Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Suriye

Herkes Duysun - Suriye haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Suriye haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Almanya, Suriye'nin yanında: 300 milyon euro yardım sözü verildi Haber

Almanya, Suriye'nin yanında: 300 milyon euro yardım sözü verildi

Baerbock, Brüksel'de düzenlenen AB Dışişleri Bakanları Toplantısı öncesinde açıklamalarda bulundu. Toplantıda ele alınacak önemli konulardan birinin Suriye olacağını belirten Baerbock, "Avrupalılar olarak Suriye halkının ve özgür Suriye'nin yanındayız." dedi. Baerbock, Suriye'de herkesin dahil olduğu kapsayıcı süreci beklediklerini, ülkesinin Birleşmiş Milletler ve belirli kuruluşlar aracılığıyla Suriyeliler için 300 milyon avro vereceğini söyledi. Suriye için barışçıl geleceğin ancak kapsayıcı siyasi süreçle mümkün olabileceğini ifade eden Baerbock, şunları kaydetti: "Yüzlerce sivile karşı işlenen korkunç suçların geçiş hükümeti tarafından kapsamlı şekilde soruşturulması ve sorumluların adalete teslim edilmesinin yanı sıra geçiş hükümetinin güvenlik aygıtındaki çeşitli aktörler üzerinde kontrol sahibi olması da sağlanmalıdır. Kürtlerin devlet ve güvenlik yapılarına entegrasyonu, birleşik Suriye yolunda atılacak son derece önemli bir adımdır. Zira ancak kapsayıcı siyasi süreç, uzun vadeli barış ve güvenliği, dolayısıyla da istikrarı sağlayabilir." Baerbock, Suriye'deki anayasa bildirgesinin geçiş dönemindeki yasal boşluğu doldurmasının önemli olduğunu dile getirerek, "Başkan, kendisine verilen bu çok güçlü rolü, Suriye'deki tüm insanlar için sorumlu ve kapsayıcı bir şekilde kullanmalıdır. Bu, tarihi bir fırsattır, devasa bir görevdir ve son derece ince bir çizgidir." görüşünü paylaştı. GÜÇLÜ VE EGEMEN UKRAYNA HEDEFİ Almanya Dışişleri Bakanı, ayrıca güçlü ve egemen Ukrayna'nın hedefleri olduğunu vurguladı. Bunu başarmak için Ukrayna'nın savunma kabiliyetlerini güçlendirmenin yanı sıra askeri destek sağlamak üzere AB devlet ve hükümet başkanları düzeyinde hızlı karar almanın önemli olduğunun altını çizen Annalena Baerbock, Avrupa'nın güvenliğine yapılacak yatırımların Ukrayna ve transatlantik güvenliği ile transatlantik ilişkilerine yatırım anlamına geleceğini belirtti.

Eşini bıçaklayarak öldüren sanık için istenen ceza belli oldu! Haber

Eşini bıçaklayarak öldüren sanık için istenen ceza belli oldu!

İstanbul Küçükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığınca, 14 Ağustos'ta Mehmet Akif Mahallesi Aşık Veysel Caddesi'nde maktul Öznur Akkaya'nın (23), eşi tarafından bıçaklanarak öldürülmesine ilişkin yürütülen soruşturma sonucunda iddianame hazırlandı. Sanık Gökhan Akkaya'nın (27) caddede minibüsten indikten sonra yanını gittiği eşini bıçakladığı, kadının ise kaldırıldığı hastanede hayatını kaybettiği anlatılan iddianamede, olaydan sonra kaçan sanığın Türkmen Sokak'ta yakalandığı anlatıldı. İddianamede ifadesine yer verilen sanık, "6 yıldır evli olduğu eşinin olaydan bir buçuk ay önce telefondaki uygulama üzerinden bir erkekle mesajlaştığını gördüğünü, telefonunu kırdığı karısının bir hafta sonra tuvalette gizlice üst komşuları olan Suriye uyruklu Abdulatif A. ile telefonda görüştüğünü, telefonu ise deterjan poşetinin içinde bulduğunu" anlattı. Bir süre sonra binada karşılaştığı Abdulatif A'nın kendisinden özür dileyip Öznur Akkaya'yı ablası gibi gördüğünü belirttiğini aktaran sanık, sonrasında Abdulatif A'nın balkondan eşine cep telefonu verdiğini öğrendiğini kaydetti. Sanık, bir süre sonra evden ayrılan eşinin boşanmamalarına rağmen Abdulatif A. ile yaşadığını belirterek, şu beyanda bulundu: "Onları kol kola yürürken görünce yanlarına gittim, birlikte parkta konuştuk. Abdulatif, 'Öznur istemiyorsa onu zorla götüremezsin' dedi. Bunun üzerine Abdulatif'e yumruk attım. O da bana vurdu. Öznur'un elinden tutup 'gel, gidelim' dedim. Öznur gelmek istemedi. Oradan ayrıldım. Sonrasında olay günü onları birlikte dolmuşta gördüm. Dolmuşun kapısı açılınca Öznur'u konuşmak için yanıma çağırdım. Öznur'u eve dönmesi için ikna etmeye çalıştım. Çocukların perişan durumda olduğunu söyledim. Öznur, Abdulatif'e polisi çağırmasını söyledi. Abdulatif, polis çağırmak için yanımızdan uzaklaştı. Gözüm döndü. Bel çantamdaki bıçakla maktulün karın bölgesine 2 kez bıçak sapladım. Eşim yere düştü. Olay yerinden uzaklaşmaya çalıştım. Eşimi öldürmeyi düşünmedim. Bir anda sinirlediğim için bıçakladım." İddianamede bilgi sahibi olarak beyanına yer verilen Abdulatif A. ise maktul Öznur Akkaya'yla gönül ilişkileri bulunmayıp arkadaş olduklarını savunarak, eşinin maktulü darbettiğini anlattı. Abdulatif A, iş bulduğu ve aynı evde yaşadıkları maktulün evine dönmek istemediğini belirtti. Otopsi raporunun da yer aldığı, sanık Gökhan Akkaya hakkında "eşe karşı kasten öldürme" suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istenen iddianame, ağır ceza mahkemesince kabul edildi.

Bakan Yerlikaya açıkladı: 763 bin Suriyeli ülkelerine döndü Haber

Bakan Yerlikaya açıkladı: 763 bin Suriyeli ülkelerine döndü

İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, Anadolu Ajansı Editör Masası'nda gündeme ilişkin soruları yanıtladı, değerlendirmelerde bulundu. Konuşmasına, Balıkesir'in Karesi ilçesinde patlayıcı üreten fabrikadaki patlamada hayatını kaybeden işçilere Allah'tan rahmet, yaralılara acil şifalar dileyerek başlayan Bakan Yerlikaya, patlamanın ardından başta vali olmak üzere arama kurtarma, sağlık ve AFAD ekiplerinin kısa sürede olay yerine ulaştığını ifade etti. Olayla ilgili soruşturma başlatıldığını aktaran Yerlikaya, idari olarak da tahkikat başlatıldığını belirtti. Patlama sonucu yaralanan 4 kişinin sağlık durumlarının iyi olduğunu kaydeden Yerlikaya, 12 kişinin hayatını kaybettiğini söyledi. "TÜRKİYE'DEKİ YABANCILARIN SAYISI 4 MİLYON 164 BİN" Bakan Yerlikaya, sözlerini şöyle sürdürdü; 4 milyon 164 bin 472 bugün itibarıyla Türkiye'de yasal kalış hakkı olan yabancıların sayısı. Bunun 2 milyon 920 bin 119'u geçici koruma altındaki Suriyeli. İçişleri Bakanı Yerlikaya, 2017'den itibaren 763 bin 443 Suriyeli'nin gönüllü, güvenli, onurlu ve düzenli şekilde ülkelerine döndüklerini bildirdi. Yerlikaya, son 15 günde Suriye'ye dönenlerin sayısının 25 bini geçtiğini belirterek, bu sayının 7 kat arttığını, ülkesine dönmek isteyen Suriyelilerin Göç İdaresi Başkanlığı internet sayfasından başvuru yapabileceğini, aynı gün içerisinde randevu verildiğini söyledi. Bakan Yerlikaya, ülkelerine dönecek Suriyelilerin Türkiye'deki ev ve iş yeri eşyalarının tamamı ile araçlarını beraberlerinde götürebileceklerini bildirdi. Ayrıntılar gelecek...

ATO Başkanı Baran: Suriye'deki yeni dönem, ülkemize yeni fırsat kapısını aralayacak Haber

ATO Başkanı Baran: Suriye'deki yeni dönem, ülkemize yeni fırsat kapısını aralayacak

Baran, ATO 29. Dönem Meclis Üyeleri Ekonomik İstişare Toplantısı için bulunduğu Antalya'da gazetecilere değerlendirmede bulundu. Türkiye'nin, Suriye'deki iç savaş nedeniyle ekonomik, siyasal, sosyal ve demografik sorunlarla karşı karşıya kaldığını bildiren Baran, "ATO olarak biz de Suriyeli kadınların sosyal hayata uyum sağlayabilmeleri ve ekonomide yer almaları için proje hazırladık." ifadesini kullandı. Baran, Baas rejiminin devrilmesinin ardından Suriye'de yeni bir döneme girildiğini, şimdi Suriye'nin yeniden inşa ve yapılanma sürecinin başlayacağını söyledi. Birleşmiş Milletler raporuna göre, Suriye'nin inşa maliyetinin 400 milyar doları bulacağına işaret eden Baran, sözlerini şöyle sürdürdü: "Suriye'deki savaştan, ekonomik, siyasi, sosyal ve kültürel olarak en çok etkilenen Türkiye'nin bu süreçte aktif rol alması önemli. Türkiye, Suriye'nin yeniden inşa sürecinde rol üstlenebilecek potansiyele sahip bir ülke, komşu olması nedeniyle lojistik avantajlara da sahip. Suriye'de yeniden tesis edilecek ekosistemin sağlıklı kurulması, halen Türkiye'de yaşayan sığınmacıların geri dönmesini garantilemesi açısından da önemli. Bunlar, Türkiye'nin Suriye'yi yeniden inşa eden ülkeler listesinin başında olması gerektiğini ortaya koyuyor. Türkiye'nin eli güçlü. Bu gücü doğru kullanması için doğru stratejilerin ortaya konması gerekiyor. Suriye'deki yeni dönem, lojistik ve ticaret açısından ülkemiz için yeni fırsatların kapısını da aralayacak." "TÜRKİYE, 10 YILLIK SÜREÇTE ÖNEMLİ PAY ALABİLİR" Baran, Suriye ile ticaret kapılarının düzenlenmesi ve hava taşımacılığına yeni rotaların eklenmesinin, Türkiye'nin Orta Doğu, Afrika ve Körfez ülkelerine olan erişimini genişleteceğini, yeni dönemde Suriye'de yol, köprü, bina, elektrik şebekesi, su kanalı gibi altyapı projelerinin gündeme geleceğini kaydetti. Türk müteahhitlerinin 1972'den bu yana 137 ülkede 522 milyar dolarlık projeye imza attığını aktaran Baran, "Bu tecrübenin komşumuzun ihtiyaçlarını giderme noktasında önemli olacağına inanıyoruz. Ayrıca, bölgeye yakın konumlanmış çimento ve demir-çelik fabrikalarının varlığı, doğal avantaj olarak görülüyor. Suriye'nin yeniden inşası için söz edilen 400 milyar dolardan Türkiye'nin 10 yıllık süreçte önemli pay alabileceği belirtiliyor." diye konuştu. Baran, Suriye'deki normalleşmeyle ticari ilişkilerin canlanmasının da beklendiğine işaret ederek, Suriye'nin, mobilya ve beyaz eşya ihracatı için önemli bir pazar olacağı beklentisini dile getirdi. Yeni dönemde Suriye'nin toprak bütünlüğünün korunmasının Türkiye için önemli olduğunu belirten Baran, "Bu süreçte Suriye halkı ve coğrafyamız için yeni fırsatlar ortaya çıkacağına inanıyoruz. Gelecekte, ülkemizde yıllarca ikamet etmiş milyonlarca Suriyeli komşumuz olacak. İstikrar sağlandığında, Suriye fırsatlar ülkesi olacak ve bu fırsatlara en kolay ulaşacak ülke de biz olacağız." dedi. Suriyelilerin ancak istikrarlı bir ülkeye dönmek isteyeceğine dikkati çeken Baran, Suriyelilerin dönmesiyle tarım ve hayvancılık başta olmak üzere birçok sektörün iş gücü kaynağını kaybetmiş olacağını, mobilya, tekstil ve tarım sektörlerinin de bu durumdan etkilenebileceğini ifade etti.

Devlet Bahçeli'den Suriye'deki gelişmeler hakkında açıklama! Haber

Devlet Bahçeli'den Suriye'deki gelişmeler hakkında açıklama!

Bahçeli, yaptığı yazılı açıklamada, 2011'den bu yana "derin ve denetimsiz çalkantılarla bocalayan, birbirine eklemlenerek büyüyüp genişleyen dev krizlerle boğulan" Suriye'de 8 Aralık'tan geçerli olmak üzere bambaşka bir siyasi gerçeklik meydana geldiğini ifade etti. Esed rejiminin, bütün melanet ve musibetiyle çöktüğünü kaydeden Bahçeli, "Nitekim baskıcı ve totaliter Esad rejiminin zulüm ve zilletle iç içe geçen karanlık devri kapanmış, Baas ilkelliği zora ve geniş bir ittifaka dayalı şekilde tasfiye edilmiştir. Suriye halkı pas tutmuş, esaret zincirlerini kırarak özgürlüğe kavuşmuş ve yeni bir döneme kucak açmıştır." değerlendirmesinde bulundu. "Suriye'de yeşeren birlik ve dirlik iradesinin bölgesel barış ve istikrarın destekleyici unsurlarından birisi olarak sivrilmesi hiç kuşku yok ki samimi beklentimizdir." ifadelerini kullanan Bahçeli, şöyle devam etti: "Türkiye'nin diyalog ve işbirliği telkinlerine sırt çeviren, halkıyla düşman kamplarda mevzilenip ihtilafa düşen zalim Esad'ın ülkeden kaçışıyla birlikte tarih sahnesine çıkan yeni Suriye'nin demokrasiye geçiş süreci inanıyorum ki hızlanacaktır. Muhalif grupların yönetimi devralmasıyla Suriye'de ihtiyatlı ve zamanla daha da somutlaşacak bir bahar havası doğmuştur. Üç ay süreyle görev yapacak geçiş hükümetinin şu ana kadar verdiği mesajlar, yaptığı açıklamalar, gösterdiği olgun yaklaşımlar sevindirici olduğu kadar ülkede yaşayan her kesim için makul, dengeli, dengeleyici ve rahatlatıcıdır." MHP Genel Başkanı Bahçeli, dost ve kardeş Suriye halkının memnuniyetinin, yeni yönetimi sahiplenmesinin "şayan-ı dikkati" ayrıca celbettiğini belirterek, "Türkiye 13 yıllık Suriye krizinde doğru yerde durmuş, esasen komşuluk hukukunun ahlak ve ilkelerini titizlikle savunmuş, bununla da kalmayıp her zaman bağlı kalmıştır." değerlendirmesini yaptı. Masum insanları katleden, en acımasız işkence metotlarını kullanan, milyonlarca Suriyeliyi yurdundan ve yuvasından koparan Esed'in akıl, şuur, vicdan ve basiret kaybının, Türkiye'ye ters bakışına yol açtığını aktaran Bahçeli, bunun "makus sonu" hazırladığını vurguladı. Bahçeli, "Suriye'de vasat bulan yeni normalin geçmişten ders çıkarması huzur ve sükunetle perçinlenmiş bir gelecek için kaçınılmaz gerekliliktir." ifadesini kullandı. "SİYONİST BARBARLIĞIN YAYILMA POLİTİKASI KABUL EDİLEMEZ" MHP Genel Başkanı Bahçeli, "siyonist barbarlığın" Suriye topraklarındaki yayılma politikasının kabul edilemez bir istila girişimi olduğunu aktardı. "İsrail'in, Golan Tepelerinde tesis edilen tampon bölge sınırını aşarak Şam'a doğru ilerleyiş kaydetmesi, farklı zamanlarda hava saldırıları düzenleyerek güç gösteri yapması, ısrarla ve sistematik ölçekte nüfuz alanları oluşturarak Suriye topraklarında hak iddiasında bulunması alçak bir fırsatçılıktır." değerlendirmesini yapan Bahçeli, Türkiye'nin Suriye halkının yanında olduğunu, bu meşru ve dostane tutumun hiç değişmeyeceğini bildirdi. "Aynı fırsatçılığa bölücü terör örgütünün de teşne olması sonuçsuz kalmaya mahkumdur." diyen Bahçeli, "İsrail'in sabır ve sinir eşiklerini tahrip ve taciz eden müdahalelerine karşı direniş hattı kurulmalıdır. Suriye, Suriyelilerindir, Türkiye'de misafir olan geçici koruma statüsündeki kardeşlerimizin geri dönüşleri ise başlamıştır. Bu ülkenin siyasi ve toprak birliği tartışmaya kapalı bir konudur. Aynı zamanda Türkiye için kırmızı çizgidir." açıklamasını yaptı. İsrail'in yayılmacı politikalarını devam ettirmesi halinde Türkiye ile karşı karşıya gelmesinin "kaçınılmaz hale gelebileceğini" vurgulayan Bahçeli, "Şam'a göz dikenlerin Tel Aviv ile Kudüs'te sıkışıp bozgunla yüzleşme ihtimali yabana atılmamalıdır. Suriye'de barış, huzur ve kardeşlik ikliminin filizlenmesine tahammül edemeyen mihrakların sürekli savaş ve çatışma ortamı için ikmal yapmasına, tehlikeli senaryoları devreye sokma arayışlarına Türkiye'nin yanında ümit ederim ki, bölge halkları da müsaade etmeyecektir." görüşünü paylaştı. "TERÖR ÖRGÜTLERİNİN SURİYE TOPRAKLARINDAN SÖKÜLÜP ATILMASINDAN BAŞKA SEÇENEK DE KALMAMIŞTIR" MHP Genel Başkanı Bahçeli, "Terör örgütlerinin Suriye topraklarından sökülüp atılmasından başka seçenek de kalmamıştır. PKK/YPG'nin Suriye'de tutunması geldiğimiz bu aşamada muhal bir hayaldir." ifadesini kullandı. Türkiye'nin güney sınırında terör devleti kurma hedefini gündeminde tutanların hayal kırıklığına uğrayacağını kaydeden Bahçeli, şöyle devam etti: "Türkiye'nin ve bölge ülkelerinin güvenliğine, geleceğine, insan ve toprak bütünlüğüne azami tehdit saçan terör örgütlerinin yuvalandığı alanlardan çıkarılarak ya imha ya da teslim alınması muhakkak sağlanmalıdır. Güney sınırlarımızın sıfır noktasından başlamak suretiyle derinlemesine veya koridor biçimiyle bir terör devleti kurma hedefini gündeminde tutanlar hayal kırıklığı yaşamaya mecburdur. Ne Türkiye'nin ne de Suriye'nin geleceğinde terör örgütleri olamayacaktır. Suriye'deki yeni yönetimin PKK/YPG ile Kürt kardeşlerimizi tefrik etmesi, ayrı ayrı değerlendirmesi, dahası terör örgütlerinin varlığını reddetmesi takdirle karşıladığımız müspet bir adımdır. Üstelik silahlı tüm grupların dağıtılma kararı da iyimserliğimizi kamçılamıştır. Parçalanmış Suriye'ye yatırım yapan küresel ve bölgesel aktörlerin kukla olarak sahaya sürdüğü terör örgütlerine hayat hakkı yoktur." "KÜRT KARDEŞLERİMİZLE KAVLİMİZ VE KADERİMİZ BİRDİR" MHP Genel Başkanı Bahçeli, "PKK/YPG'nin Fırat'ın batısından çıkarılmasından sonra doğusundan da temizlenmesi mukadder bir sorumluluktur." görüşünü paylaştı. Suriye'nin, bütün Suriyelilerin bir ve beraber ülkelerine sahip çıkmalarıyla geçiş döneminin risk ve sancılarını kısa zamanda atlatacağını ifade eden Bahçeli, siyasi sürecin canlandırılmasıyla, yarım kalan anayasa hazırlığının tamamlanıp, demokrasinin işler ve işlevsel hale gelmesinin Suriye'nin gücüne güç katacağını kaydetti. Bahçeli, Türk milletinin, Suriyeli kardeşlerinin destekçisi olduğunu vurgulayarak, demokrasiye hızla geçilmesi adına yardıma hazır olduğunu bildirdi. Suriye Türkmenleri kadar Suriyeli Kürtler, Araplar ve diğer kökenleri temsil eden toplumsal grupların ayrılmaz ve bölünmez bir bütün olduğunu aktaran Bahçeli, söz konusu grupların "bağımsız devletlerinin çatısı altında sonsuza kadar yaşayacaklarını" söyledi. Bahçeli, "Türkiye ve Suriye'de hayat mücadelesi veren Kürt kardeşlerimizin bölücü terör örgütüyle bir ve beraber anılması diye bir şey yoktur. Kürt kardeşlerimizle kavlimiz ve kaderimiz birdir. PKK/YPG ile mücadelemiz tavizsizdir, kıran kırana devam edecektir." değerlendirmesinde bulundu. "KİMSENİN NEFESİ YETMEYECEKTİR" Devlet Bahçeli, CHP Genel Başkanı Özgür Özel'in, "Öcalan Meclis'e gelsin, konuşsun, sorun çözülsün demek Viking kafasıdır" sözlerine, "Bir cahilin, bir densizin, bir mankurtun tevili olmayan zırvasıdır." karşılığını verdi. Bahçeli, "Kürt kardeşlerimizle kucaklaşmamızı hazmedemeyen, terör sorununun sonlanma ümitlerini kabullenemeyen CHP, DEM Parti'nin yerine geçmiş, etnik ve mezhep bölücülüğü kulvarında öne çıkmıştır." ifadelerini kullandı. CHP'nin yalnızca ekseninin kaymadığını, "aynı zamanda siyasi etik ve erdeminin de buharlaşıp kaybolduğunu" belirten Bahçeli, şöyle devam etti: "CHP Genel Başkanı'nın Viking benzetmesi kimlere özendiği, hangi tarih müktesebatından beslendiği gerçeğini açıkça deşifre etmiştir. Bizim mantığımızın Viking mantığı olduğunu ileri sürmek için hayatın akışına, siyasetin ve hadiselerin iç yüzüne esirleşmiş ve özelleşmiş devşirme gözüyle bakmak yeterlidir. Bizim mantığımız Türk mantığıdır, feyzini millet aklından; fikrini de Türk ahlak, kültür ve tarihinin muazzam birikiminden almaktadır. Özgür Özel'in Viking takıntısı potansiyel hayranlığının dışa vurumu, viran ve virman edilmiş iradesinin acıklı vurgunu, çatlak vazo gibi oturduğu koltuktaki pespaye halinin vaziyetidir. Kürt kardeşlerimizle aramıza girmeye hiç kimsenin nefesi yetmeyecektir. DEM'i istismar eden CHP'nin melun komploları çuvallamaya müstahaktır. Milliyetçi Hareket Partisi düşünce ve görüşlerini tutarlı şekilde muhafaza etmekte ve arkasında durmaktadır." Devlet Bahçeli, Suriye'deki gelişmelerin ardından yaptığı çağrıya ilişkin haklılığının teyit edildiğini belirterek, "Sayın Cumhurbaşkanı'mızın ve Cumhurbaşkanlığı Kabinesi'nin milli ve müteyakkız politikalarıyla Şam Büyükelçiliğimiz açılmış, Türk bayrağı göndere çekilmiş, sahada ve masada yerimiz pekişmiştir. Türkiye'nin siyasi ve stratejik başarılarından rahatsız olan CHP Genel Başkanıyla irili ufaklı diğer partilerin şaşkınlığı ve mağlubiyet psikolojisine kapılmaları nevzuhur Baasçı zihniyetin muhalefet üzerinden ülkemize nasıl bulaştığını göstermesi bakımından ibret vericidir." değerlendirmesinde bulundu. "Türk ve Türkiye Yüzyılı'nda huzur, kardeşlik ve barış hakim olacak, Moskova'ya kaçıp sığınan Esad'ın içimize sızan muhalefeti heder olup gidecektir." ifadesini kullanan Bahçeli, Emevi Camisi'nde kılınan cuma namazından keyfi kaçanların, yansıyan fotoğraf karelerinden ürken ve telaşa düşenlerin sonunun fitnenin uçurum dibi olacağını kaydetti. Devlet Bahçeli, "Türkiye kazandıkça, eli güçlendikçe, askeri, siyasi ve diplomasi başarılarına imza attıkça, varlığını ve iradesini tebliğ ettikçe kayıp histerisi nüksedenler yeni yüzyılda ufkumuzu perdeleme teşebbüslerinde muvaffak olamayacaklar, eninde sonunda tarihin çöplüğünde yerini bulacaklardır. Özgür Özel de Vikinglerle yol yürümek istiyorsa takdir kendisinindir, bizim yolumuz Türk milletinin yoludur, Türk devrinin yoludur, Türkiye Yüzyılı'nın yoludur." ifadelerini kullandı.

İsrail’in Suriye topraklarında bulunan tampon bölgeyi işgal etmesi gözleri Golan Tepeleri’ne çevirdi Haber

İsrail’in Suriye topraklarında bulunan tampon bölgeyi işgal etmesi gözleri Golan Tepeleri’ne çevirdi

Suriye'de 27 Kasım'da rejim karşıtı silahlı gruplar ile Beşşar Esed güçleri arasında çatışmalar yoğunlaştı. Gruplar, 30 Kasım-7 Aralık tarihlerinde Halep, İdlib, Hama ve Humus gibi en büyük illerde üstünlük kurdu. Başkent Şam'a 7 Aralık'ta girmeye başlayan gruplara halk kitlelerinin de destek vermesiyle Baas rejimi, Şam ve diğer birçok bölgede kontrolü tümüyle kaybederek çöktü. Baas Partisi'nin 61 yıllık iktidarı sona ererken, rejim lideri Esed başkentten kaçtı. Tüm bu gelişmeler olurken İsrail de Suriye toprağı olan Golan Tepeleri'ndeki işgalini genişletti. İsrail ordusu, Başbakan Binyamin Netanyahu ve Savunma Bakanı Yisrael Katz'ın talimatı doğrultusunda işgal altındaki Golan Tepeleri'ndeki tampon bölgeye girdi. Netanyahu, Golan Tepeleri'nde yaptığı açıklamada işgalin geçici olduğunu savundu. İsrail ordusu, askerlerinin ve zırhlıların Golan'daki tampon bölgeyi işgaline ilişkin görselleri kamuoyuyla paylaştı. İŞGALE GİDEN SÜREÇ 1967'DE BAŞLADI Stratejik öneme sahip Golan Tepeleri'ndeki İsrail işgali 1967'de başladı. İsrail ordusu, 5 Haziran 1967'de başlayan ve "Altı Gün Savaşı" olarak bilinen muharebe İsrail, Batı Şeria, Doğu Kudüs ve Sina'nın yanı sıra Golan Tepeleri'ni de işgal etti. Mısır ile koordineli başlattıkları ve "Yom Kippur Savaşı" olarak bilenen 1973'teki muharebe Suriye, Golan Tepeleri'ni İsrail işgalinden kurtarmayı denedi ancak başaramadı. Tel Aviv ile Şam arasında da 5 Haziran 1974'te Kuvvetlerin Çekilme Anlaşması imzalandı. İsrail bu anlaşmayla Yom Kippur Savaşı'nda işgal ettiği Suriye topraklarından çekilmeyi kabul ederken, 1967'de işgal ettiği Golan Tepeleri'nde kalmaya devam etti. Stratejik önemi nedeniyle bölgeden ayrılmak istemeyen İsrail, 1981'de Golan Tepeleri'ni tek taraflı olarak ilhak ettiğini açıkladı, ancak ABD hariç uluslararası toplum bu kararı bugüne kadar tanımadı. Golan Tepeleri'ndeki sorunun çözülmesi için birçok girişimde bulunuldu ancak bunların tamamı başarısız oldu. Onlardan biri de 2000'de ABD'nin arabuluculuğunda yapılmıştı. Golan Tepeleri'nin Suriye'ye iadesi hedefiyle, ABD'nin ara buluculuğunda başlatılan müzakereler başarısızlıkla neticelendi. Görüşmelerin başarısız olmasının nedeni ise İsrail'in, Celile Gölü yanında yer alan ve kilit öneme sahip su kaynağı olan bir toprak parçasını Suriye'ye bırakmaya razı olmamasıydı. Suriye ve İsrail, kapsamlı bir barış anlaşması sağlanması amacıyla 2008'de Türkiye'nin ara buluculuğunda yeniden dolaylı görüşmelere başladı. İsrail'in Gazze'ye saldırmasının ve dönemin İsrail Başbakanı Ehud Barak'ın yolsuzluk davası nedeniyle istifa etmesinin ardından görüşmeler sonlandırıldı. Netanyahu, 2016'da Bakanlar Kurulunu Golan Tepeleri'nde toplayarak dünyaya burayı "İsrail toprağı" olarak tanıma çağrısında bulundu ancak uluslararası toplum buna olumlu yanıt vermedi, aksine tepki gösterdi. Donald Trump, 45. ABD Başkanı olduktan sonra 25 Mart 2019'da Suriye toprağı Golan Tepeleri üzerindeki "İsrail egemenliğini tanıdıklarını" açıkladı. İSRAİL'İN "GÜVENLİK VE SU" KAYNAĞI: İŞGAL ALTINDAKİ GOLAN TEPELERİ Golan Tepeleri'ni İsrail için önemli kılan etkenlerin başında güvenlik ve su geliyor. Bölge güvenlik açısından göz ardı edilemeyecek kadar jeostratejik bir konumda ve zengin su yataklarına sahip. İsrail toplam su ihtiyacının üçte birini Şeria Nehri ve Golan Tepeleri'ndeki su kaynaklarından temin ediyor. Bölgenin en yüksek noktalarından biri olan ve Şam'a sadece 60 kilometre uzaklıkta bulunan Golan Tepeleri'ni elinde tutan İsrail, bu sayede komşu ülkelere karşı büyük bir stratejik avantaj sağlıyor. Uluslararası hukuka göre Suriye toprağı olan ancak fiilen İsrail'in işgali altında bulunan Golan Tepeleri'nin bu iki ülke dışında Lübnan ve Ürdün'le de sınırı bulunuyor. Yahudilere ait kutsal metinlerde birçok kez Golan bölgesine atıfta bulunulması da bölgeyi çoğu dindar Yahudi'nin gözünde kutsallaştırıyor. Bu tür nedenlerle İsrail iç siyasetinde de önemli bir yer tutan Golan Tepeleri, İsrail tarafından "ülkelerinin vazgeçilmez bir parçası" olarak görülüyor. SURİYELİ DÜRZİ ARAPLAR VE YAHUDİ YERLEŞİMCİLER YAŞIYOR Golan Tepeleri'nde 30'dan fazla Yahudi yerleşim birimi bulunuyor. Buralarda 20 bin civarında Yahudi yerleşimci yaşıyor. Uluslararası hukuk, buradaki Yahudi yerleşimcilerin varlığını illegal olarak değerlendiriyor. Golan Tepeleri'nde ayrıca 25 bin civarında da Suriyeli Dürzi Arap yaşıyor. İsrail'in 1967'de işgal ve 1981'de ilhak ettiği Golan Tepeleri'nin eteklerindeki köylerde yaşayan Dürzi Araplar, anavatanları olan Suriye’ye bağlanıp karşı yakada kalan akrabalarıyla birleşmek istiyor. İsrail üniversitelerinde eğitim almayı büyük oranda reddeden Golanlı Dürziler, iç savaşın patlak verdiği 2011'e kadar, Golan Tepeleri'nde konuşlu bulunan BM Barış Gücü ve Uluslararası Kızılhaç Örgütü'nün gözetimindeki bölgelerden eğitim amacıyla Suriye'ye gidebiliyorlardı. Şimdi ise bu imkandan da mahrumlar. Golan Tepeleri'nin eteklerindeki Mecdel Şems, Mas'ada, Bukata, Ayn Kanya ve El-Gacar köylerinde yaşayan bu Dürzi Araplar hala evlerinin duvarlarına Suriye bayrakları asıyor. Köylerinin meydanlarına Arap geleneğine uygun anıt ve heykeller diken Golanlı Dürziler, coğrafyanın el değiştirmesine rağmen kültürlerini yaşamaya ve gelecek nesillere aktarmaya çalışıyor. İsrail'in 1981'de uluslararası hukuka aykırı bir şekilde bölgelerini ilhak ettikten sonra vatandaşlığa geçirmek istediği Golanlı Dürzi Araplar, 1982'de kitlesel bir grevle İsrail'in bu adımına karşı çıkarak vatandaşlığa geçme senaryosunun uygulanmasına izin vermemişti. İsrail vatandaşlığına geçmeyen ancak daimi oturum hakkına sahip olan Golanlılar bugün tıpkı işgal altındaki Doğu Kudüs'te yaşayan Filistinliler gibi "Laissez-passer" belgeleri (vatandaşlığı olmayan toplumlara verilen serbest geçiş belgesi) ile yurt dışına seyahat edebiliyor ve ticaret yapabiliyor.

Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
logo
Herkes Duysun En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.