Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Unrwa

Herkes Duysun - Unrwa haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Unrwa haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

BM, Gazze'deki Soykırım Karşısında Etkisiz Kaldı Haber

BM, Gazze'deki Soykırım Karşısında Etkisiz Kaldı

AA'nın, İsrail'in Gazze'de soykırım suçu işlemeye devam etmesi karşısında BM'nin bunu durduracak kararlar alamaması ve etkin adımlar atamamasını konu edinen dosya haberinin ilk bölümünde, İsrail'in BM kuruluşları ve yetkililerini defalarca yıpratmaya çalışarak etkisizleştirmesi ele alındı. İsrail, Gazze'deki saldırılarında çoğunluğu kadın ve çocuk 43 binden fazla sivili öldürmesinin yanı sıra bölgede görev yapan BM çalışanlarını da hem sözlü hem de fiziki olarak hedef aldı. İsrail saldırılarında yüzlerce Yakın Doğu'daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı (UNRWA) personeli yaşamını yitirirken Ajansın binaları, eğitim merkezleri ve kampları da İsrail tarafından vuruldu. UNRWA'nın "Hamas'ın uzantısı haline geldiği" ve "İsrail aleyhinde çalışan bir kuruluş" olduğu yönünde iddialarda bulunan İsrailli yetkililer, birçok UNRWA misyonunu da engelledi. İsrail yetkilileri, BM Genel Sekreteri Antonios Guterres'e de defalarca tepki göstererek onun liderliğindeki BM'nin "İsrail ve Yahudi karşıtı bir yapı haline dönüştüğünü" savundu. Guterres'in ateşkes çağrılarını "Hamas'a destek" olarak yorumlayan İsrail yönetimi, Orta Doğu'da gerilimin acilen düşürülmesi çağrıları yapan Guterres'i "istenmeyen kişi" ilan ederek ülkeye girişini yasakladığını duyurdu. İsrail, BM raportörlerini de sık sık hedef gösterdi. BM Filistin Özel Raportörü Francesca Albanese, Gazze'ye ilişkin "Bir Soykırımın Anotomisi" başlıklı raporunda, İsrail'in Gazze'de Filistinlilere karşı "soykırım" yaptığını gösteren eşiği aştığına inanmak için haklı gerekçeler olduğunu bildirmesinin ardından tehditler aldığını açıkladı. Tel Aviv yönetimi, Albanese'ye İsrail'e giriş yasağı getirirken BM Filistin İnsani İşler Koordinatörü Lynn Hastings'in vizesini iptal etti. İsrail Meclisi (Knesset), UNRWA'nın faaliyetlerine son verilmesini öngören yasa tasarısını da kabul etti. "UNRWA'YA YÖNELTİLEN BU ELEŞTİRİ TAMAMEN YERSİZ" UNRWA Kıdemli İletişim Yöneticisi Jonathan Fowler ve BM İnsani İşler Koordinasyon Ofisi (OCHA) Sözcüsü Jens Laerke, İsrail'in 7 Ekim 2023'ten bu yana BM kurumları ve çalışanlarını defalarca sözlü veya fiziki olarak hedef almasına ilişkin AA muhabirine değerlendirmede bulundu. Saldırıya uğramalarının faaliyetlerini gerçekleştirme yetenekleri üzerinde çok büyük etkisi olduğunu kaydeden Fowler, çalışanların hepsinin bundan etkilendiğini, bunun psikolojik yansımalarının çok belirgin olduğunu söyledi. Fowler, "Savaş öncesi Gazze'de 13 bin personelimiz vardı ve bunların çoğu eğitim sektöründe çalışıyordu. Savaşın başlamasıyla açıkçası eğitim faaliyetlerimizi durdurmak zorunda olduğumuzu biliyorduk, bu da okullarımızın acil durum barınaklarına dönüştürülmesi anlamına geliyordu. Yaklaşık 200 binamız savaştan etkilendi veya vuruldu, binalarımıza sığınan 560'tan fazla kişi öldürüldü. Gazze'deki 13 bin personelimizin yaklaşık 5 bini hala faaliyet gösteriyor. Maalesef savaşın başlangıcından bu yana Gazze Şeridi'nde 230'dan fazla personelimiz öldürüldü. Çoğu aileleriyle birlikte öldü. Onlar Filistinliydi, birçoğu görev başında öldürüldü. Bu tam bir trajedi. (Gazze'deki) Bu personel ölüm sayısının, BM tarihindeki en yüksek ölüm sayısı olduğunu gerçekten vurgulamak istiyorum. Kesinlikle benzeri görülmemiş bir durum ve bu kendi başına son derece şok edici." dedi. Meslektaşlarının hayatını kaybetmesinin, sahada operasyonlarını da etkilediğini vurgulayan Fowler, İsrailli yetkililerin, hayatlarını riske atarak çalışan UNRWA çalışanlarının Gazze Şeridi'ne yardım malzemesi getirmesine, onları dağıtmasına ve bu bölgede dolaşmasına izin vermediğini kaydetti. Fowler, İsrailli yetkililerin UNRWA'nın İsrail aleyhinde çalışan bir kuruluş olduğu yönündeki açıklamalarına da işaret ederek "Bize yöneltilen bu eleştiri tamamen yersiz. Tamamen yanlış ve bunun için hiçbir dayanak yok. BM Genel Kurulu tarafından verilmiş bir yetkimiz var. Bu yetki 1949'da Filistinli mülteciler için yardım çalışmaları yapmak üzere belirlendi. 75 yıl sonra hala orada olmamızın sebebi sorunun özgür, adil ve kalıcı bir şekilde çözülmemesidir. İsrail'in çıkarlarına aykırı bir şekilde çalıştığımız yönündeki algı tamamen yanlış." diye konuştu. UNRWA'nın herhangi bir ulusun lehine veya aleyhine çalışmadığının, insani yardım ve kalkınma kuruluşu olarak var olduğunun altını çizen Fowler, bu faaliyetleri göstermemeleri halinde, bütün bu sorumlulukların hepsinin işgal altındaki Filistin topraklarında işgalci güç olarak İsrail'in yükümlülüğünde olacağını da vurguladı. Fowler, İsrail Meclisi'nin (Knesset), UNRWA'nın faaliyetlerine son verilmesini öngören yasa tasarısının kabul etmesine ilişkin de değerlendirmelerde bulunarak "Elbette, bunun Gazze Şeridi'ndeki uluslararası yardım operasyonunun sonunu getireceğinden çok endişeliyiz. Biz bu yardım operasyonunun omurgasıyız ve bunu sadece biz söylemiyoruz. UNRWA olmadan başka hiçbir BM kuruluşu faaliyet gösteremez. UNRWA'ya alternatif yok. (UNRWA'nın faaliyetlerinin durdurulması) Bunun olmasına izin verilemez, verilmemeli. Savaş son bulmalı. Bu yasanın iptal edilmesi gerekiyor. Ancak elbette önümüzdeki aylarda neler olabileceğinden korkuyoruz." ifadelerini kullandı. "GAZZE'DEKİ BM, UNRWA VE SİVİL TOPLUM KURULUŞLARINDAN YARDIM GÖREVLİLERİNE SALDIRILAR BİR REZALET" OCHA Sözcüsü Laerke ise 7 Ekim 2023'ten bu yana, başta UNRWA personeli olmak üzere insani yardım görevlilerinin Gazze'de, hiçbir yerde görülmemiş ölçekte acımazsız saldırılara maruz kaldığını bildirdi. Bu saldırılarda en az 239 UNRWA çalışanının öldürüldüğünü kaydeden Laerke, bazılarının da gözaltına alındığını veya işkence gördüğünü anlattı. Laerke, UNRWA tesislerinin 3'te 2'sinden fazlasının hasar gördüğünü veya yok edildiğini, bazı tesislerin de askeri amaçlarla kullanıldığının altını çizdi. "Bu tür eylemler, devlet ve devlet dışı aktör olsun tüm tarafların insani yardım görevlilerini koruması gerektiğini vurgulayan uluslararası insancıl hukukun ciddi ihlallerini oluşturuyor." ifadesini kullanan Laerke, insani yardım çalışanlarına yönelik saldırıların kabul edilemeyeceğini ve onları korumak için her türlü çaba gösterilmesi gerektiğinin altını çizdi. Laerke, şöyle devam etti: "Gazze'deki BM, UNRWA ve sivil toplum kuruluşlarından yardım görevlileri, tarafsızlık ve bağımsızlık ilkelerine göre hareket ederek sivillerin acısını hafifletmek için orada. Onlara yönelik devam eden saldırılar bir rezalet ve uluslararası toplum, bunu derhal ele almalı. Bu şiddeti sona erdirmek için harekete geçmeli ve hesap verebilirliği sağlamalıdır." Medyada ve çevrim içi mecralarda yardım görevlilerine yönelik rahatsız edici sözlü saldırılara da tanık olduklarını vurgulayan Laerke, bu tür düşmanlıkların kabul edilemeyeceğini ve nefret ortamını beslediğini kaydetti. Laerke, "Savaşı sona erdirmek ve Gazze'deki 2 milyon kişinin ve hala rehine olarak tutulanların acılarını gidermek için tam tersine ihtiyaç duyulmaktadır." dedi.

Eski UNRWA yöneticisi Hollandalı Takkenberg'e göre, İsrail Filistin tarihini silmeye çalışıyor Haber

Eski UNRWA yöneticisi Hollandalı Takkenberg'e göre, İsrail Filistin tarihini silmeye çalışıyor

UNRWA'da 31 yıl boyunca çeşitli üst düzey görevlerde bulunan ve bu sürenin 10 yılını Gazze'de geçiren Takkenberg, İsrail'in UNRWA'ya yönelik geçmişten bugüne süren saldırılarını, kendi dönemindeki kısıtlamaları ve son dönemde artan baskıları AA muhabirine değerlendirdi. BM Filistin Özel Raportörü Francesca Albanese ile birlikte "Uluslararası Hukukta Filistinli Mülteciler" kitabını yazan Takkenberg, İsrail'in UNRWA'yı hedef almasının, Filistin halkının fiziksel varlığını, kurumlarını, eğitim sistemini ve tarihini sistemli bir şekilde yok etme planının parçası olduğunu kaydetti. İSRAİL'İN UNRWA İLE SORUNLU İLİŞKİSİ Takkenberg, İsrail'in UNRWA ile ilişkisinin 1967'den bu yana problemli olduğunu belirterek, "İsrail işgalci güç olarak hizmetleri kendisinin sağlamak zorunda kalacağını bildiği için UNRWA'nın Filistinlilere hizmet vermeye devam etmesini istedi. Ancak İsrail'in BM ile nefret-sevgi ilişkisi UNRWA'ya da yansıdı." dedi. İsrail'in UNRWA çalışanlarına yönelik suçlamalarının yeni olmadığını vurgulayan Takkenberg, "İlk kriz, UNRWA okullarında kullanılan Mısır ve Ürdün’ün ders kitaplarında antisemitik unsurlar bulunduğu iddiasıyla başladı. İsrail, bu ders kitaplarını sansürlemeye ve (BM Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü) UNESCO'yu da bu sürece dahil ederek UNRWA'ya saldırmaya başladı." ifadelerini kullandı. Ajansta çalıştığı yıllarda da İsrail'in, Gazze ve Batı Şeria'daki UNRWA personelinin terör eylemlerine karıştığını iddia ettiğini anlatan Takkenberg, "UNRWA her seferinde 'Bize kanıt gösterin, derhal harekete geçelim' dedi, ancak İsrail iddiaları medyaya servis etti fakat hiçbir zaman somut delil sunmadı. Bu durum son saldırılarda da devam etti. UNRWA, kurum itibarını korumak adına tedbirli davranıp bazı personelin görevine son verse de İsrail'in öne sürdüğü ciddi suçlamaların hiçbiri kanıtlanmadı." diye konuştu. Takkenberg, mevcut İsrail hükümetindeki aşırı sağcı partilerin ve siyasetçilerin UNRWA'ya yönelik saldırıları yönlendirdiğine işaret ederek, "(İsrail Başbakanı Binyamin) Netanyahu koalisyonunu korumak zorunda olduğu için bu kesimlere hayır diyemiyor." değerlendirmesinde bulundu. İsrail'in UNRWA'ya yönelik saldırılarının yeni hükümetin göreve gelmesi ve 7 Ekim'den sonra tırmandığına dikkati çeken Takkenberg, "Özellikle Uluslararası Adalet Divanının (UAD) soykırım davasında ilk ara kararını açıkladığı gün İsrail, bazı UNRWA çalışanlarının 7 Ekim saldırılarına karıştığı iddiasını ortaya attı." dedi. FİLİSTİN HALKINI VE TARİHİNİ SİLME AMACI Takkenberg, İsrail'deki aşırı sağcı politikacıların UNRWA'yı "uluslararası toplumun Filistin davasına devam eden sorumluluğunun bir tezahürü" olarak gördüğünü vurgulayarak, şöyle devam etti: "Gazze'deki soykırımda açıkça gördüğümüz gibi, Filistin halkını hem fiziksel olarak hem de tarihleri, arşivleri, kurumları, eğitim sistemleri ve üniversiteleri açısından silme sürecindeler. UNRWA'ya yönelik saldırıları, İsrail'in 75 yıldır Filistinlileri tarihi Filistin'den silme çabasından ayrı düşünemeyiz." Bölgede 30 bin çalışanı bulunan UNRWA'nın önemine değinen Takkenberg, "UNRWA, eğitim, sağlık hizmetleri, sosyal hizmetler, mikrofinans ve barınma desteği sağlayan büyük bir kamu hizmeti sağlayıcısı. Çatışma dönemlerinde okullar acil barınaklara, sağlık merkezleri acil servislere dönüşüyor. UNRWA şu anda soykırımdan kurtulanların hayatta kalmasına yardım etmeye çalışan insani yardım sisteminin belkemiği." ifadelerini kullandı. Takkenberg, özellikle Avrupa Birliği üyesi ülkelerin UNRWA'yı desteklediğini belirterek, "Avrupa, UNRWA'nın çökmesi durumunda 2015'teki gibi yeni bir mülteci kriziyle karşılaşılabileceğinden endişe ediyor. Halihazırda Mısır, Lübnan ve Suriye'de yüz binlerce Filistinli var." diye konuştu. UNRWA FİLİSTİNLİLERİN GERİ DÖNÜŞ HAKKININ SEMBOLÜ Takkenberg, UNRWA'nın Filistin halkı için sembolik önemine dikkati çekerek, "UNRWA'nın kuruluşundan 12 ay önce, BM Genel Kurulu Filistinli mülteci sorununa öncelikle geri dönüş yoluyla çözüm bulunması gerektiğine karar vermiş ve ünlü 194 sayılı kararı kabul etmişti. Bu kararla mültecilerin kendi evlerine dönme isteklerine izin verilmesi öngörülüyordu. Böylece uluslararası toplum ve Genel Kurul, Filistin'deki etnik temizliğin ve mültecilerin zorla çıkarılmasının yasa dışılığından kaynaklanan geri dönüş hakkını teyit etmiş oldu." ifadelerini kullandı. Eski UNRWA yöneticisi, "UNRWA aynı zamanda Filistinli mülteciler için, merkezinde geri dönüş hakkının bulunduğu yerine getirilmemiş hakların, kendi kaderini tayin hakkının, tazminat ve onarım haklarının da bir sembolüdür. Bu anlamda UNRWA, hem Filistinli mülteci toplumu hem de genel olarak Filistin halkı için çok büyük önem taşıyor." değerlendirmesinde bulundu. UNRWA'nın Filistinlilerin geri dönüş hakkının sembolü olması ve bu alandaki rolü sebebiyle İsrail tarafından hedef alındığını anlatan Takkenberg, şöyle devam etti: "UNRWA, mültecilere yardım ve destek sağlamak için kuruldu, ancak bu asıl tercih edilen çözüm olan geri dönüş hakkından vazgeçildiği anlamına gelmiyordu. Bu nedenle UNRWA, Filistin mülteci meselesi ve daha geniş Filistin sorunu konusunda uluslararası toplumun devam eden sorumluluğunun somut bir göstergesidir." UNRWA'NIN ENGELLENMESİ ULUSLARARASI HUKUKA AYKIRI" İsrail'in UNRWA'nın faaliyetlerini imkansız hale getirerek Soykırım Sözleşmesi'ni ve UAD'nin ara kararlarını ihlal ettiğini vurgulayan Takkenberg, "İsrail aynı zamanda işgali yasa dışı ilan eden ve İsrail'e Batı Şeria, Doğu Kudüs ve Gazze Şeridi'nin tamamından çekilmesini söyleyen UAD tavsiye kararını da ihlal ediyor." diye konuştu. UNRWA'nın İsrail'in saldırıları karşısında kurumun yetkilerinin, çalışanlarının ve operasyonlarının korunması için BM Genel Kurulu ve Güvenlik Konseyinden talepte bulunduğunu aktaran Takkenberg, İsrail'in sadece UNRWA'yı değil, tüm BM kurumlarını hedef aldığının altını çizdi. Takkenberg, "BM Genel Kurulu bu hafta acil oturumla son gelişmeleri değerlendirdi. Bu saldırılar, İsrail'in BM'nin diğer insani yardım kuruluşlarına, 'istenmeyen kişi' ilan edilen BM Genel Sekreteri'ne ve Netanyahu'nun son konuşmalarında hedef aldığı Genel Kurul'a yönelik saldırılarının üzerine geldi. Bu nedenle BM'ye harekete geçmesi için baskı giderek artıyor." ifadelerini kullandı. İSRAİL'İN BM ÜYELİĞİNİ ASKIYA ALMA GİRİŞİMİ Takkenberg, BM'de İsrail'e karşı atılabilecek adımları değerlendirerek, "Malezya yakın zamanda İsrail'in BM üyeliğini askıya almak için bir süreç başlattı. Ancak üyeliğin askıya alınması Güvenlik Konseyi'nin desteğini gerektiriyor ve ABD'nin veto hakkı nedeniyle bunun gerçekleşmesi pek olası değil." dedi. Alternatif yol olarak apartheid döneminde Güney Afrika'ya uygulanan yöntemin İsrail'e karşı da uygulanabileceğini anlatan Takkenberg, "Bu da İsrail'in Genel Kurul'daki temsilcilerinin yetki belgelerinin geri çekilmesi anlamına geliyor ki İsrail için en önemli BM organı Genel Kurul. Malezya ve diğer üye ülkelerin şu anda aktif olarak değerlendirdiği seçenek bu." diye konuştu. Eski UNRWA yöneticisi, BM'nin İsrail'e karşı olası yaptırımların sonuçlarına ilişkin ise "Bu kararın çok ciddi sonuçları olabilir. (ABD'nin 47. Başkanı seçilen Donald) Trump, geçmişte UNRWA'ya ABD fonlarını kesmiş ve şu anda ABD'den fon gelmiyor. Trump, tüm BM bütçesinden Amerikan fonlarını çekme tehdidinde bile bulunabilir ki bunun çok daha ağır sonuçları olur. BM'nin ne yapacağını görmek için en üst düzeyde siyasi bir mücadele yaşanacak." değerlendirmesinde bulundu.

İsrail, 1 aydan uzun süredir BM yetkililerinin Gazze'nin kuzeyine erişimini engelliyor Haber

İsrail, 1 aydan uzun süredir BM yetkililerinin Gazze'nin kuzeyine erişimini engelliyor

Wateridge, BM Cenevre Ofisi'nin haftalık basın toplantısına çevrim içi katılarak değerlendirmelerde bulundu. İsrail'in yoğun saldırıları altındaki Gazze Şeridi'nde durumun felaket düzeyinde olduğunu bildiren Wateridge, sadece ekim ayında okuldan barınağa dönüştürülen alanlara en az 64 saldırının düzenlendiğini ve bu sebeple yüzlerce Gazzelinin öldüğünü söyledi. Wateridge, kış aylarının gelmesi nedeniyle derin endişe duyduklarını ve yerinden edilmiş kişilerin kaldığı barınakların tamamen yetersiz olduğunu belirtti. İnsanların sokakta yaşadığını ve kaldırımlarda uyuduğunu kaydeden Wateridge, "Gazze Şeridi'ne yağmur yağdığında aşırı endişeleniyoruz. Sel bölgelerinde yaşayan, yerde yatan, gidecek bir barınağı olmayan 500 bin kişiye ne olacak? Gazze Şeridi'ne giriş yapan yardımlar aylardır en düşük seviyede. Ekim ayında ortalama olarak günde 37 yardım tırı girdi. Bu yardımların 2,2 milyon kişi için olduğunu söyleyebilirim." diye konuştu. Louise Wateridge, BM Entegre Gıda Güvenliği Aşama Sınıflandırmasının (IPC) geçen hafta yayımladığı ve İsrail'in kuşatması altındaki Gazze'nin kuzeyinde kıtlık yaşanma ihtimalinin yakın olduğuna ilişkin raporu da hatırlattı. Geçen ay Gazze Şeridi'nde 1,7 milyon kişinin gerekli gıdaya ulaşamadığını söyleyen Wateridge, "Akut yetersiz beslenme, (7 Ekim 2023'ten) savaş öncesinden 10 kat daha fazla." dedi. "BM'NİN BU BÖLGEYE ERİŞİM İÇİN YAPTIĞI HER TALEP REDDEDİLDİ" AA muhabirinin, "UNRWA'nın dün sosyal medya hesabından paylaştığı gibi Gazze'nin kuzeyindeki insanlar artık temel ihtiyaçlar için acil yardım çağrısında bulunuyor. Gazze'ye çok az sayıda yardım kamyonu girdiğini söylediniz. Bu kamyonlar şu anda Gazze'nin kuzeyine girebiliyor mu? Elinizdeki son rakamları bizimle paylaşır mısınız?" sorularını yanıtlayan Wateridge, geçen ay kuşatma altındaki Gazze'nin kuzeyine gıda girişine izin verilmediğini bildirdi. Wateridge, şöyle devam etti: "BM'nin bu bölgeye erişim için yaptığı her talep reddedildi. Geçen aydan bu yana girişimler oldu. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) tarafından sınırlı tıbbi tahliyeler yapıldı. Bu hafta da Gazze'nin kuzeyine 2 görevim vardı ancak bu görevler (İsrail tarafından) reddedildi. Yani kuşatma altındaki Gazze'nin kuzeyine erişim neredeyse imkansız hale geliyor ve zaten imkansızdı. UNRWA'dan hiç kimse 1 aydan uzun süredir kuşatma altındaki Gazze'nin kuzeye erişemedi."

İsrail, Gazze'de 7 Ekim'den bu yana 12 bin öğrenciyi öldürdü, 567 okulu bombaladı Haber

İsrail, Gazze'de 7 Ekim'den bu yana 12 bin öğrenciyi öldürdü, 567 okulu bombaladı

İsrail ordusunun, Gazze Şeridi'nde bir yıldan uzun süredir devam ettirdiği, bölgede insani felakete yol açtığı ve sağlık sistemini çökme noktasına getirdiği aralıksız saldırılarında eğitim de büyük zarar gördü. Okulların kapılarını öğrencilere kapatmak zorunda kalıp yerinden edilen Filistinlilerin barınma merkezine dönüştüğü Gazze Şeridi'nde eğitim, son derece kısıtlı imkanlar ve gönüllülerin girişimleriyle çadırlarda verilmeye çalışılıyor. Gazze Şeridi ile işgal altındaki Batı Şeria'da İsrail ordusunun saldırılarında 12 bin 61 Filistinli öğrenci yaşamını yitirdi, 19 bin 467'si yaralandı. Filistin Eğitim ve Yüksek Öğretim Bakanlığından yapılan açıklamada, 7 Ekim 2023'ten bu yana İsrail saldırıları altındaki Gazze'de hayatını kaybeden öğrencilerin sayısının 11 bin 946 olduğu belirtildi. Gazze'de İsrail ordusunun saldırısında yaralanan öğrencilerin sayısının 18 bin 858 olduğuna dikkati çekildi. İsrail ordusunun, 7 Ekim 2023'ten sonra saldırılarını arttırdığı Batı Şeria'da ise 115 Filistinli öğrencinin hayatını kaybettiği, 609'unun yaralandığı ve 466'sının da gözaltına alındığı belirtildi. Gazze Şeridi ve Batı Şeria'da 564 öğretmen ve idari personelin yaşamını yitirdiği, 3 bin 729'unun yaralandığı kaydedildi. İşgal altındaki Batı Şeria'da İsrail ordusunun gözaltına aldığı öğretmen ve idari personel sayısının 153 olduğu aktarıldı. GAZZE'DE 567 OKUL BOMBALANDI İsrail ordusunun Gazze Şeridi'nde 502 devlet okulu, üniversite ve eğitim kurumu ile Birleşmiş Milletler (BM) Yakın Doğu'daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı (UNRWA) bünyesinde faaliyet gösteren 65 okulu bombaladığı aktarıldı. Gazze Şeridi'nde çok sayıda okul ve eğitim kurumu İsrail ordusunun bombardımanı sonucu tamamen yıkıldı. İşgal altındaki Batı Şeria'da İsrail ordusunun 91 okul ve 7 üniversiteye baskın düzenlediği ve tahrip ettiği vurgulandı. Yaklaşık 2,3 milyon nüfuslu Gazze Şeridi'nde saldırılarıyla 2 milyon Filistinliyi yerinden eden İsrail, birçok kez göçe zorladığı Filistinlilerin sığındığı okulları bombaladı. UNRWA verilerine göre, Gazze Şeridi'nde her 10 UNRWA okulundan 7'si hedef alındı. GAZZE'DE 788 BİN ÖĞRENCİ EĞİTİMDEN MAHRUM Gazze Şeridi'nde İsrail saldırıları nedeniyle 788 bin öğrencinin eğitimden mahrum kaldığına dikkati çekildi. İsrail saldırılarının etkilerine işaret edilerek, Gazze'deki Filistinli öğrencilerin çoğunun psikolojik travmalar yaşadığı ve son derece zor şartlarla mücadele ettiği aktarıldı. ⁠İSRAİL'İN GAZZE'Yİ İŞGALİNDE 7 EKİM SONRASI Hamas'ın silahlı kanadı İzzeddin el-Kassam Tugayları, "Filistinlilere ve başta Mescid-i Aksa olmak üzere kutsal değerlere yönelik sürekli ihlallere karşılık verme" gerekçesiyle İsrail'e 7 Ekim 2023'te kapsamlı saldırı düzenledi. İsrail, 7 Ekim'deki saldırılarda 1200 İsraillinin öldüğünü, 5 bin 132 kişinin de yaralandığını açıkladı. İsrail'in 7 Ekim'den bu yana Gazze Şeridi'ne düzenlediği saldırılarda yaklaşık 17 bin 210'u çocuk, 11 bin 742’si kadın olmak üzere 43 bin 603 Filistinli öldü, 102 bin 929 kişi yaralandı. Enkaz altında halen binlerce ölü olduğu bildirilirken, halkın sığındığı hastane ve eğitim kurumları hedef alınarak sivil altyapı da tahrip ediliyor. İsrail ordusu, Gazze Şeridi'ne saldırılarının başladığı 7 Ekim'den bu yana 373’ü karadan işgal sürecinde olmak üzere 787 askerinin öldüğünü duyurdu. Çatışmalara 24 Kasım 2023'te 4 günlüğüne verilen ve daha sonra 3 gün daha uzatılan "insani ara"da 81 İsrailli ve 240 Filistinli esir karşılıklı serbest bırakıldı. Öte yandan İsrail, binlerce Filistinliyi alıkoyup hapsetmeye devam etti. İşgal altındaki Batı Şeria ve Doğu Kudüs'te de 7 Ekim 2023'ten bu yana İsrail askerleri ile Filistin topraklarını gasbeden İsraillilerin saldırılarında 167’si çocuk 780 Filistinli hayatını kaybetti.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.