Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Dr. Sarp Özcan, “Miyomlar hormon bağımlı tümörlerdir. Yani östrojen ve progesteron hormonlarından etkilenirler. Genetik yatkınlığı olan bireylerde ortaya çıkar bu nedenle ailesinde miyom olan kişilerin daha dikkatli olmaları önerilir” dedi.
Haber Giriş Tarihi: 01.10.2024 11:56
Haber Güncellenme Tarihi: 01.10.2024 11:58
Kaynak:
İHA
Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Dr. Sarp Özcan, kadınlarda çok sık rastlanan, rahim kas tabakasından kaynaklanan iyi huylu tümörler olarak tanımlanan “miyomlar” hakkında önemli bilgiler verdi.
Miyomlara kadın nüfusunun yüzde 20 ila 25'inde rastlandığına dikkat çeken Dr. Özcan, bu oluşumların bulundukları yer ve büyüklüklerine bağlı olarak yakınmalara sebep olduğunu anlattı.
“MİYOMLAR HORMON BAĞIMLI TÜMÖRLERDİR”
Bu tip tümörlerin oluşum sebeplerinin kesin olarak belirlenemediğini belirten Dr. Özcan “Miyomlar hormon bağımlı tümörlerdir. Yani östrojen ve progesteron hormonlarından etkilenirler. Genetik yatkınlığı olan bireylerde ortaya çıkar bu nedenle ailesinde miyom olan kişilerin daha dikkatli olmaları önerilir” ifadesini kullandı.
Miyomların bazen hiç belirti vermediğini, hatta bazen bir ultrasonografi incelemesiyle ortaya çıktığını ifade eden Dr. Özcan, “Buna karşılık bazı hastalar ise çok şiddetli karın ağrıları, karında şişlik, ele gelen kitle, adet düzensizlikleri, ara kanamalar, şiddetli kanamalar, mide ve bağırsak sorunları, kabızlık, zor dışkılama gibi şikayetlerle bize başvururlar” diye konuştu.
Özcan, tanı sürecinde ultrasonografi, CT ve MR gibi görüntüleme tekniklerinden faydalanıldığını dile getirdi.
“GEBELİK ÖNCESİNDE BU MİYOMLAR ALINABİLİR”
Rahim içinde yer alan miyomlar gebe kalmayı engellediğine işaret eden Dr. Özcan, “Bu miyomların gebelik öncesinde ‘histeroskopi' yani rahim ağzından rahim içine yerleştirilen ince bir teleskop ile görüntülenmesi ve alınması uygundur. Bazen kas içi miyomlar da gebe kalmakta zorluğa sebep olabilir. Miyom bulunduğu halde gebe kalınmışsa ve sezaryenle doğum yapılıyorsa riskin düşük olduğu durumlarda doğum sırasında da miyomlar alınabilir” şeklinde konuştu.
Miyom tedavisinin temelinin cerrahi yöntem ile miyomların çıkarılması ve rahmin dikilerek onarılması olduğunu söyleyen Dr. Özcan, son yıllarda radyolojik olarak bazı miyomların, ameliyat riski taşıdıklarından, ağır kalp yetmezliği gibi hastalıkları olanlarda embolizasyon sistemiyle de tedavinin tercih edilebileceğini ancak bu işlemin ameliyattan daha riskli olduğunu ifade etti. Özcan, çok fazla sayıda miyom varsa veya 10 santimden büyük miyomlar varsa açık ameliyatın; onun dışındaki durumlarda kapalı yöntemle tedavinin tercih edildiğini belirtti.
Kapalı yöntem denilen laparoskopi işleminin pek çok avantajı olduğuna işaret eden Dr. Özcan, “Hasta açısından birçok avantaj sağlamaktadır. Hastanın iyileşme süreci kısadır. Kozmetik olarak karnında ameliyat sonrası skar dediğimiz izler kalmaz. Kanama miktarı daha az olur. Bu da iyileşme sürecini kolaylaştırır, hastanın işe dönüş süresi kısalır. Ameliyat sonrası ağrı daha az olur” diye konuştu.
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Uzmanı açıkladı: Miyomlar hormon bağımlı tümörlerdir
Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Dr. Sarp Özcan, “Miyomlar hormon bağımlı tümörlerdir. Yani östrojen ve progesteron hormonlarından etkilenirler. Genetik yatkınlığı olan bireylerde ortaya çıkar bu nedenle ailesinde miyom olan kişilerin daha dikkatli olmaları önerilir” dedi.
Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Dr. Sarp Özcan, kadınlarda çok sık rastlanan, rahim kas tabakasından kaynaklanan iyi huylu tümörler olarak tanımlanan “miyomlar” hakkında önemli bilgiler verdi.
Miyomlara kadın nüfusunun yüzde 20 ila 25'inde rastlandığına dikkat çeken Dr. Özcan, bu oluşumların bulundukları yer ve büyüklüklerine bağlı olarak yakınmalara sebep olduğunu anlattı.
“MİYOMLAR HORMON BAĞIMLI TÜMÖRLERDİR”
Bu tip tümörlerin oluşum sebeplerinin kesin olarak belirlenemediğini belirten Dr. Özcan “Miyomlar hormon bağımlı tümörlerdir. Yani östrojen ve progesteron hormonlarından etkilenirler. Genetik yatkınlığı olan bireylerde ortaya çıkar bu nedenle ailesinde miyom olan kişilerin daha dikkatli olmaları önerilir” ifadesini kullandı.

Miyomların bazen hiç belirti vermediğini, hatta bazen bir ultrasonografi incelemesiyle ortaya çıktığını ifade eden Dr. Özcan, “Buna karşılık bazı hastalar ise çok şiddetli karın ağrıları, karında şişlik, ele gelen kitle, adet düzensizlikleri, ara kanamalar, şiddetli kanamalar, mide ve bağırsak sorunları, kabızlık, zor dışkılama gibi şikayetlerle bize başvururlar” diye konuştu.
Özcan, tanı sürecinde ultrasonografi, CT ve MR gibi görüntüleme tekniklerinden faydalanıldığını dile getirdi.
“GEBELİK ÖNCESİNDE BU MİYOMLAR ALINABİLİR”
Rahim içinde yer alan miyomlar gebe kalmayı engellediğine işaret eden Dr. Özcan, “Bu miyomların gebelik öncesinde ‘histeroskopi' yani rahim ağzından rahim içine yerleştirilen ince bir teleskop ile görüntülenmesi ve alınması uygundur. Bazen kas içi miyomlar da gebe kalmakta zorluğa sebep olabilir. Miyom bulunduğu halde gebe kalınmışsa ve sezaryenle doğum yapılıyorsa riskin düşük olduğu durumlarda doğum sırasında da miyomlar alınabilir” şeklinde konuştu.
Miyom tedavisinin temelinin cerrahi yöntem ile miyomların çıkarılması ve rahmin dikilerek onarılması olduğunu söyleyen Dr. Özcan, son yıllarda radyolojik olarak bazı miyomların, ameliyat riski taşıdıklarından, ağır kalp yetmezliği gibi hastalıkları olanlarda embolizasyon sistemiyle de tedavinin tercih edilebileceğini ancak bu işlemin ameliyattan daha riskli olduğunu ifade etti. Özcan, çok fazla sayıda miyom varsa veya 10 santimden büyük miyomlar varsa açık ameliyatın; onun dışındaki durumlarda kapalı yöntemle tedavinin tercih edildiğini belirtti.
Kapalı yöntem denilen laparoskopi işleminin pek çok avantajı olduğuna işaret eden Dr. Özcan, “Hasta açısından birçok avantaj sağlamaktadır. Hastanın iyileşme süreci kısadır. Kozmetik olarak karnında ameliyat sonrası skar dediğimiz izler kalmaz. Kanama miktarı daha az olur. Bu da iyileşme sürecini kolaylaştırır, hastanın işe dönüş süresi kısalır. Ameliyat sonrası ağrı daha az olur” diye konuştu.
Kaynak: İHA
En Çok Okunan Haberler
Dünyanın en obez ülkeleri belli oldu! Türkiye kaçıncı sırada?
Dünyanın en ilginç cenaze gelenekleri
Eşleşmeler belli oldu! Fenerbahçe-Galatasaray derbisi ne zaman, saat kaçta, hangi kanalda?
Türkiye’yi değiştiren kadınlar
YÖKDİL/1 sonuçları açıklandı mı?
Ramazanda tok tutan besinler
Ünlüler bölüm başı servet kazanıyor: Hangi oyuncu, ne kadar alıyor?
Airfryer’da pişirilmemesi gereken 9 besin
Şeker ve tansiyon hastaları dikkat: Ramazanda nasıl beslenmeli?
Oruç tutarken su kaybını önlemek için ne yapılmalı?
Bilişim Vadisi'nin 2025 hedefi globale açılmak
Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı, Türk Hava Kurumu Üniversitesini ziyaret etti
Lavrov, AGİT Genel Sekreteri Sinirlioğlu ile bir araya geldi
Kostiantynivka'da Rus saldırısında yaralanan sivillere müdahale edildi
Eski CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, Tunceli'de kuzeninin cenaze törenine katıldı