Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

İznik’te kültürel vahşet! Tarihi miras günden güne eriyor

Yazının Giriş Tarihi: 26.07.2024 14:18
Yazının Güncellenme Tarihi: 26.07.2024 14:18

Bursa’nın İznik ilçesi bilindiği üzere Türkler için ziyadesiyle önemli kentlerden biri.

Türklerin kurduğu en önemli devletlerden Selçuklu’ya 22 yıl boyunca başkentlik yapmış olması ve insanlık tarihinin en önemli devletlerinden biri olan Osmanlı’nın burada neşet etmeye başlaması, bizim açımızdan hayli mühim.

Osmanlı medeniyeti İznik’te filizlenmeye başladı ve Osmanlı şehir hayatının, mimarisinin ilk örnekleri de burada verildi.

Öte yandan İznik, ilk Hristiyan konsülünün burada toplanmış olması hasebiyle onlar için de ciddi bir ehemmiyet taşıyor. Hatta Hıristiyanlar için burası, Vatikan ve Kudüs’ten sonra üçüncü kutsal şehir.

Geçtiğimiz günlerde uzun bir aradan sonra İznik’i yeniden görme ve tarihi burada yerinde müşahede etme imkânımız oldu fakat karşılaştığımız manzara hiç de iç açıcı değildi.

Yüzlerce, hatta binlerce yıllık tarihiyle İznik, Türkiye’nin yüksek turizm potansiyeline sahip ilçelerinden biriyken maalesef ilgisizlik sebebiyle tarihi dokunun bozulmaya başladığı, hatta bazı bölümlerin alkol ve uyuşturucu bağımlılarına mesken olduğu bir yer haline gelmiş.

Manzarayı görünce üzüldük tabii. Özellikle Batı Roma İmparatorluğu döneminden kalma, şehri çevreleyen surların İstanbul Kapı tarafında kalan kısmı perişan vaziyette.

İstanbul Kapı’dan girince iç ve dış sur arasında kalan kısım, tam bir serseri yuvasına dönüşmüş. Etrafta yüzlerce içki şişesi, uyuşturucu madde tüketiminde kullanılan pet şişe vesair malzemeler ortalığı kaplamış durumda. Birçok yerde ateş yakılmış ve surların bir kısmı da duman sebebiyle kararmış. Duvarlara yazılar yazılmış. Binlerce yıllık tarihi miras adeta bir çöp ve pislik yığınına dönmüş. Tarihi yapının bazı taşları yerinden çıkmış ve bu taşlar rastgele bir tarafa atılmış.

Göl Kapı’da ise zaten çok küçük bir kısmı ayakta kalmış olan yapı, çevresini ve üzerini kaplayan yabani otlardan görünmez hale gelmiş.

İznik’in etrafını çevreleyen surların ayakta kalan kısmının büyük bir bölümü, yabani otlar tarafından sarılmış. En yüksek yerlerde dahi çeşit çeşit otlar görülüyor.

Ayasofya Camii’nin durumu nispeten daha iyi fakat Ayasofya Kilisesi’nden kalan birkaç parçanın etrafı da tel örgülerle çevrilmiş ve maalesef burayı da yabani otlar istila etmiş. Ne bir kitabe, ne bir tabela yok. Burası, en azından temizlenip yapının aslına uygun şekilde çizilmiş görseller veya maketler ile güzelleştirilerek turizme kazandırılabilirdi, kazandırılamamış.

Bazilikaya kilit vurulmuş, etrafı tellerle kapatılmış. Turistlere adeta “gelmeyin, görmeyin” denilmiş.

Yeşil, Eşrefzade ve Hacı Özbek gibi tarihi camiler, diyanete tâbi oldukları için durumları diğer tarihi yapılara çok daha iyi, çok daha bakımlı fakat özellikle Batı Roma’dan günümüze kalmış birçok yapı, maalesef perişan halde.

Gördük ki, binlerce yıllık tarihi mirasın turizme kazandırılarak çok iyi bir gelir kaynağı oluşturabileceği İznik’te adeta kültürel bir vahşet yaşanıyor, bir tarih katliamı yapılıyor. Bunun en belirgin sebebi de maalesef ilgisiz yönetim ve kıymet bilmeyen bazı vatandaşlar.

Ayrıca çarşıda turistlere karşı büyük bir ilgi var. İznik’in halkı çok sıcak insanlar fakat esnaf için aynı şeyi söylemek zor. Birçok ürün fahiş fiyatlara satılıyor. Bursa merkezde 80 liraya yediğimiz pilav ve ayrana burada 210 TL ödeyince bunu da anlamış olduk.

İznik’te çini ve seramik sanatçılığı da devam ediyor. Geldiğimizde İznik’in meşhur çini ustalarından Adil Can Güven Beyefendiyle de tanışma ve sohbet etme fırsatı bulduk. Adil Bey burada birçok çini sanatçısı yetiştirmiş ve hala Nilüfer Hatun Çini Çarşısı’nın az ilerisinde bulunan atölyesinde sanatını icra etmeye devam ediyor. Adil Bey, el sanatlarının yok olma tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu bize bir kez daha hatırlattı ve İznik denilince akla ilk gelen şeylerden biri olan çini ve seramik sanatçılığının yok olmaması için burada bir akademi, bir araştırma merkezi kurularak çininin yeni nesillere sevdirilmesi ve öğretilmesi gerektiğini söyledi. Kendisi, gençlerin el sanatlarına karşı alakasızlığından da oldukça şikâyetçi.

İznik’te doğa turizmi de beklediğimiz düzeyde değil maalesef. İznik Gölü’nü çevreleyen alanlarda ve İznik’in merkezinde ne turistler için yeterli konaklama imkânı ne de kampçılar için kamp alanları mevcut değil. Bu da hem kültür hem de doğa turizmi için en büyük engel aslında.

Yetkililerin bu konuda yatırımcıyı teşvik etmeleri ve konaklama imkânlarını kentin potansiyelini karşılayacak şekilde artırmaları gerekiyor.

Yine kentin turizm potansiyelini açığa çıkarabilmesi için ilgi ve alakaya muhtaç olduğunu bir kez daha söyleyelim. Yukarıda bahsettiğim veya bahsedemediğim birçok alanın ciddi bir temizlik ve restorasyondan geçmesi, kentin çokça reklamının yapılması gerekiyor.

Tarihimizin en önemli şehirlerinden biri olan İznik ve buradaki kültürel mirasımız gözlerimizin önünde eriyip gidiyor. İlgili kurum ve kuruluşların bir an önce tedbir alarak bu kıyımın, bu kültürel vahşetin önüne geçmeleri gerekiyor.

Aksi takdirde binlerce yıllık tarihin vebali, bunların omuzlarına yüklenecektir.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
Bursa
    cami
      En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.