Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Yılmaz Tunç

Herkes Duysun - Yılmaz Tunç haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Yılmaz Tunç haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Sinan Ateş cinayeti davası bugün başlıyor! 22 sanık hakim karşısına çıkacak Haber

Sinan Ateş cinayeti davası bugün başlıyor! 22 sanık hakim karşısına çıkacak

Eski Ülkü Ocakları Eğitim ve Kültür Vakfı Başkanı ve Hacettepe Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Sinan Ateş’in öldürülmesine ilişkin 22 şüphelinin yargılanmasına bugün, Ankara 32. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü’ndeki duruşma salonunda başlanacak. İlk duruşmayı, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel, Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, Demokrasi ve Atılım Partisi (DEVA) Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu ve CHP 7’nci Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun da takip etmesi bekleniyor. “1 TEMMUZ’DAN İTİBAREN DE DELİLLER MAHKEMEDE TARTIŞILACAK” Adalet Bakanı Yılmaz Tunç TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu toplantısına katılmak için Meclise gelişinde gazetecilerin sorularını yanıtlarken, tutuklu sanıklar bakımından dava açıldığını ifade ederek, “Dosya zaten bütün kamuoyunun gündeminde, tüm delilleriyle zaten kamuoyuyla paylaşılmış durumda. Soruşturması devam eden kişiler bakımından da süreç devam ediyor. 1 Temmuz'dan itibaren de deliller mahkemede tartışılacak, bağımsız ve tarafsız yargımız bu konuda adaleti tecelli ettirecektir.” ifadelerini kullanmıştı. "DAVAYA SADECE AVUKATLARIMIZ KATILACAK" Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli ise partisinin TBMM Grup Toplantısı’nda yaptığı konuşmada eski Ülkü Ocakları Genel Başkanı Sinan Ateş’in öldürülmesine ilişkin davaya partisinden avukatların katılacağını söylemişti. Bahçeli konuşmasında, “1 Temmuz 2024 Pazartesi günü başlayacak mahut cinayet davasıyla partimizi ve Ülkü Ocaklarını ilişkilendirmek için tek ayak üzerinde kırk yalan söylerler. Söz konusu davaya sadece avukatlarımız katılacak, bunun dışında hiç kimse orada bulunmayacaktır. Herkes eteğindeki taşı döksün de şahit olalım. Kim ne biliyorsa, hangi belge, bilgi ve bulguya sahipse, mahkemeye sunsun da hepsinin ense tıraşını görelim.” ifadelerine yer vermişti. ATEŞ’İN EŞİNDEN PAYLAŞIM Sinan Ateş’in eşi Ayşe Ateş ise bugün görülmeye başlanacak olan dava öncesi sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, “Unutulmasın ki bu sürecin sonunda ya bir doğum mucizesine ya da bir defin törenine şahit olacağız. Ya ‘Bismillah!’ diyeceğiz ya da ‘Ruhuna El Fatiha!’” ifadelerini kullanmıştı. AĞIRLAŞTIRILMIŞ MÜEBBET HAPİSLERİ İSTENİYOR İddianamede, tetikçi Eray Özyağcı ile onu olay yerine getiren ve kaçıran Vedat Balkaya ile Suat Kurt hakkında eylem üzerinde ortak hakimiyet ile müşterek fail olarak Sinan Ateş’e yönelik toplu halde, iştirak halinde tasarlayarak kasten öldürme suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası isteniyor. Sanıklardan silahlı eylemi organize ettiği iddia edilen Doğukan Çep ve şüpheli eski Ülkü Ocakları yöneticisi Tolgahan Demirbaş’ın ise suça azmettiren olarak maktule yönelik toplu halde, iştirak halinde tasarlayarak kasten öldürme suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası isteniyor. Dosyanın sanıklarından Zekeriya Asarkaya, Hakan Saraç, Ufuk Köktürk, Mehmet Yüce, Mustafa Uzunlar, Askın Mert Gelenbey, Murat Can Çolak, Osman Bayraktar, Caner Güney, Umut Ersoy, Çaglar Zorlu, Aytaç Ataç, Emre Yüksel, Serdar Öktem, Erdem Karadeniz, Alper Atay, Mustafa Ensar Aykal’ın iştirak halinde işlenen suça yardım eden fail olarak maktule yönelik toplu halde, iştirak halinde tasarlayarak kasten öldürme suçundan hapis cezası isteniyor.

Bakan Tunç'tan AYM'nin kararına yanıt: Cumhurbaşkanı, devletin başıdır Haber

Bakan Tunç'tan AYM'nin kararına yanıt: Cumhurbaşkanı, devletin başıdır

Bolu'daki temasları kapsamında Valiliği ziyaret eden Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, şeref defterini imzaladıktan sonra Vali Erkan Kılıç ile görüştü. Ziyaretin ardından konuşan Tunç, 2018 yılında Bolu Adliyesinin ihtiyaca cevap verecek şekilde hizmete girdiğini belirterek, Bolu'da ceza infaz kurumlarına yönelik planlanan ve hayata geçirilen yatırımlardan bahsetti. Tunç, kentte hükümetleri döneminde 22 yılda, her alanda çok sayıda yatırımın hayata geçirildiğini kaydetti. Bakan Tunç, açıklamasının ardından basın mensuplarının gündeme ilişkin sorularını yanıtladı. AYM'nin 703 sayılı Anayasa'da Yapılan Değişikliklere Uyum Sağlanması Amacıyla Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname'nin bazı maddelerine ilişkin iptal kararına yönelik soru üzerine Tunç, konuyla ilgili kamuoyunda bazı tartışmaların, yanlış anlamaların olduğunu söyledi. Tunç, kararnamenin, 2017 yılındaki anayasa değişikliği sonrası Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi fiilen başlamadan önce parlamenter sistemin son Bakanlar Kurulunun Kanun Hükmünde Kararnamesi olarak TBMM'de yetki kanununa dayanılarak çıkarıldığını ifade ederek, "Bu kararnamede yer alan bazı hususların kanunla düzenlenmesi gerektiği noktasında Anayasa Mahkemesinin bir kararı oldu. Cumhurbaşkanlığı Kararnamesiyle düzenlenemeyecek konuların kanunla düzenlenmesi gerektiği yönünde bazı tespitleri oldu Anayasa Mahkememizin. Tabii bu yanlış aktarılmaya çalışıldı bazı yorumcular tarafından." diye konuştu. "ATAMALARA İLİŞKİN HERHANGİ BİR YETKİ TARTIŞMASI SÖZ KONUSU DEĞİLDİR" Anayasanın 104. maddesinde Cumhurbaşkanının görev ve yetkilerinin açıkça belirtildiğini vurgulayan Tunç, şöyle konuştu: "Cumhurbaşkanı, devletin başıdır. Devletin birliğini temsil eder ve yürütmenin başıdır, yürütmeyi temsil eder. Cumhurbaşkanı yürütmeye ilişkin konularda Cumhurbaşkanı kararnamesi çıkarabilir. Anayasamızın amir hükümleridir bunlar. Üst kademe yöneticilerini atama yetkisi de anayasadan kaynaklanan bir yetkisidir Sayın Cumhurbaşkanımızın. Cumhurbaşkanı kararnamesiyle düzenlenemeyecek hususlar da yine Anayasamızda belirtmiştir. Anayasamızın ikinci bölümünün 1, 2. ve 4. kısımlarında sayılan temel haklara ilişkin, siyasi haklara ilişkin Cumhurbaşkanı kararnamesi çıkarılamayacağı yönündedir. Aynı zamanda bir kanun hükmü varsa, kanunla düzenlenmiş bir konu varsa o konuda da Cumhurbaşkanı kararnamesinin çıkarılamayacağı yönündedir." Bakan Tunç, münhasıran kanunla düzenlenmesi gereken hususlarda da Cumhurbaşkanı kararnamesinin çıkarılamayacağını aktararak, şöyle devam etti: "Burada atamalara ilişkin herhangi bir yetki tartışması söz konusu değildir. Sadece parlamenter sistemde kanunla düzenlendiği için ve sonrasında kanun hükmünde kararnameyle çakışan durumların 12 aylık süre içerisinde Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından kanunla düzenlenmesi gerektiğine yönelik bir Anayasa Mahkemesi kararıdır. Dolasıyısıyla Cumhurbaşkanımızın zaten üst kademe yöneticilerini atama yetkisi anayasadan kaynaklanan bir yetkidir ve yürütmeye ilişkin Cumhurbaşkanı kararnamelerini de çıkarabilir. Parlamenter sistemde kanunların her konuda ayrıntılı bir şekilde düzenlenmiş olması nedeniyle Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminde, Cumhurbaşkanı kararnamesi çıkarılması noktasındaki bir sınırlama söz konusudur. Önümüzdeki süreçte bu uyum yasalarının yapılması, çıkarılmasıyla ilgili yoğun bir çalışma parlamentomuzu bekliyor. Tüm bu tartışmaları ortadan kaldırmak için de demokratik, sivil bir anayasayı Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılının başında, Türkiye Yüzyılı'nın başında gerçekleştirerek kanunlardan, anayasalardaki yorum farklarından, anayasanın maddelerindeki yorum farklarından kaynaklanan tartışmaları da sona erdirmiş oluruz diyorum." "SAYIN CUMHURBAŞKANIMIZIN RESMİNİN İNDİRİLMESİ BİRLİĞİMİZE YÖNELİK SALDIRIDIR" Tatvan Belediye Başkanı Mümin Erol'un Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın fotoğrafını makam odasından indirmesine yönelik soru sorulan Tunç, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin, bir hukuk devleti olduğunu kaydetti. Tunç, hukuk devletinde kuralların, anayasanın, kanunların olduğunu, herkesin de anayasa ve kanunlarla bağlı olduğunu vurgulayarak, sözlerini şöyle sürdürdü: "Herkes bu kurallara uymak mecburiyetindedir. Ülkemiz 40 yıldan bu yana terörle mücadele ediyor ve bu uğurda çok büyük bedeller ödedik, şehitler verdik. Ülkemizin gelişmesi ve kalkınmasının önünde en büyük engel maalesef bölücü terör örgütü oldu. Terörün her türlüsüyle mücadele eden bir ülkeyiz. Bu anlamda birlik ve beraberlik içerisinde olmalıyız milletçe terörle mücadele konusunda. Özellikle milletin oylarıyla seçilenler, demokratik siyaset yapmak isteyenler, gerek parlamentoda gerek yerel yönetimlerde bu konuda milletimizin birlik ve beraberliğini bozacak tutum ve davranışlardan kaçınmak durumundadır. Tatvan'da ve bazı belediyelerde gördüğümüz, devletin birliğini temsil eden Sayın Cumhurbaşkanımızın resminin kameralar eşliğinde birtakım beyanlar kullanılarak indirilmesi birliğimize yönelik bir saldırıdır. Dolayısıyla hem Sayın Cumhurbaşkanımıza yönelik bir hakarettir hem de milletin birliğini bozmaya yönelik bir tutum ve davranıştır." Bu konularda Cumhuriyet savcılarının bir suç unsuru görmeleri halinde zaten bağımsız ve tarafsız yargı olarak soruşturma açtığına işaret eden Tunç, "Tatvan'da da böyle bir soruşturma açılmıştır. Bu tutum ve davranışlara, milletimizin birlik ve beraberliğini bozmaya yönelik bu tür eylemlere fırsat vermemek lazım. Herkesin bu konuda sorumlu davranması lazım." dedi. "ANAYASADAN VE BELEDİYE KANUNUNDAN KAYNAKLANAN BİR YETKİ SÖZ KONUSUDUR" Bakan Tunç, Mehmet Sıddık Akış'ın İçişleri Bakanlığınca Hakkari Belediye Başkanlığı görevinden uzaklaştırılması ve bundan sonraki süreçle ilgili soru üzerine, anayasanın 127. maddesinde mahalli idarelerin organlarıyla ilgili, bu organların başındaki belediye başkanı, meclis üyeleri hakkında soruşturma ya da kovuşturma olmuşsa İçişleri Bakanının görevden alma yetkisi olduğunu hatırlattı. Tunç, "Yine Belediye Kanunu'nun 45. ve 46. maddelerinde de anayasanın 127. maddesine dayanarak hakkında soruşturma ya da terör soruşturması ve davası söz konusuysa İçişleri Bakanına anayasadan kaynaklanan bu yetkiyle -bu geçici bir tedbirdir- geçici bir tedbir olarak görevden alma yetkisi ve oraya vekaleten şartları uygun yöneticinin görevlendirilmesi konusundaki yetkisi de Belediye Kanunu'nda ayrıntılı bir şekilde düzenlenmiştir." şeklinde konuştu. Hakkari Belediye Başkanı Akış hakkında daha önceden terör nedeniyle soruşturma olduğunu belirterek, şunları kaydetti: "Ayrıca devam eden bir davası vardır. İlk derecede de hüküm verilmiştir. Anayasa ve Belediye Kanunu'ndan kaynaklanan bir yetki söz konusudur. Milletin oylarıyla seçilen yerel yöneticiler, belediyelerimiz, hükümetten aldıkları, merkezi hükümetten gelen milletin kaynaklarını, milletin parasını, millete hizmet olarak aktarmak durumundadırlar. Dolayısıyla bu hassasiyeti göstermeyenler olursa terörle ilgili, özellikle terör soruşturmaları ve kovuşturmalarına muhatap olurlarsa, uygulamalarıyla ve tutum ve davranışlarıyla bu konuda anayasamızın 127. maddesinin ve Belediyeler Kanunu'nun 45. ve 46. maddesinin uygulanması durumunda hiç kimsenin bundan yakınmaması lazım çünkü anayasanın amir hükümleri, kanunlarımızın amir hükümleri... Bunlar da hepimizi bağlayan hususlar." SERDAR SERTÇELİK'İN İADE SÜRECİ Ayhan Bora Kaplan suç örgütü elebaşlarından olan, kırmızı bültenle aranan ve Macaristan'da yakalanan Serdar Sertçelik'in iadesiyle ilgili soruya Tunç, "Onunla ilgili iade sürecini başlatmıştık. Gerekli dosyasını tercüme ettirdik, hem Macarca hem İngilizce'ye tercüme ettirdik. Macaristan'daki muhattaplarımızla da görüştük. Orada 40 günlük bir geçici tutuklama kararı verilmişti. O süre içerisinde iade yargılaması gerçekleşecek ve o yargılama neticesinde de Türkiye'ye iade edileceğine inanıyoruz." yanıtını verdi. Bakan Tunç'a ziyaretinde, Adalet Bakan Yardımcısı Hurşit Yıldırım, AK Parti Bolu Milletvekili Yüksel Coşkunyürek, AK Parti İl Başkanı Suat Güner, ilçe belediye başkanları ve kurum müdürleri eşlik etti.

Bakan Tunç, Demokrasi ve Özgürlükler Adası'nda açıklamalarda bulundu Haber

Bakan Tunç, Demokrasi ve Özgürlükler Adası'nda açıklamalarda bulundu

Adalet Bakanı Yılmaz Tunç Demokrasi ve Özgürlükler Adası'nda açıklamalarda bulundu. TRT'de yer alan habere göre Bakan Tunç'un açıklamalarında şu sözlere yer verdi: Demokrasiye sürlen kara lekenin günü 27 Mayıs'ta demokrasi şehitlerimizi rahmetle anıyoruz. Haksız mahkum edilen darbe mağdurları var. Göstermelik bir yargılama yapıldı. Bu yargılamaları gerçekleştiren savcılar anayasa mahkemesi başkanları oldular. Yargıtay, Danıştay üyeleri oldular. Ödüllendirilerek uzun yıllar yargı sisteminin içerisinde yer aldılar.  Demokrasi tarihimiz darbelerin kara lekeleriyle dolu. Maalesef 27 Mayıs'ta darbeciler başarılı oldu. Daha sonra da başaarılı darbeler oldu. Sonrasında yine bir takım kalkışmalar yapıldı. 15 Temmuz kalkışmasında da milletimiz büyük bir kahramanlık sergiledi.  "VESAYETÇİ YARGI SİSTEMİNE KARŞI MİLLETİMİZ DARBECİLERDEN HESAP SORDU" 27 Mayıs Cumhuriyet tarihimizin ilk darbesiydi. Bu darbeciler yargıda etkin görev aldılar. Darbe mağdurlarını yargıladılar. Hukuken destek veriyormuş gibi göründüler. Bugün geldiğimiz noktada bu yargı sistemi yok. 12 Eylül darbecilerinin yargı huzuruna çıkarılmasını sağladık. Ve mahkum oldular. 17-25 Aralık sorumluları hesap verdiler. Vesayetçi yargı sistemine karşı milletimiz darbecilerden hesap sordu.  Darbelerin izini silmek önemliydi, silindi. Hükümet darbecileri yargı önüne çıkardı. Burası Yassıadaydı bugün demokrasi ve özgürlüklerin adası.  Yeni anayasa çalışmaları başladı. Türkiye Yüzyılı'nda yeni bir anayasaya ihtiyacfımız var. Hak arama özgürlüğünü sağlayan bir anayasa kurmamız lazım. Daha demokratik hale getirmek için çalışmaları sürdürüyoruz.    "DARBECİLERİN ANAYASASI İLE DEĞİL MİLLETİMİZİN ONAYLADIĞI BİR ANAYASA İLE DEVAM ETMEMİZ LAZIM" Darbecilerin yaptığı bir anayasa ile değil milletimizin onayladığı bir anayasa ile devam etmemiz lazım. Darbenin izlerini silmeye yönelik yasal değişiklikler de yaptık. Özgürlükçü ve darbecilere geçit vermeyen anayasa elzemdir. Bu konuda uzlaşmaya yanaşması önemlidir. Usul konusunda anlaşma olursa Türkiye Yüzyılı'nın başında yeni anayasaya inşallah kavuşuruz.

Sanık avukatı başörtüsü nedeniyle reddihakim talebinde bulunmuştu: Bakan Tunç duyurdu Haber

Sanık avukatı başörtüsü nedeniyle reddihakim talebinde bulunmuştu: Bakan Tunç duyurdu

Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, sosyal medya hesabından, Ankara 1. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen bir davada sanık avukatının, mahkeme heyetindeki başkan ve üye hakimin başörtülü olması nedeniyle reddihakim talebinde bulunmasına ilişkin açıklama yaptı. Mahkeme heyetindeki başkan ve üye hakimin başörtülü olması nedeniyle reddihakim talebinde bulunulmasını "eski Türkiye kafası" olarak niteleyen Tunç, "Kadınların inanç, eğitim ve çalışma özgürlüğünü gasbeden 28 Şubat zihniyetiyle hareket etmek, hak arama hürriyetinin teminatı olan bir avukata yakışmamıştır." değerlendirmesinde bulundu. "TÜM KADIN HAKİM VE SAVCILARIMIZI DA DERİNDEN ÜZMÜŞTÜR" Anayasa'ya göre herkesin vicdan, dini inanç ve kanaat hürriyetine sahip olduğunu, kimsenin dini inanç ve kanaatlerinden dolayı kınanamayacağını ve suçlanamayacağını vurgulayan Tunç, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın liderliğinde Türkiye'de son 22 yılda yasakları kaldıran, hak ve özgürlükleri genişleten çok sayıda adım atıldığını, kadınlara yönelik "pozitif ayrımcılık" ilkesinin yine bu dönemde anayasal kural haline getirildiğini belirtti. Kadınların hiçbir ayrım gözetilmeden çalışma hayatında yer almalarının, birileri rahatsız olsa da yine bu dönemde hayata geçtiğini aktaran Tunç, şunları kaydetti: "Türk kadını çalışma hayatının her alanında olduğu gibi yargı teşkilatımızda da başarılarıyla öne çıkmaktadır. Adalet teşkilatımızda görev yapan 8 bin 871 kadın hakim ve savcımız, adaletin tecellisi için ülkemizin dört bir yanında fedakarca çalışmaktadır. Avukatın yaptığı yakışıksız hareket, başı açık ya da kapalı olsun tüm kadın hakim ve savcılarımızı da derinden üzmüştür. Kadınlara ikinci sınıf muamelesi yapan, hak ve özgürlüklere hakaret eden bu tür olaylar artık geride kalmıştır. Son 22 yılda temel hak ve özgürlüklerin önünü açtığımız ülkemizde takınılan bu tavır asla kabul edilemez. Yaşanan üzücü olayla ilgili Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından soruşturma başlatılmıştır."

Bakan Tunç'tan 28 Şubat davası hükümlülerinin tahliyesine ilişkin açıklama Haber

Bakan Tunç'tan 28 Şubat davası hükümlülerinin tahliyesine ilişkin açıklama

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 28 Şubat davası hükümlüsü eski generaller Çevik Bir, Çetin Doğan, Erol Özkasnak, Fevzi Türkeri, Yıldırım Türker, Cevat Temel Özkaynak ve Aydan Erol'un da aralarında bulunduğu 14 hükümlünün kalan cezalarını kaldırdı. Resmi Gazete'de yayımlanan karara göre, 28 Şubat davası hükümlüsü eski orgeneraller Çevik Bir, Çetin Doğan, Fevzi Türkeri, emekli korgeneral Yıldırım Türker, emekli koramiral Aydan Erol, emekli tümgeneraller Erol Özkasnak, Cevat Temel Özkaynak'ın kalan cezaları, sürekli hastalık ve kocama hali nedeniyle kaldırıldı. Hükümlüler Haci Sülük, Ali Efteraslan, Avni Yılmaz, Sevda Yüksel, Gülbey Sarıoğlu, Süleyman Tuna, Abdulhekim Yılmaz'ın cezaları aynı gerekçelerle affedildi. Hükümlülerin kalan cezaları, sürekli hastalık, sakatlık ve kocama hali kapsamında bulunduğunu belirten Adli Tıp Kurumu raporu nedeniyle Anayasa'nın 104. maddesinin 16. fıkrası hükmü uyarınca kaldırıldı. "BUGÜN TAHLİYELER GERÇEKLEŞİR" Adalet Bakanı Yılmaz Tunç konuyla ilgili yaptığı açıklamada, "Cumhurbaşkanımız af yetkisini kullandı. Bugün tahliyeler gerçekleşir. Ülkemiz darbelerin kara lekeleriyle dolu. Bundan sonra bu ülkede darbeler olmasın diye demokrasinin standartlarını yükselttik. Darbecilerin yargılanması sağlanmış oldu. Bağımsız ve tarafsız yargı kararlarını verdi. 28 Şubat'ı yaşatanlar da cezalara çarptırılmıştı. Demokratik, sivil yeni anayasaya kavuşuncaya kadar mücadelemiz sürecek. 28 Şubat sanıklarının yaşları ilerlemişti. Cumhurbaşkanımıza verilen yetki çerçevesinde af yetkisi kullanıldı" ifadelerini kullandı.

Bakan Tunç'tan UCM Başsavcısı Khan'a: Beklemeniz için bir neden yok, lütfen çocuklar öldürülmesin Haber

Bakan Tunç'tan UCM Başsavcısı Khan'a: Beklemeniz için bir neden yok, lütfen çocuklar öldürülmesin

Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, Türkiye'nin İsrail aleyhinde Uluslararası Adalet Divanı'nda açılan soykırım davasına müdahil olma kararı hakkında sosyal medya hesabından açıklamalarda bulundu. Bakan Tunç yayınladığı açıklamada, "Uluslararası Ceza Mahkemesi Başsavcısı (UCM) Karim Khan’ın Filistin’de işlenen insanlık suçları karşısında soruşturmayı tamamlayarak davayı açmaması Gazze’deki dramın giderek artmasına, çocuk katliamının devamına neden olmaktadır. Davanın gecikmesi İsrailli saldırganları cesaretlendirmekte, Uluslararası Hukuka olan güveni ortadan kaldırmakta, UCM’yi etkisizleştirmektedir. 15.000’i çocuk 37.000 sivilin öldürüldüğü, 77.000 masum insanın yaralandığı, milyonlarca insanın açlık ve susuzluğa maruz bırakıldığı, hastanelerin, ibadethanelerin, okulların, mülteci kamplarının bombalandığı saldırılarda harekete geçilmeyecekse ne zaman geçilecektir. Tüm suç delilleri ortada iken davayı açmamakta direnmek, katliama sessiz kalmak, işlenen suça ortak olmak anlamına gelecektir. Artık tahammül kalmamıştır, insanlık vicdanı dünyanın her yerinde, üniversitelere, sokaklara, meydanlara taşmaktadır. Çocukların katlini önlemek UCM’nin elindedir, soykırım suçunu önlemek UCM’nin varlık sebebidir, UCM bunun için kurulmuştur, bu yetkisi vardır. Suçlular da bellidir, acilen soruşturma açılmalı, tedbir kararları alınmalı, suçluların tutuklanması sağlanmalıdır. Bir gün bile gecikmek, yüzlerce çocuğun hayattan koparılması demektir. UCM Başsavcısı UCM Başsavcısı Karim Khan, beklemeniz için hiçbir neden yok, dünya hukuk tarihine kara bir leke olarak değil; insan haklarını ve adaleti savunan biri olarak geçmek istiyorsanız bir dakika bile beklememeniz gerekir. Lütfen çocuklar öldürülmesin. Suçlular adalet önünde hesap versin." ifadelerini kullandı. Uluslararası Ceza Mahkemesi Başsavcısı @KarimKhanQC’ın Filistin’de işlenen insanlık suçları karşısında soruşturmayı tamamlayarak davayı açmaması Gazze’deki dramın giderek artmasına, çocuk katliamının devamına neden olmaktadır. Davanın gecikmesi İsrailli saldırganları… pic.twitter.com/RpMaVohgIy — Yılmaz TUNÇ (@yilmaztunc) May 4, 2024

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.