maddesi, kişiyi sigaraya bağımlı hale getiriyor. Nikotin düzenli olarak vücuda girdiği halde ilerleyen zamanlarda beyin nikotin ihtiyacı duymaya başlıyor. Bu da sigara bağımlılığını oluşturuyor. Anlık olarak sigara kullanan veya sigara bağımlısı olan kişilere sorulduğunda ise, bunun gençlik yıllarında meraktan başladığını, akran zorbalığından dolayı kaynaklandığını veya biraz daha ilerleyen yaşlarda stresle başa çıkabilecek bir araç olarak gördüklerinden dolayı sigaraya başladıklarını söylüyorlar.

Z kuşağı neden iş stresini daha fazla hissediyor? Haber

Z kuşağı neden iş stresini daha fazla hissediyor?

Çok uluslu sağlık ve sigorta şirketi Cigna International Health'in dünya çapında yaklaşık 12 bin çalışanla yaptığı 2023 anketine göre, 18 ila 24 yaşındakilerin yüzde 91'i stresli olduğunu söylüyor. Tüm yaşlar için bu ortalama yüzde 84. Araştırmalar, Z kuşağının iş yerinde en stresli nüfus olarak öne çıktığını ve bununla başa çıkmakta zorlandığını gösteriyor. Z kuşağı, 1996 yılından sonra doğan gençleri tanımlamak için kullanılıyor. Aynı veriler, yönetilemeyen stresin Z kuşağı katılımcılarının neredeyse dörtte birini (yüzde 23) etkilediğini ve neredeyse tamamının (yüzde 98) tükenmişlik belirtileriyle başa çıkmaya çalıştığını gösteriyor. Kısacası, profesyonel hayatın talepleriyle boğuşmakta en çok genç çalışanlar zorlanıyor. Peki neden? Talihsizlikler dizisi Covid-19 pandemisi döneminde başlayan evden çalışma trendi tersine dönmeye başlıyor. Birçok işveren çalışanlarının tamamen ofise dönüşünü talep ediyor. Ekonomik istikrarsızlık hâlâ etkisini gösteriyor ve birçok şirket binlerce kişiyi işten çıkarıyor. Çalışanlar sıranın kendilerine geleceği konusunda endişeliler. Şirketlere 20'li yaşlarındaki çalışanları yönetme konusunda tavsiyelerde bulunan Eliza Filby, "İstihdam yoğun belirsizliklerin yaşandığı bir dönemden geçiyor. İşten çıkarmalarla ilgili herkes korkunç bir stres yaşıyor" diyor. Bunun yanında ekonomik zorluklar da iş yerinde strese neden oluyor. Workhuman adlı İK yazılım şirketinin 2023 verilerine göre İngiltere'de çalışanların yüzde 84'ü geçim krizi nedeniyle daha stresli ve gergin.  Bu endişeler yaygın olsa da, Z kuşağı bu sorunlarla mücadelede en fazla zorlanan grup gibi görünüyor. McKinsey danışmanlık şirketinden alınan Ekim 2022 verileri, Z kuşağı mensuplarının maaşlarıyla mevcut ekonomik koşullarda "iyi bir yaşam kalitesine" sahip olduklarını söyleme olasılıklarının diğerlerine göre daha düşük olduğunu gösteriyor. Bu etkiler zaten apaçık ortada: Z kuşağı önemli ölçüde daha az para biriktiriyor ve birçoğu maaşıyla zar zor geçiniyor. Ayrıca, ev sahibi olmak gibi önemli aşamalara ulaşmak için diğer nesillerden daha fazla mücadele ediyorlar. Örneğin ABD'de halkın yaklaşık yüzde 34'ü ev sahibi değil ve asla ev sahibi olmayı beklemiyor. Ancak bu duygular gençler arasında daha yaygın.18-24 yaş arasındakilerin yüzde 59'u, 29-34 yaşındakilerin yüzde 29'u böyle düşünüyor. Uzmanlar, büyük stres faktörlerinin ötesinde, genç çalışanların insan ilişkilerinde de zorlandığını söylüyor. Filby, "İş arkadaşlıklarının kuralları, ofis kıyafet kodları ve profesyonel sınırlar hakkında hala pek çok soru işareti var" diyor. Çalışma ortamlarının genç çalışanlar için stres ve kaygıya neden olabileceğini söylüyor: "Bir ofise gitmek, sosyalleşmek ve yönetilmek zorunda olmak birçok gence çok yabancı geliyor. İşin sosyal yönleri korkutucu olmaya devam ediyor”. 'En az kendine güvenen grup' Filby, Z kuşağının işe başladığı olağanüstü iklim nedeniyle belirli kaygı yaşadığını savunuyor. Z kuşağı üyelerinin çoğu, üniversiteyi pandemi nedeniyle izole ve tamamen sanal ortamlarda bitirmek zorunda kaldı. Ardından istikrarsız bir ekonomiye ve olağandışı işyeri koşullarına geçiş yapmak zorunda kaldılar. BBC ile paylaşılan Aralık 2022'ye ait LinkedIn verileri, 18 ila 25 yaş arasındakilerin mevcut işlerinde veya kariyer rollerinde tüm nesiller arasında en az kendine güvenen grup olduğunu gösteriyor. Y kuşağı [milenyum kuşağı], X kuşağı ve 1946-1964 kuşağının yüzde 59'una kıyasla, Z kuşağının yalnızca yüzde 43'ü son derece özgüvenli - rollerinin her alanında mükemmel derecede yetenekli - hissediyor. Ek olarak, iş yönetimi platformu Asana tarafından gerçekleştirilen ve 10 binden fazla çalışanla yapılan 2022 küresel anketinden elde edilen verilerde, Z kuşağı katılımcıları, önceki nesillere göre orantısız bir şekilde daha yüksek oranda işten ayrılamadıklarını söylüyor. McKinsey verileri, gençlerin istihdamlarının istikrarı konusunda diğer tüm demografik unsurlardan daha fazla endişe duyduğunu gösteriyor. Los Angeles merkezli bir örgütsel liderlik uzmanı olan yazar Santor Nishizaki, "Bence Z Kuşağı, Y kuşağının Büyük Buhran sırasında üniversiteden mezun olduktan sonra yaşadığını yaşıyor, bu çok stresli bir durum ve kaygılarını daha da artıracak" diyor. Kısa vadede, Z kuşağının stresi, profesyonel yaşamlarında kararsızlığa ve gerilemeye yol açıyor. Danışmanlık şirketi Gallup'ın 2022 verilerine göre iş hayatından en kopuk grup onlar. Ayrıca, diğer gruplara göre daha fazla genel stres ve işle ilgili tükenmişlik bildiriyorlar. Nishizaki, "Pandemi sırasında, Z kuşağının önemli bir bölümününişe kendini veremedğini kabul ettiğini gördük. Bunun belirtileri arasında tükenmişlik ve geri çekilme, iletişimde sorunlar, yönetici desteği eksikliği ve yalnızlık var." diyor. Uzun vadede, bu stres ve tükenmişlik, iş performansını ve kariyer gelişimini etkileyeceği gibi, çalışanların işten ayrılma olasılığını da artıracaktır. Bu, en genç çalışanlar için şimdidendaha olası: Örneğin ABD'de, Aralık 2022 tarihli LinkedIn anketine yanıt veren ABD'li çalışanların yüzde 61'i 2023'te işlerinden ayrılmayı düşünüyor. Z kuşağı bu oranın 72 ile en yüksek olduğu grup. McKinsey'nin küresel araştırması, Z kuşağının yüzde 77'sinin yeni bir iş aradığını gösterdi; bu, diğer katılımcıların oranının neredeyse iki katı. 2025 yılına kadar Z kuşağı OECD ülkelerindeki işgücünün yüzde 27'sini ve küresel nüfusun üçte birini oluşturacak. Uzmanlara göre, en genç çalışanların üzerindeki baskıyı azaltmak, hızlı bir çözümü olmayan bir zorluk, çünkü mevcut ortam değişmeye devam ediyor. Ancak ofis duvarlarının dışında ne olursa olsun, liderler işe Nishizaki'nin tanımıyla bir amaç ve etki kültürü inşa ederek başlayabilir: "Z kuşağı, esneklik, (teknik uzmandan ziyade) koç ve akıl hocası olan bir patron, sık iletişim ve yaptıkları işin dünyada nasıl olumlu bir etki yarattığı konusunda netlik sunan bir kuruluşta çalışmak istiyor." Diğer yandan Z kuşağının da yaşadıkları hakkında konuşarak streslerini azaltmak için konfor alanlarından çıkmaya çalışması gerekebilir. Filby, bunu yapmak için benzersiz bir konuma sahip olduklarını söylüyor: "Gençler, işyerinde stresi ve stresi kaynaklarını ifade etmeye çok daha istekli." Bununla birlikte, bu açıklık söylendiği kadar kolay olmayabilir, çünkü akıl sağlığı konusunda hala ön yargılar var. Öte yandan genç çalışanlar işyerinde ne istedikleri ve durumlarını iyileştirmek için ihtiyaç duydukları hakkında konuşmak için en az güce sahip olan grup konumunda. KAYNAK: BBC

Stres egzaması nedir ve belirtileri nelerdir? Haber

Stres egzaması nedir ve belirtileri nelerdir?

Vücudumuzun en büyük organı olan deri kişinin iç ve dış ortamları arasında bir sınır oluştururken, duygularımızın ve reaksiyonlarımızın yansımasında önemli bir rolü vardır. Dermatolojik hastalıkların yaklaşık yüzde 40 kadarında eşlik eden bir psikolojik bozukluk olduğu görülür. Stres egzaması son derece yaygındır. Strese bağlı olarak ortaya çıkan deri hastalıkları arasında en sık görüleni stres egzamasıdır. Strese bağlı egzamadan mustarip olanlar kaşıntılarını be kızarık görüntüyü azaltabilmek için bir dermatolog ile görüşüp krem kullanabilirler. Egzama rahatsızlığı özellikle kış aylarında daha fazla görülen bir hastalık türü olsa da günümüz olaylarından etkilenenlerde strese bağlı egzamayla baş etmeye çalışıyor.  Uzmanlar stres egzaması günümüz ortamında yaşanan psikolojik stresler, iş yoğunluğu, işsizlik gibi durumların cilde yansıması, kişinin vücudunun dile gelmesi olarak adlandırıyor. Stres egzaması için doktorun vereceği kremleri ve ilaçları kullanabilir ayrıca makalemizin sonunda yer alan Prof. Dr. İbrahim Saraçoğlu tarafından tavsiye edilen dut kürünü de uygulayabilirsiniz.  PEKİ STRESE BAĞLI EGZAMA HANGİ BÖLGELERDE ÇIKAR VE BELİRTİLERİ NELERDİR? Strese bağlı egzama vücudun her yerinde meydana gelebilecek bir deri rahatsızlığıdır. En fazla; Ense Saçlı deri Sırt bölgesi  Bacak gibi yerlerde meydana gelmektedir. Strese bağlı egzama belirtileri kişiden kişiye değişiklik göstermekle beraber çoğunlukla deride kızarıklık ve kaşıntılarla ortaya çıkmaktadır. Çoğunlukla bu kaşıntılar zamanla kötüleşir ve kişinin dayanamayacağı hale gelir. Zaman içinde egzama kaşıntıları kötüleşebilmektedir. Bazen ciltte dökülmeler yaralar bile oluşabilmektedir. Ancak bu belirtiler herkeste farklı seyrettiği için kişinin kendisinin kontrolünü yapması oldukça önemlidir. STRESE BAĞLI EGZAMANIN TEDAVİSİ NASIL YAPILIR? Stres nedeni ile egzama durumunun meydana gelmesi kişilerin daha çok stres olmasına neden olmaktadır. Bu da bir kısır döngü oluşmasına sebep olur. Bu sebeple strese bağlı egzamanın erken teşhisi ve tedavisi son derece önemlidir. Egzamanın tedavi edilmemesi ya da tedavinin gecikmesi halinde bölgede açık yaralar oluşabilir. Daha da kötüsü bu yaraların enfeksiyon kapma riski bulunmaktadır. Strese bağlı egzamanın ortadan kaldırılması için öncelikle stres faktörlerinin ortadan kaldırılması gerekmektedir. PROF. DR İBRAHİM SARAÇOĞLU'NDAN EGZAMA İÇİN DUT KÜRÜ TARİFİ:  Marketten pet şişe su alın. 2 su bardağı suyun içerisine 1 avuç beyaz dut kurusu atıp 6 dk. kısık ateşte kaynatın. Ocaktan alıp biraz soğumaya bırakın, elinizi yakmayacak derecede ılındığında egzamalı ellerinizi kabın içerisine koyun ve en az 10 dakika bekletin. Bir saat boyunca ellerinizi yıkamayın. Bir saat geçtikten sonra ellerinizi yıkayın. Egzama ellerinizde değil de cildiniz başka yerlerindeyse bu suyu egzama olan yerlere sürün. Haftada üç kez bu uygulamaya devam edin. Bu kürü her seferinde taze hazırlayın, sürekli aynı kürü kullanmayın. Ellerinizi daldırdığınız kabın soğumamasına dikkat edin. Dut kürü suyu ellerinizi yakmayacak derecede (ılıktan sıcak) olmalıdır. Gerekirse tekrar ısıtın. Şayet egzama ayaklarda yahut el bileklerinizdeyse,  kepçeyle bu sudan alıp egzamalı bölgelere dökün. EGZAMAYA NE İYİ GELİR? Bazı ilaçların yan etkilerinin hastalığın kendisinden bile tehlikeli olması sebebiyle bitkisel tedavi yöntemleri hala daha hayli revaçta. Egzama bitkisel tedaviyle tamamen yok edilebilen ya da etkileri azaltılabilen bir hastalıktır. 1. ELMA SİRKESİ Egzama nasıl geçer sorusuna verilebilecek yanıtlardan biri elma sirkesidir. İçerdiği asit sebebiyle bakterileri öldüren elma sirkesi uzun zamandır egzama tedavisinde kullanılmaktadır. Üç yemek kaşığı elma sirkesini eşit oranda suyla iyice homojen bir hale gelene kadar karıştırın. Karışımı bir pamuk vasıtasıyla egzama oluşan bölgeye sürün. Bu yöntemi iki günde bir, egzama tamamen geçene kadar uygulayabilirsiniz. Ancak, sirke kürünü uygulayacağınız yerde yara oluşmuşsa bu tedaviden kaçınmanız gerekir. 2. BEYAZ DUT Üç su bardağı suyu ve bir avuç beyaz dutu 5-6 dakika kadar kaynatın. Soğuduktan sonra ellerinizi bu karışımın içerisine sokup 8-10 dakika kadar bekletin. Ellerinizi çıkarttıktan sonra bir saat boyunca yıkamayın ve ardından temiz suyla sabun kullanmadan durulayın. Haftada dört kere bu yöntemi uygulayarak ellerinizdeki egzamadan tamamen kurtulabilirsiniz. 3. KINA Geçmiş dönemlerden beri kınanın egzamaya ve elde oluşan diğer cilt hastalıklarına iyi geldiği bilinmektedir. Egzama oluşan bölgeye kına yakarak, hastalığın yarattığı semptomları azaltmak mümkündür. Eğer bir kez kına yakılması yeterli gelmezse süreç tekrar edilebilir. 4. ISIRGAN OTU Saçta egzama tedavisi için kaynamakta olan bir bardak klorsuz suya 1 tatlı kaşığı ısırgan otunu ekleyip dört dakika kadar kısık ateşte kaynatın. Isırgan otunu süzdükten sonra elde ettiğiniz demi, akşam yemeklerinden iki saat sonra hafif ısıtıp içebilirsiniz. 5. KARABAŞ OTU Saç egzaması tedavisinde kullanılan bir diğer bitki de karabaş otudur. Kaynayan bir su bardağı suya bir tatlı kaşığı karabaş otu ekleyip ağzı kapalı halde 7 dakika demleyin. Demlenmenin ardından süzerek soğutun ve saç derinizde egzama oluşan bölgelere bir pamuk yardımıyla sürün.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.