Şair Cemal Süreya, vefatının 35. yıl dönümünde Beyoğlu Belediyesi tarafından düzenlenen etkinlikle Kulaksız Mezarlığı'ndaki kabri başında anıldı.
Haber Giriş Tarihi: 09.01.2025 15:00
Haber Güncellenme Tarihi: 09.01.2025 15:12
Kaynak:
AA
Anma programında Beyoğlu Belediye Başkanı İnan Güney adına kabristana bırakılan çelengin ardından dualar okundu.
Törende konuşan Güney, Cemal Süreya'nın hem Türk edebiyatının hem de İkinci Yeni şiirinin önemli bir şairi olduğunu belirterek, usta kalemin şiirleriyle herkesin beğenesini kazandığını söyledi.
Güney, Süreya'nın mezarını usta şaire yakışır bir şekilde düzenlemeye çalıştıklarını ifade ederek, "Cemal Süreya, bir tren vagonunda başlayan hayatını, çocuk yaşta yaşadığı annesizliği, çaresizliği, garibanlığı, yoksulluğu dizelerine taşımış bir şairdir. Bir röportajında, 'Ne zaman bir çocuk görsem ağlarım.' diyor. Bu elbette onun annesine, babasına, ailesine duyduğu özlemle ilgili bir durumdur. Bu yüzden, 'Böyle birisini görünce hemen şiirimle onun resmini çekerim.' der. Büyük şairimiz Cemal Süreya'yı saygıyla, sevgiyle, minnetle yad ediyorum." dedi.
"BİZ KARDEŞLİĞİN NE OLDUĞUNU ONLARDAN ÖĞRENDİK"
Cemal Süreya'nın yeğeni Güzin Tanyeri, şairin çok sevecen ve hoşgörülü biri olduğunu vurgulayarak, "Dayım, aile arasında son derece esprili ve sıcak bir insandı. Çok güzel bir kardeşlikleri vardı. Biz kardeşliğin ne olduğunu onlardan öğrendik. Cemal Dayım, çok dürüst bir insandı. Son yıllarını zorluklar içinde geçirdi. Onu, üzüntülü ve sıkıntılı bir haldeyken kaybettik. Aramızdan ayrılışının üzerinden 35 yıl geçti ve onu yokluğunda çok özledik." ifadelerini kullandı.
Şair Engin Turgut, Süreya'nın 1990'da vefat ettiğin söyleyerek, "O gün hüngür hüngür ağladığımı biliyorum. Cemal Süreya'yla 1984 yılında tanıştım. Cemal Abi'nin gittiği yerlere, sırf onu görmek için arkadaşları, dostları da giderdi. Ona büyük bir saygı duyardım ve o izin vermeden masasına oturmazdım. O da bunu bilirdi ve beni her defasında masasına buyur ederdi. Cemal Süreya, Türkçenin saadetiydi. O konuşurken hepimiz büyük bir iştahla, sevgiyle ve saygıyla onu dinlerdik." diye konuştu.
"CEMAL SÜREYA, KEDERİ VE SEVİNCİ AYNI ANDA YAŞADI, BUNDAN DA HİÇ YÜKSÜNMEDİ"
Şair Orhan Alkaya ise Cemal Süreya'yı haftada iki defa görmeye gittiğini ve bu buluşmaların kendisi için çok kıymetli olduğunu dile getirerek, şunları kaydetti:
"Onun kederli hoşnutluğunu, olağanüstü güzel bakışını ve bir jest insanı olarak 'anı' değerlendirişini hayranlıkla seyrederdim. Onu dinlemekten muazzam bir hoşnutluk duyardım. Kitapları çok pahalıya satılırdı. O bir maliye müfettişiydi ve ucu ucuna yaşardı. Bu kadar zor şartlarda yaşayan birisinin kitaplarının pahalıya satılmasını hep garipsemişimdir. Ucu ucuna giden bir hayat güzeldir ama öldükten sonra değere binmek ise hiç güzel değildir. Cemal Süreya gibi bir şaire, hak ettiği değerin ondan esirgenmemesi gerekirdi. Cemal Süreya, kederi ve sevinci aynı anda yaşadı. Bundan da hiç yüksünmedi. O, şiirini bize emanet bıraktı ve gitti."
Usta şairin sevenlerinin de katıldığı tören, Süreya'nın mezarına selvi ağacının dikilmesi ve lokma dağıtılmasının ardından sona erdi.
CEMAL SÜREYA HAKKINDA
Gerçek adı "Cemalettin Seber" olan usta edebiyatçı, 1931'de Erzincan'da dünyaya geldi. 1947'de parasız yatılı olarak girdiği Haydarpaşa Lisesi’nin ardından, 1950'de Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Maliye ve İktisat Bölümü'nde eğitim gördü.
Şiire çocuk yaşlarda ilgi duyan Süreya'nın ilk şiiri "Şarkısı Beyaz", 1953'te "Mülkiye" adlı okul dergisinde çıktı. Cemal Süreya, "İkinci Yeni" şiir hareketinin öncülerinden biri kabul edildi.
Şiirin yanı sıra deneme, çocuk kitabı, günce, tenkit yazısı, şiir ve düz yazı tercümesi ve derleme de yazan Süreya, ilk kitabı "Üvercinka" ile 1958'de Yeditepe Şiir Ödülü'nü, Arif Damar'la paylaştı. Usta edebiyatçı ikinci kitabı "Göçebe"yle 1966'da Türk Dil Kurumu Edebiyat Ödülü'ne, "Sıcak Nal" ve "Güz Bitiği" kitaplarıyla 1988'de Behçet Necatigil Şiir Ödülü'ne değer görüldü.
Yaklaşık 40 kitabı Fransızcadan Türkçeye çeviren Süreya, girdiği şeker koması sonucu 9 Ocak 1990'da hayatını kaybetti.
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Usta şair Cemal Süreya, kabri başında anıldı
Şair Cemal Süreya, vefatının 35. yıl dönümünde Beyoğlu Belediyesi tarafından düzenlenen etkinlikle Kulaksız Mezarlığı'ndaki kabri başında anıldı.
Anma programında Beyoğlu Belediye Başkanı İnan Güney adına kabristana bırakılan çelengin ardından dualar okundu.
Törende konuşan Güney, Cemal Süreya'nın hem Türk edebiyatının hem de İkinci Yeni şiirinin önemli bir şairi olduğunu belirterek, usta kalemin şiirleriyle herkesin beğenesini kazandığını söyledi.
Güney, Süreya'nın mezarını usta şaire yakışır bir şekilde düzenlemeye çalıştıklarını ifade ederek, "Cemal Süreya, bir tren vagonunda başlayan hayatını, çocuk yaşta yaşadığı annesizliği, çaresizliği, garibanlığı, yoksulluğu dizelerine taşımış bir şairdir. Bir röportajında, 'Ne zaman bir çocuk görsem ağlarım.' diyor. Bu elbette onun annesine, babasına, ailesine duyduğu özlemle ilgili bir durumdur. Bu yüzden, 'Böyle birisini görünce hemen şiirimle onun resmini çekerim.' der. Büyük şairimiz Cemal Süreya'yı saygıyla, sevgiyle, minnetle yad ediyorum." dedi.
"BİZ KARDEŞLİĞİN NE OLDUĞUNU ONLARDAN ÖĞRENDİK"
Cemal Süreya'nın yeğeni Güzin Tanyeri, şairin çok sevecen ve hoşgörülü biri olduğunu vurgulayarak, "Dayım, aile arasında son derece esprili ve sıcak bir insandı. Çok güzel bir kardeşlikleri vardı. Biz kardeşliğin ne olduğunu onlardan öğrendik. Cemal Dayım, çok dürüst bir insandı. Son yıllarını zorluklar içinde geçirdi. Onu, üzüntülü ve sıkıntılı bir haldeyken kaybettik. Aramızdan ayrılışının üzerinden 35 yıl geçti ve onu yokluğunda çok özledik." ifadelerini kullandı.
Şair Engin Turgut, Süreya'nın 1990'da vefat ettiğin söyleyerek, "O gün hüngür hüngür ağladığımı biliyorum. Cemal Süreya'yla 1984 yılında tanıştım. Cemal Abi'nin gittiği yerlere, sırf onu görmek için arkadaşları, dostları da giderdi. Ona büyük bir saygı duyardım ve o izin vermeden masasına oturmazdım. O da bunu bilirdi ve beni her defasında masasına buyur ederdi. Cemal Süreya, Türkçenin saadetiydi. O konuşurken hepimiz büyük bir iştahla, sevgiyle ve saygıyla onu dinlerdik." diye konuştu.
"CEMAL SÜREYA, KEDERİ VE SEVİNCİ AYNI ANDA YAŞADI, BUNDAN DA HİÇ YÜKSÜNMEDİ"
Şair Orhan Alkaya ise Cemal Süreya'yı haftada iki defa görmeye gittiğini ve bu buluşmaların kendisi için çok kıymetli olduğunu dile getirerek, şunları kaydetti:
"Onun kederli hoşnutluğunu, olağanüstü güzel bakışını ve bir jest insanı olarak 'anı' değerlendirişini hayranlıkla seyrederdim. Onu dinlemekten muazzam bir hoşnutluk duyardım. Kitapları çok pahalıya satılırdı. O bir maliye müfettişiydi ve ucu ucuna yaşardı. Bu kadar zor şartlarda yaşayan birisinin kitaplarının pahalıya satılmasını hep garipsemişimdir. Ucu ucuna giden bir hayat güzeldir ama öldükten sonra değere binmek ise hiç güzel değildir. Cemal Süreya gibi bir şaire, hak ettiği değerin ondan esirgenmemesi gerekirdi. Cemal Süreya, kederi ve sevinci aynı anda yaşadı. Bundan da hiç yüksünmedi. O, şiirini bize emanet bıraktı ve gitti."
Usta şairin sevenlerinin de katıldığı tören, Süreya'nın mezarına selvi ağacının dikilmesi ve lokma dağıtılmasının ardından sona erdi.
CEMAL SÜREYA HAKKINDA
Gerçek adı "Cemalettin Seber" olan usta edebiyatçı, 1931'de Erzincan'da dünyaya geldi. 1947'de parasız yatılı olarak girdiği Haydarpaşa Lisesi’nin ardından, 1950'de Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Maliye ve İktisat Bölümü'nde eğitim gördü.
Şiire çocuk yaşlarda ilgi duyan Süreya'nın ilk şiiri "Şarkısı Beyaz", 1953'te "Mülkiye" adlı okul dergisinde çıktı. Cemal Süreya, "İkinci Yeni" şiir hareketinin öncülerinden biri kabul edildi.
Şiirin yanı sıra deneme, çocuk kitabı, günce, tenkit yazısı, şiir ve düz yazı tercümesi ve derleme de yazan Süreya, ilk kitabı "Üvercinka" ile 1958'de Yeditepe Şiir Ödülü'nü, Arif Damar'la paylaştı. Usta edebiyatçı ikinci kitabı "Göçebe"yle 1966'da Türk Dil Kurumu Edebiyat Ödülü'ne, "Sıcak Nal" ve "Güz Bitiği" kitaplarıyla 1988'de Behçet Necatigil Şiir Ödülü'ne değer görüldü.
Yaklaşık 40 kitabı Fransızcadan Türkçeye çeviren Süreya, girdiği şeker koması sonucu 9 Ocak 1990'da hayatını kaybetti.
Kaynak: AA
En Çok Okunan Haberler
Kızıldeniz'deki renkli su altı dünyası görüntülendi
Otomotiv sektöründe tüm zamanların rekoru kırıldı: Bakın zirvede hangisi var?
Mutlaka tüketilmesi gereken o besinin faydaları saymakla bitmiyor!
Dünyanın en ünlü alışveriş caddeleri
Vatandaşlar tarafından en çok sevilen Ferdi Tayfur şarkıları
Kulağa tuhaf gelen gerçek dışı bilgiler
Kurtlar Vadisi'nin en sevilenleri!
Aç karnına asla yapmamanız gereken 4 şey
Londra'da On İkinci Gece kutlamaları
Japonya hakkında büyüleyici bilgiler
Brezilya’da küçük uçak pistten çıktı: 1 ölü, 7 yaralı
Bursa'da sahte altın dolandırıcıları suçüstü yakalandı
650 yıllık gelenek Bursa Gezek Evi'nde yaşayacak
Ankara'da yaşanan göçükte işçilerden ihmal iddiası!
Bursa'da adres sorulurken vurulmuştu! Çevredeki vatandaş olay anını anlattı