"Toprak Dede" Hayrettin Karaca, vefatının beşinci yılında unutulmadı
"Toprak Dede" Hayrettin Karaca, vefatının beşinci yılında unutulmadı
Türkiye'nin "Toprak Dede"si Hayrettin Karaca, vefatının beşinci yılında anılıyor.
Haber Giriş Tarihi: 20.01.2025 16:00
Haber Güncellenme Tarihi: 20.01.2025 16:02
Kaynak:
AA
Hayatını toprağın, suyun, yeşilin, bitkilerin korunmasına adayanKaraca, gerek fikirleri gerekse uyguladığı projelerle "sürdürülebilir doğa" şuurunu oluşturan öncülerden biri olarak Türk insanına ilham vermeye devam ediyor.
1922'de Hocazade Halil Efendi ve Zehra Hanım'ın çocuğu olarak Bandırma'da dünyaya gelen Karaca, liseyi bitirdikten sonra ailesinin triko örme işinin başına geçti.
Şirketi, Türkiye'nin en başarılı sanayi kuruluşlarından biri haline getiren Karaca'nın doğa sevgisi de gençlik yıllarında başladı. 50'li yaşlarında Türkiye'nin ilk özel arboretumunu (ağaç parkı) kuran Karaca, yurt içi ve yurt dışı ziyaretlerinde tohumlar topladı.
Türkiye'de yaşanan çölleşmenin farkına varan Karaca, şehir şehir, köy köy, mahalle mahalle gezerek toprak ve doğa bilincini başta çocuklar olmak üzere herkese aşıladı.
Karaca, çevre ve doğa girişimlerini sanayici arkadaşı Nihat Gökyiğit'le beraber 1992'de TEMA Vakfını kurarak kurumsallaştırdı.
TEMA ile birlikte erozyon tehlikesini ülkenin gündemine sokan Karaca, ağacı ve ormanı yeniden sevdirdi ve doğaya farklı bir gözle bakılmasını sağladı.
Hayatının sonuna kadar çevre bilincinin oluşması için girişimlerini sürdüren Karaca, Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Ödülü, Doğru Yaşam Ödülü ve Birleşmiş Milletler Orman Kahramanı gibi ödüller aldı.
Doğanın korunması amacıyla Anadolu'yu karış karış gezen Karaca, 20 Ocak 2020'de 97 yaşında hayata gözlerini yumdu.
Arkasında 1 milyonun üzerinde gönüllüsü olan TEMA Vakfının yanı sıra Türkiye'nin gen koruma merkezi sayılabilecek çalışmalar bırakan Karaca, gelecek nesillere doğa koruma çalışmalarında motive kaynağı olmaya devam ediyor.
"GEZEGENDE AZ İZ BIRAKARAK NASIL YAŞARIM"I KURGULAMAYA ÇALIŞTI
TEMA Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Deniz Ataç, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Hayrettin Karaca'nın, doğanın korunmasında paha biçilmez emeği ve katkısı olduğunu söyledi.
"Doğa ile savaş halindeyiz. Eğer kazanırsak, kaybedeceğiz" ifadelerini çok değerli bulduğunu belirten Ataç, "Doğayla başa çıkmak mümkün değil. Yapacak tek şey onunla uyumlu yaşamak ve onun sınırlarına saygı gösterip yaşam biçimimizi ona göre ayarlamak. Hayrettin Bey'in de bütün felsefesi bunun üzerine kuruluydu aslında. Doğayı çok izlerdi, çok yakından bakardı, çok okurdu. O gördüklerini de kendi hayatının içine alırdı. Söylediğini yapmak, yaptığını söylemek çok önemlidir. Hayrettin Bey'de bunu çok görürdünüz. Net bir şekilde Gandhi'den çok etkilenmişti, sözlerini çok sık kullanır, onun gibi yaşar, onun öykülerini anlatırdı. Çok özel bir insandı. İyi ki bu dünyadan, bu ülkeden geçti." dedi.
Hayrettin Karaca'nın, arboretumu kurarken, soyları tükenme ihtimali olan bitkileri korumak için 400 bin kilometre yol yaptığını kaydeden Ataç, köy köy dolaştığı sırada bir çocuğun Karaca'ya "Erozyon Dede" diye bağırdığını, sonradan bu yakıştırmanın "Toprak Dede"ye dönüştüğünü anlattı.
Karaca'nın ülkeye ve TEMA'ya çok büyük miras bıraktığını ifade eden Ataç, bu mirasın yükünün ve kendileri üzerindeki sorumluluğun çok ağır olduğunu vurguladı.
"Son dönemlerinde hiçbir şey aldıramazdık üstüne. Delikli kazaklarıyla dolaşırdı, ayakkabılarına pençe yaptırırdı. Parası olmadığından değil. Bunlar, hep onun yaşamı nasıl gördüğünü ve 'gezegende az iz bırakarak nasıl yaşarım'ı kurgulamaya çalıştığını anlatırdı. Düşünün, bizden başka arkasında organik atık bırakan bir canlı daha yok. O da bunu anlatmak için her yolu denerdi."
TÜRKÇENİN KORUNMASINA DA BÜYÜK ÖNEM VERDİ
TEMA Genel Müdür Yardımcısı Hikmet Öztürk ise Karaca ile 1982-1983 yıllarında orman mühendisliği öğrencisiyken tanıştığını anımsatarak, "Hayrettin Bey'in 'Toprak Dede' ismini almasındaki en büyük etken bence erozyonun ne kadar büyük, yaygın bir sorun olduğunu ve topraklarımızı yok ettiğini, topluma en iyi anlatan önderlerden biri olmasıydı." diye konuştu.
Öztürk, "Her bir yağıştan sonra, o akan derelerin nehirlerin rengi değiştikçe o giden toprağa üzülürdü. Bunu da hep dile getirdi. 'Herkes sel bastı, şuralarda şu kadar zarar oldu diyor ama hiç kimse giden toprağı görmüyor' derdi ve bunu çok büyük bir üzüntüyle dile getirirdi. Toprağın tüm dünyadaki karasal yaşamın temeli olduğunu o biliyordu." ifadesini kullandı.
Karaca'nın hem mesajlarıyla hem davranışlarıyla doğayı korumak için ne yapılması gerektiğini halka anlatmaya çalıştığını vurgulayan Öztürk, şöyle devam etti:
"O, üzerindeki eski kırmızı kazağı yıllarca giyip kullanarak, 'param var ama almaya hakkım yok' diyerek, tüketimi teşvik etmenin aksine engelleyerek, daha az tüketerek doğaya olan yükümüzü azaltacağımızın örneğini sergiledi. Ekosistemin çalışmasındaki en önemli unsur toprak. Toprak da yaşayan bir ekosistem içerisinde milyonlarca canlıyı barındıran bir ekosistem. Söylediği şuydu. 'Yaşamak istiyor musun? O zaman sana yaşam verenleri yaşatacaksın'. Ekosistemin işleyişini bundan daha öz anlatan bir şey olamaz. Bu bir düşünürün, çok okumanın, çok bilginin işi."
Hikmet Öztürk, Hayrettin Karaca'nın aynı zamanda Türk dili savunucusu olduğunu ve Türkçenin korunmasına büyük önem verdiğini sözlerine ekledi.
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
"Toprak Dede" Hayrettin Karaca, vefatının beşinci yılında unutulmadı
Türkiye'nin "Toprak Dede"si Hayrettin Karaca, vefatının beşinci yılında anılıyor.
Hayatını toprağın, suyun, yeşilin, bitkilerin korunmasına adayan Karaca, gerek fikirleri gerekse uyguladığı projelerle "sürdürülebilir doğa" şuurunu oluşturan öncülerden biri olarak Türk insanına ilham vermeye devam ediyor.
1922'de Hocazade Halil Efendi ve Zehra Hanım'ın çocuğu olarak Bandırma'da dünyaya gelen Karaca, liseyi bitirdikten sonra ailesinin triko örme işinin başına geçti.
Şirketi, Türkiye'nin en başarılı sanayi kuruluşlarından biri haline getiren Karaca'nın doğa sevgisi de gençlik yıllarında başladı. 50'li yaşlarında Türkiye'nin ilk özel arboretumunu (ağaç parkı) kuran Karaca, yurt içi ve yurt dışı ziyaretlerinde tohumlar topladı.
Türkiye'de yaşanan çölleşmenin farkına varan Karaca, şehir şehir, köy köy, mahalle mahalle gezerek toprak ve doğa bilincini başta çocuklar olmak üzere herkese aşıladı.
Karaca, çevre ve doğa girişimlerini sanayici arkadaşı Nihat Gökyiğit'le beraber 1992'de TEMA Vakfını kurarak kurumsallaştırdı.
TEMA ile birlikte erozyon tehlikesini ülkenin gündemine sokan Karaca, ağacı ve ormanı yeniden sevdirdi ve doğaya farklı bir gözle bakılmasını sağladı.
Hayatının sonuna kadar çevre bilincinin oluşması için girişimlerini sürdüren Karaca, Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Ödülü, Doğru Yaşam Ödülü ve Birleşmiş Milletler Orman Kahramanı gibi ödüller aldı.
Doğanın korunması amacıyla Anadolu'yu karış karış gezen Karaca, 20 Ocak 2020'de 97 yaşında hayata gözlerini yumdu.
Arkasında 1 milyonun üzerinde gönüllüsü olan TEMA Vakfının yanı sıra Türkiye'nin gen koruma merkezi sayılabilecek çalışmalar bırakan Karaca, gelecek nesillere doğa koruma çalışmalarında motive kaynağı olmaya devam ediyor.
"GEZEGENDE AZ İZ BIRAKARAK NASIL YAŞARIM"I KURGULAMAYA ÇALIŞTI
TEMA Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Deniz Ataç, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Hayrettin Karaca'nın, doğanın korunmasında paha biçilmez emeği ve katkısı olduğunu söyledi.
"Doğa ile savaş halindeyiz. Eğer kazanırsak, kaybedeceğiz" ifadelerini çok değerli bulduğunu belirten Ataç, "Doğayla başa çıkmak mümkün değil. Yapacak tek şey onunla uyumlu yaşamak ve onun sınırlarına saygı gösterip yaşam biçimimizi ona göre ayarlamak. Hayrettin Bey'in de bütün felsefesi bunun üzerine kuruluydu aslında. Doğayı çok izlerdi, çok yakından bakardı, çok okurdu. O gördüklerini de kendi hayatının içine alırdı. Söylediğini yapmak, yaptığını söylemek çok önemlidir. Hayrettin Bey'de bunu çok görürdünüz. Net bir şekilde Gandhi'den çok etkilenmişti, sözlerini çok sık kullanır, onun gibi yaşar, onun öykülerini anlatırdı. Çok özel bir insandı. İyi ki bu dünyadan, bu ülkeden geçti." dedi.
Hayrettin Karaca'nın, arboretumu kurarken, soyları tükenme ihtimali olan bitkileri korumak için 400 bin kilometre yol yaptığını kaydeden Ataç, köy köy dolaştığı sırada bir çocuğun Karaca'ya "Erozyon Dede" diye bağırdığını, sonradan bu yakıştırmanın "Toprak Dede"ye dönüştüğünü anlattı.
Karaca'nın ülkeye ve TEMA'ya çok büyük miras bıraktığını ifade eden Ataç, bu mirasın yükünün ve kendileri üzerindeki sorumluluğun çok ağır olduğunu vurguladı.
Hayrettin Karaca'nın "Yaşamak istiyorsan yaşatacaksın", "Sana can verenleri yaşatacaksın" sözleriyle doğaya saygılı yaklaşılmasının mesajlarını verdiğini aktaran Ataç, şunları kaydetti:
"Son dönemlerinde hiçbir şey aldıramazdık üstüne. Delikli kazaklarıyla dolaşırdı, ayakkabılarına pençe yaptırırdı. Parası olmadığından değil. Bunlar, hep onun yaşamı nasıl gördüğünü ve 'gezegende az iz bırakarak nasıl yaşarım'ı kurgulamaya çalıştığını anlatırdı. Düşünün, bizden başka arkasında organik atık bırakan bir canlı daha yok. O da bunu anlatmak için her yolu denerdi."
TÜRKÇENİN KORUNMASINA DA BÜYÜK ÖNEM VERDİ
TEMA Genel Müdür Yardımcısı Hikmet Öztürk ise Karaca ile 1982-1983 yıllarında orman mühendisliği öğrencisiyken tanıştığını anımsatarak, "Hayrettin Bey'in 'Toprak Dede' ismini almasındaki en büyük etken bence erozyonun ne kadar büyük, yaygın bir sorun olduğunu ve topraklarımızı yok ettiğini, topluma en iyi anlatan önderlerden biri olmasıydı." diye konuştu.
Öztürk, "Her bir yağıştan sonra, o akan derelerin nehirlerin rengi değiştikçe o giden toprağa üzülürdü. Bunu da hep dile getirdi. 'Herkes sel bastı, şuralarda şu kadar zarar oldu diyor ama hiç kimse giden toprağı görmüyor' derdi ve bunu çok büyük bir üzüntüyle dile getirirdi. Toprağın tüm dünyadaki karasal yaşamın temeli olduğunu o biliyordu." ifadesini kullandı.
Karaca'nın hem mesajlarıyla hem davranışlarıyla doğayı korumak için ne yapılması gerektiğini halka anlatmaya çalıştığını vurgulayan Öztürk, şöyle devam etti:
"O, üzerindeki eski kırmızı kazağı yıllarca giyip kullanarak, 'param var ama almaya hakkım yok' diyerek, tüketimi teşvik etmenin aksine engelleyerek, daha az tüketerek doğaya olan yükümüzü azaltacağımızın örneğini sergiledi. Ekosistemin çalışmasındaki en önemli unsur toprak. Toprak da yaşayan bir ekosistem içerisinde milyonlarca canlıyı barındıran bir ekosistem. Söylediği şuydu. 'Yaşamak istiyor musun? O zaman sana yaşam verenleri yaşatacaksın'. Ekosistemin işleyişini bundan daha öz anlatan bir şey olamaz. Bu bir düşünürün, çok okumanın, çok bilginin işi."
Hikmet Öztürk, Hayrettin Karaca'nın aynı zamanda Türk dili savunucusu olduğunu ve Türkçenin korunmasına büyük önem verdiğini sözlerine ekledi.
Kaynak: AA
En Çok Okunan Haberler
Beyin kanseri kendisini gösteriyor: İşte belirtileri...
Hadzabe Kabilesi'nin avcı-toplayıcı yaşamıyla insanlık tarihine yolculuk
Mutfakta bulundurmamanız gereken 7 ürün
Sosyal medya ruh sağlığını kötü etkiliyor
İleri yaşta çocuk sahibi olmanın zararları
İstanbul'da en yaşanılabilir 10 semt
Türkiye'de en yaygın görülen meslek haslıkları
Avrupa'da tuvalet sonrası en çok el yıkayan ülkeler hangileri?
Kas kütlesini artırmanın sağlığa 9 faydası
Uyuz hastalığı son yıllarda artış gösteriyor
Trabzon'da hamsinin kilogramı 150 ile 200 lira arasında satışa sunuluyor
Dünya Ekonomik Forumu'nun "Davos Zirvesi" başlıyor
Muğla’dan 81 ile 2 milyon yerel tohum dağıtılacak
Dışişleri Bakanı Fidan, AB Komisyonu üyesi Lahbib'i kabul etti
Sis Dağı'nda karda mahsur kalan 5 kişi kurtarıldı