Dün akşam, 17 Mart 2025'te Gazze Şeridi bir kez daha kan ve gözyaşıyla sarsıldı. İsrail ordusunun tek taraflı olarak ateşkesi bozup başlattığı hava saldırıları, bölgedeki kırılgan umutları yerle bir etti. Gazze Sağlık Bakanlığı’nın ilk açıklamalarına göre, saldırılarda en az 190 Filistinli hayatını kaybetti, yüzlercesi yaralandı. Çocuk seslerinin yerini füze uğultularının aldığı bu gece, insanlığın vicdanına ağır bir darbe daha indirdi.

Gazze’deki mevcut çatışmalar, Hamas’ın 7 Ekim 2023’te İsrail’e yönelik “Aksa Tufanı” operasyonuyla alevlendi. Hamas savaşçıları, İsrail topraklarına sızarak İsrail askerlerini hedef aldı. Bu saldırıda yaklaşık 1.200 kişinin öldüğü, 250’den fazla kişinin de Hamas tarafından rehin alındığı biliniyor. İsrail, bu saldırıya misilleme olarak Gazze’ye hava ve kara operasyonları başlattı. O tarihten bu yana, Gazze Şeridi adeta bir enkaz yığınına döndü; hastaneler, okullar ve evler yerle bir edildi. Savaş sadece fiziksel bir yıkım değil, milyonlarca insanın ruhunda da derin izler bıraktı.

Yaklaşık 15 ay süren katliamın ardından 19 Ocak 2025’te Katar, Mısır ve ABD’nin arabuluculuğunda bir ateşkes anlaşması sağlandı. Bu anlaşma, Hamas’ın elindeki rehinelerin bir kısmının serbest bırakılması ve İsrail’in tutsak Filistinlileri salıvermesi karşılığında geçici bir soluklanma vadediyordu. Ateşkes, Gazzelilere bir nebze olsun nefes aldırdı; yardım konvoyları bölgeye ulaşmaya başladı, insanlar yıkıntılar arasında hayata tutunmaya çalıştı. Ancak bu barış, dün akşamki saldırılarla açıkça ortaya çıktığı üzere, pamuk ipliğine bağlıydı. İsrail’in Hamas’a ait olduğunu iddia ettiği hedefleri vurma bahanesiyle ateşkesi tek taraflı sonlandırması, bölgedeki gerilimi yeniden tırmandırdı.

Savaşın başlangıcından bu yana Gazze’de yaşanan kayıplar, kelimelerle tarif edilemeyecek bir trajediyi gözler önüne seriyor. Filistin Sağlık Bakanlığı’nın verilerine göre, 7 Ekim 2023’ten 17 Mart 2025’e kadar yaklaşık 47.000 Filistinli hayatını kaybetti. Bunların büyük çoğunluğu kadın ve çocuklardan oluşuyor. İsrail tarafında ise aynı dönemde 1.400’den fazla kişi öldü. Dün akşamki saldırılarla birlikte, sadece bir gecede 190’dan fazla insanın daha yaşamdan koparılması, bu rakamların ne denli hızlı artabileceğini bir kez daha kanıtladı. Yaralıların sayısı ise on binleri buluyor. Hastaneler, yakıt ve malzeme eksikliği nedeniyle çaresiz durumda.

Dün akşam Gazze’de yaşananlar, ne ilk ne de son gibi görünüyor. İsrail’in “güvenlik” gerekçesiyle başlattığı operasyonlar, Hamas’ın kahramanca direnişi ve uluslararası toplumun etkisiz kalan çağrıları arasında sıkışan Gazzeliler, bir kez daha hayatta kalma mücadelesine terk edildi. Netanyahu hükümeti, ateşkesi bozarak rehinelerin hayatını da riske attı; Hamas ise bu saldırıları “soykırımın devamı” olarak nitelendirdi. Peki, ya sonra? Bu döngü nereye varacak? Temiz suya, gıdaya, barınağa hasret kalan bir halk, buna ne kadar daha dayanabilir?

Gazze, dün gece bir kez daha insanlığın utanç tablosuna dönüştü. Ateşkesin sağladığı kısa süreli umut, füze sesleriyle dağıldı. Soru şu: Bu savaşın galipleri kim olacak? Şimdilik tek gerçek, kaybedenin masum insanlar olduğu. Ve ne yazık ki, bu gerçek değişmedikçe, Gazze’deki yaralar kanamaya devam edecek.