Mutluluk Hormonu Nedir?
Mutlu olmayı standart bir tanıma tabi tutmak mümkün olmayabilir. Zira insanı iyi hissettiren ya da ona iyi gelen durumlar çok kişisel süreçlere bağlı ilerleyebilir. Nörolojik açıdan ise mutluluk hormonu tanımlanabilir, tespit edilebilir ve ölçülebilir bir özellik kazanır.
MUTLULUK HORMONU NEDİR?
Mutluluk hormonu tıp terminolojisine göre serotonin olarak karşılık bulur. Serotonin, sinir sisteminde yer alır ve hücreler arasındaki bilgi iletim süreçlerini sağlayan nörotransmitter olarak bilinir. Basit bir ifadeyle vücudun çalışma sisteminin devamlılığı için aldığı mesajların iletilmesinden sorumlu kimyasal bir madde olarak tanımlanır. Hormon üretiminin yüzde doksana varan oranı gastrointestinal sistem adı verilen hücrelerde yani bağırsaklarda gerçekleşir; öte yandan beyin tarafından yüzde onluk üretimi olur.
İnsanın iyi hissetmesi, mutlu olması gibi duygu durumlarının tek boyutla açıklanabilme imkanı yoktur. Beyin fonksiyonlarını yerine getiren ve beynin birden fazla bölgeleri arasındaki ileti işlemlerini yerine getiren serotonin dışında da kimyasal maddeler vardır. Dolayısıyla mutluluk veren ve haz uyandıran süreçler birden çok biyokimyasal madde aracılığıyla kompleks bir yapıda ilerler. Mutluluk hormonu salgılanması bazı durumlarda vücut, jest ve mimik hareketleri, temasa bağlı oluşabiliyorken gün içerisinde meditasyon yapmak, çiçek koklamak ya da araba sürmek gibi aktivitelerde de beyin tarafından üretilir.
MUTLULUK VEREN HORMON
Mutluluk veren hormonun serotonin olduğu yargısı yaygınlık kazanmış durumdadır. Fakat dört farklı hormon türünün mutluluk üzerinde etki sahibi olduğu biliniyor. Bu nedenle serotonin üretiminin yanında dopamin, oksitosin ve endorfin hormonlarının eşlik ettiği söylenebilir. Sinir sistemindeki mesajları ileten kimyasal maddelerden birisi olarak işlev görürler fakat aralarında sınırı çizilmesi gereken bazı farklardan bahsedilir.
Serotonin mutluluk ve sakinlik duygularının oluşumuna neden oluyorken; dopamin daha çok bireylere zevk veren durumları, öğrenme düzeyini ve motor beceriler ile alakalı sistem işleyişlerinde, hafıza sağlığı gibi süreçlere tesir eder. Endorfin ise beynin motivasyon, ödül-ceza sistemi ile ilgili dengeyi düzenler; yeme-içme, egzersiz ya da kişinin zevk aldığı durumlarda ödüllendiren bir şekilde kanda salgılanır. Herhangi bir ağrı durumunda, hastalık sürecinde doğal ağrı kesici işleviyle etkisini gösterir. Oksitosin ise aile-çocuk ilişkilerinde bağ kurmada ve sarılmak, öpmek gibi temas durumlarında salgılanarak ilişki içerisinde güven artmasına sebep olan aşk hormonu olarak da bilinir.
MUTLULUK HORMONU İSMİ
Mutluluk hormonu ya da diğer bir deyişle serotonin doğal bir ruh hali iyileştiricisi olarak anahtar rol görevini üstlenir. Sindirim sistemi sağlığı, kan pıhtılaşması, yaraların iyileşmesi, kaygının düzenlenmesi gibi fonksiyonları yerine getirir. Vücut işleyişine ve psikolojik boyutta sahip olduğu birçok işleve aşağıdaki haliyle göz atabiliriz;
Çoğunluk olarak bağırsaklarda üretilen serotonin hormonu bağırsak hareketlerinin düzenler ve kontrolünde etki sağlar.Hasta olunduğunda ya da tüketilen yiyecekler sebebiyle yaşanan problemlerde mide bulantısı sürecini başlatır.Kanda bulunan trombositler aracılığıyla serotonin salgılandığı vakit kan akışı yavaşlayarak pıhtılaşma gerçekleşir. Yaraların hızla iyileşerek, doku düzelmeleri ve vücut hasarlarının önlenmesinin nedenlerinden birisi olarak karşımıza çıkar.Uyku hormonu olarak bilinen melatonin beyinde yer alan serotonine ihtiyaç duyar ve uyku, uyanıklık döngülerini takip ederek kaliteli, ideal uyku oluşumuna yardım eder.Cinsel isteklilik ve cinsel işlev konusunda kontrolü sağlar.
MUTLULUK HORMONU ADI
Mutluluk hormonu salgılamasıyla bilinen nörotransmitter türlerinden birisi serotonin olarak adlandırılır. Serotonin seviyesinde bazı günler ya da dönemler düşüşler görülebilir. Örneğin; yüksek stres yapılan bir durum karşısında, ilaç kullanılan dönemlerde ya da halsizlik hissi etkili olur. Açlık hissi ve yorgunluk gibi durumlar da keza düşme gözlemlenmesine neden olabilir. Aşağıda serotonin seviyesinde yaşanan düşüşler sonucu olası yaşanacak durumları inceleyebiliriz;
Hafıza problemleri, travmatik stres ve uyku sorunları,Ruh hali dengesizlikleri ortaya çıkabilir yani kendini kötü hissetme, güçsüz ve zayıf bir kişiliğe sahip olduğu hissine kapılma,Depresyon hali, cinsel isteksizlik ve işlev sorunları,Aşırı şeker tüketme isteğiyle tatlı yeme duygusunun belirmesi ve sindirim sistemi ile ilgili problemler mutluluk hormonunda yaşanan düşüşün belirtileri olarak kabul edilebilir.
MUTLULUK HORMONUNUN DÜŞÜK OLMASININ NEDENLERİ
Mutluluk hormonunun düşük olmasıyla ilgili bilimsel olarak kesin bulgular yoktur denilebilir. İnsanın duygu durumu ile ilgili olaylar yalnızca hormon salınımı ile ilgili çalışmalarla açıklanamayacağı gibi birçok faktöre bağlı olarak değişiklik gösterebilir. Genetik etkenler, hormonlarda yaşanan değişimler ve beynin yaşa bağlı biçimde geçirdiği evrelerin etkisi bulunur. Beslenme kaynaklı sorunlar ve sindirim sisteminin kötüleşmesi; ayrıca serotonin hormonunun emilimi ya da sindirimi ile ilgili problemler yaşanması da etkenler arasında görülür. Olması gereken sayıdan daha az reseptöre sahip olma ya da işlevselliğini yitirmesi sonucu üretememe sonucunda da düşüş gerçekleşir. Bireylerde kronikleşmiş stres hali, egzersiz yeterli miktarda ya da hiç yapmamak, güneş ışığına maruz kalmamak gibi durumlar düşüren belirtiler olarak kabul görür.
MUTLULUK HORMONUNUN EKSİKLİK BELİRTİLERİ NELERDİR?
Mutluluk hormonunda yaşanan düşme sonucu eksik bir hormon açığı oluşur ve bu evreyi tespit eden bazı belirtileri kişiler günlük yaşantısında tecrübe eder. Belirtilerin nedeninden emin olmak ve serotonin miktarını dengelemek adına ilaç kullanımına başlamak için mutlaka doktora başvurulur. Aşağıdaki haliyle saptanan belirtilere göz atabiliriz;
Karbonhidrat değeri yüksek yiyecekler tüketme isteği sonucu sıklıkla hamburger, hamur işi ve şekerleme tarzı gıdalara yönelirler. Kısa süreli iyi hissettirmesinin ardından depresif ruh haline kolaylıkla dönülür.Vücuttaki enerji üretiminin az olması sonucu halsiz ve yorgun hissetme hali süreklilik kazanır ve kronik bir durum oluşturur. Ayrıca uyku problemleri de doğurur.Hücrelerin beynin merkezinde yer almasıyla zeka gelişiminde yavaşlama ve zihinsel fonksiyonlarda gerileme yaşar. Örneğin; hafıza yeteneğinin kötüleşmesi sonucu yaşanan unutkanlık gibi.Bağırsaklarda ve beyinde üretilen bu hormon mide ve beyin arasında köprü rolüne sahiplik eder. Dolayısıyla sindirim sistemi doğrudan olumsuz etkilenir.Kaygı bozukluğu, libido değişimi, sık yaşanan baş ağrıları ve sinirli, saldırgan olmaya meyilli davranış kalıpları mutluluk hormonunun eksikliğini gösterir.
MUTLULUK HORMONU İLAÇLARI
Mutluluk hormonu ilaçları yukarıda bahsettiğimiz dört farklı türdeki kimyasal maddelerin seviyesini arttırmak adına veyahut da dengelemesi için kullanılan psikiyatri kontrolünde kullanılan ilaçlar olarak tüketilir. Vücudun azami miktarda serotonin üretememesi ya da üretilenin işlevsel olmaması sonucu kullanılamaması serotonin düşüşüne sebebiyet verir. Reseptör miktarlarının yetersiz olması, doğru çalışmaması gibi durumlar doğuştan veya sonradan ortaya çıkabiliyor. Genel itibariyle depresyon, bipolar bozukluk, anksiyete gibi psikolojik temelli hastalıkların tedavisi için ilaçlar reçete edilir.
Doğal süreçle gerçekleşemeyen beyindeki nöronlar arası iletişimin ilaç aracılığıyla normal işleyişine sahip olması adına iletişim kurar, duygu durumları üzerinde iyileşme gerçekleştirir. Mutluluk hormonu tedavisinde kullanılan ilaçlar dört farklı gruba ayrılır; ilk olarak (SSRI) Seçici serotonin geri alım inhibitör ilaçları, ikinci olarak ise (SNRI) Serotonin ve noradrenalin geri alım inhibitör ilaçları ayrımı bulunur. Son iki grupta ise (DRI) Dopamin geri alım inhibitör ilaçları ve oksitosin agonistleri yer alır. Temel işlevleri depresyon ve anksiyeteyi azaltma çabasını içeren bu ilaçlar muhakkak psikiyatristlerin, doktorların kontrolünde kullanılmalı ve takibi yapılması gerekir. Prozac, Paxil, Remeron ilaçlara örnek gösterilebilir.
MUTLULUK HORMONU NASIL ARTAR?
Mutluluk hormonunu arttırmanın doğal ve yapay açılardan birçok alternatifi bulunur. Akşam saatlerinde fazla salgılanladığı görülen bu kimyasal maddenin beynin ve vücudun efor göstermesi halinde salınımında daha çok artış gözlemlenir. Aşağıdaki şekliyle bu hormonu arttırmamızı sağlayacak yollara göz atabiliriz;
Güneşli havalarda ışınlarına maruz kalınan süreyi minimum 10-15 dakika sürdürmek ya da arttırmak uzmanlar tarafından önerilir. Gün içerisindeki hareketi arttırmaya yönelik yürümek, koşmak ya da bisiklet sürmek gibi aerobik egzersizler yapılması tavsiye edilir. Çünkü düzenli bir şekilde yapıldığı takdirde serotonin seviyesinin yükseltmek için sağlıklı olur.Bitkisel takviye edici gıdalar ya da vitaminler tüketmek yardımcı olabilir. Muskat, sarı kantaron ve ginseng bunlara örnek gösterilebilir.Stres, gündelik yaşantımızın bir parçası olmakla beraber dengelenmesi ve yönetilmesi gereken bir psikolojik sürece işaret eder. Dolayısıyla kontrol altında tutulan stres süreci de mutluluk hormonun da artışa neden olur.Sağlıklı uyku, dışarıda vakit geçirmek yani aktif sosyal hayat, duş almak ve müzik dinlemek gibi etkinlikler de bireylerin serotonin düzeyleri üzerinde etki gösterir.
MUTLULUK HORMONUNU ARTTIRAN GIDALAR
Mutluluk hormonu yani seritonin triptofan adı verilen amino asit çeşitlerinden birisi tarafından üretilir ve bu esansiyel amino asit vücudun üretmediği ancak belirli besinler aracılığıyla alınabileceği manasına gelir. Triptofan açısından zengin besinler yumurta, peynir, et gibi hayvansal gıdalar; fındık, badem gibi kuruyemişler; muz, avokado, ananas gibi meyve türleri tüketilmek için listelenebilir. Omega-3 yaş besinleri bulunduran uskumru, sardalya, somon gibi balık türleri, chia ve keten tohumları içerir; E vitamini ve karotenoid barındıran tatlı patates, ıspanak, kabak ve havuç da doğal yollar aracılığıyla arttırır. Ayrıca uzman kontrolünden geçerek bazı takviyeler alınabilir; başta B12 ve B vitaminleri grubu içerdiği demir ve magnezyum değerleri ile serotonini arttırma etkisi bulunur.
ÇİKOLATA MUTLULUK HORMONU
Çikolatanın mutluluk hormonu salgıladığına dair yaygın bir inanç ve tüketme eğilimi bulunur. Çikolata tüketmek içeriğinde bulunan kimyasallar sonucunda mutlu eder; sahip olduğumuz mutluluğu da arttırdığı kanıtlanır. Dikkat edilmesi gereken nokta ise burada gözlemlenen artış kısa süreli olur yani geçici mutluluk ve rahatlama sağlar. Bilimsel çalışmalara konu olmuş çikolata yeme alışkanlığı beynin ödül olarak algılamasıyla gerçekten doğru orantılı kabul görür.
Çikolatanın içeriğinde yer alan teobramin, feniletilamin, tiramin, phenethylamine bileşimleri doğrudan beyne etki ediyor ve sinir sistemini uyarıyor. Dolayısıyla bireylere kendini iyi hissettiriyor ve hafıza, soyut akıl gelişimi, çalışma belleği gibi konulara da fayda sağlar. Her şey de olduğu gibi faydaları takip eden zararlar bulunuyor ve dengeyi sağlamak önem kazanıyor. Uzmanlar kakao miktarının yoğun olduğu bitter çikolatalarının ölçülmüş gramlarla tüketilmesini öneriyor. Mutluluk hormonuna kısa, kolay ve yapay yoldan ulaştıran çikolata özellikle kadınların tüketim davranışlarında sık aralıklarla yer alıyor. Beyin üzerindeki etkisi ödül-ceza sisteminde bozukluk oluşturabilir; diş çürümesi, şeker hastalığı ve aşırı kilo almak gibi olumsuz sonuçlara da neden olabilir.
MUTLULUK HORMONUNUN FAZLA OLMASI
Mutluluk hormonun düşük olmasının problem teşkil etmesi gibi fazla olduğu durumlarda sağlıklı kabul edilmeyebilir. Vücutta olması gerekenden fazla serotonin saptandığı dönemler serotonin sendromu adı verilen bir duruma yol açar. Ciddi bir rekasiyon kabul edilen sendromun oluşmasında farklı ilaç kullanımlarının bir arada yapılması, serotonin ilaçlarının yanında takviyesini kullanma, gereğinden fazla ilaç kullanma ya da doktorun belirlediği ilaç miktarında yapılan değişiklikler ve son olarak yasal olmayan uyuşturucu kullanımları neden olur. Yaşam faaliyetlerini engelleyen boyutlara ulaşmadan önce mutlaka nedenini belirlemek ve ilaçla ilgili değişikliğe gitmek için doktora muayene olunması gerekir.
Vücutta biriken mutluluk hormonu sonucunda hafif, orta şiddetli ya da fazlasıyla şiddetli belirtiler kendini gösterir. Mide bulantısı, kusma, ishal, titreme ve sinirlilik hali hafif semptomlar düzeyinde huzursuzluk, kramplar, terleme, kas seğirmeleri ve sertliği, irileşmiş göz bebekleri, ajitasyon gibi semptomlar da orta şiddetli belirti düzeyinde vuku bulur. Kalp atışında görülen anormal yükseklik, yüksek ateş, bilinç bulanıklığı, bayılma, nöbet geçirme veya koma gibi durumlar ise oldukça şiddetli bir şekilde tezahür eden semptomlar olarak bilinir.
MUTLULUK HORMONU OLARAK BİLİNEN HORMON
Mutluluk hormonu olarak bilinen hormonları zihnimiz duygular aracılığıyla anlamlandırır. Duygu Latince bir sözcük olup hareket etmek anlamına gelir ve üç ögenin nitelendirilmesi sonucu oluşur. Fiziksel uyarılmışlık, duyguyu dış dünyaya yansıtma ve içsel farkındalığa sahip olma biçiminde tanımlar. Birey mutluluk duygusu hissettiği vakit sempatik sinir sisteminde bir uyarılma oluşur. İnsanlar hissettiklerini yüz ifadeleri, davranışları, beden dili ve konuşmalarıyla dış dünyaya aktarırlar.
Gülümsemek, kahkaha atmak, sarılmak, öpmek gibi davranışların mutlu olduğumuzun göstergeleri olarak psikoloji kuramcıları kabul eder. Örneğin; kişiler birbirine sarıldığı vakit oksitosin hormonu salgılanır ve mutluluk duygusu oluşur. Denilebilir ki insanın iyi hissetmesi mutluluk hormonuyla doğru orantılı bir şekilde dış etkilere bağlı olarak da değişebilir ve vücutlarımızla zihinlerimiz birlikte çalışır. Yani hormonların yerine getirdiği işlevler belirli bir düzeyde vücudun kendi işleyişi içerisindeki iletişim kurma aracını temsil eder.
MUTLULUK HORMONUNU ARTTIRAN SOSYAL NEDENLER
Mutluluk hormonu kişilerin mutluluk tanımlarıyla doğrudan ilişki bir biçimde gelişir. Yukarıda da ifade ettiğimiz şekilde mutluluk tanım itibariyle herkes için değişiklik gösteren süreçlere tekabül eder. Aile, arkadaşlık, sevgili ilişkileri mutlu edebileceği gibi bazı bireyler için kariyer, başarı, iş yaşantısı, hobi gibi yaşam biçimleri de mutlu hissetmesine neden olur. Kişisel değerler, hayata karşı bakış açısı ve içsel dinamikler de etkiler ve insanlar için mutluluk bir amaçtan ziyade sürece yayılmış sonucu temsil eder.
MUTLULUK HORMONUNU ARTTIRAN SOSYAL İPUÇLARI
İnsan sosyal bir varlıktır ve nörolojik süreçlere eşlik eden bir duygu dünyası yani anlam dünyası da bulunur. Aşağıdaki haliyle hormonunu sağlıklı biçimde arttıran kişiler ile ilgili sosyal ipuçlarına göz atabiliriz;
Bireyler kendisini iyi tanır, güçlü ve zayıf yönlerini tespit ederek geliştirmeye çalışır. Olumlu, olumsuz duygularından hiçbirinden kaçmaz fakat iyimser, umutlu ve kendine güvenen tavrını sürdürerek şükür eder. Olumsuz duygular da mutluluk gibi yaşanılması gereken ve üzerine düşünülmesi gereken süreci temsil eder.Hayatı anlamlı kılmak adına amaç belirler ve realist bir tavırla hedeflerini gerçekleştirmeye çalışır. Esnek zihin yapısı sayesinde yeniliklere açık olup rutinden sıkılmamak adına kendilerini ödüllendirir.Sosyal çevrenin geniş olması ya da var olan çevre ile sahici bağlar kurmak yalnızlık hissinden uzaklaştırır; her konuda destek görmelerini sağlar, kişisel alanlarıyla ilgili denge kurar.Manevi ve maddi boyutlarda değer verdikleri şeyleri bilir, tanır ve ona uygun çerçevede bir anlam dünyası inşa eder. Mutluluk hormonunun dengede olduğu sağlıklı bir yaşam formu sürdürmek için insan ilişkilerindeki sosyal süreçlere önem verirler.