Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#körfezimedokunma

Yazının Giriş Tarihi: 18.09.2024 12:40
Yazının Güncellenme Tarihi: 18.09.2024 12:40

Doğanın en yaralı parçasıdır denizler… İnsanoğlu kendisine yapıp ettiklerinden başka, bir ormanlara bir de denizlere kıymıştır en çok.

Hele Türkiye’de… Mavinin yeşille buluştuğu doğanın en güzel, en göz alıcı noktalarına taş ocaklarından, maden ocaklarından tutun da termik santrallere o güzellikleri yutan yüzlerce canavarı kondurmuşuz. Doğanın dantel dantel işlediği kıyılara kocaman siteler, kocaman marinalar, limanlar inşa etmişiz. Denize tükürmüşüz bütün pisliğimizi. Bedeli ise çok ağır.

1984'ten itibaren düzenli olarak Türkiye'yi çevreleyen denizlerdeki sıcaklık değerini ölçen Orta Doğu Teknik Üniversitesi’nin son verileri de denizlerin yardım çığlığını doğrular nitelikte. Oksijen azlığı nedeniyle Marmara komada! Önceki yıllara göre Marmara Denizi çok fazla ısınmış, yorulmuş durumda…

Sıcaklık artışı kızgın kumlardan serin sulara hayallerini yerle bir etmenin yanı sıra denizlerde her şeyden önce tabakalaşmaya yol açıyor. Bu da yüzey sularının derin sulara karışmasını engelliyor, böyle olunca da yüzeydeki oksijenli suların derinlere karışması engelleniyor. Sonra ne mi oluyor? Müsilaj oluyor örneğin...

Denizde karşımıza çıkan türlü pisliği saymakla bitirmek mümkün değil. Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’na bağlı Türkiye Çevre Ajansı’nın Bursa dahil 9 farklı bölgede faaliyette olan deniz süpürgesinin işi başından aşkın. Ajans Başkanı Prof. Dr. Ferhat Pirinççi, “Bu araçlar belli bir mekanizmanın harekete geçmesiyle deniz yüzeyini tarıyor, başta çöpler olmak üzere atıkları biriktirip kendi haznesine alarak deniz suyunu tekrar geri bırakıyor,” diyor.

Ne güzel bir hizmet de bu kadar kirleticinin olduğu yerde süpür süpür biter mi?

Bir de diyor ki Prof. Pirinççi: “Neler toplandığını görseniz. Plastikler en dikkat çekici şeyler ama bebek bezlerinden tutun da normal şartlar altında denizle ilişkisi olmasının düşünemeyeceğimiz atıkların toplandığını da görüyoruz.”

Biz de görüyoruz, denizden çoğu zaman elimde bir pet şişe, kumların arasında gizlenmiş cam parçaları gibi şeylerle çıkan ben, bu yıl kadın pedini de çıkardıklarımın listesine eklemenin utancını yaşıyorum!

Evet, denizlerimiz ısınıyor, mavilikler çamurlu köpüklü bir görünüme dönüşüyor ve kulaçlarımızı mutlulukla atarken, Kızıldeniz’den gelen balon balıkları bizi kovalıyor. Ama tüm bunlara rağmen deniz kıyımı yapmaktan vaz geçmiyoruz. Yazık…

Şu sıralar Gemlik’te denize, doğaya tutkun insanlar büyük bir mücadele içinde.

Bilirkişi raporunun da net bir şekilde ortaya koyduğu Gemlik Körfezi’ni kirleten ve Marmara deniz suyu sıcaklığını derin deşarjla 1,5-2 derece ısıtacak olan Marmara Entegre Kimya Sanayi’nin kapasite artırımına karşı sürdürülüyor bu mücadele. Gemlik Kent Konseyi; Bursa Akademik Odalar, Bursa Kent Konseyi, Doğader, Ekoder gibi destek verenlerle birlikte kıyıma dur demek için çaba gösteriyor.

Gemlik Kent Konseyi Başkanı Sedat Akkuş diyor ki: “30 yıl önce burada elimizde balık tutuyorduk. Ama şu an balıkçılar bile balık tutamaz duruma geldi. Önümüzdeki günlerde Marmara Denizi’ni kötü senaryolar bekliyor ama Gemlik Körfezi için durum daha kötü. Çünkü tam karşısında Mudanya olduğu ve İmralı Adası da arada kaldığı için içeriye aldığı kirliliği dışarıya veremiyor. Göl gibi. Gemlik Körfezi, Marmara’nın foseptiği konumunda”

Sedat Akkuş’a bir dokun bin ah işit…

Söz konusu fabrikanın kapasite artırımının öncesinde zaten deniz suyu sıcaklığı 2 derece artmışken, yalnızca ürün gruplarının birinde 12 bin tondan 50 bin tona çıkarılacağını anlatıyor Akkuş. Bunun ardından su sıcaklığının kaç dereceye ulaşacağının düşünülmesi gerektiğini ifade ediyor. “Biz dur demezsek daha da artacak” diyor Akkuş. Üstelik daha vahim bir detaya daha dikkat çekiyor. Kimya Mühendisler Odası’nın bu kapasite artırımının ayrıca kömür kullanımının da artması anlamına geldiğini belirttiğini anlatıyor. Bu da ne demek? Gemlik’in dünyaca ünlü zeytininin, o güzelim zeytin ağaçlarının etkilenmesi demek!

Bununla da kalmıyor… Kimyada girdiden daha önemli olan şey, çıktıdır. Yalnızca ürün gruplarından birinin 12 bin ton olan kapasitesi 50 bin tona çıkarılırken, bu 50 bin ton girdinin çıkışının ne kadar olacağı Akkuş’un söylediğine göre hiçbir raporda yazılmıyor. Akkuş soruyor: “500 bin ton mu 1 milyon ton mu çıktı olacak?”

Çevre Bakanı Murat Kurum’a da sesleniyor Akkuş. Kurum’un müsilajın en büyük nedeninin suyun ısınması olduğunu söylediğini anımsatıyor ve Gemlik’te yapılan şeyin tam da bu olduğunu vurguluyor. “Kurum’un söylemlerine de çok ters bir iş yapılıyor” diyor.

Kısaca, bugünlerde Gemlik’te büyük bir mücadele veriliyor. Kimya fabrikasıyla doğa savaşçıları karşı karşıya. Basın toplantısı düzenlediler, dava açtılar. Ardından 5 günde 5 bin imza hedefiyle #körfezimedokunma dediler ve hedeflerini gerçekleştirip 5 bin imzayı topladılar. Kendilerine farklı kentlerden ve farklı partilerden milletvekilleri de destek verdiler. Şimdi Gemlik denizcileriyle bir eylem ve ardından bir basın toplantısı daha planlıyorlar. Benden de onlara yürekten bir “rasgele” demek kalıyor…

Kıyılarımız ağlıyor, kıyılarımız tükeniyor. Ve ne yazık ki yaşadıklarımız sürpriz değil. İnsanoğlu kendi eliyle evini başına yıkıyor, yurdunu darmadağın ediyor.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
Bursa
    cami
      En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.