Dünyada en saygı duyulması gereken şeylerden biri emek… Çağımızda namuslu, gözünü başka birilerinin kazancına dikmeden, dürüstlükten bir an bile ödün vermeden çalışanın elinden öpmek gerekir.
Emeğin hak ettiği karşılık ise alnının teriyle kazandığı, insanlık tarihinin en belalı buluşlarından biri olan para. Alın teriyle kazanılan parayı harcamak kadar zorlu, tatlı ve bir o kadar da meşakkatli iş yoktur sanırım. Her bir kuruşunu yetirmeye çalışır emekçiler. Her bir kuruşun da yeri daha kazanılmaya çalışılırken hazırdır zaten.
Emeğin en büyük düşmanlarından biri ise kolay para kazanmanın türlü cambazlığını öğrenen, dolandırıcılığa çağ atlatan insanlar… Alın teriyle kazanan insanların en büyük kâbusu onlar. Bu satırları okuyan herkesin tanık olduğu olaylar, anlatabileceği dolandırıcı hikâyeleri vardır, eminim. Çok da düşünmeden iki yakınımın başına gelen iki örnek olayı sizlerle paylaşabilirim. Her ikisi de yaşlı iki çiftin başına geldi. İlkinde, dolandırıcılar bir yakınımın akrabası olan amcayı arıyor. “Eşin elimizde, şu hesaba para gönder” diyor. Amca da yazık, eşinin başına bir şey gelmemesi için soluk soluğa bankaya koşuyor ve bu telaş sırasında kalp krizi geçirip yaşamını yitiriyor.
Diğerinde de yaşlı çiftin telefonlarından cambazlıkla binlerce lira kredi çekiliyor ve maalesef hala kendilerine ait olmayan bu borcu ödüyor bu tanıdıklarım. Örnekler çoğaltılabilir.
Kim bilir kaç yakınımız hatta kendimiz, paranızı şu numaraya yatırın yoksa hakkınızda işlem başlatılacak gibi telefonlar almıştır. Herhangi bir bankadan gelen telefona doğru olsa bile şüpheyle yaklaşan milyonlarca insan olduk. Korkuyoruz, alın terimizin, bir sürü emekle biriktirdiklerimizin uçup gidivermesi işten bile değil. Bir telefon kadar yakın, bir anda yüzbinlerce lira borcun altına girivermemiz.
Şu günlerde gecenin bir vakti insanların banka hesaplarından krediler alınıp, başka hesaplara aktarılması ile ilgili olaylar yine arttı. Sosyal medyada insanlar başlarına gelenleri anlatırken içimiz ürperiyor. Diken üzerindeyiz, uykularımız bölünüyor. Dolandırıcıların türlü oyunlarıyla sıradan vatandaş nasıl başa çıkacak? Sabah uyandıklarında kendilerini boğazlarına kadar borç içinde bulan bu insanlar, karşılarında bir muhatap bulamıyor. Herkesin tuzu kuru! Ne ilgili banka bir çözüm sunuyor ne de devlet dertlerine derman olabiliyor bu insanların. Yetkililer birazcık düşünse bu işte bir bit yeniği olduğunu anlayacak halbuki… Allah aşkına kim gecenin ikisinde, üçünde kredi çekmek ister?
Dijital çağda korkularımıza bir yenisi eklendi. Belki de en acıtanı bu korku, direk alın terimize, emeğimize dokunuyor, cebimize el uzatıyor çünkü. En büyük korkumuz soyulmak, dolandırılmak artık. Peki sıradan vatandaş ne yapsın? Bankalardan koşa koşa uzaklaşsın mı, hesaplarını teker teker kapatsın da tekrar yastık altına mı dönsün? Birikimlerini bankalardan çekip zaten ağır aksak giden Türkiye ekonomisine bir çelme de o mu taksın?
Önerim, bir an önce, dakika geçirmeden bankaların kredi kullanım ve hesaplarla ilgili işlemlerine kısıtlama getirmeleri. Dijital dünyada bu yaşananların önüne geçmek de çok kolay çünkü. Günümüzdeki teknoloji, bu kadar kolay soyulmamıza olanak tanıdığı ölçüde yüz tanıma ya da kimlik kartının taranması gibi işlemlerle dolandırıcılıkların önüne pekâlâ geçilebilir.
Alın terine, emeğe gereken kıymet verilsin artık, soygunculara dur demek bu kadar zor olmamalı yahu!
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Hande KOÇ ÇETİN
Sen uyurken…
Dünyada en saygı duyulması gereken şeylerden biri emek… Çağımızda namuslu, gözünü başka birilerinin kazancına dikmeden, dürüstlükten bir an bile ödün vermeden çalışanın elinden öpmek gerekir.
Emeğin hak ettiği karşılık ise alnının teriyle kazandığı, insanlık tarihinin en belalı buluşlarından biri olan para. Alın teriyle kazanılan parayı harcamak kadar zorlu, tatlı ve bir o kadar da meşakkatli iş yoktur sanırım. Her bir kuruşunu yetirmeye çalışır emekçiler. Her bir kuruşun da yeri daha kazanılmaya çalışılırken hazırdır zaten.
Emeğin en büyük düşmanlarından biri ise kolay para kazanmanın türlü cambazlığını öğrenen, dolandırıcılığa çağ atlatan insanlar… Alın teriyle kazanan insanların en büyük kâbusu onlar. Bu satırları okuyan herkesin tanık olduğu olaylar, anlatabileceği dolandırıcı hikâyeleri vardır, eminim. Çok da düşünmeden iki yakınımın başına gelen iki örnek olayı sizlerle paylaşabilirim. Her ikisi de yaşlı iki çiftin başına geldi. İlkinde, dolandırıcılar bir yakınımın akrabası olan amcayı arıyor. “Eşin elimizde, şu hesaba para gönder” diyor. Amca da yazık, eşinin başına bir şey gelmemesi için soluk soluğa bankaya koşuyor ve bu telaş sırasında kalp krizi geçirip yaşamını yitiriyor.
Diğerinde de yaşlı çiftin telefonlarından cambazlıkla binlerce lira kredi çekiliyor ve maalesef hala kendilerine ait olmayan bu borcu ödüyor bu tanıdıklarım. Örnekler çoğaltılabilir.
Kim bilir kaç yakınımız hatta kendimiz, paranızı şu numaraya yatırın yoksa hakkınızda işlem başlatılacak gibi telefonlar almıştır. Herhangi bir bankadan gelen telefona doğru olsa bile şüpheyle yaklaşan milyonlarca insan olduk. Korkuyoruz, alın terimizin, bir sürü emekle biriktirdiklerimizin uçup gidivermesi işten bile değil. Bir telefon kadar yakın, bir anda yüzbinlerce lira borcun altına girivermemiz.
Şu günlerde gecenin bir vakti insanların banka hesaplarından krediler alınıp, başka hesaplara aktarılması ile ilgili olaylar yine arttı. Sosyal medyada insanlar başlarına gelenleri anlatırken içimiz ürperiyor. Diken üzerindeyiz, uykularımız bölünüyor. Dolandırıcıların türlü oyunlarıyla sıradan vatandaş nasıl başa çıkacak? Sabah uyandıklarında kendilerini boğazlarına kadar borç içinde bulan bu insanlar, karşılarında bir muhatap bulamıyor. Herkesin tuzu kuru! Ne ilgili banka bir çözüm sunuyor ne de devlet dertlerine derman olabiliyor bu insanların. Yetkililer birazcık düşünse bu işte bir bit yeniği olduğunu anlayacak halbuki… Allah aşkına kim gecenin ikisinde, üçünde kredi çekmek ister?
Dijital çağda korkularımıza bir yenisi eklendi. Belki de en acıtanı bu korku, direk alın terimize, emeğimize dokunuyor, cebimize el uzatıyor çünkü. En büyük korkumuz soyulmak, dolandırılmak artık. Peki sıradan vatandaş ne yapsın? Bankalardan koşa koşa uzaklaşsın mı, hesaplarını teker teker kapatsın da tekrar yastık altına mı dönsün? Birikimlerini bankalardan çekip zaten ağır aksak giden Türkiye ekonomisine bir çelme de o mu taksın?
Önerim, bir an önce, dakika geçirmeden bankaların kredi kullanım ve hesaplarla ilgili işlemlerine kısıtlama getirmeleri. Dijital dünyada bu yaşananların önüne geçmek de çok kolay çünkü. Günümüzdeki teknoloji, bu kadar kolay soyulmamıza olanak tanıdığı ölçüde yüz tanıma ya da kimlik kartının taranması gibi işlemlerle dolandırıcılıkların önüne pekâlâ geçilebilir.
Alın terine, emeğe gereken kıymet verilsin artık, soygunculara dur demek bu kadar zor olmamalı yahu!
Çölyak hastalığına dair bilinmesi gereken tüm gerçekler
C vitamininin faydaları saymakla bitmiyor!
Tüketebileceğiniz 0 kalorili besinler
Sosyal medya estetiğe sürüklüyor
Türkiye'nin antik liman kentleri
KOAH neden olur? Nelere dikkat edilmelidir?
ABD'de suikaste uğrayan başkanlar