Türkiye'de mutlaka gezilmesi gereken 8 turistik bölge işte böyle sıralandı...
Kapadokya - Nevşehir
slen Nevşehir’e bağlı olsa da, Kırşehir, Niğde, Aksaray ve Kayseri şehirlerini de içine alan Kapadokya Bölgesi, yapılan hesaplamalara göre 60 milyon yıl önce Erciyes Dağı, Hasan Dağı ve Güllü Dağı’ndan püsküren kül ve lavların oluşturduğu yumuşak toprak tabakasının, rüzgar ve yağmurlar ile doğal yollarla aşınmasına bağlı olarak oluşan nevi şahsına münhasır güzelliğe sahip bir bölgedir. Çok eski çağlarda insan eliyle oyulmuş peri bacalarında yaşanan hayatların ise, Kapadokya’yı masal diyarlarından ayıran bir özellik olduğunu söylemek yanlış olmaz.
Ölüdeniz, Fethiye, Türkiye
Muğla’nın Fethiye ilçesine bağlı bir belde olan Ölüdeniz, öncesinde eşsiz plajıyla ve muhteşem deniziyle, sonrasında ise diğer doğal güzellikleriyle Türkiye’de mutlaka görülmesi gereken yerler arasında yer alıyor.
Suyunun durgunluğundan dolayı Ölüdeniz ismini alan bu beldenin denizi, 2006 yılında %82 oy ile dünyanın en iyi denizi seçilmiştir. Bölgeye binlerce yıl önce Likya Uygarlığı’nın ev sahipliği yapmasından kaynaklı olarak, zaman içerisinde pek çok tarihi kalıntı bulunmuş ve bulunmaya devam ediyor.
Salda Gölü, Burdur, Türkiye
Yüzölçümü yaklaşık 44 kilometrekare olan ve Burdur'un Yeşilova ilçesine yaklaşık 4 kilometre uzaklıkta bulunan bu karstik göl, Türkiye'nin en temiz, en berrak ve en derin gölleri arasında yer almakta. İlginç olan şey ise, Dünya üzerinde Mars'ın özelliklerini taşıyan iki yerden birisi konumunda olması. Eşi benzerine az rastlanır cinsten bembeyaz kumları olan bir plaja sahip olan göl çevresinde, sit alanı ilan edildiğinden dolayı yapılaşma yasaklanmış durumda. Bu sayede göl ve çevresi bakirliğini korumuş ve bozulması engellenmiş. Yine bu sebeple, bölgede bir çok endemik bitki ve hayvan türleri bulunuyor.
Korunması için özen gösterilen, belki de çok daha fazla özen gösterilmesi gereken bu doğa harikası bölgeyi mutlaka ziyaret etmelisiniz.
Nemrut Dağı, Adıyamadan, Türkiye
Adıyaman şehrine yaklaşık 78 kilometre mesafede bulunan Nemrut Dağı 2150 metre yüksekliktedir. Dağın özelliği ise geçmişte bölgede yaşayan Komagene uygarlığının kralı Antiochos'un anıtsal özellikte yaptırmış olduğu son derece büyük taştan heykellere sahip olması. Öyle ki bu dağdaki anıtlar, UNESCO tarafından Dünya Mirası Listesi'ne dahil edilmiş durumda.
Nemrut Dağı'nda gün doğumu ve gün batımı izlemek, turistlere eşsiz bir deneyim sunuyor. Dağa çıkacaksanız gezinizi mutlaka bu saatlere denk getirmeniz, geziden aldığınız hazzı arttıracaktır.
Pamukkale, Denizli, Türkiye
Denizli denince akla tabii ki ilk olarak Pamukkale Travertenleri geliyor. Bu dünyaca ünlü bölge, tıpkı bir çok doğal güzelliğimiz gibi UNESCO Dünya Mirası Listesi'nde yer alıyor ve korunuyor. Travertenlerin içerisinde bulunan mineraller ve termal sular, onlara bembeyaz bir renk veriyor. Öyle ki suyun şifalı olduğuna dair son derece çarpıcı kanıtlar da mevcut durumda. Bölgede 17 adet sıcak su havuzu bulunmakta ancak sadece bazılarında ve istediğiniz mevsim, istediğiniz saatte buraya gelip yüzebiliyorsunuz zira bölge UNESCO Dünya Mirası Listesi'nde yer aldığı için bazı havuzlar kriterler gereği korunmak ve bakir bırakılmak durumunda kalıyor.
Göbeklitepe, Şanlıurfa, Türkiye
Sene 1983, toprağında çalışan, tarlasını süren bir çiftçi, kendisine de ilginç gelen bir oymalı taş buluyor, ancak pek fazla önemsemiyor. Yıllar geçtikten sonra ise çiftçinin bulduğu bu taşın önemi çok daha net bir biçimde anlaşılıyor.
Evet üst paragraftaki bilgiyi de verdikten sonra gelelim listemizdeki en yaşlı bölgeye... Yaşlı denmesinin bir sebebi var zira son yıllarda yapılan çalışmalar ışığında burası dünyanın bilinen en eski kült yapılar topluluğu olarak adlandırılmaktadır. Şanlıurfa kentinin 20 kilometre ötesindeki Örencik Köyü yakınlarında yer alan bu tarihi bölge 12 Bin yıllık tarihiyle dünyanın en eski tapınağı konumunda. Öyle ki bu bölge, dünyanın eneski yapılarından biri olarak kabul edilen İngiltere'deki Stonehedge'den 7000, Mısır Piramitleri'nden ise 7500 yıl daha eskiye dayanıyor. Neolitik döneme ait olan Göbeklitepe, ilk tapınağın ve dolayısıyla yeryüzündeki ilk inancın merkezi olması açısından önemlidir: Bu bölgede 20'ye yakın tapınak tespit edilmiş ve şimdiye kadar sadece 6 tapınak gün ışığına çıkarılmıştır.
İnsanlık tarihi boyunca bilinen en eski uygarlık olan ve yazıyı bulan Sümerler'den bile yaklaşık 7 bin yıl daha eski olarak kabul edilen bölge, arkeoloji ve tarihe biraz meraklıysanız, aklınızı başınızdan alacak bir gezi vaat ediyor.
İstanbul – Tarihi Yarımada
Türkiye'de yaşayın veya yaşamayın, Türk vatandaşı olun ya da olmayın, İstanbul'un tarihsel önemini ve dillere destan güzelliğini mutlaka duymuşsunuzdur. İşte gerçek İstanbul'a, Tarihi Yarımada'ya bir yolculuk yapmak, tarihin kokusunu almak, muhteşem yapıları ziyaret etmek, boğazın esintisiyle birlikte sizlere unutulmaz anlar yaşatacaktır.
Ayasofya Camii, İstanbul, Türkiye
Birbirini selamlayan Sultanahmet Camii ve Ayasofya arasında, Sultanahmet Meydanı'nda oturup kahvaltı için aldığınız simitinizi yiyebilir, ardından bu iki mimari harikası yapıyı gezerek uhrevi mekanların büyüsüne kapılabilirsiniz. Yerebatan Sarnıcı ise onlara çok yakın bir noktada bulunmaktadır. Ardından büyük Topkapı Sarayı'nı uzunca bir süre gezip tarihin dokusunu hissedebilir, muhteşem balkonlarından ve teraslarından İstanbul Boğazı'nın muhteşem manzarasının tadını çıkarabilirsiniz. Gülhane Parkı'nda bir mola verip, Osmanlı döneminin simgelerinden olan macunculardan Osmanlı macunu yemelisiniz. İstanbul Arkeoloji Müzesi'nde alınan bir tarih dersinin ardından, Tarihi Mısır Çarşısının harika baharat kokusunu içinize çekerken bir yandan alışverişinizi yapmaya devam edebilir, bir yandan da sıcakkanlı esnafla sohbet edebilirsiniz. Zamanınız varsa Kapalı Çarşı'nın tamamını gezmeniz tavsiye edilir. Ardından tekrar Sultanahmet'e çıkıp ünlü köftelerinden yiyerek tarihi yarımada gezinizi tamamlayabilirsiniz.
Bizimkisi sadece bir öneri, nasıl gezerseniz gezin, bu bölgeyi çok sevecek, büyüsüne kapılacak ve her kim olursanız olun kendinizden, tarihinizden izler bulacaksınız.
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Türkiye'de mutlaka gezilmesi gereken o yerler!
Türkiye'de mutlaka gezilmesi gereken 8 turistik bölge işte böyle sıralandı...
Kapadokya - Nevşehir
slen Nevşehir’e bağlı olsa da, Kırşehir, Niğde, Aksaray ve Kayseri şehirlerini de içine alan Kapadokya Bölgesi, yapılan hesaplamalara göre 60 milyon yıl önce Erciyes Dağı, Hasan Dağı ve Güllü Dağı’ndan püsküren kül ve lavların oluşturduğu yumuşak toprak tabakasının, rüzgar ve yağmurlar ile doğal yollarla aşınmasına bağlı olarak oluşan nevi şahsına münhasır güzelliğe sahip bir bölgedir. Çok eski çağlarda insan eliyle oyulmuş peri bacalarında yaşanan hayatların ise, Kapadokya’yı masal diyarlarından ayıran bir özellik olduğunu söylemek yanlış olmaz.
Ölüdeniz, Fethiye, Türkiye
Muğla’nın Fethiye ilçesine bağlı bir belde olan Ölüdeniz, öncesinde eşsiz plajıyla ve muhteşem deniziyle, sonrasında ise diğer doğal güzellikleriyle Türkiye’de mutlaka görülmesi gereken yerler arasında yer alıyor. Suyunun durgunluğundan dolayı Ölüdeniz ismini alan bu beldenin denizi, 2006 yılında %82 oy ile dünyanın en iyi denizi seçilmiştir. Bölgeye binlerce yıl önce Likya Uygarlığı’nın ev sahipliği yapmasından kaynaklı olarak, zaman içerisinde pek çok tarihi kalıntı bulunmuş ve bulunmaya devam ediyor.
Salda Gölü, Burdur, Türkiye
Yüzölçümü yaklaşık 44 kilometrekare olan ve Burdur'un Yeşilova ilçesine yaklaşık 4 kilometre uzaklıkta bulunan bu karstik göl, Türkiye'nin en temiz, en berrak ve en derin gölleri arasında yer almakta. İlginç olan şey ise, Dünya üzerinde Mars'ın özelliklerini taşıyan iki yerden birisi konumunda olması. Eşi benzerine az rastlanır cinsten bembeyaz kumları olan bir plaja sahip olan göl çevresinde, sit alanı ilan edildiğinden dolayı yapılaşma yasaklanmış durumda. Bu sayede göl ve çevresi bakirliğini korumuş ve bozulması engellenmiş. Yine bu sebeple, bölgede bir çok endemik bitki ve hayvan türleri bulunuyor. Korunması için özen gösterilen, belki de çok daha fazla özen gösterilmesi gereken bu doğa harikası bölgeyi mutlaka ziyaret etmelisiniz.
Nemrut Dağı, Adıyamadan, Türkiye
Adıyaman şehrine yaklaşık 78 kilometre mesafede bulunan Nemrut Dağı 2150 metre yüksekliktedir. Dağın özelliği ise geçmişte bölgede yaşayan Komagene uygarlığının kralı Antiochos'un anıtsal özellikte yaptırmış olduğu son derece büyük taştan heykellere sahip olması. Öyle ki bu dağdaki anıtlar, UNESCO tarafından Dünya Mirası Listesi'ne dahil edilmiş durumda. Nemrut Dağı'nda gün doğumu ve gün batımı izlemek, turistlere eşsiz bir deneyim sunuyor. Dağa çıkacaksanız gezinizi mutlaka bu saatlere denk getirmeniz, geziden aldığınız hazzı arttıracaktır.
Pamukkale, Denizli, Türkiye
Denizli denince akla tabii ki ilk olarak Pamukkale Travertenleri geliyor. Bu dünyaca ünlü bölge, tıpkı bir çok doğal güzelliğimiz gibi UNESCO Dünya Mirası Listesi'nde yer alıyor ve korunuyor. Travertenlerin içerisinde bulunan mineraller ve termal sular, onlara bembeyaz bir renk veriyor. Öyle ki suyun şifalı olduğuna dair son derece çarpıcı kanıtlar da mevcut durumda. Bölgede 17 adet sıcak su havuzu bulunmakta ancak sadece bazılarında ve istediğiniz mevsim, istediğiniz saatte buraya gelip yüzebiliyorsunuz zira bölge UNESCO Dünya Mirası Listesi'nde yer aldığı için bazı havuzlar kriterler gereği korunmak ve bakir bırakılmak durumunda kalıyor.
Göbeklitepe, Şanlıurfa, Türkiye
Sene 1983, toprağında çalışan, tarlasını süren bir çiftçi, kendisine de ilginç gelen bir oymalı taş buluyor, ancak pek fazla önemsemiyor. Yıllar geçtikten sonra ise çiftçinin bulduğu bu taşın önemi çok daha net bir biçimde anlaşılıyor. Evet üst paragraftaki bilgiyi de verdikten sonra gelelim listemizdeki en yaşlı bölgeye... Yaşlı denmesinin bir sebebi var zira son yıllarda yapılan çalışmalar ışığında burası dünyanın bilinen en eski kült yapılar topluluğu olarak adlandırılmaktadır. Şanlıurfa kentinin 20 kilometre ötesindeki Örencik Köyü yakınlarında yer alan bu tarihi bölge 12 Bin yıllık tarihiyle dünyanın en eski tapınağı konumunda. Öyle ki bu bölge, dünyanın eneski yapılarından biri olarak kabul edilen İngiltere'deki Stonehedge'den 7000, Mısır Piramitleri'nden ise 7500 yıl daha eskiye dayanıyor. Neolitik döneme ait olan Göbeklitepe, ilk tapınağın ve dolayısıyla yeryüzündeki ilk inancın merkezi olması açısından önemlidir: Bu bölgede 20'ye yakın tapınak tespit edilmiş ve şimdiye kadar sadece 6 tapınak gün ışığına çıkarılmıştır. İnsanlık tarihi boyunca bilinen en eski uygarlık olan ve yazıyı bulan Sümerler'den bile yaklaşık 7 bin yıl daha eski olarak kabul edilen bölge, arkeoloji ve tarihe biraz meraklıysanız, aklınızı başınızdan alacak bir gezi vaat ediyor.
İstanbul – Tarihi Yarımada
Türkiye'de yaşayın veya yaşamayın, Türk vatandaşı olun ya da olmayın, İstanbul'un tarihsel önemini ve dillere destan güzelliğini mutlaka duymuşsunuzdur. İşte gerçek İstanbul'a, Tarihi Yarımada'ya bir yolculuk yapmak, tarihin kokusunu almak, muhteşem yapıları ziyaret etmek, boğazın esintisiyle birlikte sizlere unutulmaz anlar yaşatacaktır.
Ayasofya Camii, İstanbul, Türkiye
Birbirini selamlayan Sultanahmet Camii ve Ayasofya arasında, Sultanahmet Meydanı'nda oturup kahvaltı için aldığınız simitinizi yiyebilir, ardından bu iki mimari harikası yapıyı gezerek uhrevi mekanların büyüsüne kapılabilirsiniz. Yerebatan Sarnıcı ise onlara çok yakın bir noktada bulunmaktadır. Ardından büyük Topkapı Sarayı'nı uzunca bir süre gezip tarihin dokusunu hissedebilir, muhteşem balkonlarından ve teraslarından İstanbul Boğazı'nın muhteşem manzarasının tadını çıkarabilirsiniz. Gülhane Parkı'nda bir mola verip, Osmanlı döneminin simgelerinden olan macunculardan Osmanlı macunu yemelisiniz. İstanbul Arkeoloji Müzesi'nde alınan bir tarih dersinin ardından, Tarihi Mısır Çarşısının harika baharat kokusunu içinize çekerken bir yandan alışverişinizi yapmaya devam edebilir, bir yandan da sıcakkanlı esnafla sohbet edebilirsiniz. Zamanınız varsa Kapalı Çarşı'nın tamamını gezmeniz tavsiye edilir. Ardından tekrar Sultanahmet'e çıkıp ünlü köftelerinden yiyerek tarihi yarımada gezinizi tamamlayabilirsiniz. Bizimkisi sadece bir öneri, nasıl gezerseniz gezin, bu bölgeyi çok sevecek, büyüsüne kapılacak ve her kim olursanız olun kendinizden, tarihinizden izler bulacaksınız.
Oluşturulma Tarihi: 2 Ocak 2025, Perşembe 15:38
Güncellenme Tarihi: 2 Ocak 2025, Perşembe 15:50
Popüler Haberler