Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Ucm

Herkes Duysun - Ucm haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Ucm haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

İsrail'in suç duyuruları nedeniyle askerine yurt dışı seyahatten kaçınmaları uyarısı yaptığı iddiası Haber

İsrail'in suç duyuruları nedeniyle askerine yurt dışı seyahatten kaçınmaları uyarısı yaptığı iddiası

Yedioth Ahronot gazetesinin haberine göre, İsrail ordusu, Gazze'de yürüttüğü saldırılara katılan askerlerine karşı farklı ülkelerde başlatılan yaklaşık 30 soruşturma tespit etti. Haberde, İsrail ordusu, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi, Slovenya ve Hollanda'da bulunan 8 askerine tutuklanacakları ya da sorgulanacakları endişesinden ötürü derhal geri dönmeleri talimatı verirken, toplamda 30 askerine yurt dışına seyahat uyarısı yaptığı kaydedildi. Ayrıca haberde, Gazze'de bulunmuş muharip askerler ve komutanlar başta olmak üzere, ülkeden ayrılmak için başvuru formu sunan her asker için bir "risk değerlendirmesi" yapmaya başladığı bildirildi. Söz konusu uygulamanın Başbakan Binyamin Netanyahu ve eski Savunma Bakanı Yoav Gallant hakkında Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin tutuklama emri çıkartması sonrası yürürlüğe konulduğu aktıralan haberde, ordunun üst düzey komutanların ve askerlerin yurt dışında tutuklanabileceği veya cezai işleme maruz kalabileceği değerlendirmesinde bulunduğu belirtildi. Öte yandan haberde, Avrupa ülkeleri başta olmak üzere pek çok ülkedeki Filistin destekçisi sivil toplum kuruluşlarının İsrail askerlerinin Gazze saldırılarından paylaştıkları sosyal medya içeriklerini haklarında suç duyurusunda bulunmak için yakından takip ettikleri öne sürüldü. Bu nedenle yurt dışına çıkan askerlere, Filistin destekçisi grupların yapacağı olası suç duyurularının muhatabı olmamaları için paylaşım yapmaktan kaçınmaları talimatı verildiği aktarıldı. Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM), 21 Kasım'da Netanyahu ve eski Savunma Bakanı Gallant hakkında Gazze'deki savaş suçları ve insanlığa karşı suçlar nedeniyle tutuklama kararı çıkarmıştı.

İngiltere, UCM'nin Netanyahu hakkındaki tutuklama emrini göz ardı etmenin yollarını arıyor Haber

İngiltere, UCM'nin Netanyahu hakkındaki tutuklama emrini göz ardı etmenin yollarını arıyor

Uluslararası hukuk uzmanı Bird-Leakey, UCM'nin Netanyahu ve eski Savunma Bakanı Yoav Gallant hakkında çıkardığı tutuklama emirleri ve İngiltere'nin bu kararı uygulama konusundaki yasal yükümlülüklerine ilişkin AA muhabirine değerlendirmelerde bulundu. Mahkemenin tutuklama emirlerinin "son derece önemli karar" olduğunun altını çizen Bird-Leakey, "Bu karar, bize uluslararası hukukun ve UCM'nin yapması gerekeni yaptığını gösterdi." ifadesini kullandı. Bird-Leakey, İngiltere'nin, UCM'nin tutuklama emri nedeniyle hayal kırıklığına uğradığı yorumunda bulunarak, mahkemenin kararının İngiltere'yi İsrail'in eylemleri hakkında net duruş sergilemeye zorladığını aktardı. "Bu, onları tepki vermeye zorlayıp, İsrail'in ne yaptığı konusunda nerede durduklarını açıkça ifade etmeye zorladı." diyen Bird-Leakey, İngiliz hükümetinin çoğunlukla "ABD ne yapıyorsa onun yanında olma" tutumunu benimsediğini ifade etti.   "İSRAİL LOBİSİ, HER SEKTÖRE VE SİYASİ PARTİYE YERLEŞMİŞ DURUMDA" Ülkedeki genel seçimlerden önce mevcut İşçi Partisi hükümetinin, önceki hükümetten farklı olarak uluslararası hukuka dayalı tutum sergileyeceği vaadinde bulunduğunu hatırlatan Bird-Leakey, ancak yeni hükümetin bu vaadini yerine getirmediğini ve mahkemenin tutuklama emrini halen tamamen desteklemediğini bildirdi. Bird-Leakey, İngiltere'nin UCM'nin tutuklama emri karşısında net tutum sergileyememesinin temelinde ise iki önemli faktör olduğu değerlendirmesinde bulundu. İlk olarak, İngiltere ile İsrail arasındaki tarihsel ilişkiye dikkati çeken Bird-Leakey, İkinci Dünya Savaşı sonrasında İngiltere'nin hissettiği suçluluk duygusunun, "İsrail'in o tarihten bu yana tam bir dokunulmazlıkla hareket etme iznine yol açtığını" söyledi. Bird-Leakey, İngiliz hükümetinin, İsrail'i eleştirememesinin ve bağımsız mahkemelerin Netanyahu hakkında verdiği tutuklama kararına rağmen tepkisiz kalmasının, bu suçluluk duygusunun sonucu olduğunu dile getirdi. Ayrıca, ülkedeki İsrail lobisinin çok güçlü ve etkin olduğuna işaret eden Bird-Leakey, "İsrail lobisi, her sektöre ve siyasi partiye yerleşmiş durumda ve burada politikacıların, İsrail'in hoşlanmadığı herhangi bir şeyi söylemesi çok zor çünkü bu durum finansal veya diplomatik sonuçlara yol açabilir. Bu da İngiliz hükümetinin ne söyleyeceğini ve neye destek vereceğini büyük ölçüde etkiliyor." diye konuştu. İngiltere'nin UCM'nin tutuklama emrine karşı kararsız tutumunun arkasındaki ikinci önemli faktörün ise İngiltere'nin kendisinin de karara karşı ne yapacağı konusunda net olmaması olduğunu bildiren Bird-Leakey, "İngiltere'de bu konuda güvensizlik duygusu var ve rüzgarın nasıl eseceğinden tam olarak emin değiller." diye konuştu. Lara Bird-Leakey, İngiltere'nin, ABD ve İsrail ile mi yoksa diğer ülkelerle mi daha yakın duracağı konusunda halen birtakım endişeler taşıdığına işaret etti. "İNGİLTERE'NİN UCM'NİN KARARINA YAKLAŞIMI, İSRAİL'İN SOYKIRIMINI ÖRTBAS EDEN BİR POLİTİKA" Uluslararası hukuk uzmanı Bird-Leakey, İngiltere'nin UCM'nin kararına yaklaşımını, İsrail'in Gazze'deki soykırımlarını ve savaş suçlarını örtbas eden bir politika olarak değerlendirdiğini belirterek, şunları söyledi: "İngiltere sadece suç ortağı değil, aynı zamanda Gazze'de gördüğümüz olaylarda aktif katılımcıdır. İngiltere, İsrail'i diplomatik, siyasi, ekonomik ve savunma alanlarında sadece 7 Ekim'den sonra değil, çok daha önce de destekledi ve Gazze'de şu anda ne olduğunu anlayan herkes, bunun yalnızca 1948'den beri İsrail'in tam bir dokunulmazlıkla hareket etmesine izin verildiği için gerçekleşebildiğini bilir." "İNGİLTERE ŞU ANDA PANİK HALİNDE" Lara Bird-Leakey, UCM'nin kararı sonrası, İngiliz mahkemelerinin, Netanyahu'nun İngiltere'ye seyahat etmesi durumunda "dokunulmazlık dahil" çeşitli konuları değerlendireceği iddialarına ilişkin de konuştu. Bird-Leakey, İngiliz hükümetinin, tutuklama kararına uymamak için böyle bir yöntem seçmesinin muhtemel olduğunu dile getirdi. Bird-Leakey, İngiliz hükümetinin bu politik söylemini, uluslararası hukukta diplomatik kişilerin dokunulmazlığı ilkesi ve ülke içinde izlenmesi gereken bazı iç hukuk süreçlerine dayandırdığını aktardı. İngiliz araştırmacı sözlerini şöyle sürdürdü: "İngiltere şu anda panik halinde çünkü birdenbire gerçekten bunu uygulamak zorunda kalabilecekleri gerçeğiyle karşı karşıya kaldı ve yargı süreciyle ilgili bu tür politik söylemin, süreci ertelemek için kullanmaya devam etmelerinin çok olası olduğu kanaatindeyim. Ancak, uluslararası bağlamda, İngiltere'nin tutuklama ve gözaltı işlemi yapıp yapamayacağını değerlendirme süreci, Roma Statüsü altındaki yükümlülüklerini ve UCM'ye karşı olan yükümlülüklerini geçersiz kılmaz. Bu yükümlülükler, iç hukuk yasalarından önce gelir. Bu tutuklama kararı onaylandığına göre ve İngiltere, Roma Statüsü'ne taraf ülke olduğu için bu onların birinci yükümlülüğüdür ve iç süreçle geri alınamaz. İngiltere bireyleri kendi yasalarına göre değerlendirmeye karar verebilirler, ancak bu, tutuklama ve gözaltı yükümlülüğünü göz ardı edebilecekleri anlamına gelmez." "DAVİD LAMMY VE KEİR STARMER'IN ARTIK SAKLANACAK YERİ KALMADI" Bird-Leakey, İngiliz hükümetinin, uluslararası mahkemelere karşı yükümlülüklerini yerine getirip getirmeyeceğini açıkça ortaya koyması gerektiğinin altını çizdi. Bu bağlamda, ikisi de avukat olan İngiltere Başbakanı Keir Starmer ve Dışişleri Bakanı David Lammy'nin uluslararası hukukla bağdaşmayan açıklamalarına da tepki gösteren Bird-Leakey, şöyle devam etti: "David Lammy ve Keir Starmer'ın artık saklanacak yeri kalmadı. İngiltere, artık uluslararası güç veya hukukun üstünlüğünü savunan güçlü bir ülke olarak kabul edilmiyor çünkü Keir Starmer ve David Lammy, sistematik olarak tüm yükümlülüklerini ve İngiltere'nin sahip olduğu tüm güvenilirliğini zayıflattı. Her ikisi de avukat ve bu ünvanlarını, büyük ve akıllıca bir şey söylemek istediklerinde, kendilerini yetkiliymiş gibi göstermek istediklerinde kullanıyorlar fakat hukuki bir çıkmazla karşılaştıklarında, dönüp kapıyı çarpıyorlar." "SİYASİLERİN HOŞLANMADIKLARI BİR SONUÇTAN KAÇINMA ÇABASI" Bird-Leakey, Lammy ve Starmer'ın, genel seçimlerden önceki muhalefet dönemlerinde, Muhafazakar Parti hükümetinin tutumunun karşısında durduklarını ancak iktidara geldiklerinde hukuk geçmişlerini, Dışişleri Bakanlığından ve kendi avukatlarından gelen hukuki analiz ve tavsiyeleri dikkate almadıklarını bildirdi. Uluslararası hukuk uzmanı Bird-Leakey, ülke siyasetindeki bu iki önemli ismin, uluslararası mahkemelerin kararı karşında sergilediği kararsız tutumu, "hoşlanmadıkları bir sonuçtan kaçınma çabası" olarak değerlendirdi.

UCM Başsavcısı Han: "Son 18 ayda, 20 yılda toplanandan daha fazla delil toplandı" Haber

UCM Başsavcısı Han: "Son 18 ayda, 20 yılda toplanandan daha fazla delil toplandı"

UCM'nin 23. Roma Statüsü Taraf Devletler Toplantısı'nda konuşan Han, Mahkemenin son dönemde yoğun bir çalışma temposunda olduğunu belirtti. Han, "UCM tarihinde savcılığına en fazla delil ve belge son 12 ayda geldi. Son 18 ayda, 20 yılda toplanandan daha fazla delil toplandı. Sivil toplum kuruluşları, mağdurlar ve kurbanlar, Roma Statüsü'nün 15. Maddesi kapsamında çok sayıda belge ve delil sundu." dedi. Mahkemenin son yıllarda çalışma kapasitesinin ve hızının arttığını vurgulayan Han, "Mahkemede hali hazırda bulunan 30 tutuklama emrinin 18'i son 3 yılda çıkarıldı." ifadelerini kullandı. Savcılık Ofisinin 2022'den bu yana çok ciddi şekilde kapasitesini arttırdığını anlatan Han, mağdurlara daha fazla yardım etmek ve acılarını azaltmak için çalıştıklarını vurguladı. "HUKUK, HERKESE EŞİT UYGULANMALI" Son dönemde UCM üyesi ülkelerden çok sayıda soruşturma talebi aldıklarına işaret eden Han, en son talebin geçen hafta Afganistan'daki kadınlara yönelik suçlar için geldiğini aktardı. Han, "Hukuk, herkese eşit uygulanmalı, dünyanın bir tarafındaki insanların sahip olduğu koruma diğer tarafındakilerden farklı değildir. Bir arada çalışırsak ve birlikte hareket edersek mahkemenin amacını ve Roma Statüsü'nde verilen görevleri daha iyi yerine getirebiliriz" ifadelerini kullandı. UCM'nin en yüksek denetim ve yasama organı olan Taraf Devletler Toplantısı'nda, mahkemenin işleyişi, bütçesi, idari konuları ve çalışma prensipleri ele alınıyor. Toplantının 5 Aralık Perşembe günü öğleden sonraki oturumunda, mahkemenin taraf devletlerle işbirliği konuları görüşülecek. 2-7 Aralık'ta Lahey'deki Dünya Forumu Kongre Merkezi'nde gerçekleştirilen toplantıya UCM'ye taraf ülkelerin temsilcileri katılıyor.

Rohingya aktivisti, UCM'nin tutuklama talebinin Myanmar'ı, General Min için açık hava hapishanesine çevireceğini söyledi Haber

Rohingya aktivisti, UCM'nin tutuklama talebinin Myanmar'ı, General Min için açık hava hapishanesine çevireceğini söyledi

Özgür Rohingya Koalisyonu kurucularından Lwin, UCM Başsavcısı Han'ın General Min hakkındaki tutuklama talebinin önemini ve muhtemel etkilerini AA muhabirine değerlendirdi. Lwin, UCM Başsavcısı Han'ın Arakanlı Müslümanlara yönelik zulüm ve sınır dışı etme suçları nedeniyle Myanmar askeri yönetim lideri General Min hakkındaki tutuklama talebinin yıllardır beklenen bir adım olduğunu belirtti. Roma Statüsü'ne taraf 120'den fazla ülkenin, tutuklama talebinin onaylanması halinde General Min'i tutuklama yükümlülüğü olacağını belirten Lwin, "Bu adım çok gecikti. UCM'nin soruşturma izni verdiği 14 Kasım 2019'dan bu yana 5 yıl geçti. Tutuklama talebinin sunulması bu kadar sürdü. Biz sabırla bekledik çünkü adaleti istiyoruz ve bunu hak ediyoruz. Adaleti sadece uluslararası toplum sağlayabilir." dedi. Lwin, UCM'nin yanı sıra Uluslararası Adalet Divanı (UAD) ve Arjantin Federal Mahkemesinde de davaların sürdüğünü kaydederek, "Bu, UCM'den gelen ilk talep. Umarım onaylanması uzun sürmez. Soykırım hala devam ediyor. Her ne kadar bu dava soykırımla ilgili olmasa da aynı fail hakkında tutuklama emri çıkarılacak." ifadelerini kullandı. "YENİ SALDIRILAR VAR" Myanmar ordusunun Arakanlı Müslümanların yaşadığı bölgeden çekildiğini aktaran Lwin, "Şu an bölge, Myanmar ordusuna karşı daha fazla özerklik için savaşan Budist isyancı grup Arakan Ordusu'nun kontrolünde. Myanmar ordusuna karşı savaşırken Arakanlı Müslümanlara karşı suç işliyorlar. İşledikleri suçlar Myanmar ordusunun işlediği suçlara benziyor." diye konuştu. Lwin, her ne kadar Myanmar UCM'ye taraf olmasa da işlediği suçların UCM üyesi Bangladeş'te de sürdüğünü anlatarak, "Suçları Myanmar topraklarında işliyorlar ancak insanları Roma Statüsü'ne taraf olan Bangladeş'e kaçmaya zorluyorlar. Bu yüzden UCM, Myanmar ordusu gibi Arakan Ordusu'nu da yargılayabilir." değerlendirmesinde bulundu.   "MYANMAR ONUN İÇİN AÇIK HAVA HAPİSHANESİ HALİNE GELECEK" Lwin, tutuklama kararının tüm Myanmar halkı için faydalı olacağını vurgulayarak, "Myanmar ordusu lideri sadece Arakanlı Müslümanlara karşı değil, 2021'den bu yana diğer etnik azınlıklara ve tüm halka karşı sürekli suç işliyor. Bu, askeri lider için büyük bir baskı olacak ve Myanmar onun için açık hava hapishanesi haline gelecek. Roma Statüsü'ne taraf 120'den fazla ülke var. Anladığım kadarıyla statüye taraf olmayan ülkeler de isterlerse onu tutuklayabilir. Herhangi bir yere seyahat etmek istediğinde dokunulmazlık için yalvarmak zorunda kalacak." ifadelerini kullandı. "ARAKANLI MÜSLÜMANLARA YÖNELİK SOYKIRIM NEREDEYSE 50 YILDIR DEVAM EDİYOR" General Min'in işlediği suçlara ilişkin de bilgi veren Lwin, "Arakanlı Müslümanlara yönelik soykırım neredeyse 50 yıldır devam ediyor. Resmi zulüm 1978'de başladı. İlk büyük şiddet olayları ve ilk büyük göç dalgası o zamandı. Ardından 1991-1992'de tekrar yaşandı. 2012'de devlet destekli şiddet yaşandı, 2016 ve 2017'de tekrar oldu. 2017'de 750 binden fazla kişi Bangladeş'e kaçmak zorunda kaldı." dedi. Min’in, Arakanlı Müslümanlara karşı onlarca yıldır işlenen suçların baş sorumlularından biri olduğunu dile getiren Lwin, "On binlerce kişi öldürüldü. Binlerce kadına tecavüz edildi. Küçük bebekler ateşe atıldı. General Min tüm bu suçlar işlendiğinde ordunun başkomutanıydı ve hala öyle. En sorumlu kişi o. Sadece ordu değil, polis ve Arakanlı olmayan siviller de suç işledi ama en sorumlu kişi orduya emir veren Min." diye konuştu.   "KİMSE MİN'İ İSTEMİYOR" General Min'in gelecek yıl seçim düzenlemeyi planladığını belirten Lwin, "Çok hırslı biri. Gelecek yıl Kasım'da seçimler olacak ve devlet başkanı olmak istiyor. 2021'in başında bu yüzden yönetime el koydu. Ancak UCM tarafından aranan biri olarak devlet başkanı olamayacak. Belki (Rusya Devlet Başkanı Vladimir) Putin örneğini takip edecek ama yine de bu tutuklama talebi onun üzerinde büyük baskı oluşturacak." ifadesini kullandı. Lwin, General Min'in bu durumu seçim kampanyasında kullanma ihtimaline ilişkin, "Myanmar halkı ondan büyük ölçüde nefret ediyor. Sadece bir avuç insan orduyu destekliyor. 2021'den bu yana tüm halka karşı suç işliyor. Herkes bu tutuklama talebiyle çok mutlu ve bir değişiklik bekliyor. Oy için kampanya yapamaz çünkü ülkede kimse Min'i istemiyor." değerlendirmesini yaptı.   UCM'DEKİ MYANMAR SORUŞTURMASI UCM'nin Myanmar/Bangladeş soruşturması, Mahkemenin Ön Dava Dairesinin 14 Kasım 2019'da Başsavcı'ya verdiği yetkiyle başladı. Savcılık, etnik köken ve/veya din temelli zulüm ve sınır dışı etme eylemlerinin insanlığa karşı suç kapsamında değerlendirilebileceği sonucuna vardı. Myanmar, UCM'nin Roma Statüsü'ne taraf olmamasına karşın Bangladeş'in 2010'da statüyü onaylaması nedeniyle Mahkeme, özellikle sınır dışı etme ve zulüm suçlarının bir kısmının taraf devlet olan Bangladeş topraklarında işlenmesi sebebiyle yargı yetkisini kullanabileceğine hükmetti. UCM Başsavcısı Kerim Han, dün, Myanmar askeri yönetim lideri General Min Aung Hlaing hakkında, Arakanlı Müslümanlara (Rohingya) karşı işlediği suçlar nedeniyle tutuklama emri çıkarılmasını talep etti.   ARAKANLI MÜSLÜMANLARA ETNİK TEMİZLİK Myanmar'ın Arakan eyaletinde 2012'de Budistler ile Müslümanlar arasında çatışmalar çıkmış; olaylarda çoğu Müslüman binlerce kişi katledilmiş, yüzlerce ev ve iş yeri ateşe verilmişti. Arakan'daki sınır karakollarına 25 Ağustos 2017'de düzenlenen eş zamanlı saldırıları gerekçe gösteren Myanmar ordusu ve Budist milliyetçilerin uyguladıkları kitlesel şiddetten kaçan 1 milyondan fazla kişi, komşu ülke Bangladeş'e sığınmıştı. Bangladeş, Ağustos 2017'de Myanmar'da gerçekleştirilen askeri baskının ardından Arakan'dan kaçan 1 milyona yakın Arakanlı Müslüman'a ev sahipliği yapıyor. Myanmar askeri yönetim lideri Min, sağlık sorunları nedeniyle izinli olan Başkan Vekili Myint Swe'den Temmuz 2024'te görevi geçici olarak devralmıştı.

Fransa'dan UCM'nin Netanyahu'yu tutuklama emriyle ilgili çelişkili açıklamalar Haber

Fransa'dan UCM'nin Netanyahu'yu tutuklama emriyle ilgili çelişkili açıklamalar

Fransa'dan UCM'nin Netanyahu'yu tutuklama emrine ilişkin son 6 gündür çelişkili açıklamalar yapılıyor. Başbakanı Michel Barnier, dün Meclis Genel Kurulunda, "Fransa, her zamanki gibi bu alanda da diğer alanlarda yaptığı gibi uluslararası hukuk kapsamında kendisine düşen yükümlülükleri uygulayacak." diye konuştu. Bugün ise Fransa Dışişleri Bakanı Jean-Noel Barrot'nun televizyondaki ifadeleri ve ardından Bakanlıktan yapılan yazılı açıklama, Barnier'nin konuşmasıyla çelişti. Barrot, konuk olduğu Fransız kamu yayıncısı France Info'da, ülkesinin, UCM'nin bağımsız şekilde çalışmasına son derece bağlı olduğunu belirterek şu ifadeleri kullandı: "Fransa, her zaman olduğu gibi uluslararası hukuku uygulayacak. Bu, Roma Statüsü'ne katılımından doğan, Uluslararası Ceza Mahkemesi ile işbirliği yapmak gibi yükümlülüklerine dayanıyor. Bu statü, bazı liderlerin dokunulmazlığıyla ilgili meseleleri de öngörüyor ve düzenliyor. Her ne olursa olsun, son kararı verme yetkisi yargı makamına ait olacak." Ardından Dışişleri Bakanlığından yapılan yazılı açıklamada, Fransa'nın uluslararası yükümlülüklerini yerine getireceği yinelense de Fransa'nın UCM'nin tutuklama emriyle ilgili hangi adımı atacağı konusunda net bir bilgi verilmedi. Açıklamada, Roma Statüsü'nün, Uluslararası Ceza Mahkemesiyle tam bir işbirliği gerektirdiği ve aynı zamanda UCM'ye taraf olmayan devletlerin dokunulmazlığına ilişkin uluslararası hukuktan doğan yükümlülüklerle uyumsuz hareket edilemeyeceğini öngördüğü belirtilerek şu değerlendirme yapıldı: "Bu tarz dokunulmazlıklar, Başbakan Netanyahu ve ilgili başka bakanlar için geçerli ve UCM (bu kişilerin) tutuklanmalarını ve teslim edilmelerini talep ederse dikkate alınmalı." Fransa ve İsrail'in, "hukuk devleti ve bağımsız, profesyonel bir adalet sistemine saygı göstermeye bağlı demokrasiler" olduğu ileri sürülen açıklamada, bu iki ülkeyi birbirine bağlayan tarihi dostluk çerçevesinde, Orta Doğu'da herkes için barış ve güvenliğe ulaşmak için Paris hükümetinin, Netanyahu ve İsrail makamlarıyla yakın işbirliği içinde çalışmaya devam etmeyi planladığı ifade edildi. Fransa'nın mahkemenin tutuklama emriyle ilgili söylem değişikliği, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ve Netanyahu'nun UCM kararına ilişkin geçen hafta yaptığı telefon görüşmesinin içeriğinin ulusal basına yansımasının ardından geldi. RMC radyosunun edindiği bilgilere göre, Netanyahu, telefonda öfkesini dile getirirken Fransa'dan UCM kararını uygulamamasını istedi. Bu konuda Macron'dan resmi bir açıklama gelmese de Fransa Cumhurbaşkanı'nın görüşmede Netanyahu'ya, ülkesinin uluslararası hukuku uygulayacağını belirtti ve hakimin, devlet başkanlarına dokunulmazlık tanıyabileceğini ifade etti. "FRANSA, KENDİSİNİ UTANÇLA KAPLIYOR" Fransa'nın, taraf olduğu UCM'nin İsrailli siyasetçileri tutuklama emrinin ardından yaptığı çelişkileri açıklamalar muhalefet tarafından eleştirildi. Muhalefetten aşırı solcu Boyun Eğmeyen Fransa (LFI) Partili milletvekili Thomas Portes, Dışişleri Bakanlığının son açıklamasıyla ilgili X hesabından, "Fransa, kendisini utançla kaplıyor. Soykırım işleyen bir savaş suçlusu için herhangi bir dokunulmazlık yok." değerlendirmesini yaptı. Öte yandan, Fransa UCM'nin Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin hakkındaki tutuklama emrine tam destek vermişti. Dışişleri Bakanlığından 17 Mart 2023'te UCM'nin Putin'in tutuklama emriyle ilgili yapılan açıklamada, "Rusya'nın Ukrayna'da işlediği suçların herhangi bir sorumlusu, ünvanı ne olursa olsun, adaletten kaçmamalı." ifadelerine yer verilmişti.

UCM Başsavcısı Khan'dan Myanmar askeri yönetim lideri hakkında tutuklama talebi Haber

UCM Başsavcısı Khan'dan Myanmar askeri yönetim lideri hakkında tutuklama talebi

UCM Başsavcısı Karim Khan, Myanmar'daki askeri yönetimin lideri General Min hakkında tutuklama emri çıkarılması için mahkemeye başvuruda bulunduğunu açıkladı. Han yaptığı konuşmada, “14 Kasım 2019'dan bu yana Myanmar'ın Arakan eyaletinde 2016 ve 2017 yıllarında yaşanan şiddet dalgaları ve ardından Arakanlı Müslümanların Myanmar'dan Bangladeş'e göçü sırasında işlendiği iddia edilen suçları araştırıyoruz. Ofisim, kapsamlı, bağımsız ve tarafsız bir soruşturmanın ardından Myanmar askeri yönetim lideri General Min Aung Hlaing'in Myanmar'da Arakanlı Müslümanlara yönelik insanlığa karşı suçlardan sınır dışı etme ve zulüm suçlarından cezai sorumluluğu olduğuna dair makul gerekçeler bulunduğu sonucuna varmıştır. Ofisim, bu suçların 25 Ağustos 2017-31 Aralık 2017 tarihleri arasında Myanmar Silahlı Kuvvetleri Tatmadaw tarafından ulusal polis, sınır muhafız polisi ve Arakanlı olmayan siviller tarafından işlendiğini belirtmektedir. Bu, üst düzey bir Myanmar hükümet yetkilisine karşı yapılan ilk tutuklama talebidir. Devamı gelecek” ifadelerini kullandı. Tutuklama talebinin birçok kaynaktan gelen farklı delillere dayandığını belirten Başsavcı Han, “Bunlar arasında çok sayıda tanık ifadesi, belgeler, bilimsel kanıtlar, fotoğraf ve video materyalleri yer almaktadır" şeklinde konuştu. Khan, özellikle Arakanlı Müslümanların iş birliğinin, güveni ve kararlılığının, Bangladeş hükümetinin desteğinin ve Birleşmiş Milletler Myanmar Bağımsız Soruşturma Mekanizması'nın iş birliğinin soruşturmanın ilerlemesinde önemli rol oynadığını vurguladı. Khan, “Arakanlı Müslümanların 1 milyondan fazlası Myanmar'daki şiddetten kaçmak zorunda kaldı. Son 3 yıldır Cox's Bazar'daki Kutupalong Mülteci Kampına yaptığım ziyaretlerde, dün de dahil olmak üzere, hesap verebilirliğin gerekliliği konusunda net ve kararlı bir şekilde konuşan Arakanlı Müslüman kadınlarla tanıştım. Adalet arayışında kendi rollerini oynamak isteyen genç aktivistlerle oturdum. Yaşlılar ve hastalar da dahil olmak üzere her yaştan erkekle konuştum, görülmeyi ve başlarına gelenler için hesap sorma konusunda birleşmişlerdi. Bizim çalışmamız, Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin çalışması, onların dayanıklılığını ve hukukun gücüne olan umutlarını haklı çıkarmayı amaçlıyor. Şimdi Uluslararası Ceza Mahkemesi hakimlerinin bu başvurunun tutuklama emrinin çıkarılması için gerekli şartları karşılayıp karşılamadığına karar vermesi gerekiyor” ifadelerini kullandı. ARAKANLI MÜSLÜMANLARA YÖNELİK ETNİK TEMİZLİK Myanmar'ın Arakan eyaletinde 25 Ağustos 2017'de karakollara düzenlenen saldırıları gerekçe gösteren ordunun köylere yönelik başlattığı operasyon ve fanatik Budistlerin saldırıları nedeniyle binlerce Müslüman hayatını kaybetmişti. Etnik temizliğe dönüşen saldırılarda 300'e yakın köy, ordu ve fanatik Budistler tarafından yok edilmişti. 1 milyondan fazla Arakanlı Müslüman dağlık bölgeler, nehir ya da deniz üzerinden Bangladeş'e kaçmıştı. Arakanlı Müslümanlar ayrıca tecavüz ve işkenceye maruz kalmıştı.

Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
logo
Herkes Duysun En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.