Erzurum Müzesi'nde içlerinde 3 bin 500 yıllık takıların da olduğu 175 eser görücüye çıktı.
Haber Giriş Tarihi: 17.09.2024 10:27
Haber Güncellenme Tarihi: 17.09.2024 10:29
Kaynak:
İHA
Erzurum Müze Müdürlüğü, depolarında bulunan ve hiç sergilenmeyen eserleri her yıl farklı konseptlerde görücüye çıkarmak için çalışma başlattı. İlk olarakta metal takı ve süs eşyalar sergilenmeye başladı. Arkeolog Doç. Dr. Gülşah Altunkaynak nezaretinde yapılan çalışmalarda; M.Ö. 1500 yılları ile Urartu, Helenistik, Roma ve Osmanlı dönemine ait 175 takı tespit edildi. Uzman ekipler tarafından tek tek temizlenen eserler, dönemlere ayrılarak meraklılarının beğenisine sunuldu.
“URARTU'NUN ÇOK ZENGİN TAKI KÜLTÜRÜ, GELENEĞİ VAR”
Doç. Dr. Gülşah Altunkaynak, takıları en erken dönemden Osmanlı'ya kadar bir kronolojik sıraya koyduklarını belirterek, “Tespit ettiğimiz eserlerin Erzurum Restorasyon ve Konservasyon Bölge Laboratuvarı'nda temizlikleri, bakımları ve restorasyon işlemlerini tamamlayarak sergimizi açtık. Müzemizde bulunan, daha önce hiç sergilenmeyen eserleri tespit ettik. M.Ö. 1500'lü yıllardan başladık. Özellikle tomurcuk başlı dediğimiz süs iğneleri, ardından mantar başlı, büyük boyutlu süs iğneleriyle kronolojik sürecimizi en erkenden aldık. Daha sonra özellikle Urartu'nun çok zengin takı kültürü, geleneği var. Urartu takılarıyla, kemerleriyle devam ettik. Roma ve Helenistik dönemin takılarının ardından Osmanlı dönemine ait bileklikleri gerdanlıkları, kemerleriyle 20'nci yüzyılda sürecimizi kronolojik olarak tamamladık" diye konuştu.
“TAKI KADININ HAYATINDA HEP VARDI”
18, 19 ve 20'nci yüzyıl Osmanlı'da takı geleneğini arkeolojik devirlerden alıp, geliştirdiğini gördüklerini vurgulayan Altunkaynak, "Yine aynı şekilde açık uçlu bileklikler, bilezikler, küpeler, yüzükler, omuzlara bağlanan gerdanlıklar, kolyeler ve çok muhteşem kemerler. Buradaki işçilik, gerçekten çok muazzam. Doğal taşlar kullanılarak görselliğe ne kadar önem verildiğini gösteriyor. Takının insanoğlu ve büyük oranda kadınların hayatında binlerce yıldır nasıl bir süreçten geçtiğini, asla önemini kaybetmeden günümüze nasıl geldiğini yansıtmaya çalışıyoruz" diye konuştu.
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
3500 yıllık takılar görücüye çıktı
Erzurum Müzesi'nde içlerinde 3 bin 500 yıllık takıların da olduğu 175 eser görücüye çıktı.
Erzurum Müze Müdürlüğü, depolarında bulunan ve hiç sergilenmeyen eserleri her yıl farklı konseptlerde görücüye çıkarmak için çalışma başlattı. İlk olarakta metal takı ve süs eşyalar sergilenmeye başladı. Arkeolog Doç. Dr. Gülşah Altunkaynak nezaretinde yapılan çalışmalarda; M.Ö. 1500 yılları ile Urartu, Helenistik, Roma ve Osmanlı dönemine ait 175 takı tespit edildi. Uzman ekipler tarafından tek tek temizlenen eserler, dönemlere ayrılarak meraklılarının beğenisine sunuldu.
“URARTU'NUN ÇOK ZENGİN TAKI KÜLTÜRÜ, GELENEĞİ VAR”
Doç. Dr. Gülşah Altunkaynak, takıları en erken dönemden Osmanlı'ya kadar bir kronolojik sıraya koyduklarını belirterek, “Tespit ettiğimiz eserlerin Erzurum Restorasyon ve Konservasyon Bölge Laboratuvarı'nda temizlikleri, bakımları ve restorasyon işlemlerini tamamlayarak sergimizi açtık. Müzemizde bulunan, daha önce hiç sergilenmeyen eserleri tespit ettik. M.Ö. 1500'lü yıllardan başladık. Özellikle tomurcuk başlı dediğimiz süs iğneleri, ardından mantar başlı, büyük boyutlu süs iğneleriyle kronolojik sürecimizi en erkenden aldık. Daha sonra özellikle Urartu'nun çok zengin takı kültürü, geleneği var. Urartu takılarıyla, kemerleriyle devam ettik. Roma ve Helenistik dönemin takılarının ardından Osmanlı dönemine ait bileklikleri gerdanlıkları, kemerleriyle 20'nci yüzyılda sürecimizi kronolojik olarak tamamladık" diye konuştu.
“TAKI KADININ HAYATINDA HEP VARDI”
18, 19 ve 20'nci yüzyıl Osmanlı'da takı geleneğini arkeolojik devirlerden alıp, geliştirdiğini gördüklerini vurgulayan Altunkaynak, "Yine aynı şekilde açık uçlu bileklikler, bilezikler, küpeler, yüzükler, omuzlara bağlanan gerdanlıklar, kolyeler ve çok muhteşem kemerler. Buradaki işçilik, gerçekten çok muazzam. Doğal taşlar kullanılarak görselliğe ne kadar önem verildiğini gösteriyor. Takının insanoğlu ve büyük oranda kadınların hayatında binlerce yıldır nasıl bir süreçten geçtiğini, asla önemini kaybetmeden günümüze nasıl geldiğini yansıtmaya çalışıyoruz" diye konuştu.
Kaynak: İHA
En Çok Okunan Haberler
Düzensiz uyku sağlık problemine yol açıyor!
Başarılı insanların uyguladığı en etkili 5 sabah rutini
Sadece çocukları değil yetişkinleri de etkiliyor, tehlikeli sonuçlara yol açabiliyor!
Tarım ve gıdada ilk ayda 17,2 milyar dolarlık ihracat
Sonbahar hastalıkları nelerdir?
Süte alternatif olan 8 kalsiyum kaynağı
Kanlı 12 Eylül darbesinin üzerinden 44 yıl geçti
Sinema salonlarında bu hafta 11 film vizyona girecek
Hamilelikte tüketilmemesi gereken 8 besin
Bursa'nın şanlı kurtuluşu: 11 Eylül
Lübnan'da bugün de iletişim cihazları patladı!
Osmaniye'de okul servisi ve otomobil çarpıştı: 11 öğrenci yaralı
Bursa'da okul servisi kaza yaptı: 8'i öğrenci 11 yaralı
Bursa'da ayının saldırısından kıl payı kurtuldu: O anlar kamerada
TİGEM Bursa Karacabey İşletmesinde gelecek yıl hedef 11 bin 500 kuzu