Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Tbmm

Herkes Duysun - Tbmm haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Tbmm haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Meclis, yeni haftaya yoğun başlayacak Haber

Meclis, yeni haftaya yoğun başlayacak

Türkiye Büyük Millet Meclisi yeni haftaya yoğun bir mesai ile başlayacak. Türk Silahlı Kuvvetleri personelleri, eğitimde şiddetin önlenmesi, yeni yargı paketi gibi pek çok konu masaya yatırılacak. TSK PERSONEL KANUNU Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanunu'nda değişiklik öngören teklifin birinci bölümünde yer alan ilk 30 madde kabul edildi. Kabul edilen maddelere göre askeri personelin ilişik kesmeyle sonuçlanan disiplin cezalarına denetim yolu açılacak. TRT'de yer alan habere göre, TSK personelinin kimlik ve görevlerinin sosyal medya uygulamaları başta olmak üzere tüm kitle iletişim araçlarında izinsiz yayınlanması yasaklanacak. Operasyonlar nedeniyle astsubaylık geçiş sınavlarına katılamayan uzman erbaşlara ilave sınav hakkı verilecek. Düzenlemenin yeni haftada tamamlanması bekleniyor. ÖĞRETMENLERE ŞİDDET Öğretmenlik Meslek Kanunu'nda değişiklik öngören kanun teklifi de bu hafta Meclis Başkanlığı'na sunulacak. Tüm eğitim çalışanlarına yönelik tehdit, hakaret, direnme ve saldırı gibi suçlarda cezalar yüzde 50 oranında artacak. Şiddet olaylarında hapis cezası ertelenemeyecek,, doğrudan tutuklama sebebi sayılarak tutuksuz yargılama yolu kapatılacak. Teklif ile Milli Eğitim Akademisi kurulacak, öğretmen adayları atamalarından önce burada eğitim alacak. 9. YARGI PAKETİ TBMM'YE GELİYOR 9'uncu Yargı Paketi'nin de bu hafta Meclis Başkanlığı'na sunulması bekleniyor. Teklifte cezasızlık algısının ortadan kaldırılmasına yönelik düzenlemeler yer alacak. Casusluk faaliyetleri ile etkin mücadele için Türk Ceza Kanunu'na yeni madde eklenecek. BAŞIBOŞ KÖPEKLER İÇİN DÜZENLEME Başıboş sokak köpekleri sorununun çözümü için de AK Parti grubunda çalışmalar devam edecek. Kurban Bayramı öncesi siyasi parti genel başkanları da mesajlarını grup toplantılarından verecek.

TBMM'de TSK personeline ilişkin kanun teklifinin 28 maddesi kabul edildi Haber

TBMM'de TSK personeline ilişkin kanun teklifinin 28 maddesi kabul edildi

Kabul edilen maddelere göre, Harita Genel Müdürlüğü ile İlgili Bazı Düzenlemeler Hakkında Kanun'a, Anayasa Mahkemesi kararı doğrultusunda madde ekleniyor. Buna göre, genel bütçe kapsamındaki kamu idarelerince talep edilen mal ve hizmet sunum bedelleri, Harita Genel Müdürlüğünce kullanılmak üzere, Milli Savunma Bakanlığı bütçesinin ilgili tertiplerine aktarılacak. Özel bütçeli idareler ile diğer kamu idarelerince talep edilen mal ve hizmet sunum bedelleri, Harita Genel Müdürlüğünün muhasebe hizmetlerini yürüten muhasebe biriminin tahsilat hesabına yatırılacak. Yerli ve yabancı gerçek ve tüzel kişilerin talep edecekleri mal ve hizmet sunum bedelleri Harita Genel Müdürlüğünün muhasebe hizmetlerini yürüten muhasebe biriminin tahsilat hesabına ödenecek. Genelkurmay Başkanı, Kara, Deniz ve Hava Kuvvetleri komutanları ile general ve amiraller hakkında ilgili hükümler kapsamında yürütülen işlemlerde soruşturma izni vermeye, soruşturma ve kovuşturma yapmaya yetkili mercilerin belirlenmesinde, ilgililerin son rütbeleri ve görevleri esas alınacak. Tebligat Kanunu'na eklenen hükümle, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nde (KKTC) konuşlu askeri birlik, karargah ve kurumlardan Türkiye Cumhuriyeti'nde bulunan kişi veya kurumlara yapılacak tebliğ sürecinin hızlandırılması amaçlanıyor. Buna göre, KKTC'de konuşlu askeri birlik, karargah ve kurumlardan Türkiye Cumhuriyeti'nde bulunan kişi veya kurumlara yapılacak tebligatlar, yasa hükümlerine göre Posta ve Telgraf Teşkilatı Anonim Şirketinin istihdam ettiği veya hizmet alımı suretiyle çalıştırdığı personel veya memur vasıtasıyla yapılacak. TSK İÇ HİZMET KANUNU'NDA YAPILAN DEĞİŞİKLİKLER Düzenleme, Türk Silahlı Kuvvetleri İç Hizmet Kanunu'nda da değişiklik yapıyor. Buna göre, TSK personelinin kimlik, görev veya faaliyetlerinin, Milli Savunma Bakanlığınca yetki verilen durumlar hariç radyo, televizyon, internet, sosyal medya, gazete, dergi, kitap ve diğer tüm medya araçları ile her türlü yazılı, görsel, işitsel ve elektronik kitle iletişim araçları vasıtasıyla yayınlanması veya açıklanması yasaklanıyor. Anayasa Mahkemesi kararı doğrultusunda yapılan değişikle, kişilerin özel hayatının korunmasını isteme hakkı kapsamında hukuki güvenlik ve öngörülebilirliğini sağlamak amacıyla gecikmesinde sakınca bulunan hallerde 24 saat içinde hakim onayına sunulması şartıyla askeri birlik komutanı, askeri kurum amiri, hukuk hizmetleri başkanı veya birim amirinin yazılı emri üzerine tehlikenin veya suçun işlenmesinin önlenmesi amacıyla önleme araması yapılabilecek. İlave ücret olarak değerlendirilmeyen eşdeğer ilaç fark ücreti ve optik fark ücreti, tıbbi cihaz/malzeme için Sosyal Güvenlik Kurumunca (SGK) karşılanan tutarın üzerindeki fiyat farkları, SGK tarafından belli adet ve sürelerde karşılanan sağlık hizmetleri için oluşan fark ücretleri, erbaş ve erlerin genel sağlık sigortalısı sayıldıkları süre içerisinde belirlenecek usul ve esaslar çerçevesinde ilgisine göre Milli Savunma Bakanlığı, Jandarma Genel Komutanlığı veya Sahil Güvenlik Komutanlığı bütçesinden karşılanacak. Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu'nun ilgili hükmü uyarınca sağlık hizmetlerinden yararlandırılmaya devam edenlerin tedavileri süresince ödenmesi gereken yol ücretleri ve gündelikleri, ilgisine göre Milli Savunma Bakanlığı, Jandarma Genel Komutanlığı veya Sahil Güvenlik Komutanlığının bütçesinden ödenecek. Terhislerini müteakip tedavisine devam olunacakların hastanelere sevkleri, yerleşim yerlerindeki veya yerleşim yerlerine en yakın askerlik şubeleri tarafından sağlanacak. TSK PERSONELİNİN EĞİTİM YAŞAMINA YÖNELİK DÜZENLEMELER Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanunu'ndaki "Silahlı Kuvvetler hesabına" ibaresi "Milli Savunma Bakanlığı nam ve hesabına" şeklinde değiştirilerek, fakülte veya yüksekokulların akademik öğretim programını başarıyla tamamlayarak diploma alan öğrencilerin mezuniyet tarihleri ile teğmen olarak nasbedildikleri tarih arasında geçen süreye ilişkin uygulamada doğan tereddütleri gidermek amacıyla teğmenliğe nasıp tarihi mezuniyet tarihi olarak düzenleniyor. Eğitimde başarı gösteren hukuk sınıfı subayların, sadece hukuk hizmetleri kadrolarına değil, Milli Savunma Bakanlığınca ihtiyaç duyulan tüm hukuk sınıfı subay kadrolarına atanabilmesine ilişkin düzenleme yapılıyor. TSK'dan mecburi hizmet yükümlülüğünü tamamlamadan ayrılan veya ilişiği kesilen subay ve astsubaylar, "TSK'da görev yapamaz" şeklinde sağlık raporu alanlarla vazife malulü olarak TSK'dan ayrılanlar hariç, her yıl kuvvet komutanlıkları, Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığı tarafından belirlenen; askeri öğrenci, subay ve astsubay nasbedildikten sonra kendilerine yapılan öğrenim, eğitim ve yetiştirme masraflarının iki katını ödemeleri, ayrıca Türk Silahlı Kuvvetleri Disiplin Kanunu'nun ilgili hükmünde düzenlenen "disiplinsizliği alışkanlık haline getirme" fiilini işleyerek çıkarılanlar için belirlenen masrafların 4 katını, yükümlülük sürelerinin eksik kalan kısmı ile orantılı olarak kanuni faiziyle birlikte tazminat olarak ödeyecek. Yurt dışına öğrenim, staj, kurs gibi nedenlerle giden subay ve astsubaylar için bu sürelerin toplamda 6 ayı geçmesi halinde, yükümlülüklerinin bu sürenin 2 katı kadar uzatılmasına yönelik düzenleme yapıldı. Ancak pilotların mesleki olarak almak zorunda oldukları harbe hazırlığın devamı niteliğinde olan simülatör eğitim süreleri hüküm kapsamı dışında bırakıldı. MİLLİ SAVUNMA BAKANLIĞININ MÜFETTİŞ KADROLARINA ATAMA Askeralma Kanunu ile statüler arasına "yedek astsubay" statüsü eklendi. Hükümle, astsubay adaylarına temel eğitim süresince ödenecek harçlık tutarı, uzman onbaşı maaşı yerine en alt astsubay rütbesi olan astsubay astçavuş maaşı olarak belirlendi. Anayasa Mahkemesi kararı doğrultusunda yapılan değişiklikle, Milli Savunma Bakanlığının müfettiş kadrolarına askeri kaynaktan atama yapılabilecek. Giriş sınavı, mülakat şeklinde 5 kişilik sınav kurulu tarafından yapılacak. Teftiş Kurulu Başkanı sınav kurulunun başkanı olacak. Sınav kurulunun iki üyesi Bakanlıktaki birim amirleri arasından diğer iki üyesi ise müfettişler arasından Bakan tarafından belirlenecek. Ayrıca müfettişler arasından aynı usulle iki yedek üye belirlenecek. Giriş sınavına Kara, Deniz ve Hava Kuvvetleri mensubu üst subay (binbaşı, yarbay, albay) rütbesinde bulunanlar başvurabilecek. Giriş sınavına başvuru yeri, şekli, şartları, istenecek belge ve beyanlar, son başvuru tarihi, sınavın yapılış şekli, yeri, zamanı ve atama yapılacak kadro sayısı, sınava çağrılacak aday sayısı ile diğer hususlar sınav tarihinden en az 45 gün önce Bakanlığın internet sitesinde yayımlanacak. Başvuruda bulunanların sicil notunun yüzde 70'i, takdirname veya başarı belgeleri ile cezalarının yüzde 25'i, yabancı dil notunun yüzde 5'i dikkate alınacak. Alınacak müfettiş sayısının en fazla 4 katı aday sınava çağrılacak. Giriş sınavında adaylar, düzenlemede belirlenen yönlerden ayrı ayrı puan verilerek değerlendirilecek. Giriş sınavında 100 tam puan üzerinden en az 70 puan alınması gerekecek. Sınav kurulu başkan ve üyelerince her bir adaya ayrı ayrı puan verilecek ve bu puanların aritmetik ortalaması adayın giriş sınavı puanını oluşturacak. Bu puanlar tutanağa geçirilecek. Giriş sınavında 70 ve üzeri puan alan adaylar, puanı en yüksek adaydan başlanarak başarı sırasına göre sıralanacak ve atama yapılacak kadro sayısı kadar aday belirlenecek. Adayların başarı sırası belirlenirken giriş sınavı puanının eşit olması halinde kıdemi yüksek olan adaya öncelik tanınacak. Giriş sınavında 70 ve üzeri puan almak atama yapılacak kadro sayısının dışında kalan adaylar için müktesep hak teşkil etmeyecek. Giriş sınavında başarı gösterenler, bu sınavdaki başarı sırasına göre müfettişliğe atanacak. Müfettiş kadrolarına atanan subaylar, her türlü zam ve tazminatlar ile diğer mali ve sosyal hak ve yardımlarını ve istihkaklarını mevcut hükümler çercevesinde almaya devam edecek. Bunların müfettişlikte geçen hizmetleri subaylıkta geçmiş sayılacak. Bu maddenin uygulanmasına ilişkin sınava müracaat şekli, başvuruda bulunanların müracaatlarının değerlendirilmesi ile diğer hususlar, Milli Savunma Bakanlığınca hazırlanacak yönetmelikle belirlenecek. TAZMİNATLAR Kanun yürürlüğe girmeden önce yurt dışına öğrenim, staj, kurs, ihtisas veya görgü ve bilgilerini artırmak amacıyla gönderilen personel hakkında yükümlülük sürelerinin hesaplanmasında yurt dışında 6 aydan kısa geçirilen süreler, yükümlülük süresinin uzatılmasında dikkate alınmayacak. Yeniden pilot subay nasbedilenlerden yükümlülük süresini tamamlayarak ayrılanlara bilfiil icra ettikleri uçuş karşılığı toptan ödeme ve ilave tazminatları verilebilecek, muvazzaf pilot subay olarak göreve devam etmek isteyenlerin uçuş tazminatı hak edişi konusunda emsalleriyle benzer hükümlere tabi tutulacak. Buna göre, pilotlar için belirlenen yükümlülük süresini tamamlayarak TSK'dan ayrılanlara, mahsup uygulaması da dahil bu hüküm çerçevesinde tabi oldukları son hizmet yılının başlangıcıyla ayrıldıkları tarih arasındaki dönemde 80 saate kadar uçulan süreler için toptan ödeme, toplamda 120 saati geçmemek üzere 80 saatin üzerinde uçulan süreler bakımından ise her uçuş saati için uçuş tazminatının yüzde 14'ü oranında ayrıca ilave tazminat ödenecek. Askeri Okullar, Askeri Öğrenciler, Askeri Fabrikalar ve Bazı Düzenlemeler Hakkında Kanun'a eklenen hükme göre, fakülte veya yüksekokullarda öğrenim gören askeri öğrenciler, öğrenim gördükleri bölümleri/programları veya okumakta oldukları yükseköğretim kurumlarını değiştiremeyecek veya yatay geçiş yapamayacak. Fakültelerde veya yüksekokullarda öğrenim gören öğrencilerden, sağlık sebepleri dışında ilişikleri kesilenlere, ilgili giderlerinin yarısıyla bunlara denk gelen faizleri hariç devlet tarafından yapılan masraflar, sarf tarihinden tahsil tarihine kadar geçen süre için kanuni faizi ile birlikte hesaplanacak tutarın iki katı ödettirilecek. Fakültelerde veya yüksekokullarda öğrenim gören öğrencilerden yönetmelikte tespit edilecek ahlak notunu kaybedenler ile askeri öğrenci niteliğini kaybettiklerine dair disiplin kurullarınca haklarında karar verilerek askeri öğrencilikten çıkarılanlara, hükme göre hesaplanacak tazminat miktarının 4 katı ödeme yaptırılacak. Askeri öğrencilerden; askeri eğitim-öğretim kurumları ile yurt içinde ve yurt dışında fakülte ve yüksekokullarda öğrenim görenler; lisans ve önlisans seviyesinde birinci sınıfın temmuz ayının son gününe kadar okul masraflarını 2 katı olarak; fakülte, yüksekokul veya meslek yüksekokullarından mezun olup da subay veya astsubay nasbedilmek üzere temel askerlik eğitimine alınanlar, yemin ettikten itibaren subay veya astsubay nasbedilinceye kadar geçecek süre içerisinde kendilerine yapılan masrafları ödeyerek istifa edebilecek. Yapılan hesaplamada ilgili giderlerin yarısı ile bunlara denk gelen faizleri hariç, masraflar, sarf tarihinden tahsil tarihine kadar geçen süre için kanuni faiziyle hesaplanacak. İntibak eğitimi sırasında yapılan masraflar ödemeye dahil edilmeyecek. İntibak eğitimi sırasında yapılan tedavi masrafları ile vefat edenlerin cenaze masrafları devletçe karşılanacak.

Bakan Tekin'den 'mezuniyet baloları' açıklaması: Yükü minimize ettik Haber

Bakan Tekin'den 'mezuniyet baloları' açıklaması: Yükü minimize ettik

Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, katıldığı NTV canlı yayınında, eğitim gündemine ilişkin soruları yanıtladı. Müfredat değişikliği konusunda her kesime, birçok kez katkı verme konusunda çağrıda bulunduklarını, o dönemde az sayıda geri dönüş aldıklarını ifade eden Tekin, bunların üzerine nisan ayının sonunda metni kamuoyuyla paylaştıklarını aktardı. Milli Eğitim Bakanı Tekin, yeni müfredat metni hazırlanmadan önce yaptığı çağrılara dönüşün az olduğunu kaydederek, "(Buyurun gelin yapalım) diyorum, hiçbiriniz gelmiyorsunuz sonra hazırlanan metni eleştiriyorsunuz. Kullandıkları üslup 'yok şunlarla hazırladılar' alakası yok, 'Burada bilim adamı yok', yalan söylüyorlar. Türkiye'nin en saygın üniversitelerinden akademisyen arkadaşlarımız var. Şimdi bu eleştirileri yaparken o isimlere yönelik saygısızlıklarını da ortaya koyuyorlar." diye konuştu. Tekin, yeni müfredat taslağı için 67 bin civarında görüş ve öneri geldiğini aktararak, tüm bunların sisteme yüklendiği an ilgililere iletildiğini, Talim ve Terbiye Kurulu Başkanı'nın son incelemesinin ardından kendisinin müfredatı onayladığını anlattı. "67 bin görüşün ne kadarı metne yansıtıldı?" sorusuna Tekin, "67 bin görüş ve önerinin 10 bin 756'sından doğrudan faydalanıldığını söylüyor arkadaşlarımız. Oran olarak da toplam görüşlerin yüzde 16'sı. Ama tekrar söylüyorum, en başından itibaren çok katılımcı ve demokratik bir mantıkla süreci yürütmeye çalıştık. Bu konudaki eleştirilerin tamamını reddediyorum." yanıtını verdi. Bakan Tekin, müfredata ilişkin eleştirileri nasıl değerlendirdiğinin sorulması üzerine, demokrasi, laiklik ve Cumhuriyet üzerine yapılan eleştirilerin hiçbirisini kabul etmediğini söyledi. Müfredattaki, "Türkiye Yüzyılı" ibaresi nedeniyle AK Parti propagandası yapmakla eleştirildiklerini anımsatan Tekin, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın 14-28 Mayıs seçimlerinden önce "Önümüzdeki yüzyılı Türkiye Yüzyılı yapmak istiyorum" ifadesini kullandığını hatırlattı. Milli Eğitim Bakanı Tekin, sözlerini şöyle sürdürdü: "Cumhurbaşkanımız seçildi ve ben Cumhurbaşkanımızın atadığı bir Bakanım, Sayın Cumhurbaşkanımızın vatandaşa taahhüt ettiği ve vatandaştan da oy almasını sağlayacak olan bir ideali hayata geçirmek için çaba sarf edeceğim. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Programı'nda yer alan bir kavramdan bahsediyoruz. Zaten Sayın Cumhurbaşkanımız bunu deklare etmiş. Tekrar söylüyorum yani bir siyasi partinin seçim propagandası olmaktan çıktı konumuz artık. Önümüzdeki yüzyılı Türkiye Yüzyılı yapmak istiyoruz. Bunu nasıl yapabiliriz? Çocuklarımızı dünyadaki muadilleriyle en iyi şekilde rekabet edebilecek, çağın ihtiyaç duyduğu insan profiline en iyi şekilde kendilerinin yetişmesini sağlayabilecek bir program ortaya koyarak bunu yapmaya çalışıyoruz." Tekin, eğitim öğretimin başlamasıyla yeni müfredatta küçük dokunuşlar olabileceğini dile getirerek, "Sahadaki öğretmen arkadaşlarımızın fark ettiği veyahut içinde yaşadığımız konjonktür gereği çok hızlı gelişen bir dünyada yaşıyoruz, bir yenilik ortaya çıkabilir, bir doğal afet, başka tür konular ortaya çıkabilir. Onlar mutlaka müfredatın içerisine yeniden dercedilir." değerlendirmesinde bulundu. MÜFREDATTA OSMANLI DÖNEMİ "Müfredatta, Osmanlı'nın duraklama döneminin 'dönüşüm', çöküş döneminin 'savaşlar sarmalında Osmanlı' olarak yer almasıyla ilgili eleştiriler var. Nasıl değerlendirirsiniz?" sorusuna karşılık Tekin, "Osmanlı kötü, Cumhuriyet iyi" veya "Cumhuriyete karşıyız, Osmanlı'yı seviyoruz." şeklindeki ikilemlere karşı olduğunu vurguladı. Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, şöyle devam etti: "Programlarımıza yaptığımız şey şu, eski Türk devletlerinden, Türkistan devletlerinden, Osmanlı'dan Cumhuriyet'e bir devamlılık. Bir kopuş değil. Bu devamlılığın çocuklarımız tarafından içselleştirilmesini istiyoruz. İntegral dışındaki konuların odağında burası var. Çocuklarımız bu kopuşu, sanki Cumhuriyet öncesi dönemi başka bir ülkenin tarihiymiş gibi algılasınlar istemiyorum. Bu devamlılığı algılasınlar ki bu ülkenin, bu devletin, bu milletin birliğini, beraberliğini, bütünlüğünü ve gelecek kuşaklara aynı kararlılıkla sahip çıkılması anlamında eğitim verelim istiyoruz." ÖĞRETMENLİK MESLEK KANUNU ÇALIŞMALARI Tekin, Öğretmenlik Meslek Kanunu'na ilişkin soru üzerine de Anayasa Mahkemesinin iptal kararının ardından hem bu karar doğrultusunda düzenleme yapmayı hem de öğretmenlerin, sendikaların ve ilgili akademik camianın beklediği bir meslek kanunu hazırlamayı amaçladıklarını aktardı. Bu konuda da kamuoyuna çağrıda bulunduklarını ve önemli geri dönüşler aldıklarını anlatan Tekin, taslak metnin ortaya çıktığını, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde komisyonlara havale edilmesini beklediklerini belirtti. Yusuf Tekin, bir başka soru üzerine de velilerinden izni almadan öğrencilerini sosyal medyada paylaşan öğretmenlere açılan davalarla ilgili konuştu. Tekin, öğretmenleri bu tür yargılama süreçlerinden kurtarmak için konuyu bir disiplin mekanizmasına dönüştürdüklerini ifade etti. "DÜNYADA ARTIK BU MODELE DOĞRU GEÇİLİYOR" Öğretmen yetiştirme programlarına ilişkin soru üzerine Tekin, geçmiş dönemlerde sürekli farklı mekanizmalarla öğretmen ihtiyacının giderilmeye çalışıldığını anımsattı. 1993'teki 14. Şura'dan itibaren 2021'deki 20. Şura'ya kadar her şurada bir Milli Eğitim Akademisi kurulmasının tartışıldığını hatırlatan Tekin, "Şu anda yaptığımız şey lisans programlarının dışında, Milli Eğitim Bakanlığı kendi ihtiyaç duyduğu öğretmeni, kendi ihtiyaç duyduğu profile göre, okul türü, öğrenci türü açısından, pedagojik açıdan veya bakanlıkla iletişim açısından ihtiyaç duyduğu şekilde yetiştirmek üzere bir akademik yapı oluşturacak." dedi. Milli Eğitim Bakanı Tekin, Kariyer Basamak Sınavlarıyla ilgili soruyu ise "Başından beri söylüyorum, öğretmen arkadaşlarımıza bir test sınavla kariyer unvanı verilmesini ben içime sindiremiyorum ve bunu da doğru bulmadığımı söylemiştim. Ama dediğim gibi bu Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde tartışılacak, oradan çıkan yasal düzenlemeye saygı duyacağız." diye yanıtladı. HEYBELİADA RUHBAN OKULU Tekin, Heybeliada Ruhban Okulu'nun yeniden açılıp açılmaması konusundaki soru üzerine de şunları kaydetti: "Olayın iki boyutu var, bir tanesi siyasal boyutu. O boyutu da Sayın Cumhurbaşkanımız ve dış politikamızı yöneten Bakanımız birlikte belirlerler. Onların verecekleri kararları biz hayata geçirmiş olacağız. Kişisel olarak ben Heybeliada Ruhban Okulu'nun hem Türkiye'nin sahip olduğu demokratik birikimi yansıtması açısından hem laiklik uygulamasıyla ilgili olarak bakış açımız açısından okulun açık olmasını kişisel olarak bunu arzu ederim. Sayın Cumhurbaşkanımızın bizden istediği şey, bu konudaki kararımızı verdiğimizde hangi yöntemlerle çalışabiliriz veya nasıl bir usul izleyebiliriz, onun araştırmasını yapmamızı bizden istemişti. Dolayısıyla bu rezervi koyarak ben cümlelerimi söylemek isterim. Nihayetinde açılıp açılmayacağına karar verecek kişi Milli Eğitim Bakanı olarak ben değilim. Cumhurbaşkanımız, Dışişleri Bakanımız ve ilgili kurullar bunun kararını verecekler. Biz de hayata geçirmekle mükellefiz." "MEZUNİYET BALOLARINI YASAKLAMADIK" Yusuf Tekin, "Mezuniyet baloları yasaklandı mı?" sorusu üzerine, çocukların ve velilerin üzerindeki yükü minimize edecek adımlar attıklarını dile getirdi. Mezuniyet balolarını yasaklamadıklarını, sadece velilerin şikayetleri üzerine, onlara maddi bir külfet olmadan yapılmasını istediklerini aktaran Tekin, "Bu tür etkinlikler okul idaremizin kontrolünde, okullarımızın uygun salonlarında, okulumuzun yoksa yanındaki ya da Milli Eğitim Bakanlığının ildeki, ilçedeki başka bir alanında bu rahatlıkla organize edilebilir. Bizim yasakladığımız şey bu anlamdaki çocuklarımızın üstüne ilave yükler getirebilecek konular. Sanki her şeyi yasaklamışız gibi algılıyor ama öyle bir şey yok." ifadesini kullandı.

TBMM, facia yaşanan Erzincan'daki madeni işleten firma yetkililerini dinleyecek Haber

TBMM, facia yaşanan Erzincan'daki madeni işleten firma yetkililerini dinleyecek

Erzincan'ın İliç ilçesindeki maden ocağında meydana gelen kazanın tüm yönleriyle araştırılması ve benzer kazaların önlenmesine yönelik tedbirlerin belirlenmesi amacıyla kurulan Meclis Araştırma Komisyonu çalışmalarını sürdürüyor. Enerji ve Tabii Kaynaklar; Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği; Çalışma ve Sosyal Güvenlik bakanlıkları ile AFAD ve DSİ yetkililerini dinledikten sonra toprak kaymasının yaşandığını İliç'te incelemelerde bulunan Komisyon, dün de Balıkesir'in İvrindi ilçesindeki altın ve gümüş maden ocağında inceleme yaptı. Madenlerle ilgili araştırmalar yürüten akademisyenleri de dinleyen Komisyon, 4-5 Haziran'da AK Parti Antalya Milletvekili Atay Uslu başkanlığında toplanacak. Komisyona, 4 Haziran Salı günü İliç'teki maden ocağını işleten Anagold Madencilik Sanayi ve Ticaret AŞ yetkilileri bilgi verecek. Ayrıca Komisyon, 5 Haziran Çarşamba günü de akademisyenleri dinlemeye devam edecek. "GÜVENLİ ALTIN MADENCİLİĞİ POLİTİKASININ OLUŞTURULMASINA DESTEK OLACAĞIZ" Komisyon Başkanı ve AK Parti Antalya Milletvekili Uslu, yaptığı açıklamada, geniş ve yoğun şekilde çalışmalarını sürdürdüklerini belirtti. Kamu kurumlarını, akademisyenleri dinlediklerini aktaran Uslu, kazanın olduğu maden ocağında incelemelerde bulunduklarını ve kıyas yapmak amacıyla diğer ocakları inceleyeceklerini bildirdi. Atay Uslu, şöyle devam etti: "Önemli noktalardan bir tanesi de kazanın yaşandığı ocakla ilgili firmanın ve teknik heyetin dinlenmesi. Komisyon olarak hem İliç'teki sahayı hem de diğer altın madeni sahalarını, kamu kurumlarının çalışmalarını, akademik dünyanın tespitlerini görelim diye bu aşamaya kadar firmanın dinlenmesini beklettik. Şimdi firmadan çalışma, işletme süreci, liç yığınıyla ilgili mimari dizayn konusunda yaptıkları çalışmalar, kaza ve kaza sonrası tespitlerle ilgili geniş bilgi alacağız." Amaçlarının benzer olayların yaşanmaması için atılması gereken adımları belirlemek olduğunu vurgulayan Uslu, güvenlik kat sayısı yüksek işletmelerin oluşmasına destek olmak istediklerini ifade etti. Çevresel ve sosyal etkileri olmayan veya çevresel ve sosyal olumsuz etkileri bertaraf edilmiş madencilik yapılması için standartların belirlenmesi çerçevesinde çalıştıklarını vurgulayan Uslu, "Bizim için asıl olan 'önce insan, önce çevre, sonra güvenli ve sürdürülebilir madencilik' yaklaşımıdır. Bu yaklaşımla güvenli, sürdürülebilir altın madenciliği politikasının oluşturulmasına raporumuzla destek olacağız. Daha sonra ilgili meslek odalarını ve altın madenciliği ile ilgili dernek yöneticilerini de dinleyeceğiz. Türkiye'deki farklı iki maden ocağında inceleme yapmak için çalışmalarımız bulunuyor." ifadelerini kullandı.

Numan Kurtulmuş: İsrail'in hiçbir saygınlığı kalmadı Haber

Numan Kurtulmuş: İsrail'in hiçbir saygınlığı kalmadı

TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, Özbekistan ve Kazakistan ziyaretleri dönüşünde uçakta gazetecilere açıklamalarda bulundu, soruları yanıtladı. Kazakistan Meclisi Başkanı Yerlan Koşanov ve Kazakistan Senatosu Başkanı Maulen Aşimbayev ile verimli görüşmeler yaptığını aktaran Kurtulmuş, görüşmelerde iki ülke arasındaki işbirliğinin, Türk Devletleri Teşkilatı faaliyetlerinin ele alındığını belirtti. Kurtulmuş, Özbekistan'da da Cumhurbaşkanı Şevket Mirziyoyev, Ali Meclisi Yasama Meclisi Başkanı Nurdincan İsmailov, Ali Meclisi Senato Başkanı Tanzile Narbayeva ile görüştüğünü hatırlattı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Kazakistan Cumhurbaşkanı Kasım Cömert Tokayev arasında dostane ilişkilerin bulunduğuna işaret eden Kurtulmuş, Tokayev'in kendisini kabul ettiğini dile getirerek, görüşmede Hazar kıyısındaki bir tersanenin Türk savunma sanayi şirketiyle müştereken yapılması konusunun görüşüldüğünü bildirdi. Kurtulmuş, "YTB ve Yunus Emre Enstitüsünün çalışmaları hakkında da fevkalade olumlu bir görüşme gerçekleştirdik. Konuyla ilgili taleplerimizi kendilerine ilettik." dedi. Özbekistan Cumhurbaşkanı Mirziyoyev ve Kazakistan Cumhurbaşkanı Tokayev'e dünyanın yeni bir döneme girdiğini söylediğini anlatan Kurtulmuş, görüşmelerde Türk dünyasının gelişen şartları iyi değerlendirmesi gerektiğini vurguladığını belirtti. TBMM Başkanı Kurtulmuş, ilişkilerin artırılması ve ortak projelerin sonuçlandırılmasıyla Türk dünyasının ciddi bir gelişmeye ve kalkınma potansiyeline ulaşacağına dikkati çekerek, şöyle devam etti: "Bu coğrafyada bahsettiğimiz özellikleri içeren bir birlikteliğin ve gücün ortaya çıkması dünya barışı için bir fırsattır. Çünkü önümüzdeki dönemin en temel özelliklerinden birisi de çok kutupluluk olacaktır. Artık soğuk savaş zamanında olduğu gibi iki kutuplu bir dünya sisteminin bir daha kurulabilmesi imkansızdır. Dünyanın birçok bölgesinde küresel sistemi etkileyebilecek yeni denklemler, yeni dengeler kurulacak, işaretlerini bugünden görüyoruz. Türk dünyası da Asya'nın içlerinden Avrupa'ya kadar uzanan 'turkuaz yay' dediğimiz o geniş tarihsel potansiyel çerçevesinde bir gelişme imkanı ve gücünü temsil ediyor. Bu gücün siyasi, kültürel ve ekonomik bir güç haline gelebilmesi için gerekli siyasi iradenin var olduğunu, dolayısıyla bu fırsatlardan önemli sonuçlar elde edebilmenin de mümkün olduğunu görüşmelerimizde paylaştık. Ben bu görüşmelerden fevkalade ümitvar ayrıldığımı ifade etmek isterim." "EŞİTSİZLİĞİN OLMAYACAĞI BİR DÜNYAYI KURMAMIZ LAZIM" Görüşmelerde, dünyada yeni, adil ve kalıcı barışı hedefleyen bir sistemin kurulması zorunluluğu üzerinde mutabakata varıldığını vurgulayan Kurtulmuş, 8 milyar insanın birbirinden üstün olmadığını söyledi. Kurtulmuş, insanlar arasında hiyerarşi oluşturan hiçbir yapının dünyada barışı tesis edemeyeceğinin altını çizerek, şunları ifade etti: "Filistin'le ilgili oylamalarda da gördüğümüz gibi 190 ülke bir tarafta, tek bir ülke ise karşı tarafta olduğunda Birleşmiş Milletler'den herhangi bir karar çıkamıyor. Bu aslında şu anlama gelir 'tek bir ülke dünyadaki 190 ülkeden daha egemen daha değerli dolayısıyla daha güçlüdür.' Bu eşitsizliğin olmayacağı bir dünyayı kurmamız lazım. Bu konudaki düşüncelerimizi sadece Türk dünyasıyla değil, yaptığımız tüm uluslararası görüşmelerde taraflarla paylaşıyoruz. Diğer yandan da dünyanın bütün ülkelerinde hakkaniyetten, barıştan yana olan halkların sayısının gittikçe arttığını ve onların barış ve adalet için kendi hükümetlerine baskılar yaptığını görüyoruz ve bundan büyük memnuniyet duyuyoruz." Bir gazetecinin Türkçe ile ilgili sorusu üzerine Kurtulmuş, görüşmelerde kardeşlik duygularını hissettiğini aktardı. TBMM Başkanı Kurtulmuş, "Gaspıralı'nın meşhur 'dilde, fikirde, işte birlik' tezini hayata geçirmemiz lazım. Aynı dili konuşuyoruz ama maalesef farklılıklar dolayısıyla birbirimizi anlayamıyoruz. Bizim dizilerimizin seyrediliyor olması Anadolu lehçesinin öğrenilmesi açısından çok önemli ama asıl çok önemli olan anlaşabilmek. Bu nedenle bence öncelikle alfabe farklılığını ortadan kaldırmamız gerekir." diye konuştu. Türk dünyasının ortak projeler hayata geçirmesi gerektiğini ifade eden Kurtulmuş, projelerin Türk dünyasınn birliği ve gelişmesi için bir imkan olduğunu vurguladı. Kurtulmuş, "Özbekistan Cumhurbaşkanı Sayın Mirziyoyev'in İslam'ın üçüncü rönesansı, üçüncü aydınlanması olarak dile getirdiği ve artık bir tez haline dönüşen; Maveraünnehir medeniyetinin birikimini güncelleme teşebbüslerini de çok önemli ve değerli buluyoruz. Kendisiyle yaptığımız görüşmelerde bunu karşılıklı olarak teyit ettik." ifadelerini kullandı. Kazakistan'daki uzay çalışmalarının da Türk dünyası için değerli olduğunu dile getiren Kurtulmuş, bu konudaki işbirliklerinin sonuçlarının kısa vadede görüleceğini söyledi. "HİÇBİR DEVLETİN NETANYAHU'YU DESTEKLEYECEK POZİSYONUNUN KALMADIĞINI GÖRÜYORUZ" Bazı ülkelerin Filistin'i tanıma kararı aldığının hatırlatılması üzerine Kurtulmuş, diğer ülkelerin Devlet Başkanları ve Meclis Başkanlarıyla yaptığı görüşmelerde Gazze'deki saldırıları dile getirdiğini söyledi. İnsanlık dışı saldırıların, katliamların durdurulmasıyla ilgili Türkiye'nin tezlerini uluslararası alana taşıdıklarını ifade eden Kurtulmuş, G-20 Ülkeleri Parlamento Başkanları Toplantısı, Avrupa Parlamentoları Başkanları Toplantısı, İslam İşbirliği Parlamento Başkanları Toplantısı, Asya Parlamenter Asamblesi, MIKTA Toplantısı gibi birçok ülkenin iştirak ettiği zeminlerde de bu konuyu gündeme getirdiklerini vurgladı. Kurtulmuş, "7 Ekim'den sonra yaptığımız uluslararası görüşmelerde özellikle Batı ülkelerinin yöneticilerinin bir kısmının İsrail'den çok fazla Netanyahu yanlısı olduğunu görmek bizi hayretler içerisinde bırakıyordu. Şimdi dünyada neredeyse hiçbir devletin Netanyahu'yu destekleyecek bir pozisyonunun kalmadığını çeşitli platformlarda görüyoruz." değerlendirmesinde bulundu. ABD başta olmak üzere bazı devletlerin İsrail'e desteklerinin katliamların sürdürülmesine imkan tanıdığının altını çizen Kurtulmuş, bunun savunulabilir bir durum olmadığını ifade etti. "Netanyahu çetesinin vahşeti karşısında artık bir insanlık cephesi kurulmuştur." diyen kurtulmuş, vicdan sahibi insanların ve halkların yaşananların karşısında olduğunu belirterek, şunları kaydetti: "Kimileri sokağa çıkıp gösteri yapıyor, kimileri uluslararası platformlarda ya da kendi ülkelerinin platformlarında görüşlerini haykırıyor, kimileri de üniversitelerde, konferanslarda ellerinde pankartlar ve yazılarla protestolarını gerçekleştiriyor. Uluslararası festivallerde her ülkeden sanatçılar protestolarını dillendiriyor. 10 sene evvel, 'İsrail Uluslararası Adalet Divanında yargılanacak' denilseydi herkes bu nasıl olacak derdi. Çünkü İsrail'in eylemleri, üzerine toz kondurulmayan bir tabuydu. Bugün, siyonist devlet, uluslararası vicdan karşısında yerle yeksan haldedir ve itibarları iki paralık olmuştur. Netanyahu ve çetesi yaptıklarının hesabını Uluslararası Adalet Divanında da verecek. Uluslararası Ceza Mahkemesi savcısı da zaten kararını açıkladı." Güney Afrika Cumhuriyeti'nin Uluslararası Adalet Divanında açtığı "soykırım" davasına Türkiye'nin müdahil olacağını hatırlatan Kurtulmuş, "İrlanda, İspanya, Norveç Filistin devletini tanıdılar. Bu ülkelerin sayısı hızla artacak ve birçok ülke Filistin devletini tanıyacak. Çünkü demokrasiyle yönetilen ülkelerde halkın gücünün üstünde hiçbir şey olamaz. İsrail devletinin Netanyahu ve çetesi yüzünden hiçbir saygınlığı kalmamıştır. Birleşmiş Milletler kararlarının belirttiği gibi başkenti Kudüs olan özgür ve eşit yurttaşlığa dayalı bir Filistin devleti mutlaka kurulacaktır, duyduklarımız onun ayak sesleridir." şeklinde konuştu. TBMM Başkanı Kurtulmuş, İsrail'in bugüne kadar "dokunulamaz" olmanın verdiği rahatlıkla uluslararası sistemin kurallarını yok saydığını vurguladı. Filistin'deki işgalcilerin bulundukları yerlerden sökülüp atılması gerektiğini dile getiren Kurtulmuş, hem Filistin hem de İsrail için yeni bir dönemin başladığını belirtti. Numan Kurtulmuş, uzun yıllar sürecek bir mücadeleye tüm insanlığın hazır olması gerektiğini, vicdan sahibi insanların bir araya gelmeye başladığını sözlerine ekledi. Türkiye'de yeni anayasa yapma iradesinin olup olmadığının sorulması üzerine Kurtulmuş, tüm partilerin seçim beyannamelerinde ya da siyasi söylemlerinde anayasa talebinin bulunduğunu, bunun 1982 Anayasası'nın kalıntılarından kurtulmanın ve darbeci zihniyetin atılması için büyük bir fırsat olduğunu belirtti. Cumhuriyetin ikinci asrında bir hedef konulduğunu, Türkiye'nin daha güçlü ve sözü daha tesirli ülke olabilmesi için yeni bir dönemin başladığını ifade eden Kurtulmuş, bu konuda hükümete ve TBMM'ye önemli sorumluluklar düştüğünü söyledi. TBMM Başkanı Kurtulmuş, darbenin kodlarının dışına çıkarak sivil, özgürlükçü, kapsayıcı ve daha demokratik bir anayasayı yapmanın en başta gelen sorumluluk ve zorunluluk olduğunu vurgulayarak, "İki nedenle bu Meclis'in anayasa yapması çok kıymetli. Birincisi, Cumhuriyetimizin ikinci asrının başına denk gelmesi. İkincisi de yüzde 95'lik bir oranla en yüksek temsil kabiliyetine sahip olmasıdır." değerlendirmesinde bulundu. Halkın iradesinin yüzde 95'inin TBMM'de temsil edildiğine işaret eden Kurtulmuş, Meclis'te 6 siyasi partinin grubunun bulunduğunu, 14 siyasi partinin temsil edildiğini hatırlattı. Anayasa konusunda şeffaf ve açık bir süreci yönettiklerini dile getiren Kurtulmuş, süreçten memnun olduğunu bildirdi. "HİÇBİR PARTİMİZ, KAPIYI KAPATMAMIŞTIR" İyi niyetle yol alınarak sonuca ulaşılabileceğinin altını çizen Kurtulmuş, şöyle devam etti: "Daha ilk temaslarımız. Herhangi bir içerik tartışmasına girmeden herkesi ziyaret ettik. Israrla üzerinde durduğum, belirttiğim şey usulün esasa mukaddem olduğudur. Önce yöntemimizi belirleyip sonra tartışmalarımızı gerçekleştirmemiz gerekir. Türkiye Büyük Millet Meclisinde grubu olan siyasi partiler bunu belirleyecektir. Partilerimizin bir araya gelme imkanları var. Çünkü ilk ziyaretlerimizde hiçbir parti bu konuya ilişkin kapıyı kapatmamıştır. Bazı çekincelerini en baştan söylediler. Bu çekinceler anlaşılabilir, anlamlı ve demokratik tepkilerdir. Ama sonuçta hiçbir partimiz, sürece ilişkin kapıyı kapatmamıştır. Bu sevindirici bir şey. Bu Meclis her fikri kabul eder ama 'Bu Meclis anayasayı değiştirme hakkına sahip değildir' görüşünü asla kabul etmeyiz. Çünkü bu antidemokratik bir tavırdır." Anayasanın bir toplumsal sözleşme olduğunu ifade eden Kurtulmuş, anayasanın bir toplumsal bütünleşme fikri içerisinden doğması gerektiğini kaydetti. "Anayasa tartışmalarının toplumsal kamplaşmaya, kutuplaşmaya sebep olmasına müsaade etmemek gerekir." diyen Kurtulmuş, en yüksek konsensüsü, ittifakı gerçekleştirmenin gerekli olduğunu, TBMM 28. Yasama Dönemi'nin kendi üzerine düşen sorumluluğu yerine getireceğini belirtti. Siyasi partilere yaptığı ziyaretlerin hatırlatılması üzerine Kurtulmuş, bugüne kadarki temaslarında esasa ve anayasanın içeriğine ilişkin görüşmesinin olmadığını bildirdi. "ANAYASAYA KATKIDA BULUNMAK İSTİYORUM DİYEN TEK BİR YURTTAŞIMIZ DAHİ OLSA ONU DİNLEYECEĞİZ" Doğru yöntem ve doğru zeminin önemli olduğunu, doğru zeminin de TBMM olduğunu, bunun "Anayasa sadece Meclis'te konuşulacak" anlamına gelmediğini dile getiren Kurtulmuş, şöyle konuştu: "TBMM Başkanı olarak ekim ayından sonra üniversitelerin, sivil toplum kuruluşlarının, hukuk camiasının, sivil toplum kuruluşlarının ve 'Bu konuda benim fikrim var' diyen bütün platformların görüşlerini de dinleyeceğim. Bazıları bu konuda algı operasyonları yapmaya kalkıyorlar, onların gizli ajandasının aksine, 'Anayasaya katkıda bulunmak istiyorum' diyen tek bir yurttaşımız dahi olsa onu dinleyeceğiz ve görüşlerinden istifade etmeye çalışacağız. 'Ben buna karşıyım, engelleyeceğim' diyene de yapacak bir şey yok, onlar da kendi köşelerinden bağırmaya devam etsinler. Aslolan milletin iradesidir, herkes milletin iradesine saygı duyacak." "Ana muhalefet partisi ve Sayın Cumhurbaşkanı'nın siyasetteki bir yumuşama evresinden bahsettiği bir sürecin emarelerini görüyoruz. Toplumumuz bu gelişmeyi benimsedi ve destekledi. Bu toplumsal uzlaşmanın, yeni bir anayasa yapma süreçlerine katkı sunacağını düşünür müsünüz?" sorusuna Kurtulmuş, şu yanıtı verdi: "Bu çift taraflı bir süreç olacak. Hem yeni anayasa yapma çabaları siyasetin yumuşamasına katkıda bulunacak hem de siyasetin yumuşaması Türkiye'de anayasa başta olmak üzere birçok önemli problemin çözülmesine imkan sağlayacaktır. Türkiye olarak önümüzde iki yol var; ya kendi aramızda sorunlarımızı demokratik olgunluk içerisinde konuşup tartışacağız ve milletin iradesi, istikameti yönünde çözmeye çalışacağız ya da bölgemize ilişkin kötü hedefleri olan güçler bizi de etrafımızdaki ülkeler gibi biçimlendirmeye kalkacak. Zaten terör örgütleri başta olmak üzere her türlü aparatı kullanarak bu yönde baskılar oluşturmaya da çalışıyorlar. Tüm siyasi partilerin, tüm farklılıklarıyla birlikte, 'Kendi göbeğimizi kendimiz keseriz' diyerek hareket etmesi gerekiyor. Farklı görüşleri bir konsensusla anlamlandırarak, uluslararası arenada nasıl daha güçlü ve etkili bir konuma geliriz diye gayret etmemiz gerekir." Kurtulmuş, fikirlerin birbirine zıt olabileceğini, farklılıkları yakınlaştıracak mekanizmaları kurmanın da önemli olduğunu belirtti. Çatışmanın ve kutuplaşmanın işin kolayına kaçma anlamına geleceğini vurgulayan Kurtulmuş, "Meclis Başkanı seçildiğim ilk gün yaptığım konuşmada şunu söylemiştim, siyaset, birbirine yumruk sallayarak değil el uzatarak çözüm üretebilecek bir mekanizma olmalıdır. Sayın Cumhurbaşkanı'mızın ana muhalefet partisi liderini kabul etmiş olması, peşinden 'Ben de iade-i ziyarette bulunacağım' diye eklemesi, Sayın Özgür Özel'in de ilk başta randevu talebinde bulunması çok önemli gelişmelerdir." diye konuştu. "HARCAMA BÜTÇESİNİN ÜÇTE BİRİ KADAR TASARRUF ETTİK" Kamuda tasarruf tedbirlerine yönelik soru üzerine Kurtulmuş, göreve başladığı günden itibaren tasarruf tedbirlerini hayata geçirdiğini söyledi. TBMM'nin tasarruf tedbirlerini güçlü şekilde uygulamasının tüm kamu kuruluşlarına örnek olacağını ifade eden Kurtulmuş, bir yıllık görev süresi içerisinde önemli tasarruf tedbirlerini hayata geçirdiklerini bildirdi. Meclis Başkanı Kurtulmuş, "Görevde olduğumuz 10 aylık süre içerisinde harcama bütçesinin üçte biri kadar tasarruf ettik ve bu tasarrufları daha da artırarak devam edeceğiz. Bir yanlış algıyı da özellikle düzeltmem gerekir, Türkiye'de siyaseti bulandırmak isteyenler ilk olarak Meclis'in ve milletvekillerinin itibarına kılçık atıyorlar. Buna da hassaten dikkat etmek lazım. Meclis'in itibarıyla bu şekilde oynanması doğru değil ve demokrasimiz için de zedeleyici bir tavırdır." ifadelerini kullandı. Özbekistan ve Kazakistan'daki görüşmelerde KKTC'nin tanınması konusunun gündeme gelip gelmediğine ilişkin soru üzerine Kurtulmuş, şunları kaydetti: "Uluslararası platformlarda gündeme getirdiğimiz konulardan birisi de Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin tanınmasının artırılmasıdır. Sayın Cumhurbaşkanı'mızın girişimleri ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ne Türk Devletleri Teşkilatında gözlemci statüsü verildi. Hem Kazakistan'da hem de Özbekistan'da muhataplarımıza özellikle Nahçıvan anlaşmasının ratifikasyonu (tasdiki) sağlanarak Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin üye olarak Türk Devletler Teşkilatına kabul edilmesini ısrarla ifade ettik. Hepsinden de olumlu bir yaklaşım gördük. Gözlemci üye statüsü bir adımdır, ümit ederiz ki KKTC önündeki engeller böyle yavaş yavaş ortadan kalkmaya başlar."

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.