Havadaki partikül madde kirliliği göz kliniklerine başvuruları artırıyor
Havadaki partikül madde kirliliği göz kliniklerine başvuruları artırıyor
Doktor Öğretim Üyesi Özgür Yaşar, hava kirliliğinin, çevresel etkenlere karşı oldukça hassas olan gözlerde konjonktivit başta olmak üzere çok sayıda ciddi hastalığa neden olabileceğini söyledi.
Haber Giriş Tarihi: 21.11.2024 11:14
Haber Güncellenme Tarihi: 21.11.2024 11:15
Kaynak:
AA
ABD'deki Colorado Üniversitesi Anschutz Tıp Kampüsü tarafından yapılan ve 16 Kasım'da Science Daily'de yayımlanan çalışmaya göre, atmosferde bulunan hava kirliliği kaynaklı partikül madde (PM) artışına paralel göz rahatsızlığı şikayetiyle sağlık kurumlarına yapılan başvurular da artıyor.
Araştırmacılar, Denver metropol bölgesindeki günlük PM konsantrasyonlarıyla gözde tahriş ve alerji şikayetiyle yapılan başvuruları inceledi. Çalışma kapsamında, PM10 (10 mikrometre veya daha az çaplı) ile PM2,5 (2,5 mikrometre veya daha az çaplı) konsantrasyonlarını hesaplayan araştırmacılar, sağlık kurumlarına gözde tahriş ve alerji nedeniyle yapılan 144 bin 313 ziyareti ayrıntılı şekilde ele aldı.
Buna göre kuru göz sendromu şikayetlerin yarısını sıcaklık, nem, hava kirliliği gibi çevresel faktörlere bağlı gelişebilen ve kırmızı göz hastalığı olarak da bilinen konjonktivit şikayetlerin 3'te 1'ini oluşturdu.
Çalışmada, Dünya Sağlık Örgütünün (DSÖ) belirlediği kriterlere göre, metreküpte 45 mikrogram olması gereken günlük PM10 konsantrasyonu 110'a ulaştığında, hasta sayısının ortalamadan 2,2 kat daha yüksek olduğu sonucuna varıldı.
Çalışmanın başyazarı Colorado Üniversitesi Tıp Fakültesi Epidemiyoloji Ana Bilim Dalı Doktor Öğretim Üyesi Jennifer Patnaik, araştırma makalesindeki yazısında "Dünya Sağlık Örgütü, iklim değişikliğini, 'insanlığın karşı karşıya kaldığı en büyük sağlık tehdidi' olarak ilan etti. Ancak iklim değişikliği ve hava kirliliği ilişkisinin göz sağlığı üzerindeki etkisine dair sınırlı sayıda çalışma var. Demans gibi daha az araştırılmış kronik hastalıkların da sıcaklık ve hava kirleticilerle bağlantısı olduğu tespit edildi. Göz hastalıkları ve iklim konusundaki araştırmalar henüz başlangıç aşamasında, bu nedenle iklimin ve hava kirleticilerin göz sağlığını nasıl etkilediğini daha iyi anlamak için çok daha fazla çalışmaya ihtiyaç var." ifadelerini kullandı.
"UV IŞINLARINA MARUZİYET CİDDİ GÖZ RAHATSIZLIKLARINA NEDEN OLABİLİYOR"
AA muhabirinin sorularını yanıtlayan Medicana Bahçelievler Hastanesi Göz Hastalıkları Uzmanı Doktor Öğretim Üyesi Özgür Yaşar, hava kirliliğinin solunum yolu sorunları, kanser, nörolojik rahatsızlıklar, kalp ve damar hastalıkları ile ciddi göz problemlerine neden olabileceğini ifade etti.
Gözün en dışındaki saydam tabaka ve göz yüzeyindeki çok sayıda sinir bağlantısı nedeniyle insan vücudundaki en hassas yapı olan korneanın çevresel etkenlere karşı duyarlı olduğunu belirten Yaşar, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Gözler, açıkken yalnızca ince bir gözyaşı filmi tabakasıyla zararlı dış maddelere karşı savunma sağlar, bu nedenle gözlerimiz hava kirliliğinin olumsuz etkilerine karşı hassastır. Karbonmonoksit, nitrojen oksitler, ozon ve partikül madde gibi hava kirleticileri gözlerimiz üzerinde tahrişe ve iltihaplanmalara neden olur. Konjonktivit sık görülen bir sorundur, bununla birlikte alerjik konjonktivit, glokom gibi rahatsızlıklar da hava kirliliğine uzun süre maruz kalma sonucu oluşabilmektedir. Ayrıca yapılan çalışmalar uzun süre tütün dumanına maruz kalmanın katarakta neden olabileceğini göstermiştir. Yapılan bir başka çalışmada da yaşa bağlı makula dejenerasyonunun (AMD), trafik kaynaklı hava kirleticilerine maruz kalmayla ilişkili olduğu gözlemlenmiştir. Ultraviyole ışınlara maruz kalmak da fotokeratit, kortikal katarakt, pinguekula ve pterjium gibi kirlilikle ilişkili göz sorunlarına yol açan bir diğer sorundur."
Mevsimsel değişikliklerle birlikte kirleticilerde de farklılıklar meydana geldiğini bildiren Yaşar, kış aylarında gökyüzünde artış gösteren sis ve dumanlara, yaz aylarında ise artan ultraviyole (UV) maruziyetine karşı dikkatli olunması gerektiği uyarısında bulundu.
Hava kirliliğinin yüksek olduğu zamanlarda mümkün olduğunca dışarı çıkılmaması tavsiyesinde bulunan Yaşar, sözlerini şöyle tamamladı:
"Böyle anlarda yüzümüzün ve göz çevremizin sıklıkla bol suyla yıkanması kirleticilerin gözümüzden uzak tutulmasına yardımcı olacaktır. Kirleticilere maruz kalma durumunda ise suni gözyaşları ile gözü bir nevi yıkamak da oldukça faydalı olabilmektedir. Bununla birlikte UV ışığına maruziyetin artığı yaz aylarında UV koruyucu bir güneş gözlüğü kullanmak UV ışığının göz sağlığına olan negatif etkilerine karşı koruyucu olabilir."
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Havadaki partikül madde kirliliği göz kliniklerine başvuruları artırıyor
Doktor Öğretim Üyesi Özgür Yaşar, hava kirliliğinin, çevresel etkenlere karşı oldukça hassas olan gözlerde konjonktivit başta olmak üzere çok sayıda ciddi hastalığa neden olabileceğini söyledi.
ABD'deki Colorado Üniversitesi Anschutz Tıp Kampüsü tarafından yapılan ve 16 Kasım'da Science Daily'de yayımlanan çalışmaya göre, atmosferde bulunan hava kirliliği kaynaklı partikül madde (PM) artışına paralel göz rahatsızlığı şikayetiyle sağlık kurumlarına yapılan başvurular da artıyor.
Araştırmacılar, Denver metropol bölgesindeki günlük PM konsantrasyonlarıyla gözde tahriş ve alerji şikayetiyle yapılan başvuruları inceledi. Çalışma kapsamında, PM10 (10 mikrometre veya daha az çaplı) ile PM2,5 (2,5 mikrometre veya daha az çaplı) konsantrasyonlarını hesaplayan araştırmacılar, sağlık kurumlarına gözde tahriş ve alerji nedeniyle yapılan 144 bin 313 ziyareti ayrıntılı şekilde ele aldı.
Buna göre kuru göz sendromu şikayetlerin yarısını sıcaklık, nem, hava kirliliği gibi çevresel faktörlere bağlı gelişebilen ve kırmızı göz hastalığı olarak da bilinen konjonktivit şikayetlerin 3'te 1'ini oluşturdu.
Çalışmada, Dünya Sağlık Örgütünün (DSÖ) belirlediği kriterlere göre, metreküpte 45 mikrogram olması gereken günlük PM10 konsantrasyonu 110'a ulaştığında, hasta sayısının ortalamadan 2,2 kat daha yüksek olduğu sonucuna varıldı.
Çalışmanın başyazarı Colorado Üniversitesi Tıp Fakültesi Epidemiyoloji Ana Bilim Dalı Doktor Öğretim Üyesi Jennifer Patnaik, araştırma makalesindeki yazısında "Dünya Sağlık Örgütü, iklim değişikliğini, 'insanlığın karşı karşıya kaldığı en büyük sağlık tehdidi' olarak ilan etti. Ancak iklim değişikliği ve hava kirliliği ilişkisinin göz sağlığı üzerindeki etkisine dair sınırlı sayıda çalışma var. Demans gibi daha az araştırılmış kronik hastalıkların da sıcaklık ve hava kirleticilerle bağlantısı olduğu tespit edildi. Göz hastalıkları ve iklim konusundaki araştırmalar henüz başlangıç aşamasında, bu nedenle iklimin ve hava kirleticilerin göz sağlığını nasıl etkilediğini daha iyi anlamak için çok daha fazla çalışmaya ihtiyaç var." ifadelerini kullandı.
"UV IŞINLARINA MARUZİYET CİDDİ GÖZ RAHATSIZLIKLARINA NEDEN OLABİLİYOR"
AA muhabirinin sorularını yanıtlayan Medicana Bahçelievler Hastanesi Göz Hastalıkları Uzmanı Doktor Öğretim Üyesi Özgür Yaşar, hava kirliliğinin solunum yolu sorunları, kanser, nörolojik rahatsızlıklar, kalp ve damar hastalıkları ile ciddi göz problemlerine neden olabileceğini ifade etti.
Gözün en dışındaki saydam tabaka ve göz yüzeyindeki çok sayıda sinir bağlantısı nedeniyle insan vücudundaki en hassas yapı olan korneanın çevresel etkenlere karşı duyarlı olduğunu belirten Yaşar, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Gözler, açıkken yalnızca ince bir gözyaşı filmi tabakasıyla zararlı dış maddelere karşı savunma sağlar, bu nedenle gözlerimiz hava kirliliğinin olumsuz etkilerine karşı hassastır. Karbonmonoksit, nitrojen oksitler, ozon ve partikül madde gibi hava kirleticileri gözlerimiz üzerinde tahrişe ve iltihaplanmalara neden olur. Konjonktivit sık görülen bir sorundur, bununla birlikte alerjik konjonktivit, glokom gibi rahatsızlıklar da hava kirliliğine uzun süre maruz kalma sonucu oluşabilmektedir. Ayrıca yapılan çalışmalar uzun süre tütün dumanına maruz kalmanın katarakta neden olabileceğini göstermiştir. Yapılan bir başka çalışmada da yaşa bağlı makula dejenerasyonunun (AMD), trafik kaynaklı hava kirleticilerine maruz kalmayla ilişkili olduğu gözlemlenmiştir. Ultraviyole ışınlara maruz kalmak da fotokeratit, kortikal katarakt, pinguekula ve pterjium gibi kirlilikle ilişkili göz sorunlarına yol açan bir diğer sorundur."
Mevsimsel değişikliklerle birlikte kirleticilerde de farklılıklar meydana geldiğini bildiren Yaşar, kış aylarında gökyüzünde artış gösteren sis ve dumanlara, yaz aylarında ise artan ultraviyole (UV) maruziyetine karşı dikkatli olunması gerektiği uyarısında bulundu.
Hava kirliliğinin yüksek olduğu zamanlarda mümkün olduğunca dışarı çıkılmaması tavsiyesinde bulunan Yaşar, sözlerini şöyle tamamladı:
"Böyle anlarda yüzümüzün ve göz çevremizin sıklıkla bol suyla yıkanması kirleticilerin gözümüzden uzak tutulmasına yardımcı olacaktır. Kirleticilere maruz kalma durumunda ise suni gözyaşları ile gözü bir nevi yıkamak da oldukça faydalı olabilmektedir. Bununla birlikte UV ışığına maruziyetin artığı yaz aylarında UV koruyucu bir güneş gözlüğü kullanmak UV ışığının göz sağlığına olan negatif etkilerine karşı koruyucu olabilir."
Kaynak: AA
En Çok Okunan Haberler
Aşı hakkında yanlış bilinen gerçekler
Ülkelere göre boşanma oranları
Sigara içmeyen bireylerde akciğer kanseri riski altında
Aktaş Şelalesi, sonbahar renklerine büründü
Türkiye'de yetişen tropikal meyveler
Dünyanın 100 marka şehri belli oldu! Türkiye’den 3 şehir listeye damgasını vurdu!
Kahve düşkünleri dikkat! "Filtresi kağıtsa zehirler"
Enerjinizi düşüren 9 besin
İnsanlık tarihinin kara lekesi 'Ahıska Sürgünü'nün 80. yılı
Sinema salonlarında bu hafta 6 film vizyona girecek
Antalya'da seyir halindeki kuruyemiş yüklü kamyon alev aldı
3 yılda 30 hastaya kemik iliği başarıyla nakledildi
STSO’dan köy okulu kütüphanesine önemli destek
"Mucize bitki" safranın üretimi yaklaşık yüzde 43 arttı
Bursa'da okula giden öğrenci saniyeler ile yaralanmaktan kurtuldu