Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Yatırım

Herkes Duysun - Yatırım haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Yatırım haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Türk Yatırım Fonu, üye ülkeler arasındaki ticareti geliştirmeyi hedefliyor Haber

Türk Yatırım Fonu, üye ülkeler arasındaki ticareti geliştirmeyi hedefliyor

Türk Devletleri Teşkilatı (TDT) üye ülkeleri tarafından Türk Yatırım Fonu'nun kurulması geçen hafta Dolmabahçe Çalışma Ofisinde düzenlenen Türk Yatırım Fonu Guvernörler Kurulu Toplantısı ile resmileşti. Toplantıda verilen bilgiye göre, Fon eşit sermaye katkısı ve eşit oy ilkesiyle kurulurken başlangıç sermayesinin 500 milyon dolar olarak belirlendiği kaydedildi. Üye ülkelerin ihracat rakamlarına bakıldığı zaman, TDT ülkelerinin 558 milyar dolarlık ihracat hacmine sahip olduğu görülüyor. Dünya ticareti içinde yüzde 2'yi aşan bir paya sahip olan üye devletlerin kendi aralarındaki ihracat ise 33 milyar dolar seviyelerinde. Kurulan Fon, ortak finansal projelerle Türk Devletleri Teşkilatı üyeleri bünyesinde bölgesel ticaretin artırılması, ekonomik kalkınmanın teşvik edilmesi ve üye devletler arasındaki ihracat hacminin artırılmasını amaçlıyor. "178 MİLYONLUK NÜFUS VE 1,9 TRİLYON DOLARLIK EKONOMİK BÜYÜKLÜKTEN BAHSEDİYORUZ" Konuya ilişkin, sorularını yanıtlayan Ankara Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Ali Emre Sucu, Türk Yatırım Fonu'nun kurulmasına yönelik anlaşmanın Mart 2023'te imzalandığını anımsatarak, TDT'ye üye ülkeler arasında mevcut ekonomik ilişkileri olumlu etkileyecek bir adımın hayata geçirildiğini söyledi. Sucu, Fon'un bu yönüyle TDT üye ülkeleri arasında ekonomik entegrasyon boyutunun önemli bir adımını ve bileşenini oluşturduğuna vurgu yaparak şöyle konuştu: "Bu Fon'un üye ülkeler arasında ekonomik ilişkilerin kurumsallaşmasına, ticaret ve yatırım alanlarının gelişmesine katkılar sunacağı açık. Bu adım en azından bu yönde bir niyet göstergesi. Ancak bu katkıların derecesi hem Türkiye'nin bölgedeki yeri hem diğer bölge dışı aktörlerin ekonomik alandaki politikalarıyla hem de bölge ülkelerinin çok taraflı dış politika tercihlerinde Türkiye'ye açacakları alanlarla doğrudan bağlantılı. 1990'lı yıllarda Türk lirası ortak para birimi olarak kabulünden tutun, Türk devletleri arasında AB modeli bir entegrasyon zaman zaman siyasetçiler tarafından gündeme getirilmişti." Her durumda üye devletler arasında ekonomik alanda gelecekte bir blok oluşacaksa bu gelişmenin önemli bir adım olduğunun altını çizen Sucu, üye devletlerin sahip oldukları ekonomik ve nüfus potansiyellerinin küçümsenmeyecek düzeyde büyük olduğunu dile getirdi. Sucu, "2024 sonu itibarıyla yaklaşık 178 milyonluk nüfus ve 1,9 trilyon dolarlık ekonomik büyüklükten bahsediyoruz. Ancak bu yüzyılın gerçekliği de ortadadır. Post-Sovyet Türk Dünyası ülkeleri, tarihsel olarak Türkistan'ın batısı, büyük kara ülkeleriyle çevrilidir. Bu durum öncelikle bu ülkeleri farklı derecelerde Rusya ve Çin'e bağımlı kılmakta. Bu bağımlılığın azalması noktasında her fırsatı değerlendirmek isteyen bölge ülkeleri, TDT'yi, yani Türkiye'nin bölge politikasını, her zaman önemli bir alternatif olarak değerlendirmektedir." "FONUN KURULMASI 2040 VİZYON BELGESİNİN EKONOMİK BOYUTUNUN ÖNEMLİ BİR ADIMI" Sucu, Türkiye'nin bölgedeki ekonomik ve kültürel etkisine değinerek, ekonomik alanda bölge ülkelerinin böyle bir adımın destekleyicileri olmalarının öncelikle bu ülkelere Rusya ve Çin karşısında önemli bir alternatif sunduğuna dikkati çekti. Türkiye öncülüğünde böyle adımların atılmasının bu ülkeler için önemli bir denge unsuru olabileceğini belirten Sucu, "Fon'un kurulmasının bugün direkt olarak rekabet unsurlarının seviyesini artırması beklenmemeli. Ancak rekabet seviyesindeki algıları uzun dönemde etkileme kapasitesine sahip olduğu açık. Her durumda TDT üyesi ülkeler arasında böyle bir adımın atılması Türkiye'nin bölgedeki etkinliğini artırması için bir neden değil, ancak attığı olumlu adımların bir sonucu olarak okunmalı." diye konuştu. Sucu, Fon'un kurulmasının TDT'nin yol haritasının çizildiği 2040 Vizyon belgesinin ekonomik boyutunun önemli bir adımını oluşturduğuna vurgu yaparak, ekonomik alandaki hedeflerin hayata geçmesinin diğer alanlarda ortaya koyulan hedeflerin de gerçekleşmesi anlamına geleceğini sözlerine ekledi.

Bakan Fidan: Gazze için daha fazla adım atmaya çağırıyorum Haber

Bakan Fidan: Gazze için daha fazla adım atmaya çağırıyorum

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, TBMM'de "Türk Devletleri Parlamenter Asamblesi (TÜRKPA) Üyesi Ülkeler Arasında Savunma ve Güvenlik Mimarisi" başlığıyla düzenlenen TÜRKPA Milli Savunma Komisyonu Başkanları 1'inci Toplantısı'nda konuştu. Fidan, Türk dünyasının milli güvenlik mimarisi oluşturması için parlamenterler düzeyinde bir araya gelinmesi ve bir zeminin oluşturulmasının önemli bir konu olduğunu söyledi. Batı dünyasının parlamenter diplomasiyi baskı oluşturmada, pozisyon ilerletmede çok yoğun bir şekilde kullandığını anlatan Fidan, Türk dünyasının da son yıllarda TÜRKPA altında çeşitli konularda hem birbirleriyle paylaşım yaparak hem de zemin kazanarak ilerlemesinin stratejik önem taşıdığını vurguladı. Fidan, milli savunma alanının ekosistem oluşturulması gereken bir alan olduğunu söyledi. Bakan Fidan, TÜRKPA 13. Genel Kurulu’nun 5-6 Haziran’da Bakü’de gerçekleştirileceğini belirterek, dünyanın artan çatışmalar ve istikrarsızlıklarla karşı karşıya kaldığı ve küresel rekabetin hızlandığı dönemde TÜRKPA, Milli Savunma Komisyonu Başkanlarının bugün bir araya gelmesinin ayrı bir anlama sahip olduğunu kaydetti. Fidan, Türk dünyasının her alanda olduğu gibi savunma ve güvenlik alanlarında da daha fazla işbirliği ve bütünleşme içinde olmasının zaruri olduğunu aktardı. TÜRKİYE YÜZYILI VİZYONU VURGUSU Fidan, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Türkiye Yüzyılı vizyonu çerçevesinde yürütülen dış politikasının, Türkiye’nin ötesinde, Türk dünyasında da barış, refah ve güvenliğe katkı sunarak Türk devrine kendilerini taşıdığını söyledi. 1990’lı yılların başında bağımsızlığını kazanan genç cumhuriyetlerin, Türk dünyasının köklü devlet ve teşkilatlanma geleneği sayesinde hızla devletleşme yoluna girdiğini ve her alanda kapasitelerini güçlendirdiğini belirten Fidan, Türkiye’nin Türk Cumhuriyetlerine her zaman büyük destek verdiğini kaydetti. Bakan Fidan, şöyle devam etti: "Türk devletleri arasındaki ilişkiler ve örgütleşme süreci, ulus devletleri arasındaki ilişkilerin ötesinde olmalı ve tarihin bizlere sunduğu fırsatlardan istifadeyle ilerletilmelidir. Asya'nın yükselişinin sürdüğü ve Türk coğrafyasının öneminin her geçen gün daha da arttığı bir dönemdeyiz. Bunun bir sonucu olarak bölge dışı aktörlerin coğrafyamıza ilgisinin de giderek arttığını gözlemliyoruz. Avrasya'nın kalbinde yer alan coğrafyamızın küresel güç rekabetine sahne olmasının önüne geçmenin tek yolu var: O da saflarımızı sıklaştırmak. Bölgesel sahiplenme amacıyla küresel rekabetin yıkıcı biçimde bölgemize yansıtılmasına izin vermemeyi amaçlıyoruz." Bölgede sorunların ortaya çıkmadan önlenmesini, ortaya çıkan sorunların da bir aile olunduğu bilinciyle yine aile içinde, bu ailenin ferdi olmanın sorumluluğuyla çözüme kavuşturulmasını amaçladıklarını belirten Fidan, mevcut uluslararası sistemin barış, istikrar ve adalet üretemediğini, bölgesel sahiplenme ve işbirliğinin daha da önemli ve gerekli hale geldiğini dile getirdi. Dışişleri Bakanı Fidan, son dönemde Afganistan'da, Doğu Avrupa'da ve Orta Doğu'da meydana gelen gelişmelerin, Orta Asya'dan Anadolu'ya uzanan Türk dünyası halkının küresel ve bölgesel ölçekte önemini bir kez daha gösterdiğini vurguladı. GAZZE'DEKİ KATLİAM Gazze'de kadın ve çocuk olmak üzere on binlerce insanın hayatını kaybetmesine neden olan vahşetin sürdürülebilir ve kalıcı biçimde durdurulabilmesi için iki devletli çözümün hayata geçmesinin gerektiğini aktaran Fidan, şunları kaydetti: "Yaşanan zulüm ve insani kriz karşısında Batı sessizliğe gömülmüş, uluslararası kuruluşlar ve normlar yetersiz kalmıştır. İhtilafın coğrafi yayılması ve toplumsal tırmanma tehlikesi de her geçen gün artmaktadır. Bu ortamda, Türk dünyasının ortak duruş sergileyerek uluslararası topluma örnek teşkil etmesi, Türk dünyasının ahlaki ve güç olarak da öne çıkmasını sağlayacaktır. İhtilafın coğrafi yayılması ve toplumsal tırmanmayı beraberinde getirmesi tehlikesinin bertaraf edilmesine de katkıda bulunacaktır." Fidan, Türkiye’nin Gazze konusunda ilk günden itibaren ilkeli bir duruş ve aktif bir politika sergilediğini söyledi. Gazze’ye ulaştırılan uluslararası yardımların yaklaşık 3'te 1'ini Türkiye'nin sağladığını hatırlatan Fidan, Türkiye'nin ayrıca yardım sağlayan ülkelerin de başında geldiğini aktardı. Fidan, şöyle devam etti: "En başından beri soruna adil ve kalıcı bir çözümün şart olduğunu, Filistin devletinin tanınması ve iki devletli çözüme odaklanılması gerektiğini vurguladık. İsrail'e karşı bu hedef doğrultusunda somut adımlar attık. Mevcut aşama itibariyle ikili ticaretimizi sonlandırdık. Güney Amerika Cumhuriyeti tarafından İsrail'e karşı Uluslararası Adalet Divanında açılan davaya müdahil olma kararımızı açıkladık. Her türlü insan haklarının ve uluslararası hukuk ilkesinin daha fazla çiğnenmemesinin ve buna göz yumulmamasının önüne geçmek için tek yol var; İsrail'e yönelik uluslararası baskıların her alanda arttırılması. Bu çerçevede Türk dünyasındaki tüm kardeşlerimizi Gazze'deki vahşet karşısında seslerini daha fazla yükseltmeye, bu zulme son vermek için daha fazla ve daha somut adımlar atmaya çağırıyorum." UKRAYNA-RUSYA SAVAŞI Bakan Fidan, Ukrayna-Rusya Savaşı'nda daha fazla kan dökülmesini önlemek için çabaları sürdürdüklerini belirterek, "Ukrayna'nın egemenliğine, bağımsızlığına ve toprak bütünlüğüne desteğimiz tamdır. Öte yandan, savaşın başından bu yana çatışmaların sona ermesi, müzakere yoluyla barışçıl bir çözüme ulaşılması gerektiğini vurguluyoruz. Bu kapsamda farklı alanlarda arabuluculuk görevlerini sürdürdük, sürdürmeye devam ediyoruz." dedi. "Malumunuz, Avrupa'nın ortasında 21'inci yüzyılda, son 2 yılda 500 bin kişinin hayatını kaybettiğine, bir ülkenin alt yapısı ve üst yapısının tamamıyla yok olduğuna, konvansiyonel bir savaşın devam ettiğine şahit olmaktayız." diyen Fidan, böyle bir manzaranın Birinci ve İkinci Dünya Savaşlarında da görüldüğünü söyledi. Fidan, yüz binlerce insanın öldüğü bu trajik tablonun önemli dersler ve ikazlar sunduğunu dile getirerek, TÜRKPA Milli Savunma Komisyonu Başkanları 1'inci Toplantısı'nda bir araya gelinmesinin önemini vurguladı. Milli güvenlikle ilgili tehditlerin her zaman baş gösterebileceğine işaret eden Fidan, bunun için hazırlıklı olunması gerektiğini ifade etti. Fidan, Ukrayna-Rusya Savaşı'nda çatışan tarafları bir araya getirerek Karedeniz Tahıl Girişimi'nin hayata geçirildiğini, bu yolla dünyanın sürükleneceği bir gıda krizinin önlenmesinin amaçlandığını hatırlatarak, "Karadeniz'de seyrüsefer güvenliğini sağlayacak düzenlemeler için taraflar arasında görüşmelerimiz devam ediyor." diye konuştu. AZERBAYCAN'A TAM DESTEK Azerbaycan'ın, 30 yıldır süregelen Karabağ işgaline son vererek Güney Kafkasya'da kalıcı barışın önünü açmasından büyük memnuniyet duyduklarını kaydeden Fidan, Ermenistan'ın işgali altında bulunan 4 köyün Azerbaycan'a iade edilmesi ve Azerbaycan Dışişleri Bakanı Ceyhun Bayramov ile Ermenistan Dışişleri Bakanı Ararat Mirzoyan'ın 11 Mayıs'ta Kazakistan'ın Almatı şehrinde gerçekleştirdikleri görüşmelerin olumlu gelişmeler olduğunu bildirdi. Fidan, Türkiye'nin bu süreçlerde Azerbaycan'a tam desteğini sürdürdüğünün altını çizerek, "Azerbaycan ve Ermenistan arasında nihai barış anlaşmasının imzalanması halinde bunun yalnızca iki ülkeye değil, tüm bölgeye olumlu yansımaları olacaktır." ifadesini kullandı. Türkiye'den Orta Asya'ya kadar bölgedeki tüm ülkelerin refahına katkı sunacak adımların atılmasını, bölgenin refah ve istikrar koridoruna dönüşmesini arzuladıklarını bildiren Fidan, ekonomi, ticaret ve finans sektörlerinin, askeri güç gibi yüksek politika alanlarından biri haline geldiğini kaydetti. Fidan, küresel ölçekte yeni ticaret yolları arayışlarının hız kazandığını anlatarak, "Jeopolitik ve jeoekonomik iç içe geçmiştir. Bu ortamda Türk devletleri, bağlantısallık, ticaret, enerji güvenliği gibi kritik alanlarda büyük işbirliği potansiyeli taşımaktadır." dedi. TÜRK DEVLETLERİYLE İŞBİRLİĞİ VURGUSU Türk Devletleri Teşkilatının (TDT) bölgede istikrar ve büyüme konusunda üstlenebileceği role dikkati çeken Fidan, ulaştırma ile altyapı projelerine ve çeşitli alanlardaki yatırımlara önemli mali destek kaynağı sağlayacak olan Türk Yatırım Fonu'nun kurulmasını "bütünleşmenin ekonomik boyutunda atılmış çok önemli bir adım" olarak nitelendirdi. Fidan, "Bağlantısallığın önemli bir boyutunu oluşturan ulaştırma ağlarını geliştirme hedefimiz doğrultusunda, ulaşım ve ticarette işbirliğimizi güçlendirerek 170 milyonu aşkın bir nüfusu bünyesinde barındıran birliğimizin lojistik boyutunu da inşa etmeyi arzuluyoruz." değerlendirmesini yaptı. Bakan Fidan, Hazar Geçişli Orta Koridor'un hayata geçirilmesinin yalnızca tedarik zincirinin güvenliğine değil, aynı zamanda Avrupa'dan Çin'e kadar geniş bir alanda refah ve istikrarın sağlamlaştırılmasına katkı sağlayacağını vurguladı. Savunma sanayi alanında işbirliğinin geliştirilmesi ve Türk devletleri arasında savunma sanayi ekosisteminin oluşturulmasının gerekliliğine işaret eden Fidan, "Bunu sürdürülebilir kılmak için tedarik, eğitim, bakım, yan ürünler gibi konularda gereken adımları süratle atmalıyız. Türkiye, savunma sanayi alanında işbirliği konusunda kardeş Türk devletlerine her türlü desteği sağlamaya her zaman hazır olmuştur." dedi. YÜKSEK TEKNOLOJİ, EKONOMİNİN LOKOMOTİFİ Fidan, yüksek ve kritik teknoloji alanlarının, ekonominin lokomotifine dönüşmüş durumda olduğunu ve yapay zeka gibi çığır açıcı teknolojilerin, ekonomiden güvenliğe pek çok alanda oyun değiştirici faktör olarak insan hayatına girdiğini anlatarak, "Ne amaçla kullanılacağına ve ne yönde gelişeceğine bağlı olarak aynı anda hem riskler hem de fırsatlar taşımaktadır." ifadesini kullandı. İklim değişikliğinin etkisiyle uluslararası alanda gerçekleşen yeşil ve dijital dönüşüme işaret eden Fidan, Türk dünyasının bu yeni gelişmelere hızla adapte olması gerektiğini söyledi. Fidan, küresel ve bölgesel istikrarsızlıklar, yasa dışı göç ve örgütlü suç gibi konularda ortak mücadele vurgusu yaparak, Pakistan ziyaretinde Afganistan ile ilgili konuları ele aldıklarını dile getirdi. Türkmenistan ve Özbekistan başta olmak üzere Türk dünyasının Afganistan'daki gelişmeleri yakından takip ettiğini belirten Fidan, "Özellikle terörizmle, göçle, sınır güvenliğiyle ilgili konular kardeş ülkeler için birinci derecede öncelikli güvenlik sorunu. Bu konuyu da ilgili kurumlarımızla çok yakından takip ediyoruz. Kardeş Türk devletlerinin ilgili kurumlarıyla bu konuları da ele alıyoruz." diye konuştu. TÜRK DEVLETLERİ TEŞKİLATININ BÜTÜNLEŞMESİ Bakan Fidan, TDT'nin her alanda kurumsallaşan ve sağlam temellere dayanan bir teşkilat haline geldiği değerlendirmesinde bulunarak, "Yol haritamızı teşkil eden 2040 Türk Dünyası Vizyon Belgesi'nin de ortaya koyduğu üzere her alanda ortak hedefleri ve vizyonu olan bir teşkilatın mensuplarıyız." dedi. TDT'nin ekonomi, enerji, savunma, turizm, kültür ve eğitim gibi pek çok alanda projeler yürüttüğünü anlatan Fidan, Türk Yatırım Fonu, Uluslararası Türk Kültürü Teşkilatı (TÜRKSOY), Türk Kültürü ve Mirası Vakfı, Uluslararası Türk Akademisi, TÜRKPA, Türk Konseyi Ortak Ticaret ve Sanayi Odası gibi kurumlarla bütünleşme alanında önemli adımlar attıklarını ifade etti. Fidan, TDT'nin daha güçlü kurumsallaşması ve bölgesinin öncü kuruluşlarından biri olması yönünde çabaları kararlılıkla sürdürdüklerine işaret ederek, "Teşkilatın Sekreteryasını güçlendirmek ve daimi temsilciler atamak suretiyle yürütülen projelerin verimliliğini ve hızını artırmayı; ayrıca ortak savunma sistemi oluşturmayı ve ortak kabiliyet geliştirmeyi, atılması gereken başlıca adımlar arasında görmekteyiz." dedi. TDT'nin uluslararası görünürlüğünün arttığını vurgulayan Fidan, farklı ülkeler ve uluslararası kuruluşların TDT ile kurumsal işbirliği arayışlarının arttığını aktardı. KKTC'NİN TÜRK DÜNYASINDAKİ YERİ Bakan Fidan, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin (KKTC), Türk dünyasının ayrılmaz bir parçası olduğunun altını çizerek, "Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin, anayasal adıyla gözlemci üye olarak, 2022'de Türk Devletleri Teşkilatına, 2023'te ise TÜRKPA'ya katılımı aile meclisimizi, Türk dünyasında olması gerektiği gibi kapsamaya bir adım daha yaklaştırdı." diye konuştu. KKTC'nin ileriki dönemde TDT etkinliklerine katılımının ve uygun şekilde temsilinin önem arz ettiğini dile getiren Fidan, Türk bütünleşmesini desteklemekten memnuniyet duyduklarını kaydetti. Fidan, Dışişleri Bakanı olarak göreve geldiğinde dış politikada 4 temel stratejik hedef belirlediğini anımsatarak, "Bunlar, bölgemizde barış ve güvenliği tesis etmek; dış ilişkilerimizi yapısal zemine oturtmak; refah ortamını geliştirmek ve küresel hedeflerimize ilerlemek." dedi. Türk devletleri ile ilişkilerin ve Türk dünyasının bütünleşmesinin daha ileri aşamalara taşınmasının öneminin altını çizen Fidan, "Bu doğrultuda geçtiğimiz ay yapılan değişiklikle, Dışişleri Bakanlığımız bünyesinde Orta Asya ve Türk Devletleri Teşkilatı Genel Müdürlüğünü kurduk. Bu düzenleme, Türk dünyasının bütünleşmesine daha yoğun katkıda bulunma hedefimizin ve dış politika vizyonumuzda Türk dünyasına atfettiğimiz önceliğin somut göstergesidir." ifadelerini kullandı. Fidan, beraberliğin güçlenmesinin Türk dünyasını küresel düzende baş aktörlerden biri haline getireceğini dile getirerek, bunun "Balkanlar'dan Çin'e uzanan geniş coğrafyada barış, refah ve güvenlik koruması sağlayacağını" söyledi. Parlamenter diplomasi icra eden milletvekillerine, liderlere tavsiyede bulunmak ve toplumu yönlendirmek açısından büyük rol düştüğünü kaydeden Fidan, toplantının, Türk dünyası için hayırlara vesile olması dileğinde bulundu.

Bakan Şimşek: Türk Yatırım Fonu, yatırımlarımızın ivmelenmesini sağlayacak Haber

Bakan Şimşek: Türk Yatırım Fonu, yatırımlarımızın ivmelenmesini sağlayacak

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Türk Yatırım Fonu Guvernörler Kurulu Açılış Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, Türk Devletleri Teşkilatı bünyesindeki işbirliği çerçevesinde Türk Yatırım Fonu'nun operasyonel hale getirilerek güçlendirildiğini söyledi. Türk Yatırım Fonu için emek veren, çaba harcayan herkese teşekkür eden Şimşek, şunları kaydetti: "Bugün Fon'un operasyonel hale getirilmesine ilişkin ilk kararların alınacağı tarihi bir toplantı gerçekleştiriyoruz. Türk Devletlerinin, 2024 yılı sonu itibarıyla 1,9 trilyon dolar ekonomik büyüklüğe, 178 milyon nüfusa ulaşarak dünya ekonomisi içinde önemli bir yer edinmesi beklenmektedir. Türk Dünyası 2040 Vizyon Belgesi çerçevesinde, Türk Yatırım Fonu'nu kurmaktaki en büyük amacımız, Türk Devletleri arasındaki ekonomik ve ticari ilişkilerin gelişmesini sağlamaktır. Türk Yatırım Fonu'nu 500 milyon dolar kayıtlı sermaye ile kuruyoruz. Türk Yatırım Fonu hem kamu hem de özel sektör yatırımlarımızın ivmelenmesini sağlayacaktır. Ayrıca, Fon birçok alanda projelere teknik destek verecektir. Fon, KOBİ'lerin büyümesinde ve altyapı, yenilenebilir enerji, tarım ve turizm gibi birçok alandaki yatırımların artmasında kritik role sahip olacak ve devam eden ekonomik kalkınmaya katkı sunacaktır. Türk Yatırım Fonu'nu İstanbul'da kurmaya karar vermiştik. Bu konuda üye devletlerimize desteklerinden dolayı teşekkür ederim. İstanbul'un jeopolitik konumu, güçlü girişimcilik ekosistemi ve nitelikli beşeri sermayesi Fon'a büyük katkılar sunacaktır. Biz Fon’un yüksek standartlı bir uluslararası finans kuruluşu olmasını amaçlıyoruz. Fon, organizasyon yapısı, karar alma mekanizmaları, insan kaynakları, risk yönetimi, izleme ve denetleme fonksiyonlarıyla her açıdan uluslararası en iyi uygulamalara uygun olarak faaliyet gösterecektir." "MACARİSTAN'IN TÜRK YATIRIM FONU'NA ÜYE OLMA İSTEĞİNİ MEMNUNİYETLE KARŞILIYORUZ" Şimşek, bugün ayrıca, Fon'a ilişkin "Ev Sahibi Ülke Anlaşması"nın imzalanacağına işaret ederek, Fon'un iş modelinde uzun dönemli finansal sürdürülebilirliğin temel ilke olması gerektiğini aktardı. Ayrıca, Fon bünyesinde yüksek nitelikli, profesyonel kadroların oluşturulmasının da önem taşıdığını belirten Şimşek, "Bu çerçevede, Fon Başkanına ve Genel Müdürüne önemli görevler düşmektedir. Fon'un etkin işleyişini sağlayacak yönetmelikler ve iş planlarının hazırlanma sürecinin olabildiğince hızlı şekilde tamamlanması da en büyük temennimizdir. Macaristan'ın Türk Yatırım Fonu'na üye olma isteğini memnuniyetle karşılıyoruz. Fon faaliyetlerine başladığında Macaristan'ın üyelik sürecinin tamamlanması önem verdiğimiz gündem maddelerinden biri olacaktır. Türk Yatırım Fonu'nun, çalışma ilkeleri ve etkin işleyiş mekanizmasıyla başarılı işbirliklerine örnek olacağına inancımız tam." ifadelerini kullandı.

Kripto para alım satım düzenlemesi bu hafta Meclis'e sunulacak Haber

Kripto para alım satım düzenlemesi bu hafta Meclis'e sunulacak

AK Parti Grup Başkanı Abdullah Güler başkanlığında yapılan çalışmayla kripto varlıklara ilişkin düzenlemeler içeren kanun teklifi üzerindeki hazırlıklar tamamlandı. Teklifin hafta içinde TBMM Başkanlığına sunulması planlanıyor. Teklifle uluslararası uygulamalara benzer şekilde Türkiye'de kripto varlıklarla işlem yapan tarafların risklerinin azaltılmasının sağlanması hedefleniyor. PLATFORMLAR SPK TARAFINDAN LİSANSLANACAK Kripto varlıkları geniş anlamda tanımlayacak düzenlemeyle, bunların alım satıma konu edildiği platformların SPK tarafından lisanslanması ve SPK düzenleme ve denetimi kapsamına alınması amaçlanıyor. Teklifte, platformlarda müşteriler adına tutulan nakit ve kripto varlıkların saklanması, platformlar ve müşteriler arasındaki ilişkiler, uygulanacak yaptırım ve cezalar yer alacak. Platformların faaliyet esaslarına ilişkin kriterler ise yapılacak ikincil düzenleme ile belirlenecek. Kanun teklifinde blok-zinciri ve benzeri teknolojileri geliştiren kişilerin, değeri bu teknolojilerden ayrıştırılamayan nitelikte olan kripto varlıkların satış ya da dağıtımı konusunda SPK'ye yetki verilmesi ve izin şartı getirilmesi yönünde hükümler yer alacak. Düzenlemeyle Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumunun da (TÜBİTAK) bu süreçte rol alması, bu şekilde, blok-zinciri oluşturulması konusundaki yazılım mimarisinin ve ilgili teknolojik araçların geliştirilmesinin teşvik edilmesi hedefleniyor. Kripto varlıklarla ilgili düzenlemenin yasalaşması ve kripto varlık hizmet sağlayıcıların lisanslanmaya başlanmasıyla Mali Eylem Görev Gücünün (FATF) 15 No'lu teknik standardı kapsamında getirilen eleştirilerin bertaraf edilmesi ve Türkiye'nin "kısmi uyumlu" kategorisinden çıkması da öngörülüyor.

Borsa İstanbul'dan bir rekor daha Haber

Borsa İstanbul'dan bir rekor daha

Günün ilk yarısında 10.204,79 puanla tüm zamanların en yüksek seviyesine çıkan BIST 100 endeksi, saat 13.00 itibarıyla önceki kapanışa göre 126,45 puan ve yüzde 1,26 değer kazancıyla 10.172,20 oldu. Toplam işlem hacmi 63,6 milyar lira düzeyinde gerçekleşti. Bankacılık endeksi yüzde 1,28 değer kaybederken, holding endeksi yüzde 1,25 değer kazandı. Sektör endeksleri arasında en çok kazandıran yüzde 3,29 ile menkul kıymet yatırım ortaklığı, en çok kaybettiren yüzde 3,12 ile spor oldu. Analistler, küresel pay piyasalarında, ABD Merkez Bankasının (Fed) faizi sabit bırakması ve Fed Başkanı Jerome Powell'ın sözle yönlendirmelerinin ardından karışık bir seyir izlendiğini belirti. Fed, dün politika faizini 23 yılın en yüksek seviyesi olan yüzde 5,25-5,50 aralığında sabit tuttu. Bankadan yapılan açıklamada, son aylarda yüzde 2'lik enflasyon hedefine yönelik ilerlemenin sağlanamadığı belirtildi. Faiz kararının ardından Fed Başkanı Jerome Powell da düzenlediği basın toplantısında, faiz oranlarının beklenenden daha uzun süre yüksek kalabileceğinin sinyalini verdi. Politika odağının, para politikasının ne kadar süre kısıtlayıcı tutulacağı olduğunu ifade eden Powell, "Bir sonraki politika hamlesinin faiz artırımı olmasının muhtemel olmadığını düşünüyorum" dedi. Analistler, öğleden sonra ABD'de haftalık işsizlik maaşı başvuruları, dış ticaret dengesi ve fabrika siparişleri verilerinin takip edileceğini belirterek, teknik açıdan BIST 100 endeksinde 10.200 ve 10.300 seviyelerinin direnç, 10.000 ve 9.900 puanın destek konumunda olduğunu kaydetti.

Hisse senedi yatırımı mantıklı mı? Uzmanlar açıkladı Haber

Hisse senedi yatırımı mantıklı mı? Uzmanlar açıkladı

Yatırım denildiğinde son zamanlar akla ilk olarak hisse senedi almak geliyor. Hisse senedi sermaye şirketlerinin ortaklarını belgelemek için verilen evraklardır. Standart bir getirisi olmayan hisse senetleri, şirketin dönem dönem değişen bilanço kazancına, yatırım kararlarına veya gündemdeki yerine göre değişiklik gösterir. Borsaya çıkmak da kolay değil. Bu pazara çıkmak isteyen şirketler önce Sermaye Piyasası Kurulu (SPK) ve Borsadan gerekli izinleri alması gerekir. Borsanın çalkantılı durumu nedeniyle riskli görünen hisse senedi yatırımı, uzun dönemde kazandırmaktadır. Uzman isimlerin tavsiyeleri de yatırımları en az 1 yıllık bekleme süresi ile gerçekleştirmeleri. KOTTAN ÇIKARILMA EN BÜYÜK RİSK Borsada halka arzedilen şirketler, ekonomik ve politik piyasadaki olumsuzluklar ve değişen durumlara uyum sağlayamaması durumunda zarara uğrar. Zarara uğrayan şirket zamanla sermaye kaybetmeye, hatta iflasa bile gidebilir. Gerçeğe yakın beyanların veya borsanın istediği belgelerin sunulmaması ve denetçilerin olumsuz rapor hazırlaması ya da son üç yıllık bilançoların ticari olmayan alacakların toplam aktiflere oranının yüzde 50’yi aştığın tespit edilmesi halinde şirketler borsa yönetim kurulu kararınca kottan çıkarılabilir. YATIRIMCILAR BU RİSKLERİ GÖZE ALMALI Uzmanlar tarafından yatırımcıların karşılaştıkları bir risk de, yatırım yapılan hisse senedinin işlem sırasında kapatılması, sonrasında şirketin borsa kotundan çıkarılmasıdır. Borsa yönetim kurulu kararıyla kottan çıkarılan şirketlerin hisse senetleri bir anda sıfırlanır. Daha önceden para eden hisse kağıdı birden sıfıra iner. YATIRIMCILAR NE YAPMALI? Ekonomistler yatırımcıların öncelikle borsada para kazanmanın risklerini göze alarak akıllı yatırımlara adım atması gerektiğini belirtiyor. Borsa da sürdürülebilir yatırımın yolunun doğru hisse senetlerine doğru zamanda yatırım yapmak gerektiğini belirten uzmanlar, “Şirket hakkındaki gelişmeler de yakından takip edilmelidir. Bu konuda uzmanlaşmak, şirket hareketlerini anlayabilmek, bilanço okuyabilmek, şirketlerin mali durumlarını analiz edebilmek gerekir.” diyor.

Yatırım danışmanı dolandırıcılığına 'Sibergöz' hamlesi: 19 kişi yakalandı Haber

Yatırım danışmanı dolandırıcılığına 'Sibergöz' hamlesi: 19 kişi yakalandı

İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, İstanbul merkezli 8 ilde kendilerini yatırım danışmanı olarak tanıtıp “Forex Yatırım ve Yüksek Kazanç” vaadiyle nitelikli dolandırıcılık suçunu işleyen şahıslara yönelik eş zamanlı olarak düzenlenen “SİBERGÖZ-32” operasyonlarında 19 şüphelinin yakalandığını duyurdu. Bakan Yerlikaya sosyal medya hesabı üzerinden yaptığı açıklamada, "İstanbul merkezli 8 ilde kendilerini yatırım danışmanı olarak tanıtıp “Forex Yatırım ve Yüksek Kazanç” vaadiyle nitelikli dolandırıcılık suçunu işleyen şahıslara yönelik eş zamanlı olarak düzenlenen “SİBERGÖZ-32” operasyonlarında 19 şüpheli yakalandı. Emniyet Genel Müdürlüğü Siber Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığı koordinesinde; İstanbul İl Emniyet Müdürlüğü Siber Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğünce yapılan çalışmalar sonucu; İstanbul merkezli Antalya, Diyarbakır, Burdur, Adana, Eskişehir, Osmaniye ve Siirt’te düzenlenen “SİBERGÖZ-32” operasyonlarında şüphelilerin; Kendilerini “Yatırım Danışmanı” olarak tanıtarak iletişime geçtikleri vatandaşları “Forex Yatırım ve Yüksek Kazanç” vaadiyle sahte internet sitesine yönlendirdikleri, sitede var olmayan kazançları gösterip, bu kazançları elde etmek için çeşitli bahanelerle para talep ederek kazanç sağladıkları tespit edildi. Operasyonlar sonucu çok sayıda dijital materyale el konuldu." sözlerine yer verdi. İstanbul merkezli 8️⃣ ilde kendilerini yatırım danışmanı olarak tanıtıp “Forex Yatırım ve Yüksek Kazanç” vaadiyle nitelikli dolandırıcılık suçunu işleyen şahıslara yönelik eş zamanlı olarak düzenlenen “SİBERGÖZ-32” operasyonlarında 1️⃣9️⃣ şüpheli yakalandı❗️ Bilişim sistemlerini… pic.twitter.com/4eEqqnR7wZ — Ali Yerlikaya (@AliYerlikaya) April 22, 2024

"Planlı tarımla ilgili yasal düzenlemeleri bitirdik" Haber

"Planlı tarımla ilgili yasal düzenlemeleri bitirdik"

Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı, Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneğince (MÜSİAD) Mersin'deki bir otelde "Topraktan Geleceğe" temasıyla düzenlenen "Türkiye Yüzyılında Üretim Zirvesi"nde, 6 Şubat 2023'teki depremlerde yaşamını yitirenlere Allah'tan rahmet, yaralılara şifa diledi. Tarım sektörünün geleceğinin tartışıldığı bu tür programları önemsediklerini dile getiren Yumaklı, zirvenin sonuçlarını takip edeceklerini vurguladı. Yumaklı, Türkiye'nin yatırım ve uluslararası ticarette ciddi potansiyele sahip olduğunu belirterek, "Bu potansiyeli harekete geçirmek için girişimcilerimizin hakikaten dünya çapında çok ciddi gayretleri var. Bunların birçoğuna yakinen şahidiz." diye konuştu. Hem Türkiye'nin hem de ihracat yapılan ülkelerin ihtiyacını karşılamak için tarımsal üretim planlamasını tamamlamaları gerektiğini dile getiren Yumaklı, şöyle konuştu: "Biz 2023'te planlı tarımla ilgili bütün yasal düzenlemeleri bitirdik. O dönemden itibaren bunun alt çalışmalarını da yaptık. Şu anda bütün arkadaşlarımız nisan ayı itibarıyla kendi iç süreçlerini de bitirecekler ve sahada konuşmaya, anlatmaya başlayacağız. Tarımsal üretim planlaması, kabaca suyu merkeze alarak hangi alanda hangi ürünü ne kadar üretmemiz ve nasıl üretmemiz gerektiğini ortaya koyan bir programdır, disiplin manzumesidir." Yumaklı, tarımsal planlamanın katılımcılığı gerektirdiğini, bu nedenle paydaşların desteğine ihtiyaçlarının olduğunu anlattı. Türkiye'nin, jeopolitik önemine değinen Yumaklı, "Enerji kaynaklarına da yakın olmamızı gösteren, avantaj sağlayan bu coğrafi üstünlük, 9 trilyon dolarlık bir ticaret hacminin döndüğü coğrafyada bizim çok daha fazla gayret göstermemizi ve ortak akılla hareket etmemizi gerektiriyor." ifadesini kullandı. Yumaklı, dünyadaki gelişmelerin, tarımsal üretimin stratejik öneminin daha çok hissedilmesini sağladığını belirterek, şöyle devam etti: "Dünya nüfusu 2050'de 10 milyar olacak. Türkiye'nin 2050 nüfusu 105 milyon. Gelecek bir o kadar misafiri de düşünürsek 2050'de en az 210 milyonluk nüfusun gıda ve su ihtiyacını karşılamamız gerektiği ortaya çıkıyor. Nüfus artışıyla birlikte iklim değişikliği, göç, birtakım daha önce adını hiç duymadığımız hastalıklar gibi hususların bizi kısıtlayacağını da düşünürsek buradaki risk faktörünü görmüş oluruz. Biz, bunların hepsini 'yeni normal' olarak niteledik ve Bakanlığımız bütün çalışmalarını buna göre dizayn etmeye başladı ve devam ediyor." Nüfus artışıyla daha fazla su ve gıdaya ihtiyaç duyulacağının altını çizen Bakan Yumaklı, "Tarım politikalarımızı hem bugüne hem bundan sonraki döneme yani gelecek kuşaklara bırakacak bir vizyonla oluşturduk ve 2024-2028 Stratejik Plan'ımızı yayımladık." dedi. "TARIMSAL ÜRETİM PLANLAMASI, SUYU MERKEZE ALARAK YAPILDI" Yumaklı, Türkiye'nin "su stresi" altındaki ülkelerden olduğunu belirterek, "Tarımsal üretim planlaması, suyu merkeze alarak yapıldı, yapılmaya devam ediyor. Bütün şehirlerin dinamiklerinin, üreticilerinin, üretici birliklerinin, ticaret odalarının, sivil toplum kuruluşlarının bu üretim planlamasının ilk safhasında çalışması üzerine bir model kuruldu. Daha sonra bütün bunlar Türkiye bazında konsolide edilerek Türkiye'nin üretim planlaması tamamlanacak." ifadelerini kullandı. Arazi toplulaştırma çalışmalarının hızla devam ettiğini aktaran Yumaklı, yeşil vatanı korumak için 7 milyar fidanın toprakla buluşturulduğunu söyledi. Bakan Yumaklı, Mersin'e 21 yılda tarım, orman ve su alanında 60 milyar liralık yatırım yapıldığını, kentte bitkisel üretim miktarının yüzde 85, büyükbaş hayvan varlığının yüzde 39, küçükbaş hayvan varlığının yüzde 75, su ürünleri üretiminin de 45 kat yükseldiğini anlattı. Çalışmaları ve politikaları oluştururken "Önce paydaşlarımız, önce milletimiz" dediklerini aktaran Yumaklı, şunları kaydetti: "Bize verilen sorumluluk kapsamında milletimize en iyi hizmeti yapma gayreti içerisindeyiz ve bu şekilde de devam edeceğiz. Sektörümüz, alt ve üstyapısı ile kurumları itibarıyla güçlü yapıya sahip. Bizlerin, gerekli altyapı çalışmaları ve teşvikleri, sizler gibi ülkesini seven üreticiler ve girişimcilerimiz sayesinde evelallah üstesinden gelemeyeceğimiz herhangi bir sorun olmadığını düşünüyorum. Teorik değil pratik olarak, devleti ile milleti yani üreticisi, girişimcisi omuz omuza vererek bizim etki edebileceğimiz ya da edemeyeceğimiz birçok gelişmenin bizi hangi yöne götüreceğine hep birlikte karar vermemiz gerekiyor ki öyle yapacağız inşallah. Bizler, Sayın Cumhurbaşkanı'mızın söylediği gibi güçlü Türkiye'nin yolunun güçlü tarımdan geçtiğine inanıyoruz."

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.