Sebahattin Yanık, kemençenin sesini 47 yıldır dünyaya duyuruyor
Sebahattin Yanık, kemençenin sesini 47 yıldır dünyaya duyuruyor
Trabzon'da 47 yıldır çaldığı kemençeyle ünlenen Sebahattin Yanık, yurt içi ve yurt dışında organizasyonlarda oldukça rağbet görüyor.
Haber Giriş Tarihi: 02.08.2024 11:43
Haber Güncellenme Tarihi: 02.08.2024 11:43
Kaynak:
AA
Dedesi ve babasının izinden giderek 18 yaşında yörenin en önemli enstrümanlarından kemençeyi çalmaya başlayan Yanık, gençlere de bu sanatı öğretmeye başladı.
Bazı ilçelerde açılan halk eğitimi merkezi kurslarında 19 yıl kemençe eğitimi veren Yanık, 1990'lı yıllarda çıkardığı yaklaşık 30 kasetle bölgede daha tanınır hale geldi.
Yaşadığı iyi ya da kötü olayları yöresel dille notalara aktaran Yanık, kemençeyi çalınmasından öte tarihine sahip çıkılmasının daha önemli olduğunu söyledi.
65 yaşındaki Yanık, son nefesine kadar kemençe çalmaya devam edeceğini vurgulayarak, "Kemençe nereden gelmiş, bilen var mı yok. Kemençe nereden kalmış, bilen var mı yok. İncelemiş mi incelememiş. 'Ayşe çıkalım yaylaya, Fadime inelim köye.', bitti. Ben buna çok karşıyım. 47 sene hayatımı verdim ben buna. Hala 'Ben sadece ozanım.' diyorum." ifadelerini kullandı.
"ELLERİMİZDE HEP NASIR VAR"
Kemençenin Karadeniz insanının gönlünde çok farklı yeri olduğunu belirten Yanık, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Kadırga Şenliği yapıyorduk, rahmetli babamla. Birkaç sanatçı arkadaşları daha vardı. Kemençelerimizi ayarlıyorduk. Kadırga'da öyle horon oynardık ki dört kemençe hep beraber çalardık. Millet horonunu oynardı. Şimdi her şey cihaza bağlandı, her şey müzik setlerine bağlandı. Org arkanda, sanki bir yavanlık var. Cumartesi akşam gidiyorduk, pazar akşam geliyorduk. Bu ellerimizde hep nasır var. Niye? Oradan nasırlar kalır, patlardı ellerimiz çünkü bizim arkamızda bir şey yoktu ki sade bir kemençe, türkü devam ediyordu."
Sebahattin Yanık, yıl içerisinde, çoğunlukla yaz aylarında yurt dışına, özellikle Almanya'ya sürekli gittiğini belirterek, "Mesela 2 gün, 3 gün, hiç böyle durmadan kemençe çalarız orada. Büyük bir alan buluyorlar, çadırını kuruyorlar. Orada her şeyin hasreti var. Adam 12 ayın 11'inde çalışıyor. Bir ayın da 2 gününü, 3 gününü oraya ayırıyor." dedi.
Hayatta yaşanılanların kemençe ezgileriyle aktarıldığını kaydeden Yanık, "Yaşanmadan hiçbir şey olmaz, gerçekten yaşanmıştır. Karadeniz budur. Yani yaşanmış şeyler söylenir." diye konuştu.
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Sebahattin Yanık, kemençenin sesini 47 yıldır dünyaya duyuruyor
Trabzon'da 47 yıldır çaldığı kemençeyle ünlenen Sebahattin Yanık, yurt içi ve yurt dışında organizasyonlarda oldukça rağbet görüyor.
Dedesi ve babasının izinden giderek 18 yaşında yörenin en önemli enstrümanlarından kemençeyi çalmaya başlayan Yanık, gençlere de bu sanatı öğretmeye başladı.
Bazı ilçelerde açılan halk eğitimi merkezi kurslarında 19 yıl kemençe eğitimi veren Yanık, 1990'lı yıllarda çıkardığı yaklaşık 30 kasetle bölgede daha tanınır hale geldi.
Yaşadığı iyi ya da kötü olayları yöresel dille notalara aktaran Yanık, kemençeyi çalınmasından öte tarihine sahip çıkılmasının daha önemli olduğunu söyledi.
65 yaşındaki Yanık, son nefesine kadar kemençe çalmaya devam edeceğini vurgulayarak, "Kemençe nereden gelmiş, bilen var mı yok. Kemençe nereden kalmış, bilen var mı yok. İncelemiş mi incelememiş. 'Ayşe çıkalım yaylaya, Fadime inelim köye.', bitti. Ben buna çok karşıyım. 47 sene hayatımı verdim ben buna. Hala 'Ben sadece ozanım.' diyorum." ifadelerini kullandı.
"ELLERİMİZDE HEP NASIR VAR"
Kemençenin Karadeniz insanının gönlünde çok farklı yeri olduğunu belirten Yanık, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Kadırga Şenliği yapıyorduk, rahmetli babamla. Birkaç sanatçı arkadaşları daha vardı. Kemençelerimizi ayarlıyorduk. Kadırga'da öyle horon oynardık ki dört kemençe hep beraber çalardık. Millet horonunu oynardı. Şimdi her şey cihaza bağlandı, her şey müzik setlerine bağlandı. Org arkanda, sanki bir yavanlık var. Cumartesi akşam gidiyorduk, pazar akşam geliyorduk. Bu ellerimizde hep nasır var. Niye? Oradan nasırlar kalır, patlardı ellerimiz çünkü bizim arkamızda bir şey yoktu ki sade bir kemençe, türkü devam ediyordu."
Sebahattin Yanık, yıl içerisinde, çoğunlukla yaz aylarında yurt dışına, özellikle Almanya'ya sürekli gittiğini belirterek, "Mesela 2 gün, 3 gün, hiç böyle durmadan kemençe çalarız orada. Büyük bir alan buluyorlar, çadırını kuruyorlar. Orada her şeyin hasreti var. Adam 12 ayın 11'inde çalışıyor. Bir ayın da 2 gününü, 3 gününü oraya ayırıyor." dedi.
Hayatta yaşanılanların kemençe ezgileriyle aktarıldığını kaydeden Yanık, "Yaşanmadan hiçbir şey olmaz, gerçekten yaşanmıştır. Karadeniz budur. Yani yaşanmış şeyler söylenir." diye konuştu.
Kaynak: AA
En Çok Okunan Haberler
Türkiye Cumhuriyeti 101. yaşını kutluyor
Yıllardır kanserle savaşan oyuncu ölüme meydan okudu
Burcu Özberk yaza veda etti, kırmızı takımıyla ortalığı yaktı
Dünyada yalnızlık salgını yayılıyor
Brüksel’de Şirinler Köyü
Aslışah Alkoçlar minik oğlu ile yeğenini paylaştı
Çocuğunuzda bu belirtiler varsa dikkat!
Sinema salonlarında bu hafta 7 film vizyona girecek
Sabahları aç karnına tüketin: Hangi pekmez neye faydalı?
Dünyanın en eski 6 hastalığı
Villada şüpheli ölüm: 3 kişinin cansız bedeni bulundu
İETT otobüsü yaşlı kadını ezdi
Dubai çikolatasına Sivaslı eli değdi
Nesli tükenmekte olan Mersin balığı ağa takıldı
Altın rekor tazelemeye devam ediyor