Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Sonsuz özgürlüğün sınırı

Yazının Giriş Tarihi: 26.06.2023 11:37
Yazının Güncellenme Tarihi: 26.06.2023 11:37

Son zamanlarda, sanki insanlık tarihinin kısıtlayıcı ve yıpratıcı dönemi tamamlanarak geride kalmış;herkes için sonsuz özgürlükler çağı başlamış gibi bir algı hâkim olmaya başladı. Hatta bir kesim,sonsuz özgürlüklere kavuşmuş gibi davranıyor.

İnsanoğlu fıtratı istikametinde, sonsuz özgürlük peşinde koşar. Bunun da yalnızca cennette mümkün olduğu yanılgısını,nesilden nesile zihninde taşır.

Oysa yaratıldığı cennet mekândan; sonsuz özgürlüğünün sınırındaki elmayı ısırdığı için kovulduğunu unutur. Bu durumda en başa dönme hayali de beklentiyi karşılamayacağından, konu bir kısır döngüye dönüşür. Tıpkı tavuk ve yumurta ilişkisindeki döngü gibi…

Teoride özgürlüğün özünde sınır yoktur. Lakin pratikte,en yaygın söylemle;herkesin özgürlüğü, başkasının sınırına kadardır.

Hayatın kendisi doğum ve ölümle sınırlandırılmışken,  sonsuz özgürlükten nasıl söz edilebilir ki?

***

Gündelik yaşantımız aile içinden başlayarak, iş hayatımız, sosyal hayatımız, siyasi ve ticari hayatımız hep belirli kurallarla işaretlenmiş sınırlar içinde geçer.

En popüler futbolcu; topu, beyaz çizgilerle belirginleştirilmiş saha sınırlarının dışına “taç” veya “out” olarak çıkarmadan gol atmaya çalışır.

Bazı özgürlük sınırlarını aşanlar da, taammüden yahut gafleten hadsizlik alanına girmiş olurlar.

Örneğin, evinde ya da arabasında, müzik dinleme özgürlüğünün ses sınırlarını aşanlar; rahatsız ettikleri diğerleri açısından hadsizlik yapmaktadır.

Trafikte tüm boşlukları değerlendirerek ilerlemek özgürlüğünün sınırları olan trafik işaret ve kurallarına uymayanlar; diğer araçlardakiler açısından hadsizlik yapmış olurlar.

Bir apartmanda ya da sitede; aracı park etme yeri ve şekli, çöpü atma zamanı ve yeri, balkondan istifade şekli de özgürlük sınırları açısında hadsizlikle bitişik komşudurlar.

Üstelik sınırsız özgürlük, ruhsal olgunluğa ulaşamamış kişileri kendi zevklerinin kölesi haline getirir ki bu da kendisine karşı hadsizlik anlamına gelir.

Birlikte yaşamak, bir arada bir düzen içinde toplum olabilmek için; sosyal hayatta istediğimiz her şeyi sınırsızca yapma özgürlüğümüz yoktur. Herkes istediği gibi davranacak olursa toplumda kargaşa olur, güven ve huzur bozulur. Özgürlük zarar vermeden ve zarar görmeden istediğini yapabilmek, istediğini düşünmektir.

***

Özgürlük, bir düşünce olarak antik yunan felsefesinden çağımıza kadar Aristoteles,Platon,Kant,Spinoza, Camus, Hume, Marx, Sartre gibi filozofların gündemlerinde olmuştur. Her çağın yaşam koşulları birbirinden farklı da olsa özgürlük kuramında bir ittifak söz konusudur.

Sadece insan olduğumuz için evrensel temel hak ve özgürlüklere sahipizdir. Temel haklar; herkesin sahip olduğu ama başkalarına göre, topluma göre, değer yargılarına ve kültürlere göre değişen yazılı ya da yazısız kurallar bütünüdür. Özgürlük ise kişinin ne düşüneceğine, ne zaman, nerede, nasıl ve ne yapacağına başkalarının değil kendisinin karar verebilmesi insiyatifidir.

Temel hak ve özgürlüklerin herkes tarafından adaletli kullanılabilmesi için sınırlanması gerekir. Peki, bu sınırlar nasıl belirlenir ve kim korur?

Kişilerin yararlanmalarını güvence altına almak ve ihlal edilmesini önlemek suretiyle temel hak ve özgürlüklerini ve dolayısı ile de sınırlarını koruma yükümlülüğü, anayasa ile devlete verilmiştir.

Devletler nasıl ülke sınırlarını belirleyip, işaretle ilan edip, nöbetçileri ile koruyorsa, kişi hak ve özgürlüklerinin de sınırlarını korumak durumundadır.

Devletin yasal düzenlemeleri yanında etik gibi, mahalle baskısı gibi, töre gibi, teamül gibi, gelenek gibi, örf adet gibi, terbiye gibi toplumsal kurallarda bu sınırların muhafazasında etkilidir.

Aksi halde kendi sınırsız özgürlüğünün tadını çıkaran hadsizlerle, bunun mağdur ettikleri arasında sürekli çatışmalar kaçınılmaz hale gelir.

Bu ara haberlerde gördüğümüz, hatta bizzat tanık olduğumuz görüntüler; en başta trafik olmak üzere, kendi özgürlük sınırları konusunda anlaşamayan tarafların kavgalarıdır. İnsanların ruh halleri de gergin ve agresif olunca, uyuşmazlıklar bir sınır ve sinir çatışmasına dönüşüveriyor.

***

Her ne kadar özgürlük ölçülemez, bölünemez, parçalanamaz, kısmi ya da az özgürlük yoktur dense de; herkesin özgürlük alanının sınırlarını belirleyen, merkezinde durdukları çemberin çapı birbirinden farklıdır. Sultanla tebasının, patronla çalışanın, komutanla askerin, büyükle küçüğün özgürlük dairelerinin büyüklüğü aynı olabilir mi?

Özgürlük ve sonsuzluk anlam yakınlığı açısından gökyüzünde birleştiğinden olsa gerek kuşlar gibi özgür olmak benzetmesi yapılır. Kendini özgür hisseden ve dışa vurmak isteyen kişi, yüzünü gökyüzüne döner ve kollarını yukarı kaldırır.

Evet, kaplumbağalar kadar olmasa da kuşların dahi özgürlüğünün sınırı vardır.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
Bursa
    cami
      En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.