Gaziantep Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. İbrahim Tayfun Şahiner, safra kesesi taşıyla ilgili bilgilendirmede bulundu.
Haber Giriş Tarihi: 25.12.2024 09:38
Haber Güncellenme Tarihi: 25.12.2024 09:41
Kaynak:
İHA
Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. İbrahim Tayfun Şahiner, son yıllarda beslenme alışkanlıklarındaki olumsuz değişiklikler, safra kesesi taşı hastalığında belirgin bir artışa neden olduğunu söyledi.
Safra kesesinde taş oluşması ile ilgili bilgi veren Prof. Dr. Şahiner, “Safra sıvısı, safra asitleri, kolesterol ve çeşitli minerallerden oluşmaktadır. Safra asitleri veya kolesterol dengesindeki bozukluklar, safra sıvısının kıvamını etkileyerek öncelikle safra çamuru, ardından safra taşının oluşmasına neden olmaktadır. Hızlı kilo alıp verme, şeker hastalığı, dengesiz beslenme ve gebelik safra taşı oluşumuna yatkınlığı artırabilir. Ayrıca, safra kesesinin fizyolojik olarak çalışmasını olumsuz yönde etkileyebilecek mide cerrahisi, yemek borusu cerrahisi, obezite ameliyatları gibi çeşitli cerrahi operasyonlar, safra kesesinde taş oluşumunu kolaylaştırabilir” dedi.
Safra taşının belirtileri hakkında konuşan Prof. Dr. Şahiner, “Safra kesesinde taş varlığında, çoğu zaman hastada mide ağrısı, hazımsızlık, yemeklerden sonra şişkinlik, karın sağ üst kısmında ve bazen sırta doğru yansıyan ağrılar gözlemlenebilir. İlerlemiş hastalıklarda ise ateş, bulantı, kusma ve safra yolu tıkanıklığı durumlarında sarılık meydana gelebilir. Bu semptomların bir kısmı, mide ve on iki parmak bağırsağı hastalıklarında da görülebileceğinden, ayırıcı tanı yapmak oldukça önemlidir” ifadelerini kullandı.
“SAFRA KESESİ HASTALIKLARINDA ÖNCELİKLE YAPILMASI GEREKEN TETKİK, KARIN ULTRASONOGRAFİSİDİR”
Safra taşı tanısının nasıl konulduğunu anlatan Prof. Dr. Şahiner, “Safra kesesinde taş varlığından şüphelenildiğinde, ilk olarak hekime başvurulmalı ve ayrıntılı bir fizik muayene yapılmalıdır. Safra kesesi hastalıklarında öncelikle yapılması gereken tetkik, karın ultrasonografisidir. Ardından, kan biyokimyası ve tam kan sayımı gibi testlerle mevcut iltihabi durumlar veya varsa safra yollarındaki tıkanıklıklar değerlendirilir. Gerekli görülürse, safra kesesi ve safra yollarını görüntülemek için MR kullanılabilir” şeklinde konuştu.
Safra kesesi taşının tedavisi ile ilgili bilgi veren Prof. Dr. Şahiner, “Safra kesesindeki taşın tedavisi, 'kolesistektomi' adı verilen ameliyatla safra kesesinin alınmasıdır. Günümüzde altın standart olarak kapalı (laparoskopik) yöntemle ameliyat gerçekleştirilmektedir. Ameliyat, yaklaşık 2 cm büyüklüğündeki 3 veya 4 küçük kesiden kamera ve el aletleri yardımıyla yapılır. Safra kesesi, içerisindeki taşlarla birlikte alınır ve patolojik inceleme için gönderilir. Kapalı yöntemle yapılan ameliyat, hastaya birçok avantaj sağlar. Bunlar arasında, ameliyat sonrası ağrının minimal olması, yara yeri enfeksiyonunun çok düşük bir risk taşıması ve hastanın kısa sürede normal yaşantısına dönmesi yer alır. Genellikle, hastalar ameliyat günü takip amacıyla hastanede yatırılır ve ertesi gün taburcu edilir” diye konuştu.
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Uzmanı açıkladı: Bu hastalıkta artış var!
Gaziantep Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. İbrahim Tayfun Şahiner, safra kesesi taşıyla ilgili bilgilendirmede bulundu.
Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. İbrahim Tayfun Şahiner, son yıllarda beslenme alışkanlıklarındaki olumsuz değişiklikler, safra kesesi taşı hastalığında belirgin bir artışa neden olduğunu söyledi.
“HIZLI KİLO ALIP VERME, ENGESİZ BESLENME VE GEBELİK SAFRA TAŞI OLUŞUMUNA YATKINLIĞI ARTIRABİLİR”
Safra kesesinde taş oluşması ile ilgili bilgi veren Prof. Dr. Şahiner, “Safra sıvısı, safra asitleri, kolesterol ve çeşitli minerallerden oluşmaktadır. Safra asitleri veya kolesterol dengesindeki bozukluklar, safra sıvısının kıvamını etkileyerek öncelikle safra çamuru, ardından safra taşının oluşmasına neden olmaktadır. Hızlı kilo alıp verme, şeker hastalığı, dengesiz beslenme ve gebelik safra taşı oluşumuna yatkınlığı artırabilir. Ayrıca, safra kesesinin fizyolojik olarak çalışmasını olumsuz yönde etkileyebilecek mide cerrahisi, yemek borusu cerrahisi, obezite ameliyatları gibi çeşitli cerrahi operasyonlar, safra kesesinde taş oluşumunu kolaylaştırabilir” dedi.
“SAFRA TAŞININ BELİRTİLERİ ÇEŞİTLİ SEMPTOMLAR OLUŞUR”
Safra taşının belirtileri hakkında konuşan Prof. Dr. Şahiner, “Safra kesesinde taş varlığında, çoğu zaman hastada mide ağrısı, hazımsızlık, yemeklerden sonra şişkinlik, karın sağ üst kısmında ve bazen sırta doğru yansıyan ağrılar gözlemlenebilir. İlerlemiş hastalıklarda ise ateş, bulantı, kusma ve safra yolu tıkanıklığı durumlarında sarılık meydana gelebilir. Bu semptomların bir kısmı, mide ve on iki parmak bağırsağı hastalıklarında da görülebileceğinden, ayırıcı tanı yapmak oldukça önemlidir” ifadelerini kullandı.
“SAFRA KESESİ HASTALIKLARINDA ÖNCELİKLE YAPILMASI GEREKEN TETKİK, KARIN ULTRASONOGRAFİSİDİR”
Safra taşı tanısının nasıl konulduğunu anlatan Prof. Dr. Şahiner, “Safra kesesinde taş varlığından şüphelenildiğinde, ilk olarak hekime başvurulmalı ve ayrıntılı bir fizik muayene yapılmalıdır. Safra kesesi hastalıklarında öncelikle yapılması gereken tetkik, karın ultrasonografisidir. Ardından, kan biyokimyası ve tam kan sayımı gibi testlerle mevcut iltihabi durumlar veya varsa safra yollarındaki tıkanıklıklar değerlendirilir. Gerekli görülürse, safra kesesi ve safra yollarını görüntülemek için MR kullanılabilir” şeklinde konuştu.
Safra kesesi taşının tedavisi ile ilgili bilgi veren Prof. Dr. Şahiner, “Safra kesesindeki taşın tedavisi, 'kolesistektomi' adı verilen ameliyatla safra kesesinin alınmasıdır. Günümüzde altın standart olarak kapalı (laparoskopik) yöntemle ameliyat gerçekleştirilmektedir. Ameliyat, yaklaşık 2 cm büyüklüğündeki 3 veya 4 küçük kesiden kamera ve el aletleri yardımıyla yapılır. Safra kesesi, içerisindeki taşlarla birlikte alınır ve patolojik inceleme için gönderilir. Kapalı yöntemle yapılan ameliyat, hastaya birçok avantaj sağlar. Bunlar arasında, ameliyat sonrası ağrının minimal olması, yara yeri enfeksiyonunun çok düşük bir risk taşıması ve hastanın kısa sürede normal yaşantısına dönmesi yer alır. Genellikle, hastalar ameliyat günü takip amacıyla hastanede yatırılır ve ertesi gün taburcu edilir” diye konuştu.
Kaynak: İHA
En Çok Okunan Haberler
2024’ün en çok satan parfümleri
Dünyanın en ilginç yılbaşı gelenekleri
Okyanusların en derinlerinde yaşayan canlılar
Sadece kadınlarda görülen hastalıklar
Soğuk ısırmasına iyi gelen 8 doğal çözüm
Son yılların en popüler sirkesi! Günde iki kaşık içmek iştah kesiyor
BBC, 2024 yılının en iyi dizilerini açıkladı
Dünyanın en güzel 10 yolu
Sinema salonlarında bu hafta 9 film izleyiciyle buluşacak
Kaygı bozukluğuyla baş etmenin yolları
Düzce'de freni boşalan hasta nakil aracı binaya çarptı! O anlar kamerada
Yeni yıla günler kaldı: Hindi etine rağbet artıyor
Kütahya OSB'de asgari ücretle çalışan yok
TEM otoyolunda okul servisi devrildi!
Ömer Bolat, “Türkiye-Filistin Ekonomik İşbirliği Konseyi 2. Dönem Toplantısı”na katıldı