Neyzenliği, hiciv sanatını kullanışı ve ilginç kişiliğiyle ön plana çıkan şair Neyzen Tevfik'in ölümünün üzerinden 72 yıl geçti.
Haber Giriş Tarihi: 27.01.2025 16:59
Haber Güncellenme Tarihi: 27.01.2025 17:00
Kaynak:
AA
Yanından hiç ayırmadığı neyi çok iyi üflediği için "Neyzen Tevfik" olarak tanınan sanatçı, Türk edebiyatında ve müziğinde önemli bir isim olarak öne çıktı.
Asıl adı Tevfik Kolaylı olan sanatçı, 24 Mart 1879'da Bodrum'da, rüştiye mektebi öğretmeni, hafız Hasan Fehmi Bey ile Emine Hanım'ın oğlu olarak dünyaya geldi.
Henüz 7-8 yaşlarındayken babasıyla gittiği Bodrum'daki Tepecik Kahvesi'nde duyduğu ney sesinden çok etkilenen Tevfik, Urla'da Berber Kazım'dan ney dersleri almaya başladı.
Tevfik, yıllar sonra o günü hatırladığında kendini derbeder ve ne istediğini bilmez, bazen eflatun kadar akıllı bazen de tımarhaneye düşecek kadar bahtsız yapanın "ney" sesi olduğunu ve geçmişteki o geceye kadar uzandığını söylemişti.
Küçük yaşlardan itibaren saz şairlerini dinlemekten hoşlanan Tevfik'in müziğe ve özellikle neye duyduğu ilginin artmasında saz şairlerinin anlattığı aşık hikayelerinin payı büyük oldu.
Erken yaşta ney ile uğraşmasının olumsuz etkileri olacağını düşünen Fehmi Bey, oğlunu İzmir İdadisi'ne yazdırdı. Ancak Tevfik, sara hastalığı nedeniyle okulu bırakmak zorunda kaldı.
İLK ŞİİRİ 1898'DE YAYIMLANDI
İzmir Mevlevihanesi’nde Şeyh Nureddin Dede’nin kardeşi Cemal Bey’den ney öğrenmeye başlayan Tevfik, burada Şair Eşref, Tokadizade Şekib Bey, Tevfik Nevzad, Abdülhalim Memduh, Bıçakçızade Hakkı gibi edebiyat ve musiki dünyasının sanatkarlarıyla tanıştı, onlardan ders aldı.
Tevfik'in ilk şiiri 13 Mart 1898'de "Muktebes" dergisinde yayımlandı, aynı yıl medrese öğrenimi görmek üzere geldiği İstanbul'da, babasının arkadaşı Musa Kazım Efendi'nin de müderris olduğu Fethiye Medresesi'ne kayıt oldu.
Mehmet Akif Ersoy'la sarsılmaz dostluğun başladığı bu dönemde ondan Arapça, Farsça ve Fransızca dersleri aldı, o da Akif’e ney dersleri verdi.
Galata ve Yenikapı Mevlevihanelerinde vakit geçirmeye başlayan usta neyzen, Mehmet Akif Ersoy vesilesiyle dönemin müzisyen ve edebiyatçılarıyla tanışarak bağlama, cura ve tambur çalmayı öğrendi.
Tevfik, 20 yaşına geldiğinde hem usta bir neyzen hem de şair olarak adını duyurmaya başladı ve 1902 yılında Bektaşi dervişi oldu.
İLK KİTABI "HİÇ" 1919'DA YAYIMLANDI
Tevfik, Fethiye Medresesi'nden 1901'de ayrılarak, Fatih'teki Şekerci Hanı'nda ve Çukurçeşme'deki Ali Bey Hanı'nda yaşamaya başladı.
Kendisini derslerine kabul eden Musa Kazım Efendi vesilesiyle Ahmet Mithat Efendi, Muallim Naci ve şair Şeyh Vasfi gibi edebiyatçılarla tanışan Tevfik, plak doldurma girişimleri, gençlerle bir araya geldiği toplantılar, gözaltı ve sorgulama süreçlerinin ardından 1902'de Mısır'a gitmeye karar verdi.
Tevfik, ney ve hicivle geçimini sağladığı Mısır'da, bir arkadaşıyla Neyzenler Kahvehanesi açtı.
Mısır'dan ayrıldıktan sonra İzmir'e, ardından ise İstanbul'a giderek Çemberlitaş'ta bir han odasına yerleşen Tevfik, 1919'da ilk kitabı "Hiç"i yayımladı.
Prof. Dr. Hasan Aksoy, bir röportajında Neyzen Tevfik'in musiki tarafından bahsederek, şunları kaydetmişti:
"Epey bir plak doldurmuştur. Bugün tek albümde toplanmıştır. Bu arada bir iki filmde de oynuyor. Hiç ve Azabı Mukaddes adlı şiir kitapları var. Yazdıklarının belli bir bölümü dışarda bırakılırsa hicivlerini epey ustalıkla yazmıştır. Mizahla düşünceyi birleştiren alaycı bir üslubu vardır. Edebiyatımızda önemli bir figürdür."
Neyzen Tevfik, 1 Mayıs 1927'de Türkiye'nin ilk radyo istasyonu olan İstanbul Radyosu'nun açılışında Mesut Cemil ve Ferit Kam ile birlikte bulunarak ney üfledi.
"KOLAYLI" SOYADINI ALDI
Tevfik, 1923'te gittiği Ankara'da bir süre kardeşi Şefik Bey'in yanında kaldı ve 1927'de sara nöbetleri ve alkol kullanımı nedeniyle tedavi görmeye başladı.
Mehmet Akif Ersoy'u görmek üzere 1928'de gittiği Mısır'da yaklaşık bir yıl daha kalan şair, Muhiddin Üstündağ'ın girişimiyle konservatuvarda görev aldı.
Tevfik, hayatı boyunca her anlamda maddi ve manevi destekçisi Mehmet Akif Ersoy'u görmek üzere gittiği Mısır günlerini şöyle anlatmıştı:
"Akif sabahları güneş doğmadan kalkar, Kur'an tercümesine başlardı. Sabah namazını kılar, çayı hazırlar, beni uyandırırdı. Ona hasretini çektiğini söylediği makamlardan taksim yapardım. Gözlerinden damla damla akıttığı yaşı benden saklamak ister ve sonra bana tercüme ettiği Kur'an'dan parçalar okurdu. O zaman ben de coşar elime neyimi alır ve duygularımı neye bırakırdım."
Tevfik, soyadı kanununun ardından, babası Samsun'un Bafra ilçesinin Kolay beldesinden olduğu için "Kolaylı" soyadını aldı. Neyzenlikteki ustalığının dışında hiciv sanatını kullanarak şiirlerinde toplumsal konulara değinen Neyzen Tevfik, 100'e yakın plak çıkardı.
Nüktedanlığı, hazır cevaplılığı, içki müptelasının yanı sıra hikmetli sözleri, sıra dışı yaşam tarzı ve felsefesi ile sayısız fıkraya konu oldu ve adeta mistik bir şahsiyete dönüştü.
Musiki alanına ney taksimleriyle katkı sunan Tevfik'in şiirleri 1919'da çıkan "Hiç" ve 1949'da çıkan "Azab-ı Mukaddes" kitaplarıyla okurla buluştu. Usta şair ayrıca "Kırk Yıllık Ölü", "Hamam Sefası" ve "Edep" isimli fıkralara imza attı.
Yönetmen Mümtaz Ener'in ısrarları sonucunda 1950'de "Onu Affettim" adlı bir filmde de rol alan sanatçı, film içerisinde konser verdi. Film, 1954 ve 1955 yıllarında sinemalarda gösterildi. Usta isim, "Ağlayan Şarkı" filminde ise Suzan Yakar'la oynar. Aynı yıl arkadaşlarının ısrarıyla Şehir Komedi Tiyatrosu'nda yapılan jübilesine katılan Aşık Veysel'le tanışır ve dostlukları oluşur.
Hayatı boyunca düzenli bir geliri olmadan yaşayan Neyzen Tevfik, yaşlılık günlerinde İstanbul Büyükşehir Belediyesinin bağladığı yardım aylığıyla geçindi.
"Ömrümün 70 yılı binbir hadisat içinde geçti." diyen Neyzen Tevfik, 28 Ocak 1953'te İstanbul'da hayatını kaybetti.
"Izdırabın sonu yok sanma, bu alem de geçer / Ömr-i fani gibidir, gün de geçer, dem de geçer/ Gam karar eyliyemez hande-i hurrem de geçer/ Devr-i şadi de geçer, gussa-i matem de geçer/ Gece gündüz yok olur, an-ı demadem de geçer" dizelerinin yer aldığı "Geçer" şiiri şairin kendi sesinden "Hiç"in "Azab-ı Mukaddes"i Neyzen Tevfik albümüyle Kalan Müzik tarafından dijital platformlara da taşındı.
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Neyzen Tevfik'in vefatının üzerinden 72 yıl geçti
Neyzenliği, hiciv sanatını kullanışı ve ilginç kişiliğiyle ön plana çıkan şair Neyzen Tevfik'in ölümünün üzerinden 72 yıl geçti.
Yanından hiç ayırmadığı neyi çok iyi üflediği için "Neyzen Tevfik" olarak tanınan sanatçı, Türk edebiyatında ve müziğinde önemli bir isim olarak öne çıktı.
Asıl adı Tevfik Kolaylı olan sanatçı, 24 Mart 1879'da Bodrum'da, rüştiye mektebi öğretmeni, hafız Hasan Fehmi Bey ile Emine Hanım'ın oğlu olarak dünyaya geldi.
Henüz 7-8 yaşlarındayken babasıyla gittiği Bodrum'daki Tepecik Kahvesi'nde duyduğu ney sesinden çok etkilenen Tevfik, Urla'da Berber Kazım'dan ney dersleri almaya başladı.
Tevfik, yıllar sonra o günü hatırladığında kendini derbeder ve ne istediğini bilmez, bazen eflatun kadar akıllı bazen de tımarhaneye düşecek kadar bahtsız yapanın "ney" sesi olduğunu ve geçmişteki o geceye kadar uzandığını söylemişti.
Küçük yaşlardan itibaren saz şairlerini dinlemekten hoşlanan Tevfik'in müziğe ve özellikle neye duyduğu ilginin artmasında saz şairlerinin anlattığı aşık hikayelerinin payı büyük oldu.
Erken yaşta ney ile uğraşmasının olumsuz etkileri olacağını düşünen Fehmi Bey, oğlunu İzmir İdadisi'ne yazdırdı. Ancak Tevfik, sara hastalığı nedeniyle okulu bırakmak zorunda kaldı.
İLK ŞİİRİ 1898'DE YAYIMLANDI
İzmir Mevlevihanesi’nde Şeyh Nureddin Dede’nin kardeşi Cemal Bey’den ney öğrenmeye başlayan Tevfik, burada Şair Eşref, Tokadizade Şekib Bey, Tevfik Nevzad, Abdülhalim Memduh, Bıçakçızade Hakkı gibi edebiyat ve musiki dünyasının sanatkarlarıyla tanıştı, onlardan ders aldı.
Tevfik'in ilk şiiri 13 Mart 1898'de "Muktebes" dergisinde yayımlandı, aynı yıl medrese öğrenimi görmek üzere geldiği İstanbul'da, babasının arkadaşı Musa Kazım Efendi'nin de müderris olduğu Fethiye Medresesi'ne kayıt oldu.
Mehmet Akif Ersoy'la sarsılmaz dostluğun başladığı bu dönemde ondan Arapça, Farsça ve Fransızca dersleri aldı, o da Akif’e ney dersleri verdi.
Galata ve Yenikapı Mevlevihanelerinde vakit geçirmeye başlayan usta neyzen, Mehmet Akif Ersoy vesilesiyle dönemin müzisyen ve edebiyatçılarıyla tanışarak bağlama, cura ve tambur çalmayı öğrendi.
Tevfik, 20 yaşına geldiğinde hem usta bir neyzen hem de şair olarak adını duyurmaya başladı ve 1902 yılında Bektaşi dervişi oldu.
İLK KİTABI "HİÇ" 1919'DA YAYIMLANDI
Tevfik, Fethiye Medresesi'nden 1901'de ayrılarak, Fatih'teki Şekerci Hanı'nda ve Çukurçeşme'deki Ali Bey Hanı'nda yaşamaya başladı.
Kendisini derslerine kabul eden Musa Kazım Efendi vesilesiyle Ahmet Mithat Efendi, Muallim Naci ve şair Şeyh Vasfi gibi edebiyatçılarla tanışan Tevfik, plak doldurma girişimleri, gençlerle bir araya geldiği toplantılar, gözaltı ve sorgulama süreçlerinin ardından 1902'de Mısır'a gitmeye karar verdi.
Tevfik, ney ve hicivle geçimini sağladığı Mısır'da, bir arkadaşıyla Neyzenler Kahvehanesi açtı.
Mısır'dan ayrıldıktan sonra İzmir'e, ardından ise İstanbul'a giderek Çemberlitaş'ta bir han odasına yerleşen Tevfik, 1919'da ilk kitabı "Hiç"i yayımladı.
Prof. Dr. Hasan Aksoy, bir röportajında Neyzen Tevfik'in musiki tarafından bahsederek, şunları kaydetmişti:
"Epey bir plak doldurmuştur. Bugün tek albümde toplanmıştır. Bu arada bir iki filmde de oynuyor. Hiç ve Azabı Mukaddes adlı şiir kitapları var. Yazdıklarının belli bir bölümü dışarda bırakılırsa hicivlerini epey ustalıkla yazmıştır. Mizahla düşünceyi birleştiren alaycı bir üslubu vardır. Edebiyatımızda önemli bir figürdür."
Neyzen Tevfik, 1 Mayıs 1927'de Türkiye'nin ilk radyo istasyonu olan İstanbul Radyosu'nun açılışında Mesut Cemil ve Ferit Kam ile birlikte bulunarak ney üfledi.
"KOLAYLI" SOYADINI ALDI
Tevfik, 1923'te gittiği Ankara'da bir süre kardeşi Şefik Bey'in yanında kaldı ve 1927'de sara nöbetleri ve alkol kullanımı nedeniyle tedavi görmeye başladı.
Mehmet Akif Ersoy'u görmek üzere 1928'de gittiği Mısır'da yaklaşık bir yıl daha kalan şair, Muhiddin Üstündağ'ın girişimiyle konservatuvarda görev aldı.
Tevfik, hayatı boyunca her anlamda maddi ve manevi destekçisi Mehmet Akif Ersoy'u görmek üzere gittiği Mısır günlerini şöyle anlatmıştı:
"Akif sabahları güneş doğmadan kalkar, Kur'an tercümesine başlardı. Sabah namazını kılar, çayı hazırlar, beni uyandırırdı. Ona hasretini çektiğini söylediği makamlardan taksim yapardım. Gözlerinden damla damla akıttığı yaşı benden saklamak ister ve sonra bana tercüme ettiği Kur'an'dan parçalar okurdu. O zaman ben de coşar elime neyimi alır ve duygularımı neye bırakırdım."
Tevfik, soyadı kanununun ardından, babası Samsun'un Bafra ilçesinin Kolay beldesinden olduğu için "Kolaylı" soyadını aldı. Neyzenlikteki ustalığının dışında hiciv sanatını kullanarak şiirlerinde toplumsal konulara değinen Neyzen Tevfik, 100'e yakın plak çıkardı.
Nüktedanlığı, hazır cevaplılığı, içki müptelasının yanı sıra hikmetli sözleri, sıra dışı yaşam tarzı ve felsefesi ile sayısız fıkraya konu oldu ve adeta mistik bir şahsiyete dönüştü.
Musiki alanına ney taksimleriyle katkı sunan Tevfik'in şiirleri 1919'da çıkan "Hiç" ve 1949'da çıkan "Azab-ı Mukaddes" kitaplarıyla okurla buluştu. Usta şair ayrıca "Kırk Yıllık Ölü", "Hamam Sefası" ve "Edep" isimli fıkralara imza attı.
Yönetmen Mümtaz Ener'in ısrarları sonucunda 1950'de "Onu Affettim" adlı bir filmde de rol alan sanatçı, film içerisinde konser verdi. Film, 1954 ve 1955 yıllarında sinemalarda gösterildi. Usta isim, "Ağlayan Şarkı" filminde ise Suzan Yakar'la oynar. Aynı yıl arkadaşlarının ısrarıyla Şehir Komedi Tiyatrosu'nda yapılan jübilesine katılan Aşık Veysel'le tanışır ve dostlukları oluşur.
Hayatı boyunca düzenli bir geliri olmadan yaşayan Neyzen Tevfik, yaşlılık günlerinde İstanbul Büyükşehir Belediyesinin bağladığı yardım aylığıyla geçindi.
"Ömrümün 70 yılı binbir hadisat içinde geçti." diyen Neyzen Tevfik, 28 Ocak 1953'te İstanbul'da hayatını kaybetti.
"Izdırabın sonu yok sanma, bu alem de geçer / Ömr-i fani gibidir, gün de geçer, dem de geçer/ Gam karar eyliyemez hande-i hurrem de geçer/ Devr-i şadi de geçer, gussa-i matem de geçer/ Gece gündüz yok olur, an-ı demadem de geçer" dizelerinin yer aldığı "Geçer" şiiri şairin kendi sesinden "Hiç"in "Azab-ı Mukaddes"i Neyzen Tevfik albümüyle Kalan Müzik tarafından dijital platformlara da taşındı.
Kaynak: AA
En Çok Okunan Haberler
Şekilleriyle sizleri şaşırtacak dünyanın en garip binaları
Muhtemelen ilk kez duyacağınız ilginç gerçekler
Yaşlanma belirtilerini azaltan 5 cilt maskesi
Onlarca can kaybedildi: Kartalkaya faciasının ardında kalanlar...
Türkiye'de geçen yıl en çok ziyaret edilen 10 yer
Süper Lig'in asist kralları!
Dünyanın en romantik şehirleri listelendi
Dünyadaki tehlikeli turistik yerler
Kilolu gösteren 10 moda hatası
Dünya genelinde ev almanın en zor olduğu 10 ülke açıklandı
Süper Lig'de 21. haftanın VAR kayıtları açıklandı
Şanlıurfa'da iki kızını tabancayla öldüren anne canına kıydı
Bursaspor şampiyonluğa ne zaman uzanacak?
Yangında ölen kadının yakınları yaşadıklarını anlattı
Bursa'da motor ustasına bıçak!