Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Ziraat Mühendisleri Odası

Herkes Duysun - Ziraat Mühendisleri Odası haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Ziraat Mühendisleri Odası haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Bursa Ovası'nı nasıl kaybettik? Haber

Bursa Ovası'nı nasıl kaybettik?

Aylin Tekir'in moderatörlüğünde Gazeteci Yazar Mesut Demir ve Gazeteci Yazar Mehmet Ali Ekmekçi'nin değerlendirmeleriyle ekrana gelen "Herkes Duysun" isimli gündem programına Ziraat Mühendisleri Odası Şube Başkanı Dr. Fevzi Çakmak konuk oldu. Dr. Fevzi Çakmak, deneyimli gazetecilerin soruları yanıtladı. “SANAYİLEŞME POLİTİKALARI OVALARI YOK ETTİ” 2006 yılında Bursa’nın toplam tarım arazisi alanının 417 bin hektar olduğunu söyleyerek konuya giren Ziraat Mühendisleri Odası Şube Başkanı Dr. Fevzi Çakmak, “2022 verilerine göre ise tarım arazileri varlığı 370 bin hektara düştü. Yani 16 yılda tam 47 bin hektar tarım arazimiz tarım dışına çıkarıldı. Bu da demek oluyor ki yüzde 11,5 oranında tarım arazisi yok edildi. Peki nasıl yok edildi? Kentleşme ve sanayileşmeyle yok edildi. Ne yazık ki özellikle genel yönetimlerin uyguladığı sanayileşme politikaları neticesinde kente otomotiv sektörünün inşa edilmesi, bunun yanında yan sanayinin de oluşturulması, gelişen iş imkanları beraberinde göç hareketine de neden olduğundan, bu insanların konut ihtiyaçları dikkate alındığında kent önlenemez bir şekilde genişledi.” dedi. “TARIMIN ÖNCELİK OLDUĞU BİR POLİTİKA UMUYORUZ” Dr. Çakmak, bu genişlemenin kent yönetimlerinin yeterli yapı stoklarını oluşturamamalarından dolayı kaçak yapılaşmaya yönelime neden olduğunu da belirterek, “Bu kaçak yapılaşmalar da ovalara doğru akmaya başladı. Bizim güzel ovalarımız ne yazık ki birer birer yok edildi. Bugün geldiğimiz noktada da büyük ovaların Ova Koruma Kanunu olmasına ve büyük ova statüsünde olmasına rağmen koruyamadık, yok ettik. Umuyorum ki bundan sonraki süreçte, yeni gelen yöneticilerimiz bu konuya duyarlı olur. Sanayinin değil de tarımın ve turizmin öncelik olduğu bir politika izlerler. Hiç olmazsa bu mevcut durumdaki arazilerimizi koruruz ve bunları daha verimli hale getirme yönünde çalışırız.” şeklinde konuştu. Bursa’nın verimli ve yöresel ürünler bakımından çok değerli olduğuna değinen Çakmak, sözlerine şöyle devam etti: “KENTİN 3 TARAFINA DA OTOMOTİV FABRİKALARI KURDUK” “Baktığımızda Bursa çok verimli, yöresel ürünleri de çok fazla olan, katma değer üreten, sulama potansiyeli yüksek bir kent. Şeftali, armut, kestane gibi aklımıza gelmeyen birçok yöresel potansiyeli yüksek ürünü var. Bursa’nın tarım arazisi varlığı Türkiye’nin geneline baktığımızda çok da yüksek seviyede değil. Türkiye genelinde tarım arazisi bakımından 34. sıradayız ama biz var olan arazilerimizde bile katma değer sağlayan ürünler ürettiğimiz için ekonomik olarak tarımsal ürün katma değeri yaratma açısından 6. sıradayız. Bu kadar değerli bir kentin topraklarına sahibiz. Siz buna rağmen Bursa Ovası’na sahip çıkıyoruz derseniz az önceki yüzde 11.5 oranına bakabilirsiniz. Bu araziler, ovalar, sanayilere, kentlere gitti. Kentin 3 tarafına da otomotiv fabrikaları kurduk. Bununla beraber de ister istemez göçler ve yan sanayiler oluştu. Böylece Bursa, sanayi kentine dönüştürüldü. Sadece bu hükümet döneminde değil, geçmişten bugüne sanayileşme hamlesi ile beraber tarım arazileri yok edildi. Geçmişten bugüne atılan yanlış adımlar, izlenen yanlış politikalar Bursa’nın tarım kenti olma potansiyelini gittikçe eritti.” KANUNUN VERDİĞİ MİKTARDAN DAHA AZ DESTEK VERİLİYOR Tarıma verilen desteğin azaldığına ve geç kaldığına da değinen Dr. Fevzi Çakmak, “Tarım Kanunu’nun 21. maddesi çok açık. Kanun “Gayrisafi millî hasılanın yüzde birinden az olamaz.” diyor. Bu kanun çiftçiye verilecek desteklerden bahsediyor. 2023 yılında gayrisafi hasılamız 26 trilyon TL olmuş, buna göre ödenmesi gereken 260 milyar TL. 2024 bütçesine konan destekleme miktarı 91 milyar TL. Bahsedilen yasayla verilmesi gereken miktarın neredeyse 3’te 1’i ayrılmış. Bunlar da ‘Anlamına uygun bir şekilde mi kullanılıyor?’ diye sorgulamalıyız.” ifadelerine yer verdi. ÇİFTÇİYE DESTEK GEÇ GİDİYOR Çakmak, çiftçiye desteğin geç gittiğinden de bahsederek, “Bir yerden paraya ihtiyacınız olduğunda parayı o an bulursak ihtiyacımız giderilir ama çiftçiye böyle bir destek yok. Çiftçi üretecek, satacak ertesi yıl parasını alacak. Çiftçiler bankadan, gübre bayiinden borçlarla işini döndürmeye çalışıyor. Durum bu olunca da maliyetler çok daha fazla oluyor. Böylece 91 milyarlık destek, destek olmaktan çıkıyor. Çünkü ihtiyaç olduğunda verilmiyor. Ben ihtiyacım olduğu dönemde mazot desteğini, gübre ve tohum desteğini alabildiğimde bir anlam ifade eder. Ancak bu yapılmıyor, destek de kanunun altında bir oranda veriliyor. Çiftçi bütün dünyada desteklenmelidir. Mutlak suretle desteklenmesi gereken bir sektördür. Desteklenmez ise gıda olmaz, gıda olmadığında hepimiz evimize aç gideriz. Bu nedenle önce çiftçiyi tarımın içinde tutacak politikalar geliştirmemiz lazım.” şeklinde konuştu.

Başkan Çakmak: Çiftçi üretmekten vazgeçmektedir Haber

Başkan Çakmak: Çiftçi üretmekten vazgeçmektedir

Haber: Merve ÖZDEMİR ÇEVİK / HERKES DUYSUN Bursa'da tarımdaki son durumu konuştuğumuz Ziraat Mühendisleri Odası Bursa Şube Başkanı Dr. Fevzi Çakmak, tarımda 16 yılda büyük kayıplar olduğunu söylerken tarım alanlarımızı koruyamadığımızın altını çizdi. Konu hakkında sözlerine devam eden Başkan Çakmak, "İlin genel arazi dağılımı içinde tarım arazisi 2016 yılında  417.420 hektarla toplam arazinin %38,34’ünü oluştururken, 15 yıl sonra yani 2021 yılında 363.150,00 hektara düşerek % 33,36’ya gerilemiştir. Yani son 16 yılda yaklaşık 54.000 ha tarım arazisi, tarım dışına çıkartılmıştır. Tarım dışına çıkartılan bu arazilerin büyük kısmı da yerleşim yerleri ve sanayi alanına dönüşmüştür. Ne yazık ki bu kadar verimli topraklara ve iklim koşullarına sahip bir şehirde bile tarım alanlarımızı koruyamamış durumdayız." dedi. ÇİFTÇİ ÜRETMEKTEN VAZGEÇMEKTEDİR Tarım arazilerinin dağılımına baktığımızda son 16 yılda tarla alanlarının son  % 60 paydan, % 39 paylara düştüğünü,  buna karşılık sebze alanları  sabit kalırken, meyvelik alanların % 5, zeytinlik alanların % 3 civarında arttığını söyleyen Ziraat Mühendisleri Odası Bursa Şube Başkanı Dr. Fevzi Çakmak tarla alanlarının büyük kısmının ise yerleşim yeri ve sanayi amacıyla tarım dışına çıktığını ifade etti. Başkan Çakmak, "En dikkat çekici konu, Bursa gibi iklim koşullarının çok iyi, toprak yapısının tarıma elverişli olduğu koşullarda  hala toprakların nadasa bırakılıyor olması ve daha da vahim olanı tarıma elverişli olduğu halde her yıl daha fazla tarım alanının nedensiz bir biçimde ekilmeden boş bırakılmasıdır.2021 yılı verilerine göre yaklaşık nadas ve tarıma elverişli olduğu halde kullanılmayan arazi toplamı 97.000 ha civarına çıkmıştır. Bursa tarım arazisi varlığının yaklaşık  % 24 ‘ü ekilmemektedir. Bu arazilerin ekilmemesinin başında, arazilerin ekonomik işletme büyüklüğünde olmaması, sulama imkanlarından yararlanılamaması, arazilerin çok fazla hissedara sahip olduğu için kim tarafından ekileceğinin bilinmemesi, köyde toprağı işleyecek genç nüfusun kalmamış olması ve en önemlisi de tarımsal girdi maliyetlerinin yüksekliği nedeni ile çiftçinin zarar edeceği endişesidir. Yine devlet tarafından verilen desteklerin yetersiz ve çiftçinin ihtiyacı olduğu dönemde verilmemesi de önemli bir etkendir. Nitekim ÇKS kayıt sistemi incelendiğinde toplam işletme sayısı 2016  yılında 97.061 iken 2021 yılında bu sayı 72.105’e düşmüştür. Yani çiftçi üretmekten vazgeçmektedir.2021 yılı verilerinde bile bu işletmelerin de sadece % 49’u ÇKS kaydı yaptırmıştır. Yani çiftçilik yapan işletmelerin yarısı desteklemelerden yararlanma gereği duymamaktadır.Bu durum desteklemelerin çiftçinin yarasına merhem olmadığının açık göstergesidir." dedi. TÜRKİYE’NİN TOPRAK VERİMLİLİĞİ SON 10 YILDA %23 AZALMIŞTIR Yaşanan iklim değişiklikleri ve buna bağlı kuraklıkların tarıma etkisi konusunda ciddi uyarılarda bulunan Ziraat Mühendisleri Odası Bursa Şube Başkanı Dr. Fevzi Çakmak, "Tarımsal üretim için toprak, su, güneş ışığı, sıcaklık ve oksijene ihtiyaç vardır. İklim, sayılan bileşenlerin hepsine etki eden dinamik bir bileşendir. Bu nedenle; iklim faktörünün tarım sektörü için yarattığı risk, içerdiği bilinmezlikler yüzünden çok yüksek seviyededir. Tarım sektörü ürün verimliliği, ürün deseni, azalan su kaynakları, artan sıcaklık ve gıda güvenliği bakımından iklim değişikliğinden en çok etkilenen ve bu değişikliğe neden olan sektörlerden biridir. Yapılan araştırmalara göre Türkiye’nin toprak verimliliği son 10 yılda %23 azalmıştır.Toprak verimliliğinin azalmasıyla birlikte topraktaki organik yapı zayıflamakta ve dolayısıyla bitki besin elementlerinde azalmalar görülmektedir. İklim değişikliği doğal bitki örtüsünde de değişiklilere neden olmaktadır. Bu durumun ülkemizde de, özellikle bozkır alanlarının genişlemesine ve mera alanlarının azalmasına neden olmaktadır. Bütün bu açıklamalar ışığında, gelecekte gıda güvencesinden yoksun, gıdaya erişemeyen bir toplum olmamak için, var olan su kaynaklarımızı korumalı ve amaç dışı kullanımlarını ve kirletilmelerini önlememiz gereklidir. Yine suyun her damlasından tasarruf etmemiz gerekliliğini de doğru okumamız ve suyu en fazla kullanan sektör olan tarımda kayıp kaçak oranlarını minimuma indirecek, su kullanım verimliliğini arttıracak, tarımın bilimsel veriler ışığında yapıldığı tedbirleri ivedilikle almamız gereklidir. Yine var olan su kaynaklarımızın boşa akmasını önlemeli ve suya hasret olan topraklarımızı su ile buluşturacak alt yapıları da tamamlamamız gereklidir."ifadelerini kullandı. 2023 YILI TARIM SEKTÖRÜ İÇİN KRİZ YILI OLMAYA DEVAM EDECEKTİR Tarıma verilen önem, köyünü ve toprağını bırakan çiftçi üzerine konuştuğumuz Başkan Çakmak, bu konuda da önemli sorunların altını çizerken, "2023 yılı tarım sektörü için kriz yılı olmaya devam edecektir" dedi. Başkan Çakmak, "Ülkemizde vahşi kapitalist politikaların önünü açan 1980 askeri darbesinden bu yana, IMF ve Avrupa Birliği dayatmaları ile birlikte tarımsal destekler gittikçe azaltılmış, girdi fiyatları sürekli artmış, çiftçiyi destekleyici kurumlar birer birer kapatılmış ya da özelleştirilmiş, çiftçi özel şirketlerin kucağına itilmiş ve ithalat sopası ile terbiye edilmeye çalışılmış, bütün bunların sonucu tarımsal faaliyetler  üreticilere yeter gelir sağlayamaz olmuştur. 2012 yılında çıkartılan Bütün Şehir yasası ile bir kültür olarak köylülük yok edilmiş, çiftçilik mesleği itibarsızlaştırılmış, kırsal yerleşimler yaşanılır olmaktan çıkarılmıştır. 2002 yılından bu yana ekilir tarım arazisi miktarında 3.5 milyon hektar,  Çiftçi Kayıt Sistemine kayıtlı çiftçi sayısında yaklaşık  700 bin kişi azalma olmuş, çiftçi tarım desteği talebini dahi terk etmiştir. Köylerde genç nüfus kalmadığı için tarım mevsimlik tarım işçileri ile yapılmaya çalışılır olmuştur. Tarım sektöründe yaşanan olumsuzluklar üretimi ve üretim alanlarını daraltırken, kamu kurumları küçültülüp, müdahale kurumları kapatılıp işlevsizleştirirken, alana hizmet veren özel sektör de günden güne zayıflamaktadır. Tarımsal altyapı sorunlarının çözülmediği, dışa bağımlı girdi fiyatlarının sürekli arttığı, uygun kredi olanaklarının yaratılmadığı, desteklerin yeterli ve zamanında ödenmediği önümüzdeki üretim döneminde iklim koşullarındaki olumsuzluklar da çiftçilerimizi daha zor bir dönemin beklediğini göstermektedir. Rant ve faiz ekonomisi yerine üretim ekonomisine geçilmediği sürece Pandemi süreci ve ülkemizde yaşanan ciddi kuraklık sorununun da etkisiyle 2023 yılı tarım sektörü için kriz yılı olmaya devam edecektir." dedi. KÖYLÜNÜN KÖYE DÖNMESİ VE TOPRAĞINA SAHİP ÇIKMASI İnsanoğlunu doyuran ve giydiren tarım sektörünün, sosyo-ekonomik ve ekonomi-politik önemi ile toplumların, dolayısıyla ülkelerin geleceğinde belirleyici rol oynayan stratejik bir sektör olduğu unutmamamız gerektiğini söyleyen Ziraat Mühendisleri Odası Bursa Şube Başkanı Dr. Fevzi Çakmak, köylünün köyünde kalıp toprağını bırakmaması için bazı önerileri sıralarken, “Köyde tarımla uğraşanların yaş ortalaması 55 ve üzeridir. Gençlerin köyde kalmasını, gidenlerin de tekrar dönüşünü sağlamak ve köyde yaşamın özendirilmesi için, köydeki okulların eğitim seviyeleri yükseltilmeli, tarımla uğraşanların sosyal güvenceye kavuşması sağlanmalı, sağlık alt yapısına ulaşım kolaylaştırılmalı, köylerin büyük yerleşim yerlerine olan bağlantıları ile köylerdeki sosyal yaşam koşulları iyileştirilmelidir. Detaylı toprak etüt haritalama çalışmaları başlatılmalı, arazi kullanım planlama çalışmaları yapılarak, toprak, su varlıklarımızın sürdürülebilir kullanımları sağlanmalıdır.Tarımsal üretim ve pazarlama kooperatifleri desteklenmeli, çiftçimize örgütlülük bilinci aşılanmalı. Tarımsal mekanizasyon başta olmak üzere tarımda bilgi ve teknoloji kullanımı yaygınlaştırılarak üretim maliyetleri aşağı çekilmelidir. KDV/ÖTV indirimi dahil üreticiyi ve üretimi rahatlatıcı önlemler ivedilikle alınmalı, ek ekonomik destekler açıklanmalı. Stratejik ürünlerde girdi maliyetleri de dikkate alınarak çiftçinin karlı bir üretim yapacağı garanti altına alınarak, alım taban fiyatı üretim sezonu başında açıklanmalı ve çiftçinin zarar etmeyeceği garanti altına alınmalıdır. Ülkemiz mera alanlarının genel yapısı daha çok küçük hayvancılığa uygundur. Bu nedenle bu nedenle büyükbaş hayvan yerine küçük baş hayvan tüketimini özendirici, tüketici tercihlerini değiştirici çalışmalar yapılmalıdır.Hayvancılığın en büyük gider kalemi olan yem maliyetini aşağı çekmek için mevcut mera alanlarının korunması ve ıslah çalışmaları yapılarak iyileştirilmesi gereklidir. Bu mera alanları ıslah edildikten sonra planlama dahilinde küçük çiftçinin hizmetine sunulmalıdır. Orman köylülerinin orman altı meralardan plan dahilinde yararlanması sağlanmalı, özellikle bu tür yerlerde keçi yetiştiriciliği özendirilmelidir. Keçi çalıları, ağaçların alt dallarını yiyerek ormanların bakımını ve budamasını da yaptığı gibi dışkıları ile de ormanları gübrelerler. Yine orman altlarındaki otları yedikleri için orman yangınlarını önlemede de etkilidirler. Bu şekilde iki taraf için de karşılıklı fayda sağlanmış olur.Tarımsal afet fonu kurularak tüm tarım arazileri bu fona dahil edilmeli, oluşacak doğal afetlerdeki çiftçilerin zararları bu fondan karşılanmalıdır." dedi.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.